Adana jargonuna has bir deyim vardır, der ki “it ayağı yemiş gibi gezmek”.
Çok gezentiler için kullanılır. Gezentinin kimi işsiz-aylak takımıdır, kimi de vaktini gezmekle geçiren, gezmeyi çok seven, gezeğen.
Başka bir kategori; iş için gezip dolaşanlar, kadın veya erkek, ellerinde laptopları ya da tablet’leri ve tekerlekli bagajları ile seyahat edenlerdir. Özel arabaya atlayıp kontak anahtarını çevirenler, çoğunlukla uçaklarda saatlerini tüketenler iş dünyası gezginleridir.
İş dünyası gezginlerine uçak kabinlerinde hizmet sunan iletişim uzmanları (communication specialists) kabin memurlarıdır. Halkla ilişkiler (public relations) konusunda uzmanlaşmışlardır.
Pek çoğu buna “şükela modu gibi” der. Hani çok şahane, muhteşem, harika anlamında…
Zaten dünyanın en çekici kariyeri olarak bilinen “Kabin Memurluğu” jet hızı yaşamı ile şimdilerde sosyal medyada zirve yaptı.
Instagram, Facebook ve Twitter’a kaydedilen görüntüler, çevrede yolcular yokken neler olup bittiğinin habercisi. Türkiye’de havayolu çalışanları henüz bu noktalara gelmedi ama Amerikalı meslektaşlar çıldırmış gibi.
Egzotik plajlardan tutun da, milyonlarca enstantane yoğun iş hayatının perde arkasını yansıtıyor. Selfie’lerle kendi reklamlarını yapıyorlar.
Pilotlar, kabin memurları ve diğer havayolu görevlilerinin yaşamları, işleri bittiği anda ekranlarda oynuyor.
Muhteşem bir görünüm, ekip halinde uçağa gidiyorlar. Pür tebessüm yolcu karşılanıyor, derken anonslar ve kalkış.
Doğuya mı batıya mı? Gün doğumuna kadar kaç saat, kaç servis?
Bu beden ne zaman uzanıp dinlenecek?
Hiçbir havayolu, ekipleri tatil yapsın, güneşlensin, ski yaparken selfie çeksin diye otellerde günlerce yatırmaz. Mesai limitinde buyurun tekrar uçağa!
Uzaktan çok cazip görünen o yaşantının iç yüzü madalyonun öteki yüzü gibidir.
“Havacıların Göz Kamaştırıcı Yaşamı” veya “Muhteşem Yaşamlar” ne derseniz deyin, görüntüsünden çok farklı gerçeklere dayanır.
Görünüşe inanmayın!
***
“Çek çek” derdik biz ona. Tekerlekli bagaj arabası.
Türk Hava Yolları tarihinde ilk “çek çek” kullanan kabin memuru Feryal Hanım’dır.
Şık topuzunu lacivert bir fiyonk ile tamamlar, aheste adımlarla arabayı sürerek apronda, havaalanında, dimdik yürürdü. Biz de taşınan ağır valizin, omurga ve kollara ileride ne gibi felaketler getireceğini bilmeden, bir tarafa eğilir, yamulup güç bela kendimizi uçağa veya ekip arabasına atardık.
Kesinlikle çağırıp savunma isteyecek ve akabinde ceza vereceklerdi.
Hiçbir savunmanın haklı bulunmadığı yıllar.
Her zaman yolcu haklıdır. Her daim, her şeyi işveren bilir.
Öyle olmadı ama!
Feryal Hanım ne çağırıldı, ne de savunması istendi.
Şirkette hiçbir yetkili konuya eğilmedi. Aralarında, üst makamlarda, odalarda neler konuşulduğu bilinmez ama, şaşılacak nokta, hiçbiri itiraz etmedi.
***
Frankfurt Palace Otel’den Continental’e geçtik geçmesine ama her otelde ve havalimanında manzara aynıydı. Uçuş ekibi arkalarından süzülüp gelen, parkelerde tıkır-mıkır garip sesler çıkaran çek çek’lerle göreve gidip geliyorlardı. Sol kollarında elbise torbaları asılıydı.
İmrenerek seyrederken, şirket ani bir kararla şık görünsün diye Samsonite valiz alımına karar verdi. Koyu füme valizler boşken bile gülle gibiydi. Boynumuz kıldan ince, o cefaya da katlandık.
Miadı dolduğunda ağzı fermuarlı, lacivert, kumaş görünümünde plastik bagajlara geçtik.
Yatıların artmasıyla birlikte elbise torbaları devreye giriverdi. Her Frankfurt yatıya giden bir lacivert torba ediniyor, koluna geçiriyordu.
***
Günlerden bir gün, Hostes Odası’nın önündeki koridorda birkaç çek çek görüldü.
Feryal Hanım çoktan ayrılmıştı ama izlerini bırakmıştı. Tohumlar yeşermiş, akıl ve mantık şirket kurallarını devre dışı bırakmıştı.
Memlekette hiçbir şeyin bulunmadığı karaborsa yıllarında akla gelebilecek her şey Avrupa’dan taşınırken valizlerin ağırlığı cüssemizi geçmişti. Çoğu da sipariş ilaçlar.
Kaufhof, Karstadt, Kafoll hangisi ise, giriş katında, kalın saçtan yapılmış lastikli kancaları olan çek çek’ler satın alındı.
Çek çek’ler yaşamımıza girdi ve hiç itiraz eden olmadı!
***
Eziyet dönemi çek çek’lerle başlar; valizi üzerine oturt, sapını yukarıya doğru uzat, lastikli kancaları üzerinden geçir, sabitle. Elbise torbasını da üstüne as. Uçağın kapısına gel, çıkart, katla!
İnişte bir daha, sonra gümrük salonunda bir kez daha, eve kadar tak-çıkart, koy-kaldır.
Derken çek çek’ler de evrim geçirdi. Artık saplar otomatik, arabalar hafif, kaldırıp taşınacak kadar mükemmel.
Demem o ki “Muhteşem Yaşamlar” gibi abartılı sözlere inanmayın, itibar etmeyin, kanmayın!
Bu pilav daha çok su kaldırır!
Yani, kabin memurlarının yaşamları ile ilgili anlatacak daha çok şey var.
Bitecek gibi değil!
Meral Döşemeciler
13 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Kamelyam ..Sen yazarsin da hayal-i cihan değmez mi ?
Meralcim ağzına kalemine sağlık harikasın..öpüldün..
bayıldım..şahane anlatmışsın Meralcim
Meralcim….sen çok yaşa…gene nasıl muhteşem anlatmışsın..hafızana,kalemıine sağlık
Eline kalemine guclu anlatina hayranim …o guzel yillari tum gercekligi ile ifade ettin sevgili guzel amirmi
Sevgili Başhostesim, çok güzel bir anı dizisi ile günüm renklendi, sevgiler.
Meralim nasıl da güzel ifade etmişsin gerçekten. Feryal hanım daima yenilikleriyle iz bırakmıştı. Geçen hafta iş nedeniyle Frankfurt’a gitmiştim. Kaufhof karşında durup yıllar öncesini flim gibi resmettim. Fotograflar çektim. Güzeldi velhasıl… Teşekkürler ederiz Başhostesimiz.
Teşekkür etmek isterdim ama isminizi belirtmemişsiniz.Yine de sağolun!
Tesekkurler
Ne guzel yazmışsınız..o yıllara goturdunuz..o zaman için cok kolaylikti çek çekler..amirlerimizden görüp almıştık..1985 ..aahhaa..cok komikmiş gerçekten..aç kapa..katla..bavullar tekerlekli olunca ve hafif, ne büyük rahatlık olmustu..
Çok teşekkür ederim
Şöyle bir yolculuk yapiverdim .Bu sefer uuçak ve araba ile değil, zaman makinası ile.
Teşekkür ederiz Meral Döşemeciler.
Teşekkür ederim