featured

HODRİ MEYDAN

THY Genel Müdürü Sayın Temel Kotil’in basın açıklamaları ile ilgili yazımın internet sitemizde yayınlandığı gün(geçtiğimiz hafta); Hürriyet gazetesinde Sayın Kotil ile yapılan (tezgâhlanan) “Yabancı yolcu sayımız Türk yolcuları geçti “ isimli röportajla karşılaştım. Yılların gazetecisi Yener Süsoy’un düzmece kokan röportajını okudukça, sinirden yerimde hop oturup hop kalktım!. Aslında tepkim, Sayın Kotilin verdiği tutarsız cevaplara değil, röportajı (tezgâhlayan) yapan, Yener Süsoy beyin düzmece sorularınaydı…(Yöneltilen sorular ve sunum; sanki Sayın Kotil’e; basın açıklamalarında yaptığı hataları, gafları düzeltmesi için verilmiş yeni bir fırsat röportajı havası veriyordu. Ya da, kamuoyunda yıpranma sürecine girmiş olan THY yönetiminin başı olan Temel Kotil’i biraz allama pullama ile şirin gösterme çabası ağır basıyordu.
Deneyimli gazeteci ve yazar Yener Süsoy’un böyle bir röportaj yapması (belli amaç dışında) olanaksızdı bana göre…)
Kimi okurlarımız, THY’ye fazlasıyla yüklenildiğini ve bazı yorumcuların şirketi fazlasıyla yıprattğını söylüyor. THY, ulusal havayolumuzdur. Bayrak taşıyıcılığı yapmaktadır ve Türk ulusunun ortak malıdır. Sahibi olduğumuz bu şirketi; her Türk vatandaşı gibi, yapıcı eleştirilerle düzeltmeye çalışmak hepimizin görevidir diye düşünüyorum.
Özel havayollarımızı THY kadar eleştirmediğimize gelindiğinde ise, onların politikaları, karlı veya zararlı olmaları bizleri ilgilendirmez. Sermaye şirketleridir Güvenlik konusunda titiz oldukları sürece, isterlerse 10 YTL’ ye bilet satabilirler, bu onların ticari anlayışıdır. Saygı duyarım.
Ülkemizin en büyük tirajlı gazetelerinden birinin deneyimli yazarı, Sayın Yener Süsoy; THY Genel Müdürüyle tam sayfa, bence reklâm karşılığı röportaj yapmış.
Sanırım, bu röportaj Sayın Kotil tarafından istenmiştir ve böylece bu sene reklâm bütçesi olarak planladıkları 15 milyon dolardan bir bölümü tam sayfa reklâm ücreti olarak THY’ye fatura edilmiştir.
Türk halkı, havacılık sektörünün gerçek yüzünü; gerek TV yayınlarında, gerekse gazetelerde yayımlanan röportaj ve açıklamalardan öğreniyor. Kimsenin, ‘yoğurdum ekşi’ demediği bir ortamda, yöneticilere sektör el ve teknik konuları içeren can alıcı sorular ne yazık ki sorulamıyor. Medyamızın büyük medya patronlarının eline geçmesinden bu yana, gazetecilik de artık gerçekleri ve doğruları bulma ve halka aktarma mesleği olma yerine, medya sahibi holding patronlarının çıkarlarına hizmet etmeye yönelik faaliyet gösteriyor. Bu durumda, son günlerde halkın dikkatlerini üzerine çekmiş bulunan THY de, kimle röportaj yapacağını, gazeteyi veya TV kanalını kendi belirliyor. Sonunda da o röportaj ne yazık ki, THY yöneticilerinin bir Show’una dönüşüyor ve halk aydınlatılmıyor, resmen aldatılıyor.

Bu hafta, bu nedenle, siz okurlarıma ve medyamızın değerli mensuplarına bu röportajın aslını ve gerçek yanıtlarını vereceğim.
Sayın Kotil röportajda da söylediği gibi; hayatında ilk defa uçağa İTÜ’yü bitirdiğinde Master için Amerika’ya giderken binmiş. Sanırım Uçak Mühendisi olan Kotil’in uçakla ilk teması o gün olmuştur. (Belli oluyordu zaten.)

Röportajı yapan Yener Süsoy’un “THY’de kadrolaşma var mı? Sorusuna verdiği yanıtta, soruyu anlamamış gibi görünüp yöneticilerin sayısı sorulmuş gibi yanıt vermesi ve Sayın Süsoy’un sorduğu sorunun yanıtını alamadan konuyu geçiştirmesi ilginç. Aslında soru; “Değiştirilmeyen bir yöneticinin ismini verebilir misiniz? Olmalıydı.
Gerçek olan; kadrolaşmanın en yoğun şekilde yaşandığı kamu şirketinin THY olduğudur. Yönetime geldikten sonra değiştirmedikleri tek bir yönetici yoktur.
Değerli okurlar,
THY uçakları, bir günde iki defa havalandıktan sonra, aynı meydana arızalı dönüyorsa, THY Teknik’te parça yokluğundan Swap dönemi başladıysa (arızalı parçayı çıkarıp, bakımdaki uçaktaki veya bir başka uçaktaki faal malzemeyle değiştirmek) 11 saat rötar yapan uçağın yolcuları, otellere yollanmayıp yolcu salonlarında bankların üstünde yatırılıyorsa, Bir Genel Müdür, rötarlar dolayısıyla sefer iptali kararlarını ben verdim diyecek kadar alt kadrolarına yetki kısıtlaması getiriyorsa veya uzmanlarının (varsa tabiî ki) yapması gereken sefer iptalini sahipleniyorsa, burada yönetimsel birçok yanlış vardır.
Yener Süsoy un “Ankara’ya giderken uçakta su kalmamıştı ve Light Cola nız da yoktu…”.sorusuna; Temel Kotil’in; “Bardakları büyütüyoruz, yeni bardak örnekleriyle ilgileniyorum “ şeklindeki yanıtı, Karadenizli Temel fıkralarını aratmayacak düzeyde.

İkramda Avrupa birincisiyiz diyen bir Genel Müdüre; su probleminin büyük bardak veya kova ile sunuşla değil, uçakta yolcu sayısına göre yeterli su bulundurmakla ilgili olduğunu söylersek, umarım ayıp etmiş olmayız….
Çağdışı yönetim uygulamalarıyla medyaya her gün malzeme olan ve yapılan uyarıları bu kadar ustaca kulakardı edip, pişkince yanıtlayan bir THY yönetimi görülmemiştir. Kara Cumadaki yanlışı bile; “şirket birbirine kenetlendi, sistem aksaklıklarını tespit ettik, yeni yazılım devreye girdi” gibi göz boyama mesajlarıyla geçiştirerek yanıtlamak, her kula nasip olmaz.
Sayın Genel Müdür, Kara Cuma olmadan önce de bu sistem THY’de birçok kişi tarafından eleştiriliyordu. Yazılıyordu, çiziliyordu. Bunlara kulak bile asmadan, her şeyi çok iyi bildiğinizi savunacaksınız, sisteminize yönelik eleştirilere; Yanlı bunlar? Diye düşündüğünüzden önem vermeyeceksiniz, sonra da yöneltilen sorulara bu pişkin yanıtları vereceksiniz. Pes! Doğrusu.
Sigorta primlerinin düşüklüğünü; “Bize güveniyorlar, o nedenle düşürülüyor” diye cevaplamanız; sigorta şirketlerinin kaza oranına göre işlem yaptığını bilmediğinizi veya saptırdığınızı düşündürüyor.Sanırım arızalar ve havadan geri dönüşler sigorta primlerinde temel alınsaydı, ülkemize bu konuda bir Avrupa birinciliği daha da gelirdi.

IATA Yönetim kuruluna seçilmeyi bile reklâm amaçlı kullanarak bu unvanla öğünen Sayın Kotil’e IATA Yönetiminde 30 ülkenin olduğunu ve yönetiminde Etopya, Şili, Venezüella, Mısır, Ürdün, Macaristan gibi ülkelerinde bulunduğunu hatırlatmak isterim. Öte yandan 2008 de IATA nın yıllık toplantısının Türkiye’de yapılacak olması eğer o zamana kadar Yönetimde kalınırsa (ki, sanmıyorum) bu işi bilen CEO lardan THY Yönetiminin alacakları ders açısından son derece önemli olacaktır.
Reklâm bütçesini 15 milyon dolar olarak açıklayan THY Yönetimi, bu rakamın ne kadarını iç, ne kadarını dış medyayla paylaştığını açıklarsa, konu daha netleşir sanıyorum. Tasarruf nedeniyle 15 senedir sponsoru konumunda olduğu Eğitim amaçlı, Kendi uçak teknisyenlerince çıkartılan UTED derginin reklâmının kesilmesi ve rekor düzeyde reklâm atağı başlatmasının aynı zamana gelmesi “Bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz” dedirtmez mi insanlara? Bunun altında başka nedenler aramak gerekmez mi sizce de?

Bu konu daha fazla uzatılmadan, Halk daha fazla kandırılmadan, THY yönetimiyle bir an önce, basın mensuplarının ve Türk halkının önünde, TV kanallarından birinde canlı olarak düzenlenecek programda tartışmak ve bu anlamsız SHOW’A bir son vermek gerekiyor.
Biz bu konuda hazırız, ya siz Sayın Genel müdür? 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir