Havaalanına gittiğimizde uçağa binene kadar pek çok güvenlik kontrolünden geçiyoruz. Kemeri, ayakkabıları çıkart, bilgisayarı aç, valizi kontrolden geçir derken hatırı sayılır bir zamanı bütün bu prosedürler dolayısıyla kaybediyoruz. Bol su tüketen biri olarak benim açımdan sanırım en keyifsiz olanı daha henüz üzerinden bir iki yudum içtiğim suyu atmak zorunda olmak. Peki ama neden bütün bunlar yapılıyor hiç düşündünüz mü? İşte ben bugün size havacılık tarihine geçmiş birkaç olaydan bahsederek havaalanında yapılan bu uygulamaların neden çok önemli ve gerekli olduğunu anlatmak istiyorum.
Yolcu Bagaj Eşleşmesi :
21 Aralık 1988’de Pan Am’ın 103 sayılı Londra New York uçuşunda kalkıştan 38 dakika sonra İskoçya’nın Lockerbie kasabasının üzerinde teröristin bagaj içindeki radyo düzeneğine yerleştirdiği plastik patlayıcının patlaması neticesinde uçakta bulunan 259 kişi ve yerde bulunan 11 kişi hayatını kaybetti. Patlamanın oluş sebebini araştırmak için uzun yıllar çalışmalar yapıldı ve neticesinde 20 ülkeden 15000 kişinin ifadesi alındı, 35000 fotoğraf ve 180000 parça delil incelendi. Söz konusu soruşturma İngiliz tarihindeki en büyük cinayet soruşturması olarak da kayda geçti. Kazada hayatını kaybedenlerin 189’unun Amerikan vatandaşı olması sebebiyle aynı zamanda 11 Eylül öncesinde de Amerikan vatandaşlarına yönelik en büyük terör saldırısı diye de değerlendirilmektedir. Çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bu elim patlamanın ardından alınan bir dizi önlem arasında yolcu bagaj eşleşmesi ile ilgili hassasiyet de yer aldı. Zira Lockerbie faciasını bilenlerin hatırlayacağı üzere saldırıyı gerçekleştiren terörist saatli bomba taşıyan bagajını uçağa vermiş ancak kendisi uçağa binmemişti.
Facianın ardından uluslararası ilişkiler anlamında da önemli gelişmeler yaşandı. ABD ve İngiltere söz konusu terör eylemini gerçekleştiren iki Libya vatandaşının devlet adına hareket ettiğini ileri sürdü ve bu patlama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin konusu haline geldi. Güvenlik Konseyi’nin 728/1992 sayılı ve 31 Mart 1992 tarihli kararı uyarınca saldırının faili olan iki kişinin yargılanmak üzere İngiltere veya ABD’ye gönderilmemesi halinde ekonomik ve politik yaptırım tatbik edilmesi çağrısında bulunuldu ve 15 Nisan 1992’de de Libya aleyhine ekonomik, politik ve teknik yaptırımlar tatbik edilmeye başlandı. Libya ise ceza kovuşturmasını yaptığını; bu iki sanığı kendi mahkemelerinde yargılamakla yükümlü olduğunu ve kendi vatandaşlarını iadeye zorlanamayacağını savundu. Uzun yıllar süren sürecin sonucunda 15 Ağustos 2003’te Libya BM Güvenlik Konseyi’ne bir mektup sunarak PanAm’ın 103 sayılı uçuşundaki patlama ile ilgili olarak Libyalı yetkililerin sorumluluğunu kabul etti ve kendisine tatbik edilen yaptırımların kaldırılması şartıyla her aileye 10 milyon Amerikan Doları ödemeyi kabul etti.
Sıvılarla İlgili Kısıtlamalar :
11 Eylül saldırılarından sonra havacılık güvenliği ile ilgili alınan onca önleme karşın teröristler başka yöntemler deneyerek amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. İşte bu girişimlerden biri de 2006 yılında yaşandı. Peki bunun sıvı kısıtlamaları ile ne ilgisi var?
Pakistan’daki El Kaide terör örgütü mensupları ile İngiltere’de yaşayan örgüt mensuplarının ortak bir terör eylemi yapacağından şüphenilmesinden sonra uzun süre şüpheliler takip edildi. Takip esnasında bu kişilerin hidrojen peroksit ve içecek şişeleri ile ilgili olarak yaptıkları araştırmalar ve alımlar dikkat çekmişti.
Uzun süreli gerçekleştirilen takip operasyonu neticesinde söz konusu kişilerin içecek şişelerinde uçağa sokmayı planladıkları sıvı hidrojen peroksit ve bataryalar ile terör eylemini gerçekleştirmeyi planladıkları anlaşılmıştır. Teröristlerin hedefinde transatlantik uçuş yapan 7 uçağı aynı anda patlamak olduğu tespit edilmiştir. Neyse ki hayata geçirilmeye iki hafta kala İngiltere, ABD ve Pakistan’ın gerçekleştirdikleri ortak operasyon sayesinde söz konusu saldırı önlenmiştir ancak eğer önlenemeseydi çok büyük bir facia yaşanacaktı.
Bu olayla ilgili olarak 8’i doğrudan doğruya sıvı patlayıcı yapmak ile ilintili olmak üzere 12 kişi hüküm giymiştir ve havacılık açısından da sıvılara ilişkin yeni tedbirlerin alınması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Ayakkabı Çıkartma :
Az önce anlattığım olayda titiz bir çalışma neticesinde büyük bir facia önlenmişse de maalesef bu her zaman için mümkün olamayabiliyor. 11 Eylül saldırılarından kısa bir süre sonra bunun bir örneği yaşanmış ve 22 Aralık 2001’deki saldırıda ise facia tamamen şans eseri önlenmiştir.
Bu sefer terör eylemini gerçekleştirmek isteyen Richard Reid isimli şahıs ev yapımı patlayıcıyı ayakkabısının içerisine saklamış ve uçuş esnasında patlamaya çalışırken fünyeyi ateşlemek sorun yaşadığı için suç teşebbüs aşamasında kalmıştır. Bunun üzerine uçak Boston’daki Logan Uluslararası Havalanı’na iniş yapmıştır. 2002 yılında da söz konusu olayın faili Reid terör bağlantılı sekiz suçtan dolayı ömür boyu hapse mahkum edilmiştir.
Benzer bir olay bu sefer iç çamaşırı üzerine kurulu düzenek ile gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Aslen mühendis olan 23 yaşındaki terörist 2009 yılı Noeli’nde Hollanda’dan 253 sayılı uçuş ile Detroit Metropolitan Havaalanı’na doğru yola çıkmıştır. Uçak havaalanına inmek üzereyken bombayı patlatmaya teşebbüs eden terörist neyse ki amacına ulaşamamıştır. Bu teşebbüs dolayısıyla uçakta çıkan yangın kısa sürede yolcu ve mürettebatın müdahalesi ile söndürülmüş ve söz konusu terörist de etkisiz hale getirilmiştir.
Maalesef bu tatsız örnekleri çoğaltmak mümkün.
Yaşanan her olay yeni derslerin çıkarılmasına ve bazen de yepyeni önlemlerin alınmasına sebep olmuştur. Ne var ki bazen de bu önlemler de başlı başına facianın sebebi olmuştur. 2015 yılında Alman Havayolu şirketi Germanwings’in ikinci pilotunun kokpit içinde tek başına olduğu sırada kasten uçağı düşürmesi neticesinde uçaktaki herkes hayatını kaybetmişti ve bu esnada dışarıda olan diğer pilot hiçbir şekilde kokpite erişememişti. Neden mi? Çünkü 11 Eylül saldırılarından sonra kokpite dışarıdan erişim güvenlik sebepleri ile imkansız hale getirilmişti ve bu nedenle de ikinci pilotun intihar uçuşunda hiçbirşey yapılamamış ve çok sayıda insan yaşamını yitirmişti.
İşte bu nedenle güvenlik önlemleri çok hassas ve kritik öneme sahiptir.
Hepimize sağlıklı, emniyetli, güvenli günler dilerim,
Saygı ve sevgilerimle,
havacılığın önemli isimlerinden Nazlı hanımın bu yazısını dikkatle okudum. Teşekkür ediyorum.
Sürekli sorun ve polemik oluşturan bir konuya değinmiş siniz. Tedbirlerin bizim için alındığı, uygulamaların belli kurallar doğrultusunda yapıldığı bilgisi bütün yolcular tarafından anlaşılmalı. Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim Mehmet Bey, yazılarımı beğendiğinize çok sevindim. Elimden geldiğince ilginç konuları işlemeye çalışıyorum değerli yorumlarınız da benim için çok motive edici oluyor. Ben de Sefa Bey’e beni sizlerle buluşturduğu için teşekkür ederim. Saygı ve sevgilerimle.
Nazlı hanım yazınızı çok beğendim. Bu tür yazılarınızın devam etmesi çok önemli. Sefa beyi de kutlamak lazım. Uzman yazarlar bulmuş. Bilmediğimiz bazı konularda bilgilendiriliyoruz. İyi çalışmalar ve başarılar diliyorum
Çok teşekkür ederim değerli okurum. Güzel yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, beğendiğinize sevindim. :) Saygı ve sevgilerimle
Nazlı hanım elinize bilginize sağlık. Yine güzel bir yayın. Çok önemli bir konu. Tebrik ederim