Değerli okurlarım,
Bir önceki yazımızda “Gökmen ”den söz etmiş ve tüm havacılarımızın sahip olması gereken değerleri sıralarken “saygı” kavramına bir kez dokunmuştuk.
Bugün “havacılıkta bütün sorunların kaynağının da bütün çözümlerin odağının da saygı olduğu” savımı samimiyetle ortaya koyacağım.
Kendi yaşam deneyimlerinizde savımı sorgulamaya sizi davet edeceğim.
İnsana Saygı
Bugün 28 Şubat. Kiev’de roket sesleri, patlayan bombalar, susmayan silahlar bodrum katlarına, metro tünellerine sığınmış masum çocukların uykularını kaçırıyor. Duydukları ve gördükleri dizleri kadar yüreklerini de titretiyor.
Bugün 28 Şubat. Cumhuriyet tarihimizde karşı devrimin en önemli tetikleyicisi olmuş ve gericiliğin yoluna güller sermiş olan bir garip darbenin yıldönümünde tarih yaprakları küf kokuyor.
Bugün 28 Şubat. Atom çağı, bilgi çağı, bilişim çağı, endüstri dört sıfır, yok yok beş sıfır diye uygarlık maceramızda dev adımlarla ilerlerken baş edemediğimiz bir salgında bir garip virüse karşı neye yaradığı belirsiz maskelerimizi takmaya başlayalı tam iki yıl olmuş ve usanmış yüzlerde çizgiler belirginleşiyor.
Bugün 28 Şubat. Dünden bugüne yaşanan yukarıdakilerle sınırlı olmayan tüm toplumsal vuruklarımızın sebebinde de sonucunda da insana saygısızlık açık seçik görülüyor.
Çünkü saygısızlığı toplumsal bir deneyim olarak yaşıyoruz. Mevcut küresel ekonomik düzenin ana aktörleri, devletler ve hatta şirketler, bireye giderek daha az saygı duyuyor. Çok açık. Birey de şirketine, devletine, geleceğe inancını giderek yitiriyor. Çok açık. İşte Airlinehaber’de duayen isimler sendika ve derneklerin durumunu dile getiriyor, okuyoruz. Kişisel hak ve özgürlüklerimizin mum olup eridiği günlerdeyiz. Mesleki hak ve olanaklarımızı güvence altına alan toplumsal mekanizmalar, can çekişerek çalışan, gürültüsü bol ama gücü az eski nesil lokomotifler gibi çalışıyor. Böyle lokomotiflerin çektiği vagonlara binen havacılarımızın ulaşmak istedikleri yere varma şansları belirsiz.
Başarıya Saygı
Havacılık “insan hayatına saygı” temelinde doğmuş ve gelişen bir olgudur. Emniyetin önceliği, güvenliğin vazgeçilmezliği, uluslararası hukukun her türlü havacılık olayına karşılık verme çabası ve dahası hep bu temelde yorumlanmalıdır. Havacılar öncülere, birbirlerine ve havacılığın geleceği için sürdürülen çabalara değer verdikçe ve önem verdikçe daha ileri gitmek mümkün olacaktır.
Kaynakların sevk edilmesinin havacılıkta başarı için yeterli olmadığının onlarca örneği var. Mesleki bilgisini ve deneyimini işlerine olduğu kadar güncel ihtiyaçlara aktarma becerisini göstermek, bir havacının seçkin hale gelmesinin ana rotası olarak görülebilir. Havacılıkta üretim işletmelerinin ve eğitim kurumlarının tarihçelerine mercek tutulduğunda, başarıya giden yolun hep birikimle çizildiği kolayca görülür. O yüzden bu birikime katkı sağlayan havacıların hak ettiği saygıyı görmesi beklenir.
Diğer tarafta havacılıkta saygı denkleminde değişken olarak; yapılan olumlu işleri, somut ürünleri, ürün, patent, marka geliştiren projeleri, sonuç getiren işbirliklerini veya yüksek performans göstergelerini koyabiliriz. Başaran havacıların artmasını istiyorsak başarıyı takdir etmeli ve ödüllendirmeliyiz.
Mesleğine değer ve önem veren havacılar için başarılı olmak kolay. Fakat bilgi ve emek hırsızlarının önünüzden ve ardınızdan dolandığı koşullarda saygınlık elde etmenin ne kadar zor olduğunu da maalesef iyi biliyoruz. Kısacası saygısızlığı kişisel bir deneyim olarak da yaşıyoruz.
Kişisel “saygısızlığa maruz kalma” deneyimlerimden örnek verecek olursam bir çırpıda şunları sayabilirim:
Emeğimin defalarca çalınması, başardığım bir işi başkalarının sahiplenmesi, sunduğum olanaklara nankörlük edilmesi, kendisi için çaba sarf edip hayatına katkı sağladığım kişilerin vefasızlığı, vb.
İnanca Saygı
Bununla birlikte ümitsiz değilim (yine). Çünkü nitelikli havacıların özsaygılarının tanığıyım. Birçok kurumda ve ortamda her alandan havacıyla temas ettim. İşinde ve kendinde kararlılıkla gelişim kaydeden havacıların kendilerine saygısı öyle büyük ve öyle güçlü ki! Bunu öyle kolay kolay yitirmeyecekleri de aşikâr. Gandi’nin söylediği gibi “Siz kendi elinizle teslim etmedikçe kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz”.
Ayrıca dün Atılım Üniversitesi’nden, Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nden, KKTC Girne Üniversitesi’nden, İstanbul Okan Üniversitesi’nden, Bilgi Üniversitesi’nden, Bahçeşehir Üniversitesi’nden, İstanbul Üniversitesi’nden ve bugün Nişantaşı Üniversitesi’nden sayısı binlerle ifade edilecek kadar çok öğrencimde ve bir o kadar uçuş okullarında verdiğim kurslarda saygıyı gördüm. Yeni tanıdıkları mesleğimize olduğu kadar seçkin havacılara gösterdikleri saygıya da tanık oldum. Çabalarıma destek ve başarılarıma ortak oldular. Onların haklarına, özgürlüklerine daima saygı gösterdim ve kendilerinin de böyle yapmalarını öğütledim. İşte buradan yazıyorum ki aksini iddia eden bir kişi dahi olsa kolayca dile getirebilsin!
Bu yüzden göğsümü gere gere “öğrencilerimize, genç havacılara inanıyorum” diyorum.
Ben yeni neslin (Z kuşağı da diyorlar) cesaretine, özgüvenine ve kendini farklı iletişim araçlarıyla ifade edebilme becerisine tanık oldukça daha fazla mutlu oluyorum. Işıltılarını gözlerim gördüğü, coşku dolu seslerini kulaklarım ve heyecan dolu umutlarını yüreğim duyduğu için inanıyorum.
Geleceğe Saygı
Pekiyi, saygıyı tam bu kadar öne koyunca ne olacak? Tüm bu anlatılanlar bizi nereye taşıyacak?
Havacılıkta en önemli işlev insan faktörünün olduğuna göre, saygı temelli ilişkiler havacıların birey olarak da ekip olarak da gücünü, etkisini artıracaktır. Rahmetli dedem ben çocukluğumda onlarda kaldığım zamanlarda eve bir arkadaşımı getirdiğimde gidip güzel giyinir, bizimle büyük adammışız gibi sohbet eder ve misafirimiz ayrılırken de merdivene kadar uğurlardı. Havacı nezaketinde buna benzer bir tavır sergilemeliyiz. Saygı hem büyüklerimize hem küçüklerimize hem yapılan işe ve verilen emeğe hem kurumlara gösterilmeli. O saygı görenler de bunu hak edecek şekilde ilerlemeli, gelişmeli.
Havacılığın geniş bakış açısıyla ortaya koyduğu sosyo-kültürel ve ekonomik faydayı ancak ve ancak seçkin, saygın havacılar artıracaktır. Nitekim Birleşmiş Milletler’in tanımladığı on yedi kalkınma hedefinin on dördünün başarılmasında (ki IATA tarafından böyle açıklanmıştır) havacılığın rolü ve önemi büyüktür. Havacılığın temelinde insan vardır, başarı da saygıya bağlıdır.
Saygı Bizi Hayatta Tutacak
Sevgili okurlarım,
Sonsuz geçmişten sonsuz geleceğe uzanan ve sonsuz küçüklükten sonsuz büyüklüğe açılan şu koskoca evrende bir toz zerresi kadar küçük ve bir göz açıp kapama zamanı kadar kısa ömrü olan dünyamız yörüngesinde döne döne koşmaya devam ediyor. Bu naif mavi kürenin üzerinde yaşamayı başaran “insan”lar olarak mutlak gerçekliğin, okyanustaki bir damlada yer alan herhangi bir mikro organizma ne kadar farkında ise o kadar farkındayız. Yine de en azından dünyayı sevginin kurtaracağını bildiğimiz gibi saygının da hayatta tutacağını biliyoruz.
Biliyoruz ki sadece birbirine, işine, diğer havacılara ve havacılığa saygısı olan havacıların layığıyla yapacakları işler sayesinde yerkürenin uzak köşelerine ve ötesine kadar uzun ve bize göre çok süratli yolculuklarımız emniyetli hale gelebilecek.
Havacılar arasında saygı olduğu sürece (havacı ve saygı ve havacı oldukça) tüm işlerimizin yoluna girmesinin olanağını bulmaya devam edeceğiz.
Gülümseyerek bitirelim sözlerimizi:
Havacılıkta daha iyisini başarmak için saygılı yorumlarınızı ve önerilerinizi anlayıp peşini kovalamaya gönülden hazırım.
Dr.Cengiz Mesut BÜKEÇ
Kalemine sağlık. Saygıyla.
Emeğe saygı, mesleğe saygı, tecrübeye saygı ve en önemlisi insana saygı. Umursamadığımız değerlerimiz arasında olmasın. Kalemine sağlık değerli hocam.
Kaleminize sağlık
Tecrübeyle kaleme alınmış “SAYGI” ile yoğurulmuş ve saygıyı hak eden bir dertleşme olmuş. Okudum, hatırladım, tekrar yaşadım ve gelecek adına umudumu tazeledim. İnce dokunuşlarının şiddetli darbelerini hissedeceklere naif bir isyan içerdiğini gördüm, destekliyorum. Saygılarımla.
Elinize sağlık hocam
Artık toplumumuzun unutulmaya yüz tutmuş bir konusunu çok güzel anlatmışsınız Cengiz Bey. Kaleminize sağlık Hocam.
Tecrübeye saygı maalesef bizim ülkemiz için geçerli değil.Örnek olarak Onur havayollarının durumunu bilmeyen yoktur.Yıllarını vermiş ve tecrübelerini gençlere aktarabilecek 30 ve 40 yaşın üstünde bir çok amir,kontrolör ve eğitmen açıkta kaldı.Diğer firmalar işe alımlarda tecrübeli yaş kriterini maximum 30 olarak belirliyorlar.Kaldı ki Abrupa da deneyim ve tecrübeniz ne kadar çok ise yaş kriteri yok.Bu sorunu çözmek için önce yöneticilerin zihniyetlerini değiştirmek gerek.Mevcut sistemdeki yöneticiler maalesef genç yada yaşlı farketmeden,ürettiklerine,kattıklarına saygı duymayan emeklerin karşılığını vermeyen bir zihniyete sahipler.Günümüz Türkiye sinde devlet bile havacılık yasasını çıkarmamış ve vatandaşının hakkına saygı göstermezken,yöneticilerin bu saygıyı çalışanlarına göstermesini beklemek hayalden başka birşey değil.
Sizi ayakta alkışlıyorum. Cidden durumu özetlemişiniz.
Mrb cengiz bey;Sizlere aktaracağım konuyu daha detaylı araştırıp köşenizde yayınlarsanız belki havacılıkta ara elemanın yetistirilmesi konusuna katkınız olur.simdiden teşekkürler.O zamanlar oğlum ortaokul son sınıfta ve fen ve Anadolu lisesi sınavlarına hazırlanmakta…Kardeşim THY teknikte çalıştığı için bize “Sabiha Gökçen uçak bakım lisesi”açılıyor dedi..Bizde bir heves araştırmaya başladık.O zamanlar ülkemizde sadece Eskişehir de Bağcılar’da bir teknik okulda iki sınıf olduğunu ve bu konuda yetişmiş ara eleman ihtiyacını karşılayacak okul olabileceğini düşünerek okulu görmeye gittik.Sultanbeyli’nin ucrara bir köşesinde güzel bir okul..ilk intiba ah be yoneticiler,bu okul burada olur mu,yazık değil mi..Okulun içini gezdik ve ulaşım sorunu olsa da oğlum için iyi bir gelecek olur dedik ve ilk tercihimize yazdık ve kazandık.Lutfen o okulun ilk ogrencilerinin puanlarını sorun..97 öğrencinin en az yarısı fen lisesi ,diğerleri de Anadolu lisesi kazanacak puanlarla 500 tam puan üzerinden 460 -410 puan arası uçak bakım lisesine kaydoldu…Okula kayıt için gittiğimizde okulun lavabolardaki musluklarin ve kapı kollarının çalındığını gördük..Ve maalesef o başarılı öğrencileri eğitecek kadro oluşturulamadi ve bir kaç yıl sonra okul giriş puanı çok çok düştü ve bizim çocuklara yazık oldu..