Dünya çevresinde yukarıda bahsettiğimiz gibi tamamen görünmez bir manyetik katman bulunuyor. Kuzey ve Güney yarım küreler arasındaki mıknatıs benzeri bu yer çekimsel alan, atmosferin fersah fersah dışında dev bir alana sahip. Manyetosfer adı verilen bu katman bizi zararlı güneş ışınlarından koruyor ve uzay boşluğundaki dengemizi sağlıyor. Eğer bu noktada anlaştıysak, biraz da görsel ve işitsel duyularınızı besleyelim.
Yukarıda manyetosferin genel hatlarını görüyorsunuz, aşağıda da bu bölgelerde duyulan esrarengiz seslerin bir örneği var:
Bu korkutucu seslerin duyulduğu manyetik kabukta bulunan elektronlar, birbirlerine çarparlar. Bilim insanlarının söz konusu seslerin kaynağının bu çarpışmalar olduğuna dair şüpheleri hipotezleştirilmişti. Fakat netlik kazanması için detaylı araştırmalar gerekiyordu.
Minnesota Üniversitesi’nde görevli gök bilimciler, NASA’nın Van Allen uzay probundan ve FIREBIRD II CubeSat uydusu tarafından elde edilen verileri incelediler. Gezegenimizi çevreleyen bu manyetik plazma dalgalarının, çıkan ürkütücü seslerle ilginç bir bağlantısı olduğunu keşfettiler.
Yapılan küçük keşfin etkileri beklenen de büyük olabilir. Çünkü atmosferimize düşen bu manyetik alan çizgileri, rengarenk kuzey ışıklarından daha önemli etkilere sahiptir:
Yüklü parçacıklar ve sanal kasırgalar, yapısı gereği hassas olan uydu ağlarımızı ve haberleşme sistemlerimizi, kısaca modern teknolojinin en büyük anahtarını büyük risk altına sokuyor. Kaçınılmaz güneş kaynaklı plazma fırtınalarını önceden bilmek ve hazırlıklar yapmak gerekiyor. Bu nedenle bu tarz araştırmaların önemi artıyor.
Yüklü parçacık dalgaları -veya plazma- çeşitli manyetik hızlarda ve frekanslarda hissedilebilir sesler olarak üretiyorlar. Bu sesler doğru tanımlandıkları takdirde tekrar yorumlanabilirler. Plazma dalgalarının nerede olduklarına ve nasıl hareket ettiklerine ilişkin öngörülerimiz, teknolojimizi emniyet altına almamızı sağlayabilir. (WebTekno)