Küreselleşen dünyada, ülkeler arasında iletişim ve ulaşım hızla gelişiyor.
Çin’den Avrupa’ya oradan da Atlantik ötesine denizyolu ile uzanacak dev karayolu, hızlı tren projeleri gündemde. Aynı zamanda, ülkeler arasında daha sık hava köprüleri kurulmakta, havayolları ve havalimanları gelişmekte. Bizdeki üçüncü köprü ve 3.havalimanı yapımları ve havaalanları re-organizasyonları de bu global projelerin bir uzantısı…
***
Ülkemizde karayolları, demiryolları (denizyolları için bir şey diyemeyeceğim; deniz ulaşımı ile ilgili bir ulaşım projesi dikkatimi çekmedi!) ve havaalanları bakımından, bu trende uygun projeler uygulanıyor.
Uygarlıklarımız(!) 3’üncü bin yıl (milenyum) yolunda hızla ilerlerken, güncel gereksinimleri için, dünya üzerinde doğal alanları da hızla tüketmekte, insanlığı geleceksizleştirmektedir.
Evet, yol gerekiyor, havaalanı gerekiyor, uçak gerekiyor, otomobil gerekiyor, santrallar, konutlar, dev yapılar gerekiyor vb… Bu gereksinimler karşılanırken; günlük, bir anlık (çıkarlar) mı düşünülüyor, yoksa uzun erimli bir gelecek planlaması içinde mi tasarlanıyor? Kuşkuluyum.
Çünkü, bu gereksinimler; piyasacı ekonomik koşullarda, öncelikle dev yapı tekellerinin kar amacı gözetilerek gerçekleşiyor. Neyse, bu bir başka yazı konusu ve bizim havacılık alanını da ilgilendirdiği için kısaca değinmeden geçemedim. Çünkü; üçüncü havalimanı ve köprü yapımları ile İstanbul’un ciğerleri Kuzey Ormanları (bu arada longoz ormanları) ve son su havzaları da kurutulacak ya da çok ağır bir şekilde bozulacak… tarım alanları daralacak. Evet, dünyanın en büyüğün(!?)den, (En moderni de olur mu? Bilemeyiz, belki olur) bir havalimanımız olacak, ama, karşılığında nelerimizi yitireceğiz?
***
Bir önceki yazımda, dünyada hava ulaşım trendinin yükselme ivmesine dikkat çekmiştim, İsterseniz biraz daha rakamları konuşturalım ve havaalanları ile ilgisini gözler önüne serelim;
Airbus’ın 2015-2034 yıllarını kapsayan (Global Market Forecast 2016-2035) öngörülerine göre; dünya havayollarının 2014 yılında 6.2 trilyon$ olan uçak siparişleri, 2034 de %145’lik büyüme ile 15.2 trilyon $’a çıkacak.
2014 yılında 17,354 olan yolcu uçağı sayısı, 2034’de 35,749 olacak ve büyüme; %106. Gelecek yirmi yıl içinde toplam 31,781 yeni uçak bu filolara katılmış olacak. Kargo uçaklarında ise 2014 yılında 1,633 olan kargo uçağı sayısı 2687’ye ulaşacak. Bunların 19,500 geliştirilmiş, (NewGen)13,100 adedi de yenilenecek uçaklar.
Bunun sonucunda, hava trafiğinin %70 dolaylarında artacağı hesaplanıyor. ATC’nin alanına giriyor ama; bunca trafiğin karşılanması bakımından ne tür önlemler planlanıyor, sanırım yetkililerinin ağzından bir açıklama yapılacaktır.
Bugün, tüm dünyada; hava operasyonları yapılan 47 mega kent var, (orta büyüklükte ve küçük olan havaalanları değerlendirilmedi)bu sayı 2034’de 91’e çıkıyor. Bu mega kentlerdeki havalimanlarının çoğunda da tıkanıklıklar sözkonusu. Onun için; ya genişletme, ya da, yeni havalimanları yapımı gündeme geliyor. 2016’da 3,6 milyar yolcu taşınacak. 2011 istatistiklerine göre 2.8 milyar olan bu sayı, 2016 yılında, 800 milyon artmış olacak…
Gelişmeler bu yönde. Uçak üreticilerinden, havaalanları işletmeciliğine dek, tüm sektörde gelişme trendi yükselmekte.
Havalimanları nasıl bir geleceğe hazırlanıyor?
Bizim İGA’yı (İstanbul Grand Airport) da yakından ilgilendereceği için, dikkatleri bu konu üzerinde tutmakta yarar var. Şüphesiz yeni yapılmakta olan havalimanları, futuristik bir dizaynda planlanıyor, son teknolojiler uygulanıyor; yolcunun kısa bir sürede, güvenlikle uçağa ulaşmasını sağlamak üzere organize olunuyor. Görünürde; insanların(yolcuların) hızlı, en rahat ve güvenli bir şekilde uçağa ulaşmasını ve varış istasyonunda da terk etmesini sağlamak üzere dizayn edilen havalimanlarında yeni konsept; otomasyon. Bu amaçla da insan yapımı zeka ile donatılmış robot teknolojileri yolcuların yaşamına girmiş durumda. Bu robotların ilk örnekleri Amsterdam Schiphol havalimanında uygulanıyor ve 2016 yılı, bu örneklerin, dünyanın belli başlı büyük alanlarında kullanıma girdiği ve yaygınlaştığı yıl olacak.
Amsterdam Havalimanında 2015 sonlarına doğru başlatılan pilot uygulamada, robotlar öncelikle temizlik ve bagaj taşıma işlerinde başarı ile kullanıldı. Böylece bu robotlar daha da geliştirilerek ve gelecekteki daha akıllı robotların da gelişme yollarını açarak, bu yıl, yolcuları karşılama ve departure-arrival gate’lere ulaştırma işini de yapar duruma geldiler. Bir sonraki aşama operasyonel görevler. Yani. Check in ve boarding işlemleri… Bu uygulamalar yavaş yavaş yolcuların havaalanı alışkanlıkları içine yerleşiyor. Geçtiğimiz günlerde Las Vegas’da düzenlenen elektronik fuarında sergilenen robotlar, özellikle insanlarla duygusal ilişki kurabilen, okuyabilen ve reaksiyon verebilen robotlar ilgi çekti. Bu da gösteriyor ki, gelecekte robotik devrimle karşı karşıya kalacağız.
Amsterdam Schiphol’de denenen robot uygulamaları, eğer başarıyla sonuçlanır ve verim alınırsa, havayollarının ve havaalanlarının ilgisinin yoğunlaşacağı öngörülüyor.
Daha şimdiden; Emirates ve Ethiad, bu teknolojik gelişmeye odaklanmış durumdalar. Ethiad daha da ileri giderek IBM ile 700.000.000$ tutarında bir anlaşma imzalamış durumda.
Geçtiğimiz yıl 2015’de biometric olanaklı self service sistemleri, dünyanın belli başlı havaalanlarında uygulama olanağı buldu. Bu otomasyonlar ve robotic uygulamalar gelişmiş veri ortamları gerektiriyor ve bu da oldukça pahalıya malolan bir yatırım. Ama yine de bilimsel gelişmeler durmuyor. Smart Bag Tag’ler ile bagajlar daha güvenli bir şekilde uçağa ulaşacak ve uçaktan alınabilecek.
Bütün bunlar, geleceğin havacılığında en önemli durak olan havaalanlarının da değişiminin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
4 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
İyi güzel hoşta işsizlik daha çok artacak görünüyor. Bence gelecek iş açısından SOS veriyor
Sefa bey bu bilgi dolu makalelere daha çok yer vermelisiniz. Şahsınızda yazarı tebrik ediyorum
İlhan bey kutlarım
Çok güzel bir makale. İyi bir araştırma örneği. Yazar güzel iş çıkarmış