Değerli Okurlar,
THY havacılık sektörünün amiral gemisi. Büyümesi, kar etmesi, daha fazla istihdam ve hizmet üretmesi tabii ki her yurdum insanının büyük bir gururu ve mutluluğu. Ancak böylesi devasa kurumların kaynaklarının doğru ve sürdürülebilir politikalarla yönetilmesi gerekir. Normal şartlarda gösterilmeyen bonkörlüğün bu ara oy verme davranışını etkilemek için seçim kaygısıyla sergilenmesini de artık eleştirmiyorum.
İktidarların gücü ve iradesiyle gelenlerin onların yararına hukuk ve etik çerçeve içinde kalmak kaydıyla tavır almalarını maalesef bu düzende utanarak söylesem de artık yadırgayamıyorum. Çünkü ülkemizde maalesef devlet aklıda siyasallaştığı için devlete bağlı tüm kamu kurum ve kuruluşlarının yönetim anlayışlarında da aynı siyasallaşma ve kronik kutuplaşma sorununu rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Zamanla hukuktan adalete ekonomiden tüm sağlık ve eğitim sisteminin işleyişine kadar bu etkiyi her alanda hissediyorsunuz… Bir süre sonra herkesin bu kendi ideolojik tabanın kaygılarıyla refleks göstermesi de normalleştiriliyor… Çok kötü bir kültüre dönüşen bu sistemin tüm yapısal ve köklü sorunlarını yadırgasanız da bir süre pratikte sonra size kanıksatıldığını görüyorsunuz.
Zamlar, kar payları, promosyonlar, bayram harçlıkları hatta hediyelere kadar uzanan bu serüvenle herkes ister istemez bu eko sisteme dahil edildi… Oysa bunların ülkemizde bir düzeni olmalıydı. Hiçbir hak yahut ödül, seçim motivasyonu ya da bireysel bir prestij aracına dönüşmemeli. Her sistemi, kuralları ve bunu uygulayanların tutarlı başarıları ayakta tutabilir. THY’de bazı şeylerin birilerinin iki dudağı arasına bırakılması, onların insafına kalması hakikaten çok acı verici.
Yahu askere giden personelden kıstığınız üç kuruşla mı şirketi kara geçirip başarılı iş yaptığınızı sanıyorsunuz. Oturduğu koltuğu dolduramayan sevgili İK’cılar sizler şirketin sevk ve idare hakimlerisiniz, personelin boynundaki Celladın baltası değilsiniz. Siz şirketin personel politikalarının belirlenmesi, onların adil ve en verimli biçimde yönetilmesinden sorumlusunuz. Kurallara uymayan çalışanın uğradığı insani olmayan her halden de mesulsünüz. Siz ücretini kırparak, mesaisini kısarak, haklarını eriterek uyduruk düzenlemeler yapma makamları değilsiniz. Misal bir personel biriminde herhangi bir haksızlığa uğrarsa yahut yönetim zafiyeti olan bir yöneticinin egosuna maruz kalırsa çalması gereken kapılar değil misiniz?
İhmalleriniz yetmezmiş gibi bir de Askere giden, Anadolu deyimi ile ana kuzusu kınalı bir Mehmed’in üç kuruşluk bayram harçlığına göz dikersiniz. Nedir bunun sebebi Allah aşkına anlayamıyorum. En tepenizdeki insan demedi mi size 6 aylık çalışana bile verilecek bu para… 30 gün askere gidenden kısarak mı zengin ettiniz bu koca şirketi. Brütten nete çevirirken mi kapattınız aradaki makası, yoksa fazla mesailerini hesaplarken mi toparladınız eksiği… vallahi yazıklar olsun… THY A.O.’ya verip Tekniğe bu üvey evlat muamelesi neyin nesi Allah aşkına!…
Sizler adil ve hakkaniyetli olamazsanız kimden bekleyecek bunu yönettiğiniz on binler. Umursamadığınız arka bahçeniz haline gelen sendikalardan mı, yalnızca tabelası kalan derneklerle mi beklesinler bunu… İzin planlamayı bile bilmeyen her hafta önüne konan istatistik rakamlarına göre odalarından talimat yağdıran yiğidolar. Adınızı koydukları iktidar liderlerine de ihanet değil mi bu talimatlarınız? Hangarlar artık adınızı hayırla değil şerle anıyor her köşede. Yıllık izini bile basiretsiz ara yöneticileriniz sizin baskılarınız yüzünden planlayamıyor. İnsani muameleden uzak programlarla uyarladığınız hedefleri tutturayım, uydurduğunuz düzenlerle bir iş başarayım derken şirkete verimden daha çok zarar veriyorsunuz, haberiniz var mı? Çay saati, yemek saati, olmadı dinlenme aralığı ya da kahvaltı molası derken arada çok boşa akıyor zaman… İnsanlar yılgın ve yorgun yürüyor. Aşağı inip dikkatlice bakarsanız gözlerindeki haksızlığı, kanıksamış öfkeli yorgun bakışları görebilirsiniz.
Hat bakımı, Uçak bakımı, Kabini, Teknik desteği, Uzmanı, Mühendisi, Taşeronu bu pazar sandıkta asıl sizlerin karnesini oyladı… biliyorsunuz değil mi? Onlara değdiğiniz yahut değdirdiğiniz kadar onlarda size uzanarak tercihlerini hissettirmeye çalıştı… Öyle bir seferlik dağıttığınız paralarla ya da saçma sapan yöntemlerle dağıtmayı bile beceremediğiniz harçlıklarla asla başarılı olamazsınız.
Zaten yüksek vergi yükü ve ağır ekonomik koşullarda yaşayan çalışanınıza bir de yetmezmiş gibi hangarlarda baskı yaparak iyice bunaltmışsınız. Bir arife günü iznini bile yüzünüze gözünüze bulaştırıp bir bölüme idari izin, ötekisine yıllık izin, kafa tutanlara devamsızlık kırbacı vurmuşsunuz. Herkese kulağı tıkayıp kendi bildiğinizi okuyorsunuz ya umarım gün gelir yaptıklarınızdan duyduğunuz pişmanlıklara bir yedek kulübesinden bakmazsınız.
Derhal bu rezalete son verilmeli, Üst Yönetim bu harçlıkları iade etmeli ve doğru düzgün bir izin sistemi kurarak, kendisini hizmet ihracatı şampiyonu yapan personeline bu ihanetten vazgeçmeli…
Hepinize mutlu ve sağlıklı haftalar diliyorum…
İzinler 2ye böldürülerek 3 offa izin yazmak zorunda kalıyoruz. 20 gün yazan kabin içi,ife 40 gün izne çıkıyor, soğuğu kimyasalı yiyen enayi mekanik 30 gün çıkamıyor!!!
Harika bir yazı. Kesinlikle ufak hesaplar büyük kaybettirir. Hızlıca bu yanlıştan dönülmesi lazim
Sayın Okurumuz,
Bu bir eleştiri değil lütfen yorumlarınızı siyasete çekmeyin. Şirket içerisindeki uygulamalardan memnun olan da oldu olmayan da oldu anlamına gelen bir cümle bu. Tamamen yanlış anlamissiniz burada konu İK, siyaset değil. Ayrıca eglenilecek ya da gülünecek bir ifade de değil. Durumu iyi olan çalışanlarımiz gibi durumu kötü olan çalışanlarımiz da var. Durumu kötü olan ya da çeşitli problemler yaşayan çalışanlarımızın sesi olmak da bizim misyonumuz yazıları okurken bu düşünceyle okuyun lütfen, gereksiz yere polemik yaratmak için değil. Teşekkürlerimle,