Bu hafta sizler için, benim tarafımdan alışık olmadığınız tarzda bir yazı yazdım. Sizinde bildiğiniz üzere, genelde teknik ağırlıklı konuları ele alıyorum fakat bu sefer sizlerle havacılık tarihinde yaşanan bazı kazalar ve olaylarla ilgili esrarengiz iddiaları yorumlarınıza sunmak istiyorum.
Ne yazık ki havacılık sektörünün en tatsız, en acı yönü yaşanan kazalardır.
Havacılık tarihinde yaşanan kazalardan bazıları var ki, insanın kafasında bazı sorular bırakıyor. Bazen kazanın sebebine anlam vermek zor oluyor bazende günümüzdeki radar, GPS ve bir çok çeşit takip sistemlerinin son derece gelişmiş olmasına karşılık koskoca bir uçağın bulunamaması insanı dehşete düşürüyor. İşte bu tür olayların söz konusu olduğu bazı uçak kazalarını ortaya atılan iddiaları ile sizlerle paylaşmak istiyorum. Ortaya atılan iddiaların haklılığı yada haksızlığı hakkında bir yorum yapamayacağım fakat en azından kafa karıştırıcı, düşündürücü yönleri olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
1) Swissair 111, Halifax kazası
2001 yılında iflas ederek tarihe karışan Swissair, hemen hemen her alanda örnek gösterilen havayolu şirketlerindendi. Özellikle uçuş güvenliği ile dünyada isim yapmış, maddi değeri çok yüksek yada gizli tutulması gereken kargoların taşınmasında çoğu kez tercih edilen bir Havayolu şirketiydi. 2 Eylül 1998 yılında Kanada’nın Halifax sahillerinde kaza yaptığında, basının ‘‘Dünyanın en güvenli Havayolu şirketinin uçağı düştü” şeklinde manşetlerine de şahit olmuştum. Swissair’in MD-11 tipi uçağı, 2 Eylül 1998 günü 215 yolcusu ve 14 kişilik mürettebatı ile New York JFK Havalimanı’n dan, Cenevre’ye doğru hareket etmek için kalkışından 1 saat 13 dakika sonra Atlantik Okyanus’unun derin sularına gömülmüştü. Kazadan kurtulan olmamıştı. Kokpitinde çıkan bir yangın sonucu düşen uçağın parçalarının okyanustan çıkarılması tam 15 ay sürmüş ve uçağın %98’i Okyanus’un dibinden çıkarılmıştı. Kara kutularının da parçalanmış olması sebebiyle yangının sebebi hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamış ve yangının sebebinden şirketin First Class’da kullandığı yolcu eğlence sistemleri ile uçakta kullanılan izolasyon malzemeleri sorumlu tutulmuştu. Uçağın kargosunda bulunan ve o zamanki değeri yarım milyar Kanada Dollar’ını (yaklaşık 400 milyon US Dollar) bulan elmaslar ise hiç bir zaman bulunamadı…….
2) Silkair 185, Endonezya kazası
Silk Air, dünyanın en iyi havayolu şirketlerinden Singapore Airlines’ın yan kuruluşu olan bir firmadır ve Singapore Airlines gibi uçuş güvenliğine önem veren bir firmadır. Tarih 19 Aralık 1997’yi gösterdiğinde, şirketin daha 10 aylık uçağı bir B737-300, 97 yolcu ve 7 kişilik mürettebatı ile Endonezya’nın Musi nehrine, 10 bin metre yükseklikten dikey pozisyonda dalışa geçerek düşmüş ve 104 insanın hayatına son vermişti. Uçağın kara kutularının ise uçak düşmeden devre dışı kaldığı iddia edildi. Kaza kırım araştırmalarına katılan Endenozyalı NTSC, B737’ler de daha öncede Ruder’de ki hatadan kaynaklı kazalara dikkati çekerken, ABD’li NTSB ise düşüş nedeni olarak kaptan pilotun intihar ettiğini iddia etti, kara kutuların ise kaptan tarafından bilinçli olarak devre dışı bırakıldığını da iddiasına ekledi. NTSB’ nin raporunda kaza sebebi ”İntihar” olarak geçerken, kaza kırım araştırmaları sırasında Endonezya’lı yerel bir gazetenin fabrikadan daha 10 ay önce çıkmış bir uçağın Elevetor’unda (uçağın yatay olarak stabilizesini sağlar) bazı perçinlerin ve cıvataların eksik olduğunu yazdığı haberin üzerinde ise kimse durmadı ve haber unutturulmaya çalışıldı…….
3) Eastern Airlines 401, Everglades kazası
29 Aralık 1972 tarihinde ABD’nın Miami kenti yakınlarında meydana gelen kazanın ardından ortaya atılan iddialar ise ayrı bir boyuta sahip. Düşen uçak daha 4,5 ay önce fabrikadan çıkmış yeni ve o zamanların en modern geniş gövdeli uçaklarından olan L-1011 Tristar idi. ABD’nin efsanevi havayollarından Eastern Airlines’a ait olan uçak, 163 yolcusu ve 13 kişilik mürettebatı ile Miami’ye inişe geçtiği sırada iniş takımlarının kontrol ışıklarından birinde arıza oluşmuş, pilotlar arıza ile meşgul olurken gece karanlığında uçağın fazla alçaldığını geç fark etmişler ve toparlamak için gaz vermiş olsalar da uçağın bataklığa çakılmasını önleyememişlerdi. 101 kişinin hayatını kaybettiği kazada kokpit ekibinden kurtulan olmadı. Düşen uçağın sağlam kalan bazı parçaları yedek parça olarak Eastern Airlines’ın başka uçaklarına da belirli kurallara ve şartlara uyularak takılmıştı. Olayın iddia edilen esrarengiz yönü ise kazadan sonra başladı. Kazaya uğrayan uçaktan sağlam çıkan parçaların takıldığı Eastern Airlines’ın uçaklarında uçuş esnasında, 29 Aralık 1972 tarihindeki kazada hayatını yitiren uçuş ekibinin hem yolculara hemde uçuş ekibine gözüktüğü iddiaları ortaya çıkmış ve her geçen gün artıyordu. Eastern Airlines bu iddiaları ”gülünç ve komik” karşılasa da, şirket içinde baş gösteren tedirginlik, uçaklardan o parçaların tekrar sökülmesine sebep oldu. Kazaya uğrayan uçağın parçaları diğer uçaklardan söküldükten sonra, uçuşlarda görülen hayalet iddiaları sona erdi. Bu konu hakkında ”The Ghost of Flight 401” başlığı altında çeşitli kitaplar yazıldı.
4) Malaysia 370, Kuala Lumpur-Pekin uçuşu
Son yılların en çok konuşulan kazalarından biri. Günümüzün en modern uçaklarından biri olan B777-200ER, içinde 239 kişi ile (12’si mürettebat) 8 Mart 2014 tarihinde Kuala Lumpur’dan Pekin’e uçmaktayken radardan kayboldu ve kaybolan uçağa ait olduğu iddia edilen bir kaç parça dışında uçak halen bulunamadı. Uçağın kayboluşu hakkında günümüzde bir çok teoriler üretiliyor. Özellikle ABD’li otoriteler tarafından, pilotun uçağı kaçırdığı yada intihar ettiği teorileri ortaya atılırken, yine batılı bazı sitelerde ilgimi çeken başka bir iddia benim dikkatimi farklı bir noktaya çekti. Günümüzde artık var olmayan Fransız Proteus Airlines’in eski genel müdürlerinden Marc Dugain, uçağın ABD’li askeri güçler tarafından vurulduğunu iddia ediyor.
Dugain’in iddiasına göre Diego Garcia adası yakınlarında uçağı çok alçaktan uçarken gören yerliler olmuş. Diego Garcia adasında ise ABD’nin askeri üslerinden bir tanesi bulunuyor ve Dugain, ABD’li askerlerin Malezya uçağının, hava üslerine bir saldırı yapacağından veya taşıdığı yükün ABD için çok önemli olduğu sonucu vurduklarını iddia ediyor. Bu bir iddia, fakat Dugain’ı, İngiliz gizli servisinden isminin açıklanmasının istemeyen bir gizli ajanın , ”MH370 hakkında gerçekleri araştırmaktan vazgeçmesi yoksa kendisini tehlikeye atacağını” açıklayarak uyarması da insan da soru işaretleri bırakıyor….
5) Germanwings 9525, Fransa
Geçtiğimiz yıl 24 Mart’ta Barselona’dan Köln’e uçuşu esnasında Fransa’da dağlara çakılan ve 150 insanın hayatına son veren kazanın en ilginç yönü ise, kazanın sebebi hakkında çok kısa sürede açıklama yapılarak pilotun intihar ettiği açıklanmasıydı. Kazanın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen havacılık sektöründe halen kaza kırım komisyonunun açıklaması tartışılırken, konu hakkında sevgili Sefa İnan büyüğümün geçen yıl yazmış olduğu ve Avrupa’da bazı forum oturumlarına da tercüme edilerek yayınlanan yazılarına dikkatinizi çekmek istiyorum.
https://airlinehaber.com/sabikali-airbus/
https://airlinehaber.com/hem-savci-hem-hakim-hem-avukat/
Son olarak ta sizlere bir kazadan değil fakat havacılık tarihinde eşi benzeri bulunmayan bir soygundan bahsetmek isterim.
6) Dan Cooper soygunu
24 Kasım 1971 tarihinde ABD’de de Nothwest Orient Airlines’a ait 305 uçuş numaralı bir B727’yi kaçıran Dan Cooper isimli hava korsanı, uçağı çantasında bomba olduğu iddiası ile kaçırmış, Seattle Tacoma’ya indikten sonra yolcuları 200bin US Dollar (bugün ki karşılığı 1milyon 200bin US Dollar) ve dört adet paraşüt karşılığında serbest bırakacağını açıklamıştı. Açıklamasında dört adet paraşüt istemesinin ardında iki tanesini pilotlar için, bir tanesini de rehin tuttuğu kabin memuru için ve bir tanesini de kendisi için istediğini bildirmişti. Parayı ve 200bin Dollar fidyeyi yolcuları serbest bırakarak aldıktan sonra uçak yeniden havalanmış, ve Dan Cooper isimli hava korsanı uçağın 3000 metre yükseklikte ve mümkün olduğunca yavaş uçması için ekibe baskı yaparak, Cascade sıradağları civarında B727 lerin kuyruğunda bulunan kapısını açarak paraşütlerle ve 200 bin dollar la uçaktan atlamıştır.
Görüş mesafesinin kötü olması sebebiyle B727’yi takip eden F-106 nın pilotu Dan Cooper’i atlarken göremediğini söylemiştir. 1980 yılında Dan Cooper’in atladığı bölgeye yakın yerde ailesi ile pikniğe giden sekiz yaşındaki bir çocuk 20 Dollar’lık banknotlardan oluşan 5800 US Dollar’ı bulmuş ve bu paraların seri numaraları verilen fidye ile uyuştuğu ortaya çıkmıştı. Fakat günümüze kadar Dan Cooper hiç bir zaman bulunamamış, FBI, Hava korsanının o atlamada ölmüş olacağını tahmin etse de ne cesedi nede yanına aldığı paraların bulunması mümkün olmamıştır.
2000 yılında ABD de bir dergiye konuşan Jo Weber isimli bir bayan, Dan Cooper’ın 1996 yılında ölen kocası olduğunu iddia etmişti. Jo Weber, kocasının ölmeden bir yıl önce kendisine Dan Cooper isimli hava korsanı olduğunu itiraf ettiğini, uykusundan bir uçaktan atladığı ve uçağın kapısında parmak izi bıraktığı kabusları ile uyandığını, 2. Dünya savaşında paraşütçü olarak görev aldığını ve dizindeki yara izinin B727’den atladığında andaki yaralanmadan kaldığını iddia etmişti. Ancak Dan Cooper’in uçakta unuttuğu kravatından alınan DNA örneği Jo Weber’in kocasının DNA örneği ile uyuşmadığı için konu kapanmıştı.
Güzel bir yazı, Tuğrul beyi tebrik ederim, bu ilginç kazaları hatırlattığı için. Bazı kazalar, yukarıda da belirtildiği gibi birtakım soru işaretleri bıraktılar. Ya sonuçlandırılamadı yada ilginç bir şekilde sonuçlandırıldı yada üstü kapatıldı diyebiliriz. Ne yazıkki kimileri tarafından komplo teorisi olarak adlandırılsada, söylenen varsayımların gerçek olabileceğinide düşünmek gerekiyor. Mesela okyanusa düşen uçaktaki milyonlarca dolarlık elmasların bugüne kadar bulunamaması. Tam 400 milyon dolarlık elmastan bahsediliyor. İnsanın iştahını kabartıyor. Para ve güç için dünyanın heryerinde savaşlar çıkartanlar olduğunu düşünürsek, bu kadar büyük para için bir uçağın düşürülmesi oldukça az masraflı görünüyor. Parayı hedefleyen veya hedefleyenler içinse sadece ince bir plan yapmak ve uygulamak gerekiyor. Germanwings kazasında da sevgili Sefa İnan’ nın teorisi hiç de mantıksız değil. milyar dolarlık siparişlerin söz konusu olduğu uçak üretiminde, uçağa yazılacak bir fabrikasyon hata yada malzeme kusurundan kaynaklanan kazadaki can kayıpları, siparişleri kesinlikle etkileyecektir. Bu nedenle genelde uygulanan en temiz yöntem, giden zaten gitti kalanlar zarar etmesin diyerek, pilota kusuru yüklemek en mantıklı çözümdür.. Umarım Tuğrul Bey’ in bu yazısı ve Sefa Bey’ in yazıları; yetkili kişiler tarafından okunur ve olaylara farklı bir bakış açısı kazandırır. Saygılar.
ÖZGÜR KANAT
hos bir derleme