“Sayın yolcularımız, aranızda doktor varsa, kendini kabin ekibine tanıtması önemle rica olunur!”
Uçakla seyahat edenler mutlaka kabin amirinin yaptığı bu anonsu duymuşlardır.
Bazen çok basit şeyler için, bazense çok önemli durumlar için bu anons yapılıyor.
Düşünsenize, uçak 12 bin metrede ve yolculuk daha 6-7 saat sürecek. Bir yolcu kalp krizi geçiriyor. Acil doktor müdahalesi şart. Uçakta doktor varsa hastanın şansı olabilir. Ancak doktor olsa bile ona ulaşmak çok zaman alabilir.
Önce biraz doktorların durumuna bakalım: Meslektaşlarımızın bir bölümü anonsu duysa bile, buna reaksiyon göstermez, nedenlerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
-Nasılsa başka bir doktor vardır.
-Simdi komplike bir vakadır, hastaya yardım edemem, zor durumda kalırım.
-Hastayı kurtaramam, tazminatlar başımı ağrıtabilir.
Bu listeyi çoğaltmak mümkün.
Şimdi gelelim, doktorların yukarıda saydığım endişelerini kısmen de olsa ortadan kaldıracak uygulamalara:
THY, Lufthansa gibi önemli havayolu şirketlerinin uçaklarında, bütün doktorlar sigortalıdır. Yani hata yapıp hastaya zarar verseler bile, sigortalı olduklarından, hiç kimse hiç bir tazminat talep edemez.
Bu söylediğim, uçakların kapısı kapalıyken geçerli, herhangi bir ülkenin alanına inmiş olsa bile uçak. Ancak uçağın kapısı açıldıktan sonra o ülkenin kanunları geçerlidir.
Ayrıca yine THY ve Lufthansa gibi şirketlerin (büyük bir olasılıkla diğer büyük şirketlerin) uçaklarında çok önemli tıbbi malzeme bulunmaktadır. Gerektiğinde ameliyat bile yapılabilir.
Uçaklarda iki türlü kit vardır, birincisi kabin görevlilerinin doktor olmadan açabileceği kitler, ikincisi yalnızca bir doktor tarafından kullanılabilecek kitler.
Bir kabin görevlisi ikinci kiti asla açamaz. Bazen basit bazı vakalar için bile doktor anonsu yapılır, çünkü doktor kitini açmak gerekmektedir.
Ben uçağa binerken kabin amirine doktor olduğumu ve hangi koltukta seyahat ettiğimi mutlaka söylerim. Teşekkür edip not alır. Bunun bazen çok önemli olabileceğini, hatta kimi zaman hayat kurtarabileceğini bizzat yaşadım:
Bir İstanbul Cape Town uçuşunda, uçağımız gece yarısından hemen sonra havalandı, yaklaşık 9 saatlik bir uçuş. Kalkıştan bir süre sonra, gözlük ve kulaklığımı takıp uykuya daldım. Uykunun bir yerinde, başucumda bir kabin görevlisi dokunarak beni uyandırmaya çalışıyor: “Doktor bey lütfen uyanın, acil bir durum var!” Hemen kalktım, hızla hastanın olduğu bölüme geçtik. Rahatsızlanan bir doktor, aşırı ishalden şikayetçi, mutlaka ilaç alması lazım. Ancak yanında doktor kimliği olmadığı için kiti açamıyor uçuş görevlileri. Hemen kiti açıp gerekli ilacı meslektaşıma verdim, durum bir süre sonra çözüldü. Ancak aynı durumda kalp krizi geçiren bir hasta da olabilirdi ve ben uçağa binerken doktor olduğumu söylemeseydim, yapılan anonsu asla duyamayacaktım, uçakta benden başka da doktor yoksa, hasta kaybedilebilirdi.
Başka bir örnek, bir Frankfurt-İstanbul uçuşundan vereyim: Halk dansları öğrencilerimle İstanbul’a uçuyoruz, akşama tiyatro programımız var. Uçak hareket etti, kalkış için pist başına doğru ilerliyoruz. Bir yolcunun fenalaştığına dair bir anons yapıldı (henüz o zamanlar uçağa binerken söylemiyordum doktor olduğumu), fırladım yerimden. Yolcu çok büyük bir olasılıkla kalp krizi geçiriyordu. Kaptana dönmemiz gerektiğini söyledim (doktor ne söylerse söylesin, son karar pilotundur), kaptan dönmeye karar verdi ve terminale geri döndük. Ambulans hemen hastayı alıp hastaneye götürdü. Hastanın bavulu bulunup indirildi ve biz 3 saat sonra havalanabildik, tiyatro hayal oldu ama bir can kurtuldu.
Bu kez bir İstanbul-Frankfurt uçuşu, bir özel havayolunun kuruluş yıldönümü nedeniyle İstanbul’a uçmuş yönetim kurulu üyeleri ve Alman basın mensuplarıyla geri dönüyoruz. Hava kötü, çok fazla türbülans var, o ana kadar hiç şahit olmadığım kadar çok. Genç bir basın mensubu kadın kötüleşiyor. Aşırı şekilde kusma ve ishal. Hemen müdahale etmek gerek, ancak verilecek hapın veya fitilin hiç bir faydası olmaz, su kaybı çok hızlı.. Hastayı kaybedebiliriz. Tek çare serum takmak. O sallantıda o serumu nasıl taktım bilemiyorum. Hasta yarım saat sonra rahatladı.
Bir başka İstanbul-Frankfurt uçuşu, yolculardan biri aniden fenalaştı. Hemen alıp ön tarafa götürdük, bu arada maalesef hastanın kalbi durdu. Anında kabin görevlileriyle birlikte müdahale edip (kabin görevlileri böyle durumlar için gerekli donanıma sahiptirler, sürekli eğitim alırlar), hastanın kalbinin tekrar çalışmasını sağladık. Kaptana, en yakın alana inmemiz gerektiğini söyledim, zira gideceğimiz alana daha 1 saat vardı. Kaptan hemen gerekli görüşmeleri yaparak, uçağı Viyana havalimanına indirdi, hazır bekleyen ambulans ve doktorlara hastayı güvenli bir şekilde teslim ettik.
Eminim birçok meslektaşım benzer veya daha değişik acil durumlara müdahale etmişlerdir.
Bana göre, uçaklarda acil tibbi durumlar için en ideali, en azından uzun yolculuklarda mutlaka bir doktor bulundurmak.
THY bu konuda bir kampanya başlattı ve sık uçan veya THY’nin özel yolcu programlarına kayıtlı doktorlardan, gönüllü olarak bu programa kayıt yaptırmalarını istedi.
Oldukça mantıklı bir uygulama. (Sabah/Hıncal Uluç)