featured

Hava iş  Genel kurulu  ve Sendikal hareket de  yeni dönem

Değerli okurlar Hava iş Sendikası 26 Olağan Genel Kurulu 11-12 Kasım 2017 tarihinde yapılacak. Bu Genel Kurul 1962 den beri Hava İş Sendikasının yapacağı en ilginç genel kurul olacak.
Genel Kurul sürecinde yaşananları sizler de Airline Haber den okudunuz.Yaşananları tekrar etmeye gerek yok. Hava iş Sendikası Genel kurulunun bir sendika genel kurulu olmaktan çıktığını, çıkarıldığını hepimiz görüyoruz.En son yaşanan gelişme, Uçuş işletmeden seçilen Zeytindalı Gurubu delegesine Sendika Genel Merkezi tarafından yasal olarak genel kurula katılmaları için alınması gereken izinlerin alınmayıp genel kurul günü muhalif gurubun başkan adayı İskender Çarkçının da içinde olduğu 40-50 kadar delegenin 11-12 kasım günü uçuşa gönderilmeleri iddiasında bulunuluyor. Bu iddia doğruysa bu kadarına da pes diyeceksinizdir ancak durum bu. Muhalif delegenin ve üyenin genel kurula alınmayacağı bizzat sendika yöneticileri tarafından dillendiriliyor.
Daha önce yazmıştım, ‘’Zifiri Sarı’’ bir sendikal anlayışın Hava iş üyelerini götürdüğü yerin iyi bir yer olmadığını.Ne yazıkki oraya doğru gidiyoruz.Mevcut Hava iş yönetimi koltuklarını korumak uğruna Hava İş sendikasının kapısına kilidi vurmak üzere.Yaşanacakları  izleyeceğiz hep beraber.
Görünen şudurki Hava iş Sendikası’nda 11-12 Kasım’dan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.Bu Nedenle Hava iş üyelerinn 11-12 Kasım günü yapılacak genel kurula katılarak ne olup bittiğini gözleriyle görmelerini öneririm.
Hava iş Genel kurulu sadece delegelerden oluşmaz.Delegeleri seçen üyenin de sendikasının genel kuruluna katılması en meşru ve demokratik haktır.Seçtiği delegenin genel kuruldaki faaliyetlerini izlemek ve destek olmak için genel kurula katılabilir, Seçilecek  organlara aday olabilir,öneri ve görüşlerini genel kurulda dile getirrebillir.
Yeni Yasa’’ (İşverenlerden yana taraf) tarafsız arabulucu yasası’’Mecliste kabul edildi.
İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı TBMM’inde kabul edildi. Tasarı ile İş Mahkemeleri Kanunu tamamen yenilendi. Tasarı, temyiz süreleri, temyiz edilemeyecek kararlar, zamanaşımı gibi düzenlemelerde işçiler aleyhine değişiklikleri öngörüyor. Aynı zamanda, iş davalarında zorunlu arabuluculuk uygulaması getirildi. Hukukumuzda onlarca dava türü bulunurken, tarafların eşit güce sahip olmadığı iş sözleşmelerinden kaynaklanan davalar için arabuluculuk uygulamasının zorunlu hale gelmesi, işçinin hak arama özgürlüğüne bir engel daha getirilmiş oldu.
Arabuluculuk dava şartı
Tasarı ile “Dava şartı olarak arabuluculuk” kurumu ilk defa hukukumuza girmekte ve dava açmadan önce arabulucuya başvurulması bir zorunluluk olarak öngörülmektedir. Tasarı bu hali ile yasalaştığında, işçiler arabulucuya gitmeden, alacak veya işe iade davası açamayacak.
Arabuluculukla işçiyi hakkından daha azına razı etmek amaçlanmaktadır. Çünkü hukukçu olmasa da her insan şunu rahatlıkla idrak edebilir. Eğer patron, işçiye haklarını verirse uyuşmazlık ortaya çıkmaz. Bu durumda ne arabulucuya ne de mahkemeye gerek yoktur. Uyuşmazlığın temel kaynağı işçi değil, onun hakkını gasp eden patrondur. Bu halde, patronun arabulucu aracılığıyla işçiye haklarını tam olarak vermesini beklemek abesle iştigaldir.
Uyuşmazlığın arabulucuda çözümlenememesi halinde, işçi, işe iade davaları için 15 gün içinde; diğer alacak ve tazminatlar için zamanaşımı süresi dolmadan dava açabilecektir. Bu durumda arabulucuda geçen süre, işçi için bir mağduriyet süresi olacaktır. Her ne kadar arabulucular için 3 haftada sonuçlandırma şartı getirilmişse de işe iade davaları için getirilen 2 ayda sonuçlanma şartına uyulmadığını hatırlamakta yarar var. Ayrıca tasarının 3’üncü maddesinin 9’uncu bendinde düzenlenen arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz vb. yöntemlerle 3 haftalık sürenin kat be kat aşılması mümkündür.
Yargıtay yolu kapanıyor
Tasarı, sadece zorunlu arabuluculuk bakımından değil, birçok dava türünde temyiz hakkını ortadan kaldırarak da işçilerin Anayasal hak arama özgürlüğünü daraltmaktadır. Tasarıya göre

  • İşe iade davaları
  • İşe iade talepli sendikal tazminat davaları
  • 6356 sayılı yasanın 24. maddesinde düzenlenen temsilcinin iş güvencesine ilişkin davalar
  • 6356 sayılı yasanın 34. Maddesi uyarınca açılan işletme niteliğinin tespitine ilişkin davalar
  • Toplu İş Sözleşmesi’nin uygulanmasından kaynaklı uyuşmazlıklar
  • Kanun dışı grevin tespiti davaları
  • Dava değeri 530,00 TL’nin altındaki her türlü alacak ve tazminat davaları (Bu rakam her yıl yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacaktır.) temyiz edilemeden kesinleşecektir.

Zaman aşımı süreleri kısaltılıyor
Tasarı, zamanaşımı sürelerinin işçi aleyhine kısaltmaktadır. İş Kanunu’na eklenen Ek-3’üncü madde ile yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat için 5 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüş durumda. Borçlar Kanunu’na göre hali hazırda bu alacaklar için 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunmakta idi. Tasarının yasalaşması halinde tüm ücret alacakları ve tazminatlarda zamanaşımı süresi 5 yıl olacak.  Bu düzenlemenin gerekçesi ise Hükümetin niyetini ortaya koyuyor. Tasarının genel gerekçesindeki şu bölüm dikkat çekici: “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uyarınca feshe bağlı kıdem, ihbar, kötüniyet ve ayrımcılık tazminatları ile yıllık izin ücreti on yıllık zamanaşımına tabidir. Fesih gerçekleştiği için işçi yönünden dava açmayı ertelemeyi gerektirecek bir sebep bulunmadığı kabul edilebilir. Ancak iş sözleşmesi bugün feshedilen bir işçi için on yıl boyunca dava tehdidi altında kalan işverenin, yatırım ve gelecek planlaması yapması mümkün olamayabilecek, yapılan planlar da uygulanamaz hale gelebilecektir.”
İşe iadede işçi aleyhine düzenleme
Tasarıya göre mahkeme,  işe iade davasında, iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirleyecektir. Mevcut düzenlemede ise davasını kazanan işçinin işe başlatılmadığı tarih, iş sözleşmesinin sona erdiği tarih olarak kabul edilmekte; dava süresince meydana gelmiş ücret artışları ve kıdem tazminatı tavanındaki artışlardan işçi yararlanmakta idi.Ayrıca bu yasa birçok bakımdan anayasanın temel ilkelerine de aykırı görünüyor.
Bekleyip göreceğiz sendikalar ve bağlı bulunduğumuz konfederasyon TÜRK İŞ başta olmak üzere bu konuda bir adım atacaklarmı.Eğer buna itiraz edilmez ise hala üzerinde anlaşma sağlanamayan Kıdem Tazminatının kaldırılması da çok uzun sürmeyecektir.
İş Kazaları (Cinayetleri) durmak bilmiyor.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin Eylül ayında yayınlanan son raporuna göre 2017 yılının ilk dokuz ayında meydana gelen iş kazalarında en az 1485 işçi hayatını kaybetti. Dile kolay, Bindörtyüzseksenbeş işci öldü. 1485 haneye ateş düştü. Gazete sayfalarına ve istatistik raporlarına birer rakam olarak yansıyan bu ruhsuzsuzluğa sendikalar ne diyor diye çaresizce baktım biraz. Bir iki tane üzüntü belirten mesaj ve tepkinin dışında işçi örgütleri bu ölümleri görmezden bilmezden gelmişler.
 Peki sendikalar niye var  ve niye biz bu örgütleri aidatlarımız ile ayakta tutuyoruz. İşten atılmamıza engel olamıyorlar (Muhalif işcileri işverenlerle anlaşarak işten attırıyorlar), işçiler iş cinayetlerinde ölüyor sesleri çıkmıyor,yasalar işciler aleyhine değiştiriliyor TIS yok. Eeeee..
Anadolu da güzel bir deyim vardır. ‘’Namazda gözü olmayanın seccadesi hep kaybolur’’diye.
Sendikaların durumunu çok güzel özetliyor bu deyim. Ve bir güzel söz daha vardır bu topraklarda söylenen, ’’ Su akar yatağını bulur’’ diye. Su akacak ve yatağını bulacak başka çaresi yok.
Türkiye sendikal hareketi ve Hava iş sendikası yeni doğumlara ve oluşumlara hazırlanıyor.
Saygılarımla.
 
 
 
 
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. Son mesaj işi özetliyor.Genel kuruldan sonra ilk iş yeni sendika.

    Cevapla
  2. 7 yıl önce

    En son yapılan genel kurulda sendikasini ve arkadaşlarını satanlar olmasaydı bugünler yaşanmazdi..

    Cevapla
  3. 7 yıl önce

    “Şu an onun yazısını okudun” diyen hah işte o satış yapanin taa kendisisin.!

    Cevapla
  4. 7 yıl önce

    Ali güçiçek babamızın oğlu değildi fakat hava iş için bu bataklığa gömülmemek için son şanstı.

    Cevapla
  5. 7 yıl önce

    Bence kaptanlar yine kokmuştur,yada işveren ile anlaşarak kendilerine uçuş yazdırmışlardır.

    Cevapla
  6. 7 yıl önce

    Gölgesinden korkanlar ve bir avuç çıkar gurubunun sendikaları getirdiği yer burasıdır.

    Cevapla
  7. 7 yıl önce

    Sayın Yazarımız şu soruları sormak lazım: Bahsettiğiniz “Zifiri Sarı Sendika” nın yönetiminin oluşmasında, hiç payınız yok mu? Bu “zifiri Sarı Sendikacı”larla iş birliği yaptınız mı? “Bu “zifiri Sendikacı”lar size de bir vaade bulundular mı? Aynı vaadler bugün de olsa bu yazı ve benzerlerini yazarmıydınız? Ve sonuç, 2013 genel kurul süreci de dahil, yaptıklarınızdan pişmanmısınız?

    Cevapla