Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi’nde (Stratcom Summit ’21), THY ve İstanbul Havalimanı’nın markalaşma vizyonu ve hedefleri ele alındı.
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen zirvede, “Türkiye’nin Markaları” özel oturumu gerçekleştirildi.
“THY’nin marka değerini arttırmak için dünyanın çeşitli ülkelerinde büyük yatırımlar yaptık”
THY Kurumsal İletişim Başkanı Mert Dorman ise salgın döneminde birçok hava yolunun uçuşlarının durduğunu ve operasyonlarına ara verdiğini ancak THY’nin salgın döneminde de seferlerine devam ederek ve yeni uçuş noktaları açarak büyümesini sürdürdüğünü dile getirdi.
THY’nin bugün 23 kargo ve 350 yolcu uçağıyla toplamda 373 uçaktan oluşan büyük bir filoya sahip olduğunu vurgulayan Dorman, “Bugün itibarıyla dünyada 9. en büyük filoya sahip havayolu şirketiyiz. Bu noktada İstanbul’un merkezi konumu çok büyük bir avantaj oluşturdu.” dedi.
Dünyada hava trafiğinin durduğu, uçakların yere indiği bir dönemde kargonun daha fazla öne çıktığını belirten Dorman, “Turkish Cargo markamız hem dünyanın her yerine sosyal sorumluluk anlamında aşılar, ilaçlar taşırken aynı zamanda kargo taşımalarına devam etti. Tabii ki de aldığımız farklı kararlar, vizyoner kararlar sayesinde biz artık yolcu uçaklarında da kargo taşımaya karar verdik. Pandemi dönemindeki bu büyük talebi yolcu uçaklarımızı kargoya dönüştürerek sağlamış olduk. Dünyada pazar payını arttırarak dünyanın ilk beş kargo havayolu şirketi unvanını kazanmış olduk. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda biz Turkish Cargo şirketimizi dünyanın ilk üç kargo hava yolu şirketi yapma vizyonuyla, hedefimizle yolumuza devam ediyoruz.” dedi.
THY’nin marka değerini arttırmak için dünyanın çeşitli ülkelerinde büyük yatırımlar, büyük sponsorluklar yaptıklarını kaydeden Dorman, THY’nin global marka bilinirliğinin 2019 sonuçlarına göre yüzde 66 seviyesinde olduğunu bildirdi.
Dorman, THY’nin iletişimini salgın döneminde de güçlü şekilde sürdürdüğüne dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı:
“Salgından en çok etkilenen sektörlerden birinde faaliyet gösteren Türk Hava Yolları olarak salgında iletişimimize devam ettik. Sosyal medyanın gücünü daha fazla kullanarak aslında iletişimimizi hiç kesmedik ve bu sayede şu an halen dünyada bilinen ikinci en büyük marka durumundayız. Tabii ki de yatırımlar devam etmekte. İletişimle ilgili yaptığımız çalışmaların büyük katkısı var.”
İGA Havalimanı İşletmesi AŞ İcra Kurulu Üyesi Mehmet Kalyoncu da yaptığı sunumda markalaşma da tasarımın önemine ve İstanbul Havalimanı’nın markalaşma sürecine değindi.
Teknolojik güç, ekonomik güç, siber güç ve yumuşak güç gibi farklı alanlarda ülkelerin, ulusların rekabet etiğini belirten Kalyoncu, şunları aktardı:
“Burada şirketlerin, markaların, kurumların çok önemli bir yönü var. Amerikan şirketlerinin, Amerikan devletine kattığı yumuşak güç, kazandırdığı yumuşak güç ve Amerikan bakış açısının insanlarda yer tutmasını sağlamasının ne kadar etkili olduğunu biliyoruz. Starbucks’tan, Tesla’ya, Ford’tan, McDonalds’a…Bunların hepsi özel şirketler. O yüzden Türk müteşebbislerinin, markalarının Türkiye’ye yumuşak güç kazandırmasını çok önemli bir misyon olarak görüyorum. Biz de bu misyonla sadece bir altyapı projesi inşa ettiğimizi hiçbir zaman düşünmedik.
Dünyanın çalışanına en az ücret veren havayolu şirketi olma unvanını da elinizden bırakmadınız.
O yatirimlari yaptiniz, peki yolcu artisina ne etkisi oldu ölçebildiniz mi?Ben merak ediyorum gercekten ilgi alanim oldugu icin , o harcamalarin katkisi ne oldu
Ne zaman şununcu olduk bununcu olduk deseler, yalan çıkıyor. Ben bile 5 tane daha büyük hava kargo sayarım, dünyadan bahsediyoruz. Neden gerçeği çarpıtma, yalan söyleme ihtiyacı hissediyorlar, anlamıyorum. En komiği, Avrupa’nın en iyi havayolu olduk dediklerinde, ekonomi sınıfı bacak mesafesinde birinci olmuşlardı.
hep şununcu olduk fln haberleri çıkıyor ama ne hikmetse çalışana en az veren şirket olarak zirvedesiniz.Ahlaksız utanmaz adaletsizler sürüsü sizi