Sosyal medyada binlerce takipçim var. Bu takipçilerimin çoğu öğrencilerden oluşuyor. Maillerle veya mesajlarla sorunlarını iletip tavsiye istiyorlar. Genelde gençlerin mesajlarına cevap vermemezlik etmiyorum ama arada sırada gözümden kaçan oluyordur. Ülkemizdeki eğitim sisteminin yanlışlığını defalarca yazdığımdan o konuya girmeyeceğim.
Mesajlardan edindiğim intiba çoğunlukla genç arkadaşların meslek seçimi üzerine oluyor. Genel istek pilot olmak. Neden pilot olmayı istiyorsun soruma verilen cevaplar da genelde maaşları iyiymiş oluyor. Bende onlara bir mesleği seçerken ilk planda maddi getirileri düşünürseniz yarın arz/talep dengeleri bozulduğunda pişman olabilme ihtimalini unutmayın diyerek, öncelik kriterlerinizde maddi getirileri ön plana çıkartmayın diye tavsiyelerde bulunmaya çalışıyorum.
Görsel meslekler her zaman revaçta oluyor. Bilhassa pilotluk ve kabin memurluğu görsel olarak cezbedici ligini korurken işin iç yüzünü bilmediklerinden olacak, zorluklarını düşünen pek olmuyor. Facebook ortamlarında uçak resimleri gırla gidiyor. Sırf uçak resimlerini paylaşan ve beğenen bir dolu hayran kitlesi var. Medyamızda bu moda akımdan geri kalmıyor.Örneğin; THY’nin yeni A330 u veya B777 si geldiğinde, “işte o uçak” başlığı altında haber yapıyorlar. Sanki yeni gelenin eskisine göre sakalı bıyığı varmış gibi…Bu satırları okuyup ta, sakın uçak resimlerine karşı olduğum sanılmasın. Söylemek istediğim bu ilginin teknik konulara da olması.
Twitter da birkaç genç, Havacılık Aviation ( Hava Sosyal Medya) isimli bir grup kurmuş. Bu gruba ilk destek verenlerden biriyim. Bu grup ilk röportajını benimle yapmıştı. Gruplarını takip edenlerden bana sorulacak soruları alıp cevaplamamı istiyorlardı. Tabii ki bu teklife Evet dedim. Ancak bir şart koştum. Bu şart, “Google da rahatlıkla bulunabilecek soruları bana sormasınlar” idi. Gerçekten de Google da bulunmayan sorular sordular ve cevapladım. Bu arkadaşlar zaman zaman teknik bilgiler de sunmaya ve yorumlarda bulunmaya da başladılar. Bu nedenle, bilhassa son aylarda teknik konulara da değinmelerini ve yorumlamalarını beğeniyor ve grubu başarılı buluyorum.
Günümüzde Google sayesinde bir dolu havacı(!) yetişti. Tabii ki Google bilgileri ile yazı yazmak veya konuşmak, hiç yemek yapmamış birinin Google veya kitaplardaki yemek tariflerini okuyup yemek yapmasına benzer. Bu tariflerle hiçbir zaman annenizin veya eşinizin yaptığı yemeğin lezzetini sağlayamazsınız. İşin içinde olmalı ve mutfakta yetişmelisiniz. Sizi okuyan veya dinleyen kişi veya kişiler sizin o işin mutfağından yetiştiğini bilirse sizi okur veya dinler. Kısaca Google genel bilgi verir ama önemli detaylara girmez.
Bu nedenle gençlerimizin teknik konularla daha çok ilgilenmelerini ve bilgilenmeleri gerekiyor. Havayolu şirketlerinde bilgili ve deneyimli yüzlerce pilot bulabilirsiniz ama Teknikte bu sayının onlu sayılarda olması size ne ifade eder bilemem ama bana deneyimli ve bilgili teknisyenin çok zor yetiştiğini ve kolay harcandıklarını ifade ediyor.
İşte bu ruh haliyle yazımın başlığını koydum. Ülkemiz uçak yapacakmış. Gençlerimizin çoğu görsel paylaşımlarla havacılık aşkı yaratmaya çalışıyorken bu zor. Facebook sitelerinde boy, boy uçak resimleri paylaşılırken ve sırf uçak resimleri için siteler kurulmuşken, maalesef bir kaç tane teknik içerikli site var. Uçak sistemlerinde devamlı yenilikler ve değişiklikler yapılıyor. Mesela B 787 kabin havasının direk dışarıdan alındığı ve kabine pompalandığı bir sistem geliştirdi. Bu çok önemli değişikliği yazan ve tartışan bir kitle yok. Germanwings in kazasında medyamız ve takipçiler sessiz kaldı. Fransız savcı ne dediyse onu manşete çıkardılar. ( Bu arada ben hala bu kazada pilotun intihar girişiminde bulunduğunu düşünmüyorum ve bu konuda yazdığım tüm yazıların arkasındayım) Kısaca havacılıkta henüz çok geriyiz. Önümüze ne koyarlarsa onu yer olduk.
Uçak yapmak için genç neslimize çok iş düşüyor. Bu nedenle teknik içerikli site kuran gençleri elimden geldiği kadar destekliyorum. Sitelerini paylaşarak reyting almalarını sağlıyorum. Ancak bu tür siteleri takip edip yorumlarda bulunan sayısı o kadar az ki… Okullara bakıyorum ortada doğru dürüst bir veya bilemedim iki okul var. Diğerleri ticarethane olmuş ve öğrenci yerine müşteri diyecek hale gelmişler. Bu konuda eğitim politikamız tam bir rezalet üstü…
Gençlerimiz buralardan yetişecek ve uçak yapacak…
Toplum içinde birisi size hangi şirkette çalışıyorsunuz dediğinde, siz çalıştığınız havayolunun adını söylediğinizde, erkekseniz pilot, bayansanız kabin memuru veya hostes misiniz sorusuna muhatap oluyorsunuz. Uçak teknisyeni, hava trafik kontrolörü, dispeç, harekât memuru vb. gibi meslekler pek revaçta olmuyor. Hatta iddia ediyorum ki devamlı yönetici değiştiren THY gibi şirketlerde ki üst yönetim bile uçak teknisyeni, dispeç ve hava trafik kontrolörünün bile ne iş yaptığını ve değerini tam olarak bilmiyordur. Bunun yanı sıra, medyamızın da yapılan işlerin önem derecesini bildiğini hiç sanmıyorum, onlar bilmeden fikir sahibi oluyorlar.
Peki, aslında öylemi?
Örnek olarak uçak teknisyenini ele alalım. Deneyimli bir teknisyen olmanın süresi en az 10-15 sene. Genelde yüksek tahsilli ve İngilizceye vakıf olmalarının yanı sıra çok zor şartlarda çalışırlar. Bilhassa hat bakım teknisyenleri, kışın karında yazın kavurucu sıcağında ve apronda çalışmak durumundalar. Pilotun uçuşta gördüğü arızayı deftere yazdığını ve bu arıza kapatılmadan o uçağın sefere gidemeyeceğini herkes bilir. Çünkü uçak üzerinde iki yetkili imzadan biri Uçak Teknisyeninindir.
Açıklayayım;
Pilotun uçuşta yazdığı her arızanın ilk uçuştan önce giderilmesi şarttır. Uçak teknisyeni, pilotun, uçarken kullandığı tüm alet ve sistemleri en az onun kadar değil, tüm detayları ile bilebilmeli ki yazılan arızayı çözebilsin.
Uçakta olan herhangi bir arızanın nedenini bulmak (trouble shooting yapmak) ve o arızayı giderip testini yaparak pilota uçağı faal halde vermek onun görevidir. Örneğin; B777 tip sertifikalı ve lisanslı bir teknisyen yurt dışında veya uçuş görevinde olduğunda uçağın tüm sistemlerini çok iyi bilecek ki, olası bir arızayı yerde giderip uçağı tekrar faal olarak sefere verebilsin. Kokpiti çok iyi bilmeli ki pilot yokken arızayla ilgili sistemi çalıştırarak test yapıp sistemi kontrol ettikten sonra uçağı faal olarak teslim edebilsin.
Hal böyleyken; Havacılığın en önemli işini yapan uçak teknisyeninin değerini ve yaptığı işin önemini kavrayabilen kişi sayısı ne yazık ki, çok azdır. Bu azlığa rağmen iş bilmez bir dolu yönetici yapılan işin ve öneminin farkında bile değildir. Teknisyen işi yapar ve bağlı olduğu müdür veya başkan işin nasıl yapıldığını (sanki kendi yapmış gibi) üst makamlara taşır. Bu yolla üst yönetimin gözüne girer. Kısaca işi yapan teknisyendir ama pazarlayan, teknisyenin müdürü veya başkanıdır.
Bir arızanın durumunu, yapılıp yapılamayacağını, ne kadar sürede giderebileceğini sadece o işte görevlendirilmiş olan deneyimli, yetkili teknisyen bilir.
Gençlerimizin çoğu pilot olmayı düşündüğüne göre uçağı kim yapacak? Uçakların bakımlarını ve arızalarını kim giderecek?
Pilot uçağı uçurmasını, emergency durumlarda doğru müdahale ile yere salimen indirmesini bilir, bilmelidir. Bunun için, uçurduğu uçağın tip eğitimini ve belli aralıklarla Simulator eğitimini almış olması gerekir. Teknisyen de bakımını yapacağı, arızasını gidereceği uçağın tip eğitimini almış, bu tipi lisansına işletmiş ve deneyim kazanmış olması, bunu belgelerle ispatlaması ve kılı kırk yaran kalite biriminden o tip uçakta çalışabilmek için Yetki Belgesi alması gerekir.
Hiç unutmam, yıllar önce eğitim uçuşu yapan bir uçağımız görev sonunda Atatürk havalimanına iniş öncesi sağ ana iniş takımı açılmamıştı. Öğretmen pilot bildiği her şeyi denemiş ama sağ iniş takımını açamamıştı. Son çare olarak İki dikme üzerine inmeye karar verdiğinde abnormal check-list öncesi bir de tekniğe sorayım deyip Teknik VHF frekansından sorununu iletmişti.
Teknik, 2 dikme üzerine inmeye hazırlanan kaptanın konuşmasından panik olduğunu fark edip, önce iniş modundan çıkmasını, yakıtı yeterli ise havalimanından bir miktar uzaklaşıp irtifa almasını, oto pilotta uçup rahatlamasını ve az sonra sorunun çözülmesi için ne yapması gerektiğini söyleyeceklerini bildirdi. Uçak irtifa alıp trafiği az olan bir bölgeye gitti, oto pilotta büyük çaplı dönüşler yaparken teknikte 3 deneyimli teknisyen acil kriz masası oluşturup ne yapılması gerektiğini tartıştılar ve sonunda bir teknisyen kaptana adım adım yapacaklarını anlattı. Son adım uygulandığında kaptan sevinçle “Açıldı, açıldı ve kilitledi, artık normal inişe geliyoruz” diye bilgi verdi. Uçak sorunsuz olarak inip hangar önüne park ettiğinde öğretmen kaptanın hızlıca uçaktan inip kendisini karşılayan teknisyenlerin hepsini sarılıp öpmüş ve teşekkürlerini iletmişti. Bu olmasaydı o uçak emergency deklare edip 2 dikme üzerine inecek, belki uçak kal olacak ve belki de pilotlar yaşamlarını kaybedeceklerdi. İşte teknisyen bilgi, deneyim ve meyvesi budur.
Teknisyen üzerinde yöneticilerin uyguladığı “zaman baskısı” yapacağı işlemlerde yanlış yapmasına, uygulama adımlarında kısa devre (short cut) yapmasına neden olur. Ne yazık ki, yöneticilerin bilmediği ve bilmek de istemedikleri önemli hususlar var.
Taşın altındaki el onun değil, iş bitiminde imzasını atacak olan teknisyenin elidir ve havacılıkta küçük yanlışlar/hatalar büyük olaylara (incident) neden olur. Kırbaç sistemi bu önemli meslekte son derece kötü neticeler doğurur. Tuna Beken kardeşimizde bu kırbaç sistemi nedeni ile hayatını kaybetmiştir. Hadi hadi nidaları ile teknisyene yanlış yaptırtırsınız.
Adam gibi yönetici sahaya inen, işin özünü öğrenen, teknisyenin yanında, arkasında olan, değerini bilen yöneticidir. Adam gibi yönetici korkulan değil, sevilen, saygı duyulan yöneticidir ve üstüne vazife olmayan konularda teknisyene şuraya üye ol buraya olma gibi telkinlerde bulunmaz. Sadece işine bakar.
.
8 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Mükemmel bir yazı olmuş
İşe yeni başladım bu yazıdan çok etkilendim hele son paragraf ta sesli güldüm :)
Bence sadece easa şart koştuğu için ve işleri kılıfına uydurmak için varız tam Türk usulü :)
Germanwings kazasında benim görüşümü destekleyen tek haber okumuştum şu ana kadar o da NY Times köşe yazısı. Türkiye’den farklı açıdan bakan ilk yazı olmuş. Havacılık mühendisliği öğrencisi olarak ben de uçak yapan biri olmak isterdim ama maalesef 10-20 yıl sonrasını görebildiğim kadarıyla ülkemizde pilot olmak hala daha revaçta olacaktır, dolaysıyla zararın neresinden dönülürse kardır mantığıyla yapay bir pilotluk sevdası oluştu içimde, amaç sadece iyi para kazanmak değilse de, maalesef onu da düşünmek durumundayım.
Neden olsunlar ?
Sürekli kaliteyi arttirmak yerine ucretleri düşürmeye odaklanmis bir yonetim. Yillarca Okunan okul uzerine lisans sinavlari -tip kursu sinavlari ojt kalite mulakatlari yetmedi surekli atanan egitimler onbinlerce sayfalik sorumlu oldugun AMM IPC AWM ASM SRM , is yogunlugu ,zaman baskisi, kendi koltugunu korumak icin uygunsuz islere imza atmaniz icin baski yapan sefler müdürler. Aldiginiz o kadar egitim gosterdiginiz ozveriye ragmen bir kabin memurundan düşük maasiniz. Bu kadar olumsuzluk varken neden teknisyen olsunlar baskanim….
Gerçekler sistemi çok iyi bilenin uçuşa gönderildiği değil , kabin teknisyeninin uçuşa gönderildiğidir Sefa Bey :) Line’da bir çok arkadaş bundan şikayetçidir.Her toplantıda bunun muhabbeti mutlaka geçer.
Bir diğer konu yöneticilerin teknisyenler hakkında bilgisizliği. İK’da çalışan arkadaşlar daha yüksek okul ile meslek yüksek okulu farkedemez iken geçen 4 yıllık shyolardan gelen bir grup arkadaşımız okullarının 2 yıllık zannedilmesi sonucu kabiniçine verildiler. Böyle rezalet bi ortam malesef. Şimdi o okullar fakülte oldu işin içinden nasıl sıyırılıcaklar nasıl küçümseyecekler merak ediyoruz.
Bu güzelim ülkede, ne kadar meşakkatli olursa olsun, yaptığınız iş biraz da olsa kas gücüne dayanıyorsa ve şirketin reklamını bireysel olarak yapamıyorsanız saygı görmez. Geleceğinizi garanti altına alacak bir para da kazanamazsınız doğal olarak.
Anadilinize yakın hakim olduğunuz ve belgelediğiniz ingilizceniz, ek dil olarak iletişim kurabilecek seviyede almancanız, 4 sene lisans 2 sene lisans üstü eğitiminiz, b1&b2 lisansınıza işli uçak tipiniz ile birlikte 5 yıl iş tecrübesi sonunda kazancınız 4.5-5 bin TL bandında olacak, eğer ki uçak bakım teknisyeni/uçak bakım mühendisi (amerikada böyle diyorlar) iseniz :)
Öte yandan pilotsanız, anadilinize yakın hakim olduğunuz ve belgelediğiniz ingilizceniz, pilotluk eğitiminiz (4 yıl lisans okuyup 2 yılda pilotluk eğitimi olarak baz alıyorum), atpl lisansınız ile birlikte uçuş sürenizi doldurduysanız 15bin TL alacaksınız kaptan olarak.
Hostes/steward iseniz 5 yıl sonra yine bir teknik çalışandan çok, pilottan az kazanacaksınız (detaylandırmıyorum, zira sektör başlangıç maaşları olarak bakınca teknisyenlerden %30 civarında fazla kazançla işe başlarlar).
Aldığınız sorumluluklara bakınca pilot, uçuşun emniyetli bir şekilde gerçekleşmesinden, teknisyen uçuşun ve bakımların emniyetli bir şekilde gerçekleşmesinden, hostesler emergency durumların emniyetli şekilde atlatılmasından sorumlu.
Alınan eğitimler ile ilgili detaylı olarak sitem etmek istemiyorum, sadece type kursu ve lisanslandırma için gerekli modül sınavları ve tecrübe sürelerini araştırınca ortada bir fark olduğunu anlamamak mümkün değil.
Hal yukarıdaki gibiyken, insanların uçak teknisyeni olmak istememesini anlamak hiç güç değil. Hatta bu işi aşkla yapan teknisyenlerin pilotluk eğitimi alması, 5 yılını doldurup da eğitimci olarak kariyerlerine devam etmek istemeleri çok anlaşılır şeyler.
Ancak en çok merak ettiğim, şundan 5 10 sene sonra, bu işi yapacak yetişmiş personeli hangi ağaçta bulacaklar. Zira hepsi sektör değiştirmiş, değiştirmese de emeğinin karşılığını göremeyince kendini geliştirmeyi bırakıvermiş insanlar olacak.
Parasının bu kadar orantısız fazla olduğu ve medyada sadece THY ve uçakların olduğu ortamda herkes tabi ki de pilot olmak ister. Bunun tersine o uçağı tasarlayan mühendisin üreten teknisyenin aptal yerine konduğu mühendislik organizasyonlarının sadece seçim afişi için kullanıldığı yerde de kimse buraların yolunu bilmez. Tabi birde Türklerin dünya da en üç kağıtçı aptal topluluk olduğu kadar en kibirli, gösteriş düşkünü ve en görmemiş topluluk olduğu sorunsalı da var.
Başkanım yine döktürmüşsün. Yazdıklarıma yüzde yüz katılıyorum. Havacılığımız sıfırken birileri uçak yapmaya kalkıyor. Yeni nesil de merak yok. Hepsi pilot olmak ve hemen bol para kazanmak istiyor. Teknisyen kendi değerini bile bilmiyor. Senin gibi abiler kalmadı be başkanım.
İşte teknisyenlerden canlı bilgi…İşte o günlerden tecrübe ve deneyimden açıklamalar…
Hala birşeyler anlatmıyorr mu ? Ne dersiniz?