featured

KARA KUTU GERÇEĞİ YANSITAMAZ(!)

10 Nisan 2010 günü bir Polonya devlet uçağı, Rusya’nın Smolensk havalimanına inmek isterken, sis nedeniyle 4. iniş denemesinde ormanlık alana düştü ve uçağın içindeki tüm yolcular öldü.
Kimler vardı bu uçağın içinde ve Varşova’dan Smolensk’e neden gidiyordu?
Aeroflot’un seferlerinden kaldırdığı, Rus üretimi Tupolev-154 tipi Polonya Devleti uçağının içinde (uçak bir süre önce üretici firma tarafından overhaul yapılıp modernleştirilmiş); Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski, eşi Maria, Genel Kurmay Başkanı Franciszek Gagor, Merkez Bankası Başkanı Slowomir Skrzypek yanında, daha bir çok Polonyalı politikacı vardı. Bu kadar önemli kişi, hepsi bir uçağın içindeler. Yalnız, Başbakan Donald Tusk(!) ve bakanlar, yani hükümetten kimse yok.

Peki, bu önemli kişilikler, neden Rusya’nın Beyaz Rusya sınırına yakın bir şehir olan Smolensk şehrine gidiyorlardı?
Kazanın olduğu gün, Smolensk şehrine yakın olan Katyn ormanlarında katledilen Polonya askerleri için ilk kez bir anma töreni düzenleniyordu, heyetin amacı da bu törene zamanında yetişebilmekti.
İkinci Dünya Savaşının 1939 yılında Alman ordularının Polonya’yı aniden işgali ile başladığını anımsayacaksınız. Rusya, (o zamanki adı ile; SSCB…) 1940 yılı başlarında 25.000 civarında Polonya askerini esir alıp Katyn ormanlarındaki 3 ayrı esir kampına kapatıyor. Esir askerlerin büyük çoğunluğu; asıl meslekleri avukat, doktor, mimar, üniversite öğretim üyesi, rahip gibi elit tabaka ve yedek subaylardan oluşuyor.
Alman orduları Avrupayı kasıp kavururken, SSCB Devlet Başkanı Josef Stalin; gizli polis örgütüne (o zamanki adıyla NKVD), esir tutulan 25.000 dolayındaki bu Polonya askerlerinin tamamının öldürülmesi emrini veriyor. İşte bu askerler; 1940 yılının Haziran başlarında, Katyn ormanının değişik yerlerinde kafalarına (enselerine, göz yuvalarına) sıkılan kurşunlarla katlediliyorlar ve açılan toplu mezarlara gömülüyorlar.
Daha sonra Alman orduları bölgeyi işgal ettiklerinde, 2 toplu mezar buluyorlar. Mezarlarda yapılan incelemeler ile bunların her birinin enselerinden veya göz yuvalarından kurşunla vurulmuş 16.000 civarında Polonya askerleri olduklarını saptıyorlar. Bu bilgiler, savaşın sonlarına doğru Almanlar tarafından açıklanınca, Rusya bunu kesinlikle yalanlıyor ve ısrarla; katliamın bölgeyi işgal eden Alman orduları tarafından yapılmış olduğunu söylüyor. Olaydan ancak 50 yıl sonra ilk olarak, 1991 yılında SSCB yıkıldıktan hemen sonra Devlet Başkanlığına seçilen Yeltsin tarafından kabul ediliyor.
Katliamdan tam 70 yıl sonra Rusya, Katyin ormanlarında öldürülen Polonyalı askerler için ilk kez bir anma töreni düzenlenmesini kabul ediyor ve Polonya yetkililerini resmen bu törene davet ediyor. Bu tören ve davet, aynı zamanda Rusya’nın; bu katliamın Rusya tarafından yapıldığının resmen ve bütünüyle kabul edildiğinin açıklanması olarak kabul ediliyor.
Bilindiği gibi; Polonya için çok önemli olan bu anma törenine, aynı uçak içinde gelen Polonya heyetinin tamamı, kaza sonucunda öldüler. Rusya Başbakanı Putin (ki, kendisinin eski bir gizli polis ve KGB üyesi olduğu biliniyor); bu kazanın araştırılması için kurulacak kaza araştırma kuruluna bizzat başkanlık edeceğini açıklayarak, olaya ne kadar önem verdiğini vurgulamak istiyor (!).
Kaza sonrası basında çıkan haberlerde, Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczinsky’nin törene zamanında yetişmek için, kulenin “yoğun sis var, başka bir meydana divert edin” isteğine karşın, pilotu inişe zorladığı, pilotun acemi olduğu, aynı başkanın daha önce kendisini Gürcistan başkentine götüren pilotun hava muhalefeti nedeniyle inmekten vazgeçmesi üzerine, pilotu korkaklıkla suçlayarak görevden attığını dillendiriyorlar. Bu yolla, dünyanın bunun normal bir uçak kazası olduğuna inanmasını sağlayan propagandalar yapılıp duruyor.
Hepimiz; pilotun minimalara uymadığı ve baskı altında kaldığı için, 3 kez başarılı olmayan iniş denemeleri sonrası, 4. kez iniş denemesinde kazanın oluştuğuna inanmışken, Youtube’da yayınlanan cep telefonu ile çekilmiş kaza sonrası görüntüleri ortalığı karıştırdı. Kaza yerinde ve kazadan hemen sonra, bilinmeyen kişilerin kazada ölmeden kurtulanları tek, tek vurarak öldürdükleri haberi yayıldı. Bu videoyu çektiği söylenen kişinin de, sonradan sırtından bıçaklandığı, kaldırıldığı hastanede yoğun bakımda tutulurken, yaşam destek ünitesinin fişi çekilerek öldürüldüğü basına sızıyor.
Polonya ve Lech Kaczynski

Polonya; 1991 yılından sonra dağılan SSCB’nden ayrılarak, bağımsızlığını elde etmiş bir ülke. İşçi ayaklanmasının ve Dayanışma (Solidarnos) Hareketi’nin sendika başkanı Lech Walesa’nın nasıl ilk devlet başkanı seçildiğini hatırlayacaksınız. Kaczynski kardeşler sendika başkanı Leh Walesa’nın arkasındaki (anti Sovyetik) itici güçleri.
Dağılma sonrasında Avrupa Polonya’ya sahipleniyor, NATO’ya kabul ediliyor ve AB üyesi oluyor.Avrupa’nın bu Polonya aşkının nedeni ne olabilir? Polonya’nın kara gözü ve kaşı için değil tabii.Avrupa bu yolla, her zaman korktuğu süper güç Rusya ile arasında bir tampon ülke oluşturuyor.
Kazada hayatını kaybeden Lech Kaczysnki, 1949 yılında dünyaya geldi. Varşova Üniversitesinin İdari Bilimler ve Hukuk bölümünden mezun oldu. Bir de ikiz kardeşi var: Jaroslaw Kaczysnki. Komünizm karşıtı olan Lech Kaczinsky, Dayanışma Hareketi içinde olması nedeniyle, 1981-82 yıllarında 10 ay hapiste yattı. Kaczinsky kardeşler; siyasetin sağ kanadında yer alarak komünistlerle işbirliği ve yolsuzluk yapanları ortaya çıkarmak için yoğun çalışmalar yaptılar. Lech Kaczinsky 2005 yılında Devlet Başkanı seçildi, ikizi olan Jaroslaw Kaczysnki de 2006 yılında seçimleri kazanarak, Başbakan olarak atandı. Ancak 2007 yılındaki seçimlerden yenik çıkarak başbakanlığı Donald Tusk’a bıraktı.
Başbakan Donald Tusk, serbest pazar politikası izledi ve Jaroslaw Kaczynski’nin döneminde Almanya ve Rusya ile gerginleşen ilişkileri onarmayı başardı.
Devlet Başkanı Lech Kaczynski, liberal ekonomi politikası izleyen hükümeti eleştiriyor, hükümetin çıkardığı yasaları sık, sık veto ediyordu. 2008’de hastanelerin ticari şirket gibi işletilmesini öngören yasayı da veto etmişti. Başkan Kaczynski, hükümetin Rusya ile doğal gaz görüşmelerini de eleştirmiş ve ülkenin Rus gazına bağımlılığını artırmakla suçlamıştı. İşte bu Kacznsky ve diğer devlet erkanı, uçak kazasında hayatlarını kaybettiler, ama, Başbakan Donald Tusk, başka bir yolla Katyn ormanlarına gitti. 70. yılında Putin’le birlikte katliam kurbanlarını anma törenine katıldı.
Rusya havacılığı; FAA-EASA-JAR gibi tüm uluslararası uygulamalar dışında, kendi yerel havacılığı ile yönetiliyor. Bu kaza sonucunda, “kara-kutu ortaya çıksın, gerçekler o zaman belli olur” diyenler oldu. Rusya’da kaza-kırım komisyonlarının başkanlığını, Putin mi yürütüyor ki; “bu kaza olayını araştıran ekip bana bağlı” dedi. İlginç.
Bu kara-kutu okunması sizce gerçeklerimi ihtiva edecek yoksa iki dudağın arasında mı şekillenecek dersiniz?
Yukarıda değindiğim tarihsel gerçeklere bakıldığında; bu kaza ile ilgili öne sürülmüş olan komplo teorilerini önemsememek olmaz.
Şimdi, Polonya ne yapacak? AB ve NATO üyesi Polonya’nın arkasında duran güçler kimler? Avrupa Birliği sesini çıkaramıyor, çünkü; Ruslar doğalgazlarını kesebilir. NATO ise, dün Bosna Hersek’te göz göre, göre yaşanan Sırp katliamı karşısında ne yaptı ki, bunda yapsın?
Peki şimdi ne olacak? Polonya-Rusya arasında sıcak ilişkiler olmasını savunan Başbakan Donald Tusk, Rusya tarafından desteklenecek ve en azından Polonya’nın Rus gazı kullanmasının önündeki engeller kaldırılacaktır. Ölenler öldüğüyle kalacak, bu kaza hiçbir zaman ne açıklanırsa açıklansın, gerçeği yansıtmayarak tarihin derinliklerine gömülecektir. Belki Rusya, 70 yıl sonra bir anma töreni de bu kayıplar için yapar, kim bilir(?!)
Düşünüyorum da; Türkiye’miz yıllardır Ermeni soy kırımı safsatalarıyla emperyalist baskı altına alınmak isteniyor. Rusya bu yaptığı soy kırımın ağa babası iken; ABD aynı uygulamayı geçmişte kızılderililere, bu gün Ortadoğu-Uzakdoğu ve dünyanın birçok yerinde uygulamışken, onlara soy kırım yaptınız diye kimse söyleyemiyorsa, demek ki; güç ve para insandan önce geliyor, daha önemli oluyor. 
Bu yazımı okuyanlar; bu tarihsel gerçekler ışığında yaşananlara tamamen rastlantı diyerek, hala Rusların tek taraflı yapacağı Kara-Kutu verileriyle mi tatmin olacak?
Yoksa, “bu kadar rastlantı olamaz” diyerek; şimdilik bir senaryo niteliğinden çıkamayacak olan bu tezi, vicdanlarına mı kazıyacak? bekleyip görelim…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir