Tüm kamuoyunun, özellikle de havacılık camiasının gündemi, THY’nin Hava-İş Sendikasi ile THY işyerlerinde çalışanlar adına imzalayacağı yeni toplu İş sözleşmesine kitlendi. Bu nedenle, geçen hafta yazdığım yazıyla ilgili çok fazla yorum geldi.
Bu yorumlarınızı, demokrasiye içtenlikle inanmış biri olarak; lehte ya da aleyhte olmalarına bakmaksızın, yorum köşemde yayınlayarak diğer okurların da takdirine sunmayı sürdürdüm.
Köşeme görüşlerini ileten yorumcuların; eleştiri ve görüşlerinin, yazdığım yazının konusu ve içeriğine ilişkin olmayıp, birkaç tane kişisel görüş olduğuna dikkat etmişsinizdir sanırım.
Bu kişiler, eleştirilerinde kişisel de olsalar ve bence kişisel yorumlarında haksız da olsalar (ki bazı yorumlar öyle), olayları bilgileri ölçüsünde veya duyduklarına göre yorumladıklarından kendilerince haklı sayılabilirler.
Yazılarımın her zaman arkasında olduğumu ve kanıtsız bir konuya kesinlikle değinmekten kaçındığımı, belden aşağı denilen seviyesiz konulara girmekten uzak durduğumu ve sizlerin seviyesine uygun tarzda yazılar yazmaya özen gösterdiğimi, bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum.
İsmimi koyarak yazdığım yazıları, isimsiz eleştiri e-postaları atarak ve benim asla tanıyamayacağım nick-name’lerin ardına saklanarak eleştiren okurlarıma bir önerim var. Eğer yüz yüze daha detaylı bilgi almak, konuyu tartışmak ya da sohbet etmek isterlerse havalimanımızdaki Airporthaber ofisinde kendilerini misafir eder ve her türlü konuyu, kendilerine ikram edeceğim kahvelerini içerken de tartışabilirim.
Değerli okurlarım;
THY’nin Toplu İş sözleşmesi her zaman olduğu gibi yine bir çıkmaza girdi. Ben bunu çok normal görüyorum. İş hayatında karşılıklı çıkarlarda çatışmalar çıkabilir ve uyuşmazlıklara düşülebilinir. Bu sorunun çözülübileceği demokratik platformlarda, doğal olarak çalışanlarla, çalıştıranların mücadelesi olacak ve her iki taraf kendi haklarını savunacaklardır. Bunda yadırganacak bir durum yoktur.
Ancak, her iki tarafın kamuoyunu etkilemek için verdiği gazete ilanları ve basın bültenlerinin yanı sıra; TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un sözleşmeyle ilgili ajitasyon ağırlıklı mesajlar vermesinin anlamı ve gereği olmadığını düşünüyorum.
THY’nin önerdiği Türk-İş’in dışındaki opsiyonel rakamı duyduğumda, gerçekten çok şaşırdım. THY’nin %1 gibi bir rakamı farklılık olarak sunmasını ve bunun sendika tarafından kabul edilmesinin beklemesini hayalci bulduğumu belirtirim.
THY’nin 1 puanlık Hovardalığını(!) anlayabilmek ve buna neden gereksinim duyduklarını anlamak isterdim. Ayrıca, Sendikadan da; sosyal yardımları personelin gözüne sokarcasına vurgulayan THY’ye karşın, bu yardımların hiç birini almayacaklarını, sadece ücretlerde istenilen düzeyin yakalanmasını istedikleri hakkında bir açıklama beklerdim. İnsanların hayatında bir kere ölebilmeleri, bir kere evlenebilmelerinin rakamsal değerinin %’lik artışının hiçbir anlamı yoktur. Sendikadan anlayış bekleyen THY’ye bu jestin yanında; personele dağıtılan sabun, havlu gibi, hala anlamakta zorlandığım bu gereksiz uygulamaların kaldırılmasını da ekstra olarak talep eder ve onlara yardımcı olmaya çalışırdım(!)
Havacılık sektörü, diğer sektörlere nazaran çalışma grupları açısından çok farklılık içeriyor. Birçok iş grubu var. Çoğu iş grubu Lisans gerektiriyor ve sektör içinde olmazsa olmaz nitelikte. Bence, THY’nin en büyük sorunu, iş grupları arasındaki ücret dengelerinin sektörün diğer şirketlerine göre değişiklik arz etmesidir.
Sektörümüzün, personel ücret değerlendirmesini yapabilmek için, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. Diğer havayollarındaki gruplar arası ücret denge değerleri aynen alınıp uygulanabilir. Ama her nedense bizim THY’deki sendikacılık anlayışımız bu tür bilimsel kriterlere göre değil, oy dengelerine endekslenmiş durumdadır. İşveren ise; bu durumu Toplu İş sözleşmelerindeki kendinden çıkacak totaldeki rakamsal değere endekslediğinden, önemsemiyor ve hataya ortak oluyor.
Ayrıca, THY’deki personel maaş ücretlendirmesinin iş/uçuş tazminatı bölümündeki Net/Brüt kargaşası, değerlendirmeleri daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.
Kozlu ve Bolayırlı döneminde, kendileriyle bu konuları konuşur ve THY’de mutlaka bir iş değerlendirmesine ihtiyaç duyulduğunu ve bunu İşverenin veya Sendikanın mutlaka yapması gerektiğini söylerdim.Sendikayı razı edememiş, ama, sonunda Sayın Kozlu ve Bolayırlı’nın bu konuya eğilmesini sağlamıştım. Kozlu, bu değerlendirmeyi uzun süren bir çalışma ile yabancı bir kuruluşa yaptırtarak sonuçlandırdı ama bir türlü uygula(na)madı ve her nedense rafa kaldırıldı. (Ne oldu da vazgeçildi? Hala anlayabilmiş değilim…)
7.dönemde yapılan ve hala 21.dönemine girilmiş Toplu iş sözleşmesinde aynı demode olmuş taslak yapısıyla sonuca gitmenin ve hak/adalet kavramları çerçevesinde Toplu iş sözleşmesi yapmanın imkânı kalmamıştır. Ayrıca, ücret denge skalalarındaki her sözleşme döneminde uygulanan yamalar( dip notlar), bu demode olmuş taslak yapısını iyice bozmuş durumdadır. Yine, her sözleşme döneminde, sendikada etkili olan grupların, istediklerini Toplu İş sözleşmesi taslağına ilave ettirmesi, sendika seçimlerinde oy potansiyeli az olan grupların gerilemesine sebep olmuştur.
İş değerlendirmesi sağlıklı olmayan THY’de, her gruba %’li eşit rakam vermenin hak, adalet kriterleriyle bağdaştığını düşünmüyorum. THY’nin son 5 senelik personel giriş, çıkışına baktığınızda, hangi iş gruplarından özel havayollarına kaçışın veya hangi iş gruplarından THY’ye girişin yapıldığını kolaylıkla görürsünüz. İşte gerçek buradadır ve bu konu çözüldüğünde iş barışı çözümlenmiş olacaktır.
Hava-İş sendikası ve THY İşvereni; sanki Kur’an dan bir ayet ya da Anayasamızın değiştirilemeyecek maddelerinden biriymiş gibi, bu DEMODE taslak yapısıyla ve her grubun altında yer alan ve her sözleşme döneminde artan dip notlara, yani yamalara devam etmekte ısrar etmektedirler. İşveren ve Sendika, Toplu iş sözleşmesi biter bitmez ölü uykusuna yatıyor ve tekrar savaş meydanına çıktıklarında yine bu demode taslak üzerinde yeni yamalar önererek sözleşmeyi kotarmaya çalışıyor. ÜcretlerdekiTaban-Tavan arası yukarda yazdığım nedenler dolayısıyla devamlı taban aleyhine yükseliyor.
Bu nedenle, THY’nin Toplu İş Sözleşmesi istenilen rakamlarla bitirilse bile, sorunlar çözülmüş olmayacaktır. Bunlar pansuman tedbirler olup, yaraya neşter vurmaktan uzaktır. Bu konuyu uzatmanın, şu anda çıkmaza giren THY Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri bakımından önemli olmadığını, personelin bugünü nasıl kurtaracağını düşündüğünü ve kararsız olduğunu gözlemlemekteyim.
THY’nin hovardaca(!) bir yaklaşımla %1 daha artış vermesine karşın, Hava-İş’in bunu kabul etmemesi, hatta kendileriyle dalga geçiliyor olarak mütalaa etmeleri, son derece normal. Şimdi bundan sonraki gelişmeleri tahmin etmeye çalıştığımızda; karşımızda, kesin Grev kararı alacak olan bir sendika ve buna karşı grev oylaması isteyecek gibi görünen iki tane işveren var.
Grev oylamalarında yasa gereği sadece sendika personeli değil kapsam içi veya kapsam dışına bakılmaksızın tüm çalışanlar katılıyor (Müdürler, Başkanlar, Genel Müdür yardımcıları, Genel Müdür vb. dâhil). Sanırım THY ve Teknik A.Ş ayrı şirketler olduğundan, iki sandık konacak. THY’de veya Teknik A.Ş’de farklı sonuçlar alındığında, olay daha farklı boyutlara taşınabilecek.
Güven oylamalarında, sendikaların kazanması doğaldır ve işin gereği budur. Fakat, her hangi bir nedenle aksi bir sonuç ortaya çıkarsa, bunun sorumluluğu sendikaca personele yüklenilmeye çalışılır. Hâlbuki bu durum aslında sendikaların güven ve örgütlenme eksikliği nedeniyle kaynaklandığından işin faturası sendikaya çıkarılacaktır.
THY’nin 21. Dönem Toplu İş sözleşmesinde, ne grevin ne de işverence verilecek yukarda anlattığım oylama ve bunun gibi yapılabilmesi mümkün birçok uygulamanın olmamasını temenni ederim.
İnsanlar,Sendikanın herkese eşit Yüzdeli rakamlarda senelerdir ısrar ederek 1000 YTL alanla 15.000 YTL alanı aynı kefeye koyan,aynı yüzdeyi savunan bu yanlış uygulamanın bitmesini istiyor.,”sen aldığına bak, gerisi seni ilgilendirmez” mantığındaki söylemlere tepki koymaya başladılar. çünkü, taban-tavan arası ücretlendirmenin şimdiki taslak sisteminden ötürü gittikçe taban aleyhine değiştiğini, ancak %’si her iş grubunda farklı, seyyanen’li uygulamalarla ücretlendirmelerinin ideal haline gelebileceğinin artık farkındalar.
İyi haftalar.