featured

SHGM ÖZELLEŞMELİ Mİ?

Bu başlığı okuyup hemen; “Devlet kurumu hiç özelleşir mi?” demeyin. Ben kurumu değil mantaliteyi özelleştireceğim. Nasıl mı?

Buyurun beraber yorumlayalım.
SHGM, bünyesinde çaycı da içinde 150 kadar personel barındırıyor. Bu rakamın içerisinde denetçi sayısı 50 kişi desek, pek de yanılmış olmayız sanırım. Bu denetçiler; sektörün yetkili hastanelerini, havalimanlarını, seyrüsefer hizmetlerini, uçuş okullarını, yer hizmetlerini, bakım hizmetlerini, 900’ü geçkin hava aracını… Kısaca, tümünü denetlemek durumunda. İnanmadınız mı? Aslında bende inanamıyorum, ama bu bir gerçek…
Denetlendiği iddia ediliyor(!) ve SAFA- SANA denetim sayıları bile var.
İlginç değil mi? Bu kadro ile bu kadar rekor sayıda denetim(!) devlet üstün hizmet madalyasını hak ediyor.
Aslında sakın sorunu personel sayısına odaklayıp, sayı arttığında sorun çözülür gibi düşünülmesin. Sorunun bir bacağı sayısal ise, diğer bacağı deneyimsel eksiklikleri içeriyor. Asıl önemli nokta; deneyimsel eksiklik. Çünkü sayısal eksiklikleri bir ilanla çözüp, arzu ettiğiniz kadar eleman alabilirsiniz.Aslında gerektiğinde alınıyor da…Ama deneyimi satın almak ve o seviyede eleman bulabilmek kolay ve ucuz değil…
Sorun, mantalite de. Kurumlar veya kişiler öncelikle kendilerinin mesleki kapasitelerini iyi bilmeliler. SHGM’deki çalışanların düşük ücret aldıkları bir gerçek ama bu sorunun sadece bir parçası. SHGM’deki asıl sorun; havacılığın mutfağından gelmiş ve deneyimi kanıtlanmış eleman eksikliğidir.
SHGM bu eksikliği, denetçilerini kurslara yollamakla çözmeye çalışıyor. Ancak; her işte olduğu gibi bu işte de terslik var. Hayatında uçağı sadece havada görmüş, hangarların veya kokpit’in tozunu yutmamış birine, ne kursu verirsen ver, yararlı olamaz. Bu kurs verilse de; özde değil, sözde olur. Kursa giden eleman, kursta anlatılanları belki anlar ama özümseyemez. Zihninde yaşatamaz. Uygulamalı durumu gözünde canlandıramaz- Kısaca, yaşayamaz ve yaşatamaz…
Eline bir kâğıt parçası verirler, altına birkaç imza da atarlar haydi güle-güle…
İşin aslı, SHGM eleman aldığında o denetçiyi nerede kullanacaksa o işle ilgili bir şirkette veya denetçilik yapacağı branşta en az 2 yıl sektör el staj yaptırtmalı ve daha sonra kurslara yollamalı. Yoksa iş sadece kursla çözülebilse, Tıp Fakültesini senelerce okuyup üstüne, üstük birde uzmanlaşmaya ne gerek var? Kursla cerrah yap, olsun bitsin…
Nasıl, deneyimsiz ve sadece okuduklarında cerrah olunamıyorsa kaza-kırım uzmanı veya denetçide olunamaz. Kaza-kırım komisyon başkanı Feridun Seren kimya mühendisidir. Backgroundu kimyacı olan birini siz nasıl kaza-kırım komisyonu başkanı yaparsınız? Bu beni, sağlık bakanlığına müfettiş yapmak gibi saçma bir uygulama olur. Bir aklı evvel şahsiyet bakmış ki ilgili kişinin unvanı mühendis ne fark eder ki demiş. Elimizde bu var. “ha kimya ha uçak ha inşaat” Yapalım gitsin…
Düşündüm de; uluslararası kurallarla ulusal yönetmeliklerimiz hala biri, biri ile örtüşmüş değil. Bugüne kadar yapamadıysak, bundan sonra yapılabilir biçimindeki fikirlere artık inanmıyorum. Ancak; bu kuralları koyan ülkelerden ve bu konularda deneyimli kişilerden bir kadro kurulup ulusal yönetmeliklerimiz, uluslararası yönetmeliğe uydurmak olanaklı olamaz mı?
SHGM’nin maddi kaynakları var. Ülkemiz maşallah her konuda küreselleşmiş. SHGM madem bazı sorunları aşamıyor. Yönetmeliklere yetişemiyor. Al kardeşim, bu konuda uzman olan Alman-Fransız-İngiliz eleman. Benim ulusal yönetmeliklerimi, uluslararası kurallara tam uydurun, sonra, tüm personelimi eğitin. SHGM’nin kurumsal yapılanmasını, örgütlenmesini sizdeki gibi yapın. Var olan sorunlarımız ve bunların çözümü için bize danışmanlık verin sonra da çekin gidin deseniz anında buradalar… Parası ile değil mi?
Alman-Fransız-İngiliz Sivil Havacılığı nasıl işliyorsa, bizimki de aynı olmalı. Çünkü zaten onların koyduğu kurallarla çalışıyoruz… Çözüm isteniyorsa, çözüm her zaman vardır. Yeter ki istensin.
Tabii, işin içinde başka hesaplar yoksa… Gerçekten sivil havacılığımızın kural koyucuların düzeyine gelebilmesi isteniyorsa?
Benim anlayamadığım; futbol-basketbol-voleybol takımının teknik kadrosunu beğenmiyor, yabancı hoca getirebiliyorsun, uluslararası başarılı sporcuları Türk vatandaşı yapıp, ay yıldızlı formamızı giysinler diye trilyonlar harcıyorsun da, en ufak hatada bir anda yüzlerce insanın hayatını, şirketlerimizin prestijini ve ülke puanımızın kaybedilebileceği bu duyarlı, önemli ve insan hayatı ile bire bir ilgili konuda neden destek istemiyorsun?
Son senelerde yaşanan kazalardan çok, kazaların nedenlerini bile sorgulamaktan aciz yapımızı nasıl göremiyorsunuz?
Avrupa’nın en iyi mutfağı olan havayolu şirketimizi (THY) yaratmayı becerebiliyorsunuz da, neden Avrupa’nın en güvenli havayolu şirketinin de bizde olması için bir adım at(a)mıyorsunuz?
Havacılıkta kim kural koyuyorsa, güç ondadır. Geçmişte biz böyleydik, biz şöyleydik, ilk uçağı biz yaptık diye öğünmemizi kendi aramızda yine yapalım, bu bizi isteklendirsin ama ara sıra da bugüne bakalım, bugüne…
Çok iyi oynadı veya zamanında büyük kulüptü diye bir takıma puan vermiyorlar. Sonuca bakıyorlar.
Yabancıların yaptığı uçakları ve kurallarını hala anlayabilmiş ve kurallarını uygulayamamış iken,“2023’e kadar uçak yapacağız” demek sizce de biraz uçuk kalmıyor mu? Kuralları bile uygulamaktan aciz ve sivil havacılıktaki yapılanmasını hala bitirememiş ülkemizden çok şey beklemiyor muyuz?
Bu nedenle; Devlet kurumumuz SHGM’yi değil, mantalitesini özelleştirmeyi öneriyorum. SHGM yine resmi bir kurum olarak kalsın. Başında Genel Müdür hatta Genel Müdür Yardımcıları da bulunsun, ama, alt kadroları yani mutfak elemanlarını şimdilik de olsa kural koyucu ülkelerden alın. İzleyin-dinleyin-öğrenin-öğretin…
Hem alttaki çalışanlar öğrensin hem de üstteki yönetici kadro bu iş nasıl yapılıyormuş görsün.
Kısaca, SHGM ye, aynı basketbol-voleyboldaki gibi yönlendirici koç bulun koç…
İşte o zaman merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun uğradığı kazanın ve hala mahkeme aşamasında olan Isparta’da yaşanan MD kazasının nedenleri ortaya çok daha net olarak çıkacaktır. Çünkü kaza-kırım ve arama-kurtarma ekipleri doğru şekilde ve bağımsız bir şekilde yapılandırılacaktır. Şimdi soracaksınız;“Bu nitelikte bizde adam mı yok?” yabancı deyip duruyorsun.
Biz Türk’ler; kendi içimizden birinin bir işi bizden daha iyi yapacağını kabul etmezken, işin içine yabancı girdi mi susarız. İşte bu nedenle, bu ekip mutlaka yabancı olmalı ki, yıpratılmasın ve kabul görsün diye düşündüm. Yoksa, biz birbirimizi çekemeyiz “O kimmiş ki diye başlarız”
Kimsenin bağcıyı dövmeye niyeti yok. Üzüm yetiştirip yemek istiyoruz. Ancak, üzüm bağlarını zamanında yabancılara bırakmışız. Şimdi yapılacak iş; “Ahhhh, zamanında bu bağlar bizimdi, yani uçak fabrikamızı kapatmasaydık varyaaaaaaa” veya;- “vahhhh,vahhhh, biz zamanında onlara uçak yapımını öğretiyorduk, içimizden kimler çıkmıştı kimler.” Diyerek hayıflanma günü değildir. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş.
Gün, yeni nesil üzümün nasıl üretilip, pazarlanıp, hem yemek, hem de satabilmeyi önce öğrenip, özümseyerek sonuca gitmek günüdür.
Gelin, önce işe öğrenmekle başlayalım. Önce, sivil havacılığı bilmediğimizi kabul edelim ve bir bilene veya bilenlere soralım.
SHGM Genel Müdürü, Bilal Ekşi Bey, yaptığımız ilk toplantımızda, sivil toplum örgütlerinin ne kadar önemli olduğunu ve mutlaka bilgi paylaşımında bulunmamız gerektiğini söylemişti. Biri birimizle temas halinde olalım demişti. Sanırım telefon veya e. postamızı unuttu…
Kurslar yapılıyor, sektöre haber veriliyor… Bir de SHA (Sivil Havacılık Akademisi) vardı. Ayıp olmasın onlardan da bu kurslara katılmak isteyen olur mu diye sormuyor. SHA da bağımsız gönül birliği ile bir araya gelmiş pilotlar-teknisyenler-doktorlar-mühendisler-hukukçular var. Sivil havacılığımız daha iyi yerlere taşınsın diye kendi imkânları ile bir takım toplantılar yapıp, sonuç bildirisi yayınlıyorlar. Bunlar gâvur falanda değil. Bizim insanımız… Bedava bilgi sunmaya çalışıyorlar. Bir sor Allah Aşkına…
Sanırım makamlar insanları değiştiriyor.
Son günlerde SHGM de sular iyice ısındı. Savcılar, polisler cirit atıyor. Malum helikopter kazasınınraporuna baktığımızda bir dolu teknik eksikliklere rağmen helikopterin uçtuğu görülüyor. Kaza-Kırım komisyonu bağımsız olsa SHGM ile ilgili kim bilir ne eksiklikler bulurdu. Maalesef bağımsız değil. Bu komisyon diyelim ki SHGM de de yanlış ve eksiklikler buldu. Olur ya, kaza yapan şirketin helikopteri sözde denetlenmiş dedi. Sizce ne olur? Düşünmek bile istemiyorum…
Diyelim ki, çalışanı olduğunuz kurumda eksik veya yanlış buldunuz ve kurumum zarar görmesin diye yazmadığınızı düşünelim… Bu sefer mahkemelerde ve savcılıklarda uğraş dur. İki ucu b….değnek…Zor iş zor.
Isparta kazasında sınıfta kalındı- Helikopter kazasında sınıfta kalındı. Amsterdam kazası, şükür ki bizim ülkede olmadı yoksa onda da sınıfta kalmanın yanı sıra cümle aleme rezil rüsva olurduk.
Isparta kazası sonrası Oktay beyi emekli ettirdiniz. Helikopter kazası sonrasında Ali Arıduru beyi “Seni daha iyi yerlerde görmek istiyoruz” diyerek boşa çıkarttınız. Kaza-Kırım komisyon üyeleriniz tutuklandı… Daha ne bekliyorsunuz yahu. Sorun sivrisinekler değil bataklık-bataklık… Kişilere değil sisteme bakın.SHGM ye kim gelirse gelsin bu sistem ve yapılanma ile bu görevi yürütemez.
BBP Helikopter kazası şüphesiz kaza ama, merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve bu kazanın peşinibırakmayan BBP ve Tabii ki, Cumhurbaşkanımız sayesinde belki bir şeyler düzelecek gibi. Devletin en üst makamları ilk defa devreye girdi… Eşeleyin bakalım daha neler, neler çıkacak…
Sonuç olarak; Değişimi, kendiniz mi yapacaksınız, yabancılarımı getireceksiniz yoksa taşeron sistemle denetim mi sağlayacaksınız. Top sizde…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir