Neden yazıyorum?
Bu ülkenin işçi sınıfının bir ferdi olarak Türk Sendikal Hareketi’nin son otuz yılına tanıklık ettim. Benim tanıklığım elbette sadece izlemekten ibaret olmadı. Türkiye’’deki sendikal mücadelenin son otuz yılında bazen nefer, bazen de öncü oldum.
12 Eylül 1980 sonrası yasal anlamda ciddi şekilde tırpanlanan sendikal hareket, ilk tepkisini 1986 Netaş Grevi ile verdiğinde oradaydım. Onu 1988 Seka Grevi, 1990 Zonguldak Büyük Madenci Grevi izledi. 1991 Hava-İş Grevi’nde grev komitesinde görev aldım. 1991 Paşabahçe direnişinde bu sefer fabrikayı işgal eden işçilere destek veren bir nefer, işçiler ve aileleri ile birlikte çay içip, onların hak yoldaşı oldum. Hava-İş tarihindeki önemli kırılmalardan biri olan 1995 Havaş Grevi başladığında grev çadırlarında Hidayet, Fatma, Hüseyin, Engin ve diğer işçilerle çadırlarda halaylar çekip haklı mücadelenin yanında yer aldım.
Tabi ki bu 30 yılda THY ve THY Teknik A.Ş.’de grev oylamalarının, toplu iş sözleşme süreçlerinde yaşanan eylemlerin hep içinde yer almış, sendikal mücadeleden yana bir duruş sergilemiş, emek ve alın terinin kutsallığına olan inancımı hiç yitirmeden mücadelemi sürdürmüştüm. Hak edilmeyen galibiyetleri, sendikası tarafından terk edilen işçileri, hatta kendi sınıfına, işçi dostuna ihanet edenleri, bu ihanetlere alkış tutanları da gördüm. Bu acılarla doldu taştı yüreğim. Yeri geldiğinde bunları da paylaşacağım.
Zülfü yare çok dokunacağız. Hafızamızdan silinen ve bize unutturulmaya çalışılan çok şeyi birlikte tekrar hatırlarken, bazen hayret edeceğiz, bazen de sarsılacağız. Kim bilir, belki de bu sarsılmaya ihtiyacımız olduğunu fark edeceğiz.
Yakın tarihimizde Türkiye’de işçi cephesinde yaşanan çöküşe damga vuran önemli gelişmeleri kalemimiz yettiğince paylaşacağız. Türkiye’deki sendikal mücadeleye devletin bakış açısını yansıtan ve akıllara durgunluk veren sözler vardır ki dün gibi aklımda hala;
“Hilton otelinde çalışan aşçı benden fazla para alıyor.” (Kenan Evren)
“Şimdiye kadar hep işçiler güldü, bundan sonra biz güleceğiz.” (Halit Narin)
1980 cuntasından sonra biri devletin temsilcisi, diğeri de uzun seneler Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun başkanlığını yapmış olan birinin söylediği bu sözler, yıllar boyu hafızalardan silinmemiştir.
Ne acıdır ki özelleştirmeler, işten atılmalar, kamu kurumlarının değerlerinin çok altında yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilme süreci bundan sonra başlamıştır.
Peki, sendikalar ve sendikacılar ne yaptı bu süreçte?
Neredeyse koca bir hiç! Sesini yükselten birkaç sendika ve sendika yöneticisi dışında büyük çoğunluk “Vatanın ve milletin yüksek menfaatleri”(!) için maalesef yapılanlara karşı sessizliklerini korumayı tercih etmişlerdir. Geçen yıllar içinde yüz binlerce işçi işten çıkarıldı. 1982 Anayasası ile iş güvencesi ortadan kaldırıldığından işçiler mahkemeleri kazansalar dahi işlerine geri dönemediler (16 Nisan’da referanduma sunulacak yeni Anayasa’daki işçi haklarına sonra değineceğim). Dönebilenler ise işyerlerinin kapandığına veya el değiştirdiğine şahit oldular.
Özelleştirme, Sendikasızlaştırma, Kuralsızlaştırma ve Taşeronlaştırma..
Bu başlıkları Havacılık özelinde ayrı ayrı ilerleyen haftalarda bu köşede paylaşacağım.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İISİG) raporuna göre 2002-2017 yılları arasında, yani son on beş yıl içinde Türkiye’’deki iş kazalarında ölen işçi sayısı; 18.523 olarak kayıtlara geçmiştir. Yani bu ülkede her gün ortalama 3 işçiden fazla can iş kazalarında (!) hayatını kaybetmektedir.
Bu rakamları bir çırpıda söyleyip geçmek dile kolay. Yeri geldiğinde iş kolları ve nedenleri ile beraber bunları da yazacağım. Ancak esas konumuz Hava-İş Sendikası olacak elbette. Yaşanan olayları, sonuçları ile birlikte değerlendireceğiz.
Son döneme ayrı bir parantez açacağız mutlaka. İşçilerin tam olarak aydınlatılmadan sürüklendiği, vicdanların köreldiği, korkunun egemen olduğu son THY grevini ve akıl tutulmalarının yaşandığı son Hava-İş Genel Kurulu’nu ayrıca değerlendireceğiz.
Sendikalar tarihinde söylenmiş veciz sözler ansiklopedisine giren; “Hava-İş Sendikasının önünden dahi geçmedim, hiç TİS okumadım. Beni buraya başkan yaptılar.” diyen bir sendika başkanını ve yönetimini inceleyeceğiz birlikte…
Amacımız Hava-İş Sendikası’na ve yıllarımızı verdiğimiz Sivil Havacılık Sektörü’ne, çalışanların penceresinden bakmaktır. Bizim derdimiz “Karınca misali ateşe su taşımaktır.” bu yolda.
Onun için yazacağım.
Saygı ve selamlarımla,
Ali GÜLÇİÇEK
31 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Gerçekten emeğin emekçinin yanında, havacılık sektörüne yıllarını vermiş bir yazar daha kazandı bu platform. Yazılarını merakla bekliyoruz.
Ali abi gibi bu işin piri olan birinin yazmaya baslamasına vok sevindiğimi belirterek.211 magdurlarından biri olarak sesimizi duyurmanızı vede işe iade kararları sonucu Hava iş sendikasını mahkemeye verme sürecinde abimiz olarak yol göstermenizi dileriz
Ai Gülçiçekler yazacak ki yeni nesil havacılık emekçileri sendikal örgütlülük ve mücadele neymiş, nasıl yapılırmış öğrensin ve bilinçlensin. İnşallah bu yıl yapılacak olan sendika seçimlerinde de Hamdi Topçu ve tayfasının başımıza bela ettiği bu sendika yönetimini göndereceğiz.
Ali Gülçiçek’ten beklediğimiz yazılar bunlar. Onun sendikal bilgi ve birikiminin bir şekilde biz havacılara ulaşması gerekiyordu. Bu sarı sendika yönetimi hakkındaki yazılarını özellikle bekliyoruz kokpit olarak. Tekrar hayırlı olsun!
Sefa Beyi kutluyorum. Airline Haber olarak çok doğru bir karar vermiş.
Ali Gülçiçek’in kaleminden özellikle Hava-iş Sendikasında yaşanmış ve bundan yaşanacak olanları okumak için sabırsızlıkla bekliyoruz.
Ali Beye şimdiden hayırlı olsun dileklerimizi iletir saygılar sunarız.
Sen son sendika seçiminde grubundakilerce nasıl kandırıldın onu anlat. Ya da kandırılmadın da sen de mi bu oyunda onlarla beraberdin? Grubunda yer alanlar madem senin gibi muhaliftiler neden torpille thy’de işe sokulup,torpille bir anda sendika başkanı olan zat seçimi kazanır kazanmaz hemen makamına gidip sarılıp,öpüşüp tebriklerini sundular? Yoksa sen de mi onlarla beraber gittin? Neden sen işten atıldın da diğerleri çalışmaya devam etti ? Üst yönetime yakın oldukları için mi?Mahkemeden daha fazla tazminat almak için mi kendini attırdın yoksa ? Başkan olma hayaliyle yanıp tutuştun yıllarca ama olmadı çünkü yanlış adamlarla yanlış zamanda seçime girme kararı verdin ve olması da bu saatten sonra çok çok zor kabul et artık.
Maşallah, ne kadar biriktirmişsin içinde be kardeşim yıllardır! Bu safsataları Ali Gülçiçek ile yüz yüze konuşsaydın ya bu kadar zamandır. Neden içinde tutup şişirdin kendini bu kadar? Saçma sapan hikayeler düşüneceğine biraz da bünyeni düşün bence :)
işin içinde olan herkes ali dahil neyin ne olduğunu iyi bilir. yüzyüze çok anlatıldı ama anlamadı,anlamak istemedi ya da. sen sahibinin sesi olma,hariçten gazel okuma, millete akıl verip,saçmalamak asıl senin gibi yalakaların bünyesine zarar verir…
Çok şükür her zaman kendi kendimizin sahibi olduk. Herkesi kendin gibi sanma zira çok yanılırsın. Biz olayın gayet içindeydik ve neyin ne olduğuna da şahitlik ettik. Yoksa senin gibi hariçten gazel okuyanlara kim cevabını verecekti? Ali Gülçiçek hem Ayçin’e hem de işverenin tutumuna muhalifti aynı bizler gibi. Hava-İş’i tekrar işçinin arkasında duran, hakkını arayan bir işçi sendikası haline getirmek istedi ekibiyle beraber ama işçilerin pek azının katıldığı bir grev, 305 mağdurları ve diğer muhalif grupların başına buyrukluğu ile işverenin gayri etik müdahaleleri at izinin it izine karıştığı bir seçim ortamı yarattı. Bu sene umarım daha nezih ve şeffaf bir seçim ortamı olur da Sendika yine işçilerin olur.
Sefa başkanı tebrik ediyorum. Ali GÜLÇIÇEK’e yer vererek tarafsızlığını dürüstlüğünü ve adamlığını bir kere daha gösterdiği için. Ali GÜLÇİÇEK bu kahpe, oynak ve kaygan ortamda her zaman dürüst ve düzgün kalabilen nadir emekçilerden biridir. Yazılarını zevkle okuyacağız Ali GÜLÇİÇEK.
Ne çok hikaye var bu yazıda ,yaz yaz bitmez.
Doğruları yazın ,yer işletme Tgs sürünüyor Ali bey bizleri yazın biraz.Bir sendikamız bile yok.
Bu site tam sendika olmuş. Hava-İş i kapatın bura işçilere yeterde artar bile.kadroya bak.Safa bey,Rauf bey,Ali bey. Maşallah diyelim. Eskiden sadece sendikal konularda safa bey yazardı şimdi çoğaldılar. Burası iyice şenlenir artık.
THY yönetiminin bu sefer işi zor. Geçen sefer meşhur haber sitesi, THY yönetimine tam destek vermişti. Bakacağız neler yaşanacak bu sene sonunda. İşverene ve sendikaya ters çıkıp nereden nemalanacak airline göreceğiz.
Demek ki sevgili meslaktaşım, Airline Sitesi’nin birilerinden nemalanmaya ihtiyacı yok ki THY ve Sendika’nın olumsuzluklarını tüm gerçekliğiyle yazabiliyor. Darısı bir sağ bir sol yapan diğer sitelerin de başına!
Sayın Gülçiçek, unuttuğunuz şeyler var hatırlatmak isterim. Mesela en son seçimlerde Hamdi beyin odasına kaç sefer gittiniz ? Ya da Cem bey sizin oluşumun adına kaç sefer gitti ?
Ankara şube secimlerine nasıl hazırlandınız ?
Yurtdışındaki ofislerden oy kullanmak icin personel getirdiniz mi ?
Sarı sendikacılığı siz yaptınız.
Şişirdiğiniz balon patlamasaydı suan ki yönetimin yerinde belkide siz olacaktınız kankanız Cem ile birlikte.
İçinizde kalmış ki yıllar sonra seçime yakın bir zamanda gerçekleri yazacakmışsınız.
Sendikacılık artık emekliliği gelmiş insanların bir volede sendikaya atma yeri değil.
Sizin devriniz bitti artık.
Yazın kösenizde eğlenin iste
Sen gözünle gördün mü Ali Gülçiçek’in Hamdi Topçu ile görüştüğünü de bu kadar ahlaksızca iftira atabiliyorsun?! Ali Gülçiçek, Hamdi Topçu’nun görüşme teklifi kendine iletildiğinde “Ben grevde bir işçiyim, etik olmaz.” şeklinde cevap vermişti. Emek Meclisi içinden Cem Bey veya başkaları da diğer tüm muhalif gruplar toplu olarak davet edildiğinde icabet etmişlerdir. Buna da o toplantılara giren diğer gruptan arkadaşlar şahittir. Sarı sendikacılık yapılsaydı şuan Hava-İş Sednikası başkanı babası eski AKP milletvekili, torpille işe giren Ali Kemal Tatlıbal değil Ali Gülçiçek olurdu. Balonu patlamasından korkanlar da, sendikal örgütlülükten ve mücadeleden habersiz, içi boş insanlardır. Daha da açık yazmak gerekirse; Gökkuşağı Hareketi’ni yanlış insanlarla devam ettirip, muhalif grupların birleşmesine taş koyup, Uçuş İşletme’yi kazanmakla seçimi götüreceğini sanan ve kendi yanındaki kaptanların Asaf Bora ile çevirdiklerinden habersiz hareket eden, genel kuruldan bir gece önce tüm delegelerine oy kullanmayın mesajı atan ve genel kurula gelip bir açıklama yapmaya bile tenezzül etmeyen Bahadır Altan’dır. Bahadır Altan’ın emir mesajına uyup onun gibi genel kurula gelmeyip, Uçuş İşletme’nin iradesini sandığa yansıtmayan şuanki TALPA başkanı Ayhan Günal ve ekibidir. O güne kadar sendikanın önünden geçmeyen, TİS bile okumadığını açıkça söyleyen, 2013 ve 2016 yıllarında imzaladığı iki 3’er yıllık enflasyonun altında kalan TİS ile kabin personeli için A0 skalasını kabul eden, kendi seçilmiş genel sekreterini bile sırf yönetimsel yanlışlarına karşı çıktığı için sendikaya sokmayan, sokan güvenlikçileri ekmeklerinden eden sendika başkanı Ali Kemal Tatlıbal ve ekibidir. Anladın?
Hamdi efendi , Cem bey veya diğer muhalif grupları davet mi etmiş ? Neden böyle bir şey yapsın ? Ayırca davete ne gerek var Cem bey zaten seçim döneminde Hamdi efendi ile boyuna görüşüyordu,fikirlerini insanlara aktarıyordu bunu Ali bey gayet iyi bilirler. Cem bey sendika seçim günü akşamında Tatlıbal’ı kutlamaya sendikaya gitti mi gitmedi mi , bizim çocuklar seçimi kazandı dedi mi demedi mi ? Eğer işverenci sarı sendika başkanı ve ekibi, Cem bey’in çocuklarıysa neden emekçi muhalif grubun içinde yer aldı ? Ali bey bunları bilip de onlarla ters düştü mü düşmedi mi ? Düşmediyse neden ? Sırf başkan olma hayali için mi ?
Neden Ali bey ve iki arkadaş haricinde, Cem bey’in yakın çalışma arkadaşlarından,şef olanlar mesela hiç kimse atılmadı ? Hamdi ile bir anlaşması mı vardı yoksa ? Bahadır, Ali ve Cem, bu işlerde çok hata yapmışlardır ama bilerek ama bilmeyerek bunun bedelini de emekçiler ödemiştir o dönemi bilenler iyi bilir.
1) Evet, Hamdi efendi’nin tüm muhalif grupları davet etmişti. Kimler diye sorarsan peşin yazayım; Gökkuşağı Hareketi’nden Ayhan Günal (Bahadır Altan’ı görmek bile istemiyordu), İşçi Komitesi’nden kabin amiri Ece K. vs..
2) Hamdi efendi muhalif grupları seçimlerle ilgili fikirlerini kendi ağzından söylemek için davet etmişti ama başka niyetleri vardıysa da bunu en iyi kendisinden öğrenebilirsin. Şansına hala hayatta kendisi.
3) Cem Bey, Cem Bey diye diye takılıp kalmışsın. Kendisiyle kişisel bir meselen olabilir ama onun sürekli onun üzerinden Emek Meclisi’ne ve Ali Gülçiçek’e saldırırsan bizim emeklerimize ve iyi niyetli çalışmalarımıza saygısızlıktan öteye gitmez bu. Zira her görüşten çalışandan oluşan yaklaşık 40 kişilik bir ekibin ve yüzlerce delege adayının çalışması var o mecliste. Sen tutturmuş bir Cem Bey’dir gidiyorsun. Başkan adayımız Ali Gülçiçek’ti ve ilk günden son güne kadar grevdeydi.
4) Ali Gülçiçek ve iki arkadaşının atılması yeterli gelmedi sanırım sana. Diğer gruplardan kimse atılmadı ama buna yorumun yok.
5) Herkes hata yapar ama önemli olan ne ve kimler için mücadele verdiğin ile bu mücadele sırasında duruşunu bozup bozmadığındır. Bizler be Atilay Ayçin’in ne THY işvereninin ne de başkasının adamı olduk.
Geçiştirmekle soruları cevaplamış olmuyorsun. Hamdi neden muhalif gruplarla görüşmek istesin ki diyorum hayatta git sor diyorsun onun yüzünü şeytan görsün onunla devamlı görüşen,söz getirip,götürenler açıklasınlar.
Cem bey diye takılmıyorum,kendisiyle kişisel bir sorunum da yok, açıkça soru soruyorum cevabın varsa ver boşuna avukatlığını yapma. O’nun üstünden kimseye de saldırma derdim de yok, her görüşten insan tabii ki bir grubun içinde olabilir de işverene muhalif olan bir grubun Ali bey den sonra gelen 2. adamı konumundaki biri, sendika seçimi akşamında torpilli işverenci başkanı kutlamaya gider mi bizim çocuklar seçim kazandı der mi? Bu normal bir şey mi ? Ali bey de bu durumu bile bile nasıl onlarla beraber hareket etmeye devam etti ? Bir sonraki seçimde başkanlığa aday olma hevesi yüzünden mi? Bu sene seçime aday olacak mı olmayacak mı göreceğiz. Evet Ali bey ve iki arkadaş atıldı, onlar o gruba Ali bey sayesinde girdiler, Cem bey tarafındaki kimseye birşey olmaması (tabii ki kimse işinden olsun istemem sadece soru soruyorum ) normal mi ? Hemen hepsi şeflerdi öyle de devam ettiler kimi emekli de oldu yoksa kapalı kapılar ardında sözler mi alındı verildi insanın aklına gelmiyor değil. Diğer gruplardan kastın kimler? Muhalif olanlardan atılanlar var onu biliyorum ama hangi gruptanlar,isimleri ne onu bilmiyorum. Herkes hata yapar da yapılacak hata var yapılmayacak hata var bile bile yapmak var bilmeden yapmak var o hataların sonucuna katlanmak da var hesap sormak da vermek de. Ne ve kimler için mücadele vermek önemli de bu mücadelede ikili oynamak doğru ve etik mi ? İşverenle, işverenci sendika yönetimiyle devamlı görüşen,kutlayan,bilmem ne edenler muhalif ve emekçinin yanında olabilir mi böyle muhalif olduğunu iddia eden bir grubun içinde barınabilir mi ? Lider olan kişi yanındakilerin böyle bir şey yaptığını öğrenince ne yapar ya da ne yapmalı ? Bu ülkede herkes çıkarının peşinden koşar, kimi başkanlık için siyasi fikirleri uyuşmasa da birileriyle sırf güçleri sebebiyle birlik içinde olmayı marifet sanar, kimileri işverene daima yakın olmayı yarın öbürgün çoluk çocuğumuz thy’de işe girer ya da eş,dost tayin olurken,şef,müdür yapılması durumunda faydalanırız umuduyla marifet sayar, kimileri bu grup yarın sendika yönetimine seçilirse bizim de orada kendimize sağlam bir kapımız olur düşüncesinde olur. Bu zihniyetler var olduğu müddetçe, sorgulama,sorma olmadıkça, çıkarcı zihniyetle hiçbir yere varılamaz.
Cem bey sendika seçimleri sonucunda bizim çocuklar kazandı demiş eğer gerçekten öyleyse neden Ali bey’in yanında muhalif tarafta yer aldı? İkili mi oynuyordu yoksa seçim zamanı taraf mı değiştirdi ? Bu işlerde son anda taraf değiştirenlere geçmişte çok rastladık. Bu kişiler Hamdi bey ile görüşüyorlarsa nasıl muhalif oluyorlar ? Seçimler danışıklı döğüş müydü yoksa? Emekçiler olarak bunlar aklımızdaki sorular.
Bunları bilenler açıklasa da bilsek kimin ne yaptığını kim emekçi kim işverenci.
Gerçekler er geç ortaya çıkacaktı.Teknik seçimlerinide yaz sana sayın Gülçiçek.Yavuz Güveri yazsana.Çelik işe Başkan olarak atamışlar.Bucan çolak,denen adam nerde şimdi.
Ama yazamazsın eminim.Sıkar biraz.
dürüst,güvenilir,emekçi,dava adamı,ali gülçiçek…..
hayırlı olsun diyorum,gelecek günlerdeki yazılarını merakla bekliyoruz.
Hava-İş sendikasına adam gibi adamlar lazım, sendikanın önünden dahi geçmeyip sendikaya Başkan olanların yeri sendika değildir, Ali abi ve ekibindeki insanlar Sendikayı hak ettiği yere getirecek ve daima işçinin yanında olacaklardı, ne yazıkki arkada dönen dolaplar tehditler, engellemeler ardı arkası kesilmeyen baskılar ve gelinen nokta, her şey ortada.. Geçmişte yaşananları tüm çıplaklığıyla kaleme alacağınız yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.Başarılar.
Öncelikle Ali Gülçiçek gibi birinin bu köşede yazmaya başlamasından dolayı Airline Haberi kutladığımı belirtmek isterim.
Yorumlara şöyle bir baktım hemen hepsi iyi şeyler yazmış. Ancak bir tane aykırı düşünen olduğunu fark ettim. Her zaman ve her yerde birilerinin neferleri hep olmuştur ve olacaktır.
Kimsenin adamı veya maşası veya asker olmayan Ali Abiden doğruları ve gerçekleri tüm çıplaklığı ile yazacağından zerre kadar şüphem yok.
Dün ve bugün sendikal mücadelede kılıçlarının kuvvetli olduğuna inanları kalemi ile yeneceğinden eminim.
Zira unutmayınız ki “Kalem kılıçtan kuvvetlidir”
Saygılarımla…
Merhaba Ali Bey,
Sizi ve Sefa Beyi kutluyorum.
Geçmişten bu güne kadar olan sendikal duruşunuz inşallah kaleminize yansır.
Şöyle bir bakıyoruz sosyal medyaya o çok önem verdiğiniz kalemlerin bile bir bedelinin olduğuna şahit oluyoruz. Memleket satılmış kalemlerle dolup taşıyor.
Özellikle geçmişte neredeyse sendikal mücadelenin lokomotifi olan Hava iş sendikasın bugünkü durumu ortada. Rüyalarında görseler dahi inanamayacak olanların malesef bugün nerelerde olduklarını hep beraber nutkumuz tutularak izliyoruz. Bir zamanlar bu yöneticileri kendilerine reva görenler bile artık utanıyor. Ama çok geç. Allahın izniyle bu topluma doğruları yazıp gösterirsinde bu çalışanlar artık kendilerine reva olan yöneticilere kavuşur.
Allaha emanet olunuz.
Ali bey şu talpa başkanı ayhanı da bir yazsanda gençler iyice tanısa
Ali Gülçiçek işçilerin sana ihtiyacı var sen onların medyada gücü olacaksın eminim.
Ali Agabey merhaba,
Çalışan nüfusun büyük bir kısmını barındıran işçi sınıfı için katlandığın sayısız fedakarlıkların devamı niteliğinde olacak bu yazı dizisinin uzun soluklu ilerleyeceğinden şüphem yok; çok insanın senin fikirlerine destek olacağını ve yazılarının merakla okunacağını şimdiden görebiliyorum.
İşçi sınıfının ülkemizde yaşadığı çeşitli buhranları kendin de yaşayarak şahit olan bir İşçi (sendikalı) olarak izlenimlerini, üzüntülerini, eleştirilerini ve yasal, toplumsal tavsiyelerini cesaretinden ödün vermeden bizlerle paylaşmanı temenni ediyorum.
Allah yar ve yardımcın olsun.
Şu Ankara şube seçiminde yaşanan dolaplarıda yazacakmısın Ali bey,Şimdiki şube başkanı olan cahil Adam nasıl geldi oraya.
Gerçi Ali Gülçiçek işten atılınca kendine yeni Ali buldu.Maşallah içtikleri şu ayrı gitmiyor Tatlıbal Ile.Ankara misket havası eşliğinde kızılay,çankaya,keçiören gezip duruyorlar…niye acaba?
Ben Ankarakı bi THY çalışanıyım, ben İstanbulda ailem ise halen Ankara da yaşamakta.2013 Grevine çıkıncaya kadar Ali Gülçücek i tanımıyordum. Ne greve çıktığımız olaylı gün Dışhatlarda ne de sonrasındaki günlerde grev çadırı çevresinde de görmedim. Hep söylendi, Atilay Bey in bir muhalifi var Ali Adında o da greve katılmış. Grevin 1.ayından sonra, üyesi olduğumuz vakıf aidat kesmesin diye ve şirket tarafından yapılan sağlık sigortası primini kendim yatırayım diye bi Arkadaşımla birlikte genel müd. binasına girmeye kalktık, kartlarımızı basarak ama güvenlik ekibi izin vermedi birazda tartışarak bizi dışarı attılar…İşte bu Ali Gülçücek, gece gündüz – 24 saat istediği zaman THY G.Mudurluk kapısından elini kolunu sallayarak içeri girerdi, kimsede bişey demezdi…Ece isminde bi arkadaşımız vardı, kendisini biz dava arkadaşımız sayardık ama daha grevin 40.günü grevi kırdı. Sonrada sürekli bizleri aradı, grevi kırmamız için yalanlar söyledi durdu. Birgün ağzından kaçırdı, grev genel kurula kadar gidecek, bugün toplantı var dedi. O gün Dışhatlardan Sendikanın verdiği İstanbul kartla bindiğim metro dan Bahçeliveler durağında indim ve eve doğru yürüdüm. Bahadır Altan ve ayhan Günal Kaptan a rastladım, beni görmediler, Bahçelievler öğretmen evine girdiler,bende girdim. İçeride, büyük bir masanın etrafında, B.Altan-A.Gunal-C.Akar-R.Ataysagin(Grevden sonra adın öğrendim)-İ.Levi-Yasin Sevgili (Grevden sonra adını öğrendim)-Talip Kışlakcı (Grevden sonra dını öğrendim) – Ömer Haberdar vardı. Büyük adammışsın sen Atilay Bey dedim o gün ve ne kadar haklı olduğumuzu anladım… Sendikal mücadele ve emek mücadelesi gibi bizce kutsal saydığımız terimleri kullanmanız o kadar komikki şimdi..
2013 grevinin beşinci ayı bitiyordu ve Ankara da Ailemin yanındaydım. İstanbul Soğanlıdaki evimi kapatmış eşyalarımı da satmıştım zaten. Havaiş Ankara Şube Genel Kurulu vardı, bir kaç tanıdık görürüm diye gittim G.Kurulun yapıldığı otele. Babamın arabasıyla gittim, otelin otoparkında, zır zır ağlayan bıyıklı bir adam ve etrafında kümeleşmiş bir birine kızan 6-7 kişinin yanına arabayı park ederek salona geçtim. İkinci şok burdaydı. Bizlerin bir büyük ve efendi Abi olarak gördüğümüz ama THY nin tüm ilgili birim yöneticileri ile her dönem hep arası iyi olan İzzet Bey i gördüm. Selamlaştık-tokalaştık, yanındakileriyle de selamlaştık. Etraflarındaki büyük bir kesimi tanıyordum, Esenboğa personeliydi ve her ESB uçuşumda uçakta görünce bana “toprağım” diyenlerdi…İzzet Abi bana sordu, “sen halen grevdemisin” diye, cevaben ” belli olmuyor mu” dedim, 10 numara sakalım vardı. “Bu arkadaşlar peki, grevde mi” dedim, güldü, insanlarda buz kesti ve ufaktan yanımızdan uzaklaştı….İşte o otoparkta ağlaşan kişi şimdiki şube başkanıdır ve Ali Gülçiçek tarafından desteklenmiştir.(Kargoda çalışan Ankaralı bi arkadaşıma sorduğumda, kandırıldığını anladı demek, üst kurul delege adaylarını kendi belirleyemiyor, o sbeple ağlamıştır, demişti) Sözde emekci-özgürlükçü bu Şube başkanı, emekliliği dolupta işten atılıp 4 ay sonra tekrar THY e işe alınmış bir çalışandır. Bunların hikayesinide, eğer yüreğiniz yetiyorsa, yazarsınız umarım Sn.Gülçicek… Mesela, İnşaat Emlak müdürlüğünde çalışan Can Arkadaşlarınız, Cem ve Recep. Emekliliğini hak etmek bir kenara olsun, yıllardır emeklilğini aşmış Recep Bey niye tutuldu THY de? Yazın bunları ama yüreklice davranın, size dokunsa bile doğruları yazın. Yazın ki bizde, airlinehaber adam gibi bi yazar kazanmış diyelim.