THY’nin eski genel müdürlüğünü ve yönetim kurulu başkanlığını yapmış olan Sayın Cem Kozlu, THY’deki yıllarını anlatan “Bulutların üstüne tırmanırken”isimli anı kitabını yayımladı.
Kitabı hemen aldım ve bir solukta okudum. Güzel bir çalışma olmuş; “Geçmişini bilmeyen, geleceğini yönlendiremez” mantığı ile bakıldığında, çok da yararlı. 1988–1991 yılları arasında; THY Yönetim Kurulu Başkanlığı ve THY Genel Müdürlüğünü birlikte yürüten Cem Kozlu, Milletvekilliği döneminin ardından, 1997–2003 yıllarında sadece THY Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü.
Bu dönemde THY Genel Müdürü, Sayın Yusuf Bolayırlı idi.
Anılan zaman dilimi, benim de o sıralar çalışmakta olduğum THY’de geçtiği için; 340 sayfalık kitapta yeralan bazı konuları kendimce eleştirmem normal görülmeli diye düşünüyorum. Bu nedenle, gerçekten saygı duyduğum Sayın Kozlu’nun, kitabındaki bazı konulara değinmek ve kitapta yazılmayan bazı anıları ben yeniden anımsatmak gereği duydum.
Cem Kozlu ile ilk tanışmam; 1988 yılında katıldığım bir görev uçuşu sırasında gerçekleşti. İstanbul çıkışlı yaptığım uçuş görevinin dönüşü Ankara idi ve Ankara-İstanbul arasını pass olarak uçmak durumunda kalmıştım. Uçağa binip yerimi aldığımda; yanıma benden genç görünümlü, zayıf ve sempatik biri oturdu. Ben resmi giysili olduğumdan, bana görevimi sordu. Ben de, o yolcuya görevimi anlattım. “Her uçakta bulunuyor musunuz?“ diye soru yönelttiğinde de, kendisine; “Teknik Handling anlaşmamız olmayan tüm meydanlara uçarız“dedim.
Bu, çok soru soran ve gözü sürekli sağda solda gezinen kişiye: “Sizin mesleğiniz nedir? “diye sorma sırası bana gelmişti. Yanımdaki kişi, bana bakarak “Ben THY’nin yeni Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkan’ıyım” dedi.
UTED Başkanı olduğum o dönemde, bu atamayı ilk kez duyuyordum. İnanamadım ve belki espri yapıyordur diye düşünerek şüpheyle; “Yeni görevinizde başarılar dilerim! “ deyip geçiştirdim.
Sayın Kozlu ile THY’de ilk tanışan personel ve UTED başkanı olmam nedeniyle iş arkadaşlığımız, Kozlu’nun milletvekili olduğu dönemde de sürdü. 1991 yılında çıkarttığımız UTED dergimizi sayın kozlunun milletvekilliği döneminde de kendisine yollar ve görüşlerini alırdım.
Tekrar kitaba dönelim isterseniz; Sayın Kozlu’nun bu kitabının, havacı kökenli olmayanlar tarafından çok zor anlaşılacağını düşünüyorum. Biraz karışık yazılmış olması, kitabın en çok eleştirilebilecek olan yönü.. Gelişmeler tam bir sıra içinde değil, bazen başka yerlere atlayıp sonra yeniden geriye dönüş biçiminde olduğundan, kitap, okunurken biraz karıştırılıyor.
Kitapta yazılan her şey gerçek. Yalnız, anılarda; uçuş ekibinden çok fazla söz edilmesine karşılık, teknik ekibe fazla yer verilmemesine biraz üzüldüm.
Sayın Bolayırlı’nın Teknik’te olması ve aralarındaki diyalogun her zaman mükemmel seyretmesi ve bunu her satır arasında özellikle belirtilmesine karşın, biz teknisyenlerle yaşanan diyalogun anlatılması zayıf kalmış.
Şirkete geldiği ilk yıl, kendisinin de tanık olduğu ve çok şaşırarak irkildiği bir iş kazasında; sehpadan patır, patır düşen ve hastanelere kaldırılan arkadaşlarımızın yanlarında olmuş, onlara sağlıklarını yeniden kazanmaları için her olanağın sağlanmasında büyük çaba göstermişti. Bu tavrını ve çabalarını biz teknisyenler hiç bir zaman unutmadık. Ayrıca, uçak teknisyenleri Sayın Kozlu’yu hangarımızda sık, sık konuk ederek, sohbet etmişlerdir ve bu yakınlık tüm çalışma dönemi boyunca sürmüştür.
Bu yakınlığa karşın, kitabında; THY’de diğer kişilerin isimlerini hatırlayarak vermiş olduğu hatırşinaslığı, çok yakın olduğunu bildiğim teknik camiadan Sayın Bolayırlı dışında biraz esirgemiş görünüyor.
Şimdi, içinizden diyeceksiniz ki; “Sefa İnan’ın, Cem Kozlu’yu ilk tanıyan olması nedeniyle, arası her zaman iyi olmuştur.”
Hayır! Sayın Kozlu, THY’de ilk kez 3 yevmiye cezasını bana vermiştir. Sayın Kozluyla grupsal dengeler ve ücret skalaları konusunda hiç anlaşamazdım. Ama benim bu konularda anlaşamamam onun THY ye ve sektöre verdiği önemli hizmeti gölgeleyemez.
O zamanların unutulmaz, tirajı en yüksek dergisi NOKTA’da; iki sayfaya yayılmış, dernek başkanı sıfatımla yayımlanmış röportajdaki açıklamalarım ve görüşlerim nedeniyle -bu yazı; her ne kadar UTED Başkanı olarak görüşlerimi yansıtıyor olsa da, benim aynı zamanda THY personeli olmam nedeniyle, şirket aleyhine yazı yazmak olarak görülmüş ve -tüm itirazıma karşın dosyama işlenmişti.
Sayın Kozlu, kitabında da belirttiği gibi; “Bir şeyi bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp” deyişine uygun davranmış, havacılık sektöründe şimdiki yönetimin yaptığı gibi ben bilirimi oynamamış, havacılık konusunda deneyimli birçok yabancı danışmanların fikirlerini almış birlikte çalışmıştır. Ve her şeyden önemlisi kesinlikle kadrolaşmaya gitmemiştir. Asker kökenli pilotların THY’nin nerdeyse her branşında yöneticilik yaptığı bir dönemde yönetime gelmiş ve şirketteki bu alışılagelmiş asker kökenli yapıyı değiştirmiştir.
Sayın Bolayırlı’nın Genel Müdürlük döneminde ise; Sayın Kozlu’yu fazla göremedik. Bolayırlı’ya her zaman çok güvenen Kozlu, THY Yönetim Kurulu Başkanı olarak hiçbir zaman icraya karışmamış ve Yusuf Bolayırlı’ya tam bir Genel Müdürlük yapabilme olanağını sağlamıştır. THY’de o zamanlar Genel Müdür, tam yetkiliydi ve şimdinin icra kurulu falan gibi saçma uygulamalar yoktu, yönetim kurulu üyelerini, rutin toplantılar dışında görmek olanaklı değildi. Kısacası, şimdiki gibi çok başlılık yoktu.
Gelelim, Cem beyin sendikamızla yaptığı mücadeledeki kendi görüşlerine ve değerlendirmeme;
1991 yılının nisan ayında Hava-İş Sendikası’nın başlattığı ve 37 gün süren grev sırasında, Sendika başkanı Ayçin ve THY Genel Müdürü Kozlu’nun TV’de canlı yayında “hodri-meydan” misali karşılıklı konuşmaları sırasında, sendika başkanı; “ Bizim asıl kavgamız Çankaya ile” diyen talihsiz bir cümle kullanmıştı.
Bu açıklama üzerine Kozlu bu yanlışı iyi değerlendirmiş, Grevdeki THY personeline hitaben; ”Bu kavgayı siz haklarınız için vermiyormuşsunuz, başkanınız Çankaya (Sayın Özal)’yı değiştirmek için veriyormuş” o halde devam edin!” diyerek sendika ile üyelerini karşı karşıya getirip ortada bırakmıştır.
Sonuç olarak, ne yazık ki Grevin çalışanlara artı bir katkı getirmeden işverenin kendi istediği şekilde bitmesini sağlamıştı.(Kitabında bu olaya da yer vermiş.)
.
Cem Kozlu, görevi sırasında uyguladığı tüm personele yönelik; gerçekten faydalı olan “Önce İnsan” seminerleriyle büyük bir başarı sağlayarak, takım oyunu oynamanın ilkelerini ve gerekliliğini bizlere göstermiştir. Bu kurs
lara THY de çalışan yurt içi, yurt dışında çalışan tüm personel katılmıştır.
4 Eylül 1987 senesinde Toplu İş Sözleşmesi dışında alınan (Sayın Yılmaz Oral dönemi ) (UTED’in katkısı azımsanamaz) Lisanslı Teknisyen ve mühendise verilen%148’lik ücret farklılığını kapatmaya yönelik çalışmalar yapmış(UTED olarak karşıydık) ve bu rakamın zaman içinde eritilmesine olanak sağlayacak uygulamalar içerisinde olmuştur. Ayrıca, Şirket içindeki mesleki grupların rakamsal dengelerini yeniden kurmaya çalışmış, hatta bu konuda yabancı bir kuruluşa İş Değerlendirmesi yaptırtarak sonuca gitmiş fakat her nedense uygulanmasından vazgeçmişti.
.
Sayın Kozlu; Siyasilerce zaman, zaman yapılan politik torpil isteklerine her zaman uzak kalmış ve kesinlikle yapmamıştır. Ama, Sayın Kozlu’nun, kendisinden torpil yapmasını isteyen politikacıların isteklerini yapmadığı halde, kitabında isim vererek deşifre etmesini, ilgili kişilerin şu anda politik arenadan uzak olmaları nedeniyle şık bulmadığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.
Çünkü, zamanında emri altında çalıştığı politikacının torpil isteğini yapmamak ne kadar takdire şayan ve cesurca bir davranışsa da, iki kişi arasında geçen bu konuşma ve isteğin reddedilmesinin zaman geçtikten sonra isim verilerek kitabına yansıtması ve deşifre etmesi, bence o kadar etik olmamıştır.
Sonuç olarak; Türk sivil havacılığında önemli bir yer tutan Sayın Kozlu’nun bu kitabını okumalarını tüm havayolu şirketlerimizin bilhassa yöneticilerine öneririm. Alınacak çok ders, öğrenilecek çok konu var. Hele kitabın sonundaki Konjonktür ve Krizler bölümü bir harika. İleriye dönük görüşlerinin hepsine katılıyorum. Sektör için çok yararlı deneyimler, alınacak çok dersler var.
Kendisini, gerçekten çok zorlu bir uğraşı sonucu ortaya çıkan bu kitabı için kutluyorum. Bu kitabının THY ve sektör adına çok önemli olduğuna inanıyorum.
İyi haftalar..
NOT/ 20–21 Haziran 2007 tarihlerinde Sayın Atilay Ayçin’le Sayın Hamdi Irmak arasındaki tartışma, her iki kişinin de gereksiz agresif davranışlarından kaynaklanmıştır. Olayı kurumlara mal etmenin, her iki kurumumuza da faydası yoktur. Münferit bir hadise olarak algılanmalı ve Toplu İş sözleşmesi bitirilene kadar gündeme getirilmemelidir.
Ayrıca, yazılarıma yorum yaparken lütfen konuyla ilgili yapınız. Kişisel veya başka konuları kapsayan tartışmaları SERBEST KÜRSÜ isimli bölümümüzde yapabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler.