featured

GENÇLERDE HİÇ SUÇ YOK SORUN SİSTEMDE… ”MÜHENDİS Mİ YOKSA TEKNİSYEN Mİ?”

Sektörümüzdeki durgunluk devam ediyor. Her hafta kayda değer haber bulup siz değerli okurlarımıza yorumlamam zorlaştı. Umarım ki, sektörümüz eski hareketliliğine bir an önce kavuşsun.

Bu hafta durgunluktan faydalanıp ne zamandır yazmak isteyip yazmadığım ve medyamızın bazı yanlışlarını yorumluyayım istedim.

Bu haftaki konumuz, genelde dernek-sendika ile ilgili olacak…

Önce dernekleri ele alalım;

Sektörümüzde örgütlenmiş dernekler, doğal olarak kendi mesleki dalındaki sorunların çözümünü içeren istekleri yetkili mercilere iletmekle kalmayıp meslek mensuplarının birlik ve beraberliğini sağlayan, sendika gibi olmasa da, işverenlere kendi üyelerinin sorunlarını iletip çözüm arayışları içinde diyalog kurup, kendi yayın organları ile üyelerine bilgi aktarırlar.

Çözemeyecekleri daha doğrusu kendilerini aşan konular varsa bu konuyu sendika yönetimlerine iletip takipçisi olurlar.

Medyamız ve halkımızdaki yanlış algı, dernek başkanının havacılıkla ilgili her konuyu iyi bilen ve mesleğinde çok deneyimli biri olduğunu düşünmesidir. Gerçekte dernek yöneticilerinin, kendi mesleki dallarında en iyileri olduğu söylenemez.

Örnek olarak; gazetecilerin herhangi bir kaza veya kırım olayında ilk başvurduğu kişiler genel olarak dernek başkanlarıdır. Hâlbuki her dernek başkanı, havacılıkla ilgili kaza ve kırım konularında bilgi sahibi olamayabilir. Tabii ki bilgili olanları da vardır. Medya’ya bilgi aktarmak gerekiyorsa, o dernek başkanı, bilgisine güvendiği meslektaşları ile görüştükten sonra medyanın isteği doğrultusunda, istenilen kaza veya kırım olayını yorumlayabilir veya bu konuyu iyi bilen bir başka üyeyi görevlendirebilir.

Üyeler dernek veya sendika başkanı seçerken bekledikleri tek şey, işveren karsısında sorunlarını rahatlıkla ifade edebilecek ve ikna yeteneğine sahip, gerekirse ısrarcı olacak kişilik yapısında olmalarıdır. Kısaca cesur olmalı, ağzı laf yapmalı, prezantabl olmalı ve en önemlisi başkanlığını yaptığı mesleki grupta çalışanların hepsinin derneğe üye olup olmadığı işverence de bilinmelidir.

Bu vasıfların bir araya gelmesi o derneğin işveren nezdinde kabulünü, ağırlığını sağlar. Kendi içinde yönetimi ile anlaşamayan kavgası olan ve çalışanların sıklıkla eleştirdiği bir dernek yönetiminin sendika ve işveren nezdindeki girişimleri havada kalır. Bu dernek ve sendikalara tabela sendikası veya derneği denir.

Tabii ki aynı vasıflar çalışanların seçtiği sendika veya sendika şube yönetimlerinde de olmalıdır. Meslektaşlarının sevmediği, başarısız gördüğü ve arkasından gitmediği, dernek veya sendikaların başarılı olması, sözünü dinletmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Örneğin;  Atılay Ayçin başkanlığında ki Hava-İş sendikasında, sendikal bilgisi olan kişi genel sekreter Mustafa Yağcı idi. Sendikayı, Mustafa Yağcı yönetirdi. Ancak o zamanlar sıklıkla yapılan protesto yürüyüşleri ve açık hava toplantılarında Atılay Ayçin hep başrolde idi.  Kısaca gizli kahraman(!) Mustafa Yağcı ve hukuk danışmanları Av. Abdi PESOK idi.

Abdi Pesok’un teknisyenlerin net tazminat aldıkları (vergisiz) dönemde devreye girerek şoför, koruma, beden işçisi gibi mesleki gruplarını da aynı kapsama aldırma mücadelesine girdi ve kaybetti. Aslında Avukat Abdi Pesok o mücadeleyi kaybedeceğini biliyordu ama sırf teknisyenler net ücret almasınlar, dengeleri bozmasınlar diye bütün THY çalışanlarına dava açtırtmıştı. Tabii ki bu dava açmalar karşısında dönemin Maliye bakanı Kemal Unakıtan teknisyenlerin kazandığı ve almaya başladığı net tazminatları sulandırdı ve sonunda uçak teknisyenlerinin vergisiz tazminatları yasada yapılan bir değişiklik ile iptal edildi.  Atilay Ayçin başkanlığındaki Hava-İş sendikasının hukuk müşaviri Abdi Pesok’un uçak teknisyenlerine attığı bir kazık olarak tarihteki yerini aldı. (Benim emekli olduğum döneme rastlatması ilginçti. Ben o zamanlar UTED başkanı olsaydım, sendikanın bu kasıtlı sulandırma işlemini yapması Mümkün Değildi.

YÜKSEK ÖĞRETİM KURULU REZALETİ

Teknisyen mi, Mühendis mi, Eleman mı hala bir türlü anlaşılamadı. Bu konu eğitim politikamızın yetersizliğinden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.  Baş suçlusu şüphesiz eğitim politikamız. 1+2 olan yüksekokullarımız bir anda fakülte ismini aldılar, Okullarda öğretim süresi 1+2’den 1+4’e Dil hazırlık sınıfı hariç iki yıldan dört yıla çıktı ve sanırım Yüksekokul müdürlerinin sıfatları bir anda dekan olarak değiştirildi. Dolayası ile Ödenek ve maaşları arttı.

Sektörün ne kadar mühendis ve teknisyene ihtiyacı olup olmadığına bakılmadan “biz yaptık oldu” mantığında bir takım değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerin ne getirip ne götüreceği hesaplanmadı. Teknisyen olmak için 1+4 eğitime ihtiyaç var mıydı yok muydu araştırmadan uygulamaya konuldu.

Bir zamanlar ülkemizde 5 yıllık planlar yapılırdı şimdi onlarda olmayınca iş sarpa sardı. Planlama diye bir şey kalmadı.

Şüphesiz sektörün asıl ihtiyacı uçak üzerinde fiili olarak çalışan teknisyenlerdir. Mühendis sayısı her zaman kısıtlı olmuştur ve bundan sonra da artacak gibi görünmüyor. Tabii ki az da olsa bir miktar mühendise ihtiyaç duyulabilirse de asıl ihtiyaç teknisyene yönelik olacaktır.

Peki, 1+4 olarak mezun ettiğiniz bu gençler nasıl iş bulacak? Asıl sorun burada. Adı mühendismiş teknisyenmiş, o başka bir konu. Önemli olan bu mezunların iş bulabilmesi ve aldıkları öğrenime göre nitelikli işlerde çalışabilmeleri.

Hadi diyelim ki mühendislik eğitimi verilen ama isimlerini “eleman” olarak düzenleyerek saçmalayan YÖK, bu gençlere mutlaka farklı bir isim bulacaktır. İsim bulacaktır ama iş bulabilecek midir? Sektörün teknisyen veya mühendis ihtiyacı bugün ve yarınlar için planlanmış mıdır?

Aslında sorun sadece ismin değişmesi ile bitmiyor. Önemli olan iş bulabilmek. Mühendis ismi altında 10 kişi ise alınırken 100 kişi teknisyen olarak alındığını düşünelim.  Bu mezun olan arkadaşların “mühendis” olarak işe alımları başlarsa çok az sayıda kabul göreceklerdir. Bu sefer piyasa mühendis denilen ama işsiz dolaşan mezunlarla dolabilir.

Dikkat edin konuya teknisyen mühendis olarak bakmıyorum.  Konuya iş bulabilmenin mühendiste mi yoksa teknisyende mi daha kolay olacağına dikkat çekmek istiyorum

Sektörde hiç kimse emekliliği gelmeden işten ayrılmıyor. Emekliliği gelip emekli olan bile aynı şirkette sözleşmeli olarak çalışmak için torpil arayışına giriyor.

Kaliteli bir firmada iş bulmak üniversite okumaktan daha zor. İTÜ-ODTÜ’nün yanı sıra Eskişehir, Kayseri ve Kocaeli de mezun veriyor. İşverenler önceliği kimden yana kullanacaklardır? İşverenler, bir ondan bir bundan almaya zorlanabilirler mi?  Tabii ki hayır.

Peki, boşta kalanlar işsiz mi dolaşacak? Türkiye’de üniversite mezunu işsiz sayısı kaç?

Lisanslı ve C/S bir teknisyen olmanın bir dolu avantajı var. Örneğin uçuş görevlerine gidebilirler. Yurt dışı meydana tayin olabilmeleri mümkün.  Orada yüksek standartlarda maaş+ araç+ kira yardımı, mesai, alabiliyorlar. Yurt içinde çalışanların da, Pazar yevmiyesi, vardiya primi uçuş, geçici dış görev gibi avantajları olabiliyor.  Sakın ola ki o ekstra imkânları kısıtladılar demeyin… Çünkü o tür bir değişlik varsa siz çalışanların beceriksizliğinden olmuştur derim. Çünkü Sizlere verilen haklar geriye alınıyor veya azaltılıyorsa burada suç sizlerin seçtiği derneğin ve sendikanındır.

İngilizcesi çok iyi olan lisanslı C/S teknisyene ihtiyaç her zaman olacakken mühendis ihtiyacı fazla olmayacaktır. Çünkü ülkemizdeki havayolları ve uçak bakım organizasyonları işletmecidir. Uçak veya parça imalatı yoktur. Tabii ki TAI ve TEİ gibi imalatçı firmalar hariç.

İsim mi yoksa alınan ücret mi önemli deseler birçok kişi ben alacağım rakama ve avantajlara bakarım diyecektir. Bu tür maddi avantajlar mühendis kadrolarında pek olmaz.

Teknisyenin adı dünyanın her yerinde ingilizce “Engineer” olarak geçiyor. Ben de THY’de müşteri uçakları şefi iken apron kartımda Engineer yazdığını bir köşe yazımda belirtmiştim. Çünkü yabancı havayolları, uçaklarına giren kişinin hangi unvanla girdiğine dikkat ediyor. Bir zamanlar EL-AL seferleri yapılırdı. Bu uçaklardaki korumalar uçağa gelen kişilerin kartlarına bakar, öyle içeri alırlardı.  Yabancı havayollarının birçoğu da aynı şekilde uçaklarına giren ve çıkanlara dikkatli bakıyorlar. Sırf bu nedenle bile unvanlar Engineer olarak değiştirilmelidir.

Hiç unutmam. toulouse de A-310/300 fark kursundaydım. Dernek başkanı olduğumdan çalışma şartlarını, kılık kıyafetlerini yakından göreyim diye hangarlara girmiştim. Uçakların üstünde arı gibi çalışan insanları gördüm. Hepsi iş kıyafeti olarak tulum giymişlerdi. Ancak anlayamadığım, bazıları turuncu tulumlu bazıları kirli beyaz renginde tulum( iş kıyafeti) ile çalışmalarıydı.

Tabii ki hemen sordum. Bu arkadaşlar neden farklı renkte iş kıyafeti giyiyorlar dediğimde bana turuncu tulumlular mühendis diğerleri teknisyen demişlerdi. Kısaca mühendis ve teknisyenler birlikte çalışıyorlardı. İşte asıl istenilen bu olmalı.

Gençlerin unvana bakmaları şimdilik normal. Hepsi özel şirketlere girecek değil ya… Kamu şirketlerinde önemli. Kamu şirketleri tahsil seviyesine göre ücret öder. İşte bu mağdur arkadaşların asıl sorunu bu olmalı. Sektörde  iş bulamazsak kamuda buluruz mantığı güdüyorlar.

Dışarda sorduklarında mühendisim demek başka, teknisyenim demek başka ama boş bir etki yapabilir.

TAİ, TEİ, Boeing ve Airbus gibi hava aracı üretimi yapılan firmalarda tabii ki popülerlik mühendislerde olup maddi olanakları teknisyene göre daha yüksek olabilir. Ülkemizde uçak bakımı yapılan organizasyonlarda yukarıda anlattığım gibi bu mümkün değil.

Kısaca havayollarının yetişmiş teknisyene ihtiyacı var. Masa Mühendisine değil. Tabii ki masa mühendisine de yan gelip yatıyor diyemeyiz. Onlarında kendilerine göre iş planları var. Ancak sayıyı abartmamak lazım.

Keşke Toulouse da ki Airbus tesislerinde gördüğüm gibi mühendisi, teknisyeni birlikte çalışsalar. İşin ideali bu ama gel de bunu sektördeki havayollarına anlat…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Öne Çıkan Yorumlar

  1. 4 yıl önce

    Ülkemizdeki mevcut koşullar ve yönetim zihniyetiyle doğru ve gerçek eğitimin verilmesi,alınması çok zor hal böyle olunca da olumsuzluklar hayatın her yerinde her şeye yansıyor ve ısrarla da düzeltilmiyor sonra da dışa bağımlılık,ucuz iş gücü,beyin göçü,yetersiz ve kalitesiz üretim,haksızlık,çekişme,ayrımcılık,torpil vs gibi ülkemizi ve milletimizi ekonomik,sosyal vs derinden etkileyen sorunlar sıkça yaşanıyor maalesef. Fransa,Almanya,Amerika vs gibi her bakımdan gelişmiş ülkelerdeki çalışma ve yaşama şartlarına,insana verilen değere,adalet sistemine,eğitim kalitesine mevcut kafayla erişmemiz hayal ne yazık ki…

25 Yorum

  1. 4 yıl önce

    Sefa Bey çok rica ediyoruz Onur Air çalışanlarını gündem yapın bu durum çok acil

    Cevapla
  2. 4 yıl önce

    Yok mu yeni bir Haber Onur Airden?

    Cevapla
  3. 4 yıl önce

    Ben ne demek istediğinizi anlayamadım bu yazıda Sefa Bey. Teknisyen olarak çalışacak arkadaşlara mühendis denmesi bu arkadaşların işe alım oranını ya da çalışma koşullarını neden etkilesin ki? Sizin de söylediğiniz gibi eski ismiyle “teknisyen” şu anki ismiyle “eleman” olarak adlandırılan bu kadroya çok ihtiyaç var, unvan mühendis olarak değiştirildiğinde bu ihtiyaç azalmayacak ve seve seve aynı sayıda alım yapmak zorunda kalacaklar, sadece lisans mezunu olan bu arkadaşların hak ettikleri unvan verilmiş olacak. Yine aynı şekilde lisans mezunu olan ve ağır bir eğitimden geçen bu arkadaşların yönetici pozisyonlara geçme şansları da hak ettikleri gibi verilmiş olacak. Sizden bu konuda çok daha net çok daha keskin bir yazı beklerdim, mesela “bu arkadaşlar 4+1 yıllık ağır bir ‘teknik’ eğitimden geçen lisans bölümü mezunları olarak ‘mühendis’ unvanını sonuna kadar hak ediyorlar ve şirketlere maliyeti ne olursa olsun bu unvan yök tarafından kesinlikle verilmelidir” gibi. Yazıda bu şekilde açık bir ifade bulamasam da böyle düşündüğünüze inanmak istiyorum.

    Cevapla
    • Yönetici 4 yıl önce

      Değerli kardeşim; Yazıda ne anlatmak istediğimi yazarak anlatmak çok zor. Çok ama çok uzun bir yazı olur ve ben yazmaktan sen okumaktan bıkkınlık gelirdi. Ancak bu konu hakkında daha önce bizzat konuştuğum arkadaşların ne demek istediğimi anlamıştır. Ben konuya 30 sene bilfiil calıştığım ve emekli olduğum 2006 yılından sonra da hiç kopmadığım havacılık sektöründen deneyim ve bilgilerime istinaden bakarak yazdım.
      Kısaca anlatmaya calışayım.
      Özellikle ünvanların karın doyurmadığını biliyorsundur diye düşünerek yazmaya calışacağım. Ülkemizde herşey var mı var mantığında yapılıyor. Toplumun ihtiyaçlarını gidermek için bir çok alt yapısız icraatleri gözlemliyor olmalısın. Bir dolu alt yapısı yeterli deneyimli hocası olmadan okullar açılıyor. Bu okulları açanken,öğretim kadroları yeterli sayıda ve deneyim ve bilgiye haiz mi,değilmi demeden kervan yolda düzülür diyerek açılıyor. Ancak “kervan yolda düzülürken” bir çok eksik ve yanlışı da beraberinde getiriyor. Ancak siyasiler için önemli olan sayı…Kaç tane üninersite kaç tane yüksek okul var ona bakıp siyaset yapıyorlar.Sonra da bilgili ve deneyimli hoca bulmak için uğrasıp duruyorlar.
      Bu uygulamalardan bir tannesi TYP ler. Ben kayseri,kocaeli ve istanbulda bir çok yüksek okula giderek öğrencileri ve hocaları aydınlatmaya calıştım.
      Ancak işin içine para girince, hiç bir hoca ekstra yapacakları görevden kaçmadı.
      Kısaca alt yapısız bir yapılanma var.
      Sektör başka düşünüyor eğitim başka yoldan gidiyor. teknisyene,doktora,mühendise vs vs…İhtiyaç mı var. Hemen bir okul açılıyor ve öğretim kadrolarının ve alt yapılarının yeterliliğine bakmadan mezun veriyorlar.
      Halbu ki sektörde ki mühendis ve teknisyen yetiştirirken kaç tane havayolu kaç tane havalimanı var,gelecekte ne kadar hangi ünvanda elemana ihtiyaç duyulacak bakan yok. Yukarıda yazdığım gibi onlar için” “var mı var” ve hele binayı yapalım,boşta kalan öğrencileri oraya sokalım daha sonra da hoca arayışlarına başlarız diyerek işe koyuluyorlar. Bunlar benim yüksek okullarda verdiğim sunumlarda gözlemlediğim konular. Yurt dışındaki organizasyonlara bakan yok. Onların eğitim kadrolarını inceleyen yok. Örneğin yetersiz atölyeleri var. Hava kuvvetleri tarafından yollanmış çok eski versiyon ve günümüzde kullanımayan motorlar verilen eğitime uygun değil.
      Mezun olan teknisyen-eleman veya mühendis sektöre geldiğinde neye uğradığını şasırıyor. Kısaca herşeyi sektörün içindeyken öğreniyor. Bir nevi usta-çırak ilişkisi…Yurt dışında böyle değil.Oturmuş bir eğitim sistemleri ve takım taklamatları var.
      Yorumum uzuyor. Kısaca yeterliliği olmayan bir ülkede yeterliliği tartışılacak mühendis ve teknisyen yetiştirilmeye calışılıyor. Bu yetersizlik YÖK dede mevcut. Uçak mühendisine ihtiyaç ne kadar ona bakan yok. Ben okulu mu acarım derslerimi veririm (dersleride doğru dürüst veriyorsalar tabi ki) gerisinden bana ne denince işte böyle saçmalıklar yaşanıyor.
      Benim yazdığım yazı bizzat içinde yaşayıp gözlemlediğim konuyu içeriyor. Benim ki tavsiyeden öte gidemez. Kısaca top bende olsa inan ki bu saçmalıkları yaptırtmazdım. Şimdi sizin bir sekilde ekmek yemeniz lazım. Bu aksaklıklara rağmen önce iş bulmanız şart. Teknisyen deyip geçmeyin onlardan da müdür ve yönetici olabiliyor. Arzu ederseniz sizlere sanat enstitüsü mezunu bir kaç müdür ismi bile verebilirim. Yani sektör ünvan tanımaz. Sektör kim işini iyi yapıyor ve bilgi ve deneyime sahip ona bakar.
      İşin aslı benim Airbus tesislerinde gözlemlediğim GİBİ mühendis ve teknisyenlerin birlikte calışabilmesidir. Sizler önce bir sekilde işe girin sonra elinizdeki yeterli veya yetersiz bilgilerle aldığınız diplomayı kullanacak yer buldupunuzda oraya geçiş yapabilirsiniz.
      İlla da ben ya mühendis kadrosu ile işe girerim yada bu işi yapmam kardeşim derseniz, çok uzun sene bekleyeceğinizi söyleyebilirim.
      Konuyu tam olarak yine anlatabildiğimi sanmıyorum. Bir gün bir yerde karsılaşırsak çok daha detaylı anlatabilirim. Yarım saatte yazdığım bu yazı anlatarak beş dakika sürer ve soru cevaplara gecerdik. Neyse sonuç olarak hayırlısı neyse o olsun diyeyim. Bekleyip göreceğiz. YÖK ün uçak teknisyeni nedir mühendisi nedir,ne kadar ihtiyaç var,alt yapımız var mı diyemeyen kadrosunun Avrupa standartlarına geçmesini…Sefa İnan

      Cevapla
  4. 4 yıl önce

    Uzayda ağaç, bitki, akarsu olmadığı için maden ararken solcu kesimden ağaçlar kesiliyor nehirlerimiz kirleniyor diye feryat figan duymadan sakin kafa ile çalışacaz her yeri kazıp madenleri çıkaracaz, çok şükür 

    Cevapla
  5. 4 yıl önce

    Geçen haftalarda köşenizde yer verdiğiniz ATA Derneği bu konu hakkında bir çalışma yapıyor. En son kendi sayfalarında bir kesit paylaşmışlardı. Umarız sizlerin ve personelin desteğini bulurlar ve başarılı olurlar. Camiaya hizmet eden herkese selam olsun.

    Cevapla
  6. Çok güzel izah etmişsiniz ODTÜ -İTÜ mezunu ile kayseri veya bir başka sehirde ki eğitim kalitesi aynı mı? Sektörün mühendis ihtiyacı varsa önceliği onlara verir.

    Cevapla
  7. 4 yıl önce

    Öncelikle konuyu anladığınızı sanmıştım. Ne yurt dışındaki okullardan haberiniz var ne Türkiye’deki HUBFlerde sağlanan yeterliliklerden.Lise mezunlarının yeterliliğini saatlerce eleştirebilirsiniz ama uçak bakım mühendislerinin yeterliliğini eleştirmeye gerekçe bulamazsınız.Gerek okullardaki hangarlar , atölyeler, laboratuvarlar hepsi yurt dışıyla benzer standartlarda.Unvan değişince masa başında çalışacağımız algısı yaratmaya çalışmışsınız ama uçak bakım mühendisleri canlı uçaklar üzerinde çalışıyor bunu biliyorsunuz. Lisanslandırma ile gelen unvandan da bahsetmiyoruz ama konuyu oraya çekiyorsunuz.Bilinçli bir algı olduğunu düşündürdü bu bana. Üniversitelerin ilgili bölümlerinden diye olan ilanla , teknisyen alınıyor oysa teknisyen lise mezunudur. Emeğimiz de senelerimiz de sömürülüyor.Ben olsaydım olamazdı ben tekniğin hakkını korurdum demişsiniz ama şuan bunca ilerlemeye rağmen kasti yanlış algı yaratmışsınız.Lobi faaliyetlerinden bahsedip destek olacağınıza algı yapıyorsunuz. Ve,hayır öyle olmayacak. Dernekten de tanıdığım ve uzun süredir yazılarını takip ettiğim ettiğim kişiydiydiniz. Çoğu arkadaşımın ,benim de içinde bulunduğum derneğe rağmen bu yazıyı yazmış olmanız hayalkırıklığı.

    Cevapla
  8. 4 yıl önce

    İTÜ’nün eğitimi yetersiz olduğu için tasarım yerine bakım sektöründe çalışıyor Uçak Mühendisleri ve Uzay Mühendisleri herhalde. Bu vesileyle belki seviyelerini ODTÜ ayarına getirirler ve eğitimini almadıkları bakım sektörü yerine tasarımda görev yapıp bir türlü göklere çıkamayan yerli uçağı üretirler. Unvanı alıp odamızı kurduğumuzda kanun nizam tanımayan bu lobiden geçmişin hesabını soracağız ve odamızın gücü ile istihdam sorunu yaşamayacağız. TYP saçmalıklarını kaldıracağız.

    Cevapla
  9. 4 yıl önce

    Ucakta hayatında çalışmamış , hiç tecrübesi olmayan hocalardan 5 yıl boyunca eğitim aldınız diye , tam donanımla ise başlıyormuş gibi typlere saldırmayı bırakın bence . Yurt dışında da böyle programlarla mesleğe başlanıyor, hatta . Bence shyolar kapatılsın. 5 yıl gereksiz zaman kaybı. 5 yıldan önce de kimse b1-b2 olmamalı.

    Cevapla
  10. 4 yıl önce

    Sefa abi yazmışsın ya, 100 kişi alınacaksa 90 teknisyen 10 mühendis diye, biz o 10 kişilik kadroya da talibiz. Çok rahat yaparız. Yeterliyiz. Yoksa teknisyenlik yapmayacağız diye bir dava yok. Şu açıdan bence sektöre ivme katar, sırt sırta çalıştığınız adam yönetici olacak, teknisyeninin neler yaşadığını bilecek. Diğerleri gibi tepeden inme, hiçbir şey bilmeden konulara girmeyecek. Bu olay kesinlikle teknisyenin işini rahatlatır. Mevcut durumda teknisyenlerin dertleri kendi arasında dönüp duruyor. Bu unvan meselesi çözülürse, uzun vadede çok büyük bir rahatlama getireceği aşikar.

    Cevapla
  11. 4 yıl önce

    Sefa abi yazıyı ve bir yorumunu okudum çok üzüldüm . Ünvan karın doyurmuyor demişsin . Maalesef sen bile böyle düşünüyorsan biz bırakalım bu işi , vazgeçelim mücadeleden . Bizim durumumuzu anlayacak adam bile böyle bir cümle kuruyorsa , yukarıdaki yönetici neler demez bizim için . Sence bizim derdimiz masabaşı çalışmak mı ? Ünvanımız olsun bize saygı duyulsun mu ? Asla böyle bir derdimiz yok . Hakkımız olanı alacağız , hakkımız olan yerlerde gerekirse yönetici , gerekirse mavi yaka pozisyonunda çalışacağız . Havacılık sektöründe hiçbir zaman bize saygı duyun , yaptığımız işin önemine varın gibi bir isteğimiz olmadı ancak iç huzurumuz için yaptığınız algılara boyun eğmeden bu işin peşinden gideceğiz. Bakım sektöründe emeği kim veriyorsa pastadan payını alacak . Kimseye hakkımızı yedirmeyiz , o kişi sen olsan bile .

    Cevapla
    • Yönetici 4 yıl önce

      Sevgili kardeşim yazı ile düşüncelerimi aktarmak zor oluyor. Karsılıklı konusabilsek beni daha iyi anlardın. Kimseye hakkımızı yedirmeyiz kelimesi güzel de benim le ne alakası var onu anlayamadım. Hak yemeye mi çalışıyorum ki ben. Ben mevcut resmi yorumluyorum. Senin bilmediğin calışma ortamını anlatmaya calışıyorum. Ben aynı Airbus dan verdiğim örnek gibi tüm teknik elemanların birlikte calışmasını tavsiye ediyorum. ELEMAN ismine en çok tepki koyanlardan biriyim. Sizlere sitemi açıp dertlerinizi anında yayına veren benim. Kısaca sizden daha çok ben destek vermeye calışıyorum. Beni anlayamıyorsunuz. Yazıyla anlatamıyor da olabilirim. En iyisi insallah istekleriniz olur da bizzat siz yaşananları yorumlarsınız. Siz daha maç yapılacak sahada yaşananları bilmiyorsunuz. Bu yazım kalıcı internet ortamından seneler sonra bile bulunabilir. İnsallah istekleriniz olur ve sonra da konuşma imkanı bulabiliriz. Sen uzaktan (hangar dışından) ben içerden (hangarın içinden) konuşmaya calıştığımız müddetce anlaşmak zor.

      Cevapla
  12. 4 yıl önce

    Sefa abi 2020 pandemi de anadolu uni. Ugmb bölümünden mezun oldum. Sizi 1 yıldır takip ediyorum ve yazılarınızı çok beğeniyorum. Bunları size saygımı ve sevgimi kazanmış biri olarak söylüyorum. Yazınızda çok önemli bir noktaya değinmişsiniz ve tamamen size katılıyorum. İnsanların tepki göstermelerinde ki sebep şu olabilir. Talep edilen ünvan Uçak Bakım Mühendisi ve bu ünvan dahilinde isteyen havacılık şirketlerinde uçak bakımı üzerine isteyen ise tei,tai,aselsan gibi savunma sanayi şirketlerinin uygun mühendislik bölümlerinde çalışabilecek veya kamuda çeşitle alanlarda istihdam edilebilecek. Bu konuda uzman değilim , yazdıklarımı konunun takipçisi olduğum için okuduğum haberler ve yazılardan yorumladım. Benden çok daha tecrübeli ve bilgilisiniz yanlış birşey yazdıysam lütfen yanlışımı düzeltin. Sefa abi birde senden abi tavsiyesi istiyorum. 1 yıldır teknisyen alımı olmuyor malum pandemide uzuyor. Bu süreçte 1 yıldır iş bekleyen bir anadolu mezunu olarak bana ne önerirsin siniz? Neler yapmalıyım nasil değerlendirebilirim bu boslugu? Krizi firsata cevirmek icin yapabılecegim birsey var mi?

    Cevapla
    • Yönetici 4 yıl önce

      Anadolu işsiz teknisyene; Pandemi dönemi bitmeden bu soruna cevap vermem çok güç. Ancak pandemi sonrası her havayolu dolu dizgin uçmaya calışacaktır. Çok uçuş çok bakım ve çok arıza demektir. Dolayısiyle mevcut kadrolar yetmeyebilir. İşte ancak o zaman işe alımlara yol verebilirler diye düşünüyorum. Hayırlısı neyse öyle olsun insallah

      Cevapla
  13. 4 yıl önce

    Ülkemizdeki mevcut koşullar ve yönetim zihniyetiyle doğru ve gerçek eğitimin verilmesi,alınması çok zor hal böyle olunca da olumsuzluklar hayatın her yerinde her şeye yansıyor ve ısrarla da düzeltilmiyor sonra da dışa bağımlılık,ucuz iş gücü,beyin göçü,yetersiz ve kalitesiz üretim,haksızlık,çekişme,ayrımcılık,torpil vs gibi ülkemizi ve milletimizi ekonomik,sosyal vs derinden etkileyen sorunlar sıkça yaşanıyor maalesef. Fransa,Almanya,Amerika vs gibi her bakımdan gelişmiş ülkelerdeki çalışma ve yaşama şartlarına,insana verilen değere,adalet sistemine,eğitim kalitesine mevcut kafayla erişmemiz hayal ne yazık ki…

    Cevapla
  14. 4 yıl önce

    Sefa Abi mühendis ve teknisyen birlikte çalışacak merak etme. Uçak Bakım Mühendisi ve Uçak Bakım Teknisyeni el ele verip beraber çalışacaklar. Dediğiniz ülkemizde olacaktır.

    Cevapla
  15. 4 yıl önce

    Merhaba hocam. Bu sene yks’ye hazırlanıyorum. Hedefimde mühendis olmak var. Bu yazıyı görünce üşenmedim hepsini okudum yorumlar ve cevaplar da dahil. Kısacası çok faydalı oldu bu yüzden teşekkür ederim. Havacılık sektörüne dair son zamanlarda sebebsiz bir ilgim ve merakım oluştu. Açikçası ne tesadüftür ki bu yazıyı da tam vaktinde okumuş oldum. Sanırım muhendislik olarak pek çok sektörde sorunlar var örneğin çevre mühendisliği, inşaat mühendisliği vs. Bu da beni korkutuyor açikcasi gelecege dair. Şu anda en çok istihdam sağlayan sanırım elektrik ve elektronik ve bilgisayar muhendislikleri. Ustte de belirttiğim gibi havacilik ve ucak teknolojisi ile ilgi merakim var eger bu iki bolumden birinde(elektrik ve elektronik ya da bilgisayar muh.) tercih yaparsam havacilik ile alakali olarak çalısabilirmiyim eğer var ise hangi alanlardir bunlar kisaca cok vaktinizi almak istemem eger yazarsaniz cok memnun olurum. Saygilarimla..

    Cevapla
  16. inşallah mühendis ve teknisyen bir arada çalışacak . Uçak bakım mühendisi ve liseli,habomlu teknisyen arkadaşlarımız arasında tabi ki bir fark olmalı .

    Cevapla
  17. 4 yıl önce

    Karseşim bu nasıl kriter ?Lise eğitimi görmüş mezunla 4 yıllık fakülte eğitimi görmüş adamı , sadece modül sınavlarını geçmesi koşulu ile aynı yetkiyi veriyorsunız lisanslı olarak , böyle saçmalıl hangi çalışma alanında var , lise mezunu adama lisansmı verilir ?Teknik destek Personeli lisans alıyor , Easa buna ne diyorn?

    Cevapla
  18. 4 yıl önce

    Uçak bakım mühendisi gibi bir kavram olamaz…Diplomada uçak bakım uzmanı yazmalıdır..Kimse uçak mühendisliği eğitimi veriyorum tekniker olarak işe giriyorlar diyemez…Ders isim ve içeriği aynıymış gibi görünebilir ….Öyleyse bu adaylar uçak_ uzay havacılık mühendisliğine girsinler görelim..Öyle çok cüzi puan alıp ben uçak müh’ üm DİYEMEZLER!!!!

    Cevapla
  19. 4 yıl önce

    Kaç haftadır bu tartışmayı takip ediyorum. ODTÜ ve Boğaziçi kurulduktan sonra İTÜ’lülerde eziklik mi oluştu acaba? Başka kimsenin mühendislik hakkını tanımıyorlar ve kıskanıyorlar. O zaman bizden çok cüzi puan alan İTÜ’lülere mühendis yerine uzman unvanı verilsin. Yurtdışındaki ve yurtiçindeki müfredatı özellikle inceledim. Uçak Bakım Mühendisi ve Aviyonik Bakım Mühendisi gibi bir unvanı kesinlikle hakediyorlar. Yıldız Teknik’in müfredatı farklı. Yıldız Teknik’in müfredatı Aviyonik Mühendisi unvanını hakediyor. Malum lobinin Türkiye’nin mühendislik ve mimarlık eğitiminin doğru yapılmamasında da çok büyük payı var.

    Cevapla
  20. 4 yıl önce

    Asıl sorun üniversite ve mezun enflasyonu. Bu kadar çok üniversiteye gerek yok. Üniversite okul değildir, yüksek lise hiç değildir. Üniversite bilim yuvasıdır. Modüllerini vermiş lisans almış herkes ucak bakim muhendisidir.

    Cevapla
  21. 4 yıl önce

    man-x boş konuşuyorsun. öncelikle shyo giren öğrencilerin puanı zaten çoğu mühendisliğe yetiyordu. ayrıca e-5 kenarında bir sürü tabela üniversitesi var ve barajı geçen istediği mühendisliği okuyabiliyor. bunlara ünvan verirken sıkıntı olmuyor da shyo ünvan verirken mi sıkıntı oluyor? dünyanın her yerinde bu bölümün adı uçak bakım mühendisliği.

    Cevapla
  22. 4 yıl önce

    yurtdışı ilanlarına baktığınız zaman aslında fark açık lisansı olan adam engineer. lisansı olmayan boya, hidrolik, koltuk gibi atölyede çalışanlara teknisyen deniyor. yani thy de kare mühür yuvarlak mühür hesabı. he türkiyede bu iş düzelir mi ? hayır.

    Cevapla