featured

YILDIZLARA YOLCULUK – STAR TREK

Yıldızlara yolculuk – Star Trek
Bir önceki yazımızda yıldızlara yolculuk için kullanılabilecek araçlardan uzay yelkenlilerini anlatmıştık. Günümüzde bazı bilim insanları da dört boyutlu uzay-zamanın geometrisini değiştirmek suretiyle yıldızlara yolculuk yapabilecek uzay araçlarını gündeme getirmektedirler.
Bilimkurgunun hepimizin bildiği meşhur dizisi “Star Trek”deki “Atılgan” adıyla tanınmış olan uzay aracı buna örnek olarak gösterilebilir.
Söz konusu dizideki muhayyel uzay gemisi Atılgan uzayda kurgusal “warp drive – warp sürüşü” tekniğini kullanarak ışıktan hızlı yol alıyor. İngilizce’de yamultarak, eğip bükerek sürmek anlamına gelen “warp drive” tekniğinde uzay gemisini hareket ettirmek için gereken enerji, kurguya göre madde ile antimaddenin çarpıştırılması yoluyla elde ediliyor. Döteryum (ağır hidrojen) ile antidöteryumun çarpıştırılması yoluyla elde edilen enerji, hayâlî dilityum kristalleri tarafından düzenlenerek uzay gemisinin makina dairesindeki warp core’da yani warp çekirdeğinde çok güçlü elektromanyetik alanlar vasıtasıyla kontrol altında tutuluyor. Şayet bu alanların başına bir hal gelirse ve antimadde gemi ile temas ederse tam bir felaket yaşanıyor.
unnamed
Bu şekilde üretilen enerji uzay gemisinin arkasında ve iki yanında yer alan dev silindirlere ( warp coil’lere ) gönderiliyor ve bir tür motor gibi çalışan bu silindirler vasıtasıyla dört boyutlu uzay – zaman bükülerek geminin etrafında bir warp bubble – warp kabarcığı oluşturuluyor. İçindeki yolcuları hızın etkilerinden de koruyan bu warp bubble sayesinde uzay – zaman’dan bağımsızlaşan gemi alt uzaya atlayarak ışıktan hızlı yolculuk yapıyor. Bu yolculukta ışık hızı yerine “warp faktör” deyimi kullanılıyor ve tıpkı ışık hızının limiti olduğu gibi burada da “warp faktör 10”, fiziksel olarak asla erişilemeyecek evrensel sınır olarak kabul ediliyor.
Konunun hayalî yanı böyleyken, bilimsel bir yanı da var. Warp drive bazı bilim insanlarınca da üzerinde düşünülen ve NASA’nın da yakından ilgilendiği bir FTL ( Faster Then Light – Işıktan Hızlı ) sürme yöntemi. Bu konu son zamanlarda giderek daha çok sayıda fizikçinin ilgisini çekmeye başlamış. Bu fizikçilerden biri olan Meksikalı Miguel Alcubierre’in bir kuramı var ve bu kuram Star Trek’tekine de biraz benziyor. Alcubierre ( Alkubiyyer ), uzay gemisini ışıktan hızlı sürmek için evrenin giderek artan bir hızla genişlemesine neden olarak gösterilen ve mahiyeti henüz anlaşılmamış olan karanlık enerjinin kullanılmasını öneriyor.
unnamed-1
Onun kuramına göre bu enerji kaynağı kullanılarak geminin etrafında bir warp kabarcığı oluşturulabilir ve bu warp kabarcığı, geminin arkasında kalan dört boyutlu uzay – zamanı genişletirken, önündeki uzay – zamanı büzer. Böylece gemi içinde bulunduğu dört boyutlu uzay – zaman vasıtasıyla evrenin bir noktasından bir başka noktasına ışıktan daha hızlı olarak taşınabilir. Warp Faktör deyimi burada da var, ancak hızın değil, dört boyutlu uzay – zamanın bükülme derecesi olarak kullanılıyor. Günümüzün bilim dünyasında bu kuramın çok destekleyicisi bulunuyor ve benzeri başka kuramlar da gündeme getiriliyor.
unnamed-2
Bu olayı biraz anlaşılır hale getirmek için benim aklıma, geçmiş tecrübelerime dayanarak, şöyle bir benzetme yapmak geldi:
Günümüzde pijama altlıklarının beline imalat safhasında şerit lastik dikiliyor. Yakın zamanlara kadar bu amaçla pijamanın bel bölgesine açılan fitilin içine geçirilen lastik şeritler kullanılırdı. Bu lastikler, İstanbul’da Kapalıçarşı çıkışındaki Mahmutpaşa Yokuşu’nda “haydi dona, bele lastik” diye bağıran işportacılardan metre ile alınırdı. Bu lastikleri pijama altlığına takmak için şöyle bir yöntem kullanılırdı: Belinizin ölçüsüne göre keserek uzunluğunu ayarladığınız lastiğin bir ucuna irice bir çengelli iğne iğnelenir ve bu çengelli iğne pijamadaki bel fitilinin içine doğru, bu amaçla açılmış bir kesikten birkaç santim sürülürdü. Bundan sonra çengelli iğne sağ elin parmaklarıyla sabit tutulurken pijamanın kumaşı da sola doğru çekilip “büzülerek” iğnenin üzerinde toplanır ve iğne üzerinde toplanan kumaş yine sola doğru çekilerek “genişletilirdi”. Bu işlem defalarca tekrarlandıktan sonra iğne, pijama fitilindeki aynı kesikten dışarı çıkar ve bu surette iki ucu bir araya gelen lastiğe bu noktada düğüm atarak işlemi tamamlardınız. Yaptığımız bu benzetmede; çengelli iğne warp sürücülü uzay aracımıza, parmaklarınız warp sürücüsüne, pijamanın kumaşı dört boyutlu uzay – zamana, çengelli iğnenin pijamadan dışarı çıktığı nokta da uzayda ulaşılması hedeflenen yıldıza denk düşmektedir. Burada dikkate değer husus; çengelli iğnenin ( yani uzay aracının ) hiç hareket etmemiş olmasına karşılık kumaşa ( yani dört boyutlu uzay – zamana ) göre mesafe almış olmasıdır. Görüldüğü gibi aslında burada mesafe alan uzay gemisi değil, geminin içinde bulunduğu ve warp sürücüsü vasıtasıyla deforme ettiği uzay – zaman bölgesidir. Yukarıdaki benzetme; warp sürücülü uzay aracının çevresini saran dört boyutlu uzay – zamanın büzülüp genişlemesinin gözümüzde canlandırılmasına yardımcı olmak amacıyla yapılmıştır ve bu benzetme aslında olayla birebir örtüşmemektedir.
 
unnamed
Bu tip uzay araçlarının hareketleri için metro istasyonlarındaki yürüyen bantlar da örnek gösterilebilir. Siz sabit dururken ( uzay-zaman dokusu ) bant sizi bir yerden bir yere taşımaktadır. Burada uzay aracı hareket etmediğinden Görelilik kuramı gereği olarak aracın kütlesi artmayacak ve zaman genleşmesi de gerçekleşmeyecektir.
Uzay gemimiz Einstein’ın Özel Görelilik Kuramına göre evrende ışık hızından daha büyük bir hızla hareket edemez, buna karşılık geminin içinde bulunduğu dört boyutlu uzay – zaman alanının ışık hızından daha hızlı genleşmesi günümüzün fizik kuramlarına aykırı değildir.
Nitekim, Büyük Patlama Kuramına göre evren, ilk evrelerinde kozmik şişme tabir edilen safhasında ışık hızından milyarlarca defa daha büyük hızlarla genişlemiştir. Bilim insanlarının yaptıkları hesaplara göre warp drive tekniği ile yol alan böyle bir araç, ışığı bize 4,3 yılda ulaşan Kentavrus ( At adam ) burcundaki alfa yıldızına iki haftada gidebilecektir.
Gelgelelim, günümüzün bilim ve teknolojisi henüz böyle uzay araçlarının yapılmasına yeterli olabilecek seviyede değildir, her şeyden önce böyle bir aracı en yakın yıldızlara taşıyabilmek için şimdiki bilgilerimize göre güneş büyüklüğünde kütleleri enerjiye çevirmek gerekecektir ki, bunun nasıl yapılabileceğine dair henüz herhangi bir bilimsel öneri de bulunmamaktadır.
 
yurdaerihsan@gmail.com

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir