Ey koltuğunu muktedir sananlar… Dijital takip iz peşinde…

Değerli Okurlar,

Geçtiğimiz hafta milli bayrak taşıyıcımız THY Sidney destinasyonunu da açarak büyük bir hayali ve tarihi bir başarıyı gerçekleştirdi. Küresel uçuş ağının 6 kıtada 351 destinasyona ulaşması gerçekten büyük bir başarı ve gurur verici bir tablo. Neredeyse dünyanın her kıtasına ve ülkesine uçuş ağı ile göklerdeki başarımızın en önemli mimarları olan kaptan ve kabin memurlarına da ayrıca teşekkür borçluyuz.

Tüm zorluklara ve yoğun tempodaki baskılara rağmen işlerini çok büyük özveri ve ciddiyetle yapıyorlar. Gergin havalimanı trafiklerine, zaman zaman küresel ölçekte sistem arızalarına rağmen süreci en az zaiyatla onlar göğüslediler. Yeri geldi hastalık raporuna, yeri geldi en saçma şikâyet ve raporlamalara rağmen işlerini sabırla yapmaya, her uçağa binen yolcuyu evinde ağırlarcasına misafir etmeye devam ettiler.

Tabii bu operasyonların tümü bir vücudun uzuvları gibi bütün olarak uyum içinde hareket edebilirse başarıyı yakalayabilirsiniz. Yer hizmetleri ve teknik personellerinde buradaki özverisi özellikle pandemi döneminde uçakların bakımlarını tüm risklere rağmen ücreti düşürüldüğü halde aksatmadan büyü bir özveri ile yapanların da hakkını yememek lazım. O dönemde kargo uçaklarına dönüşüm ve oradaki boşluğun doldurularak ciddi karlar elde edilmesinde herkesin çok büyük emeği var.

Bunlara da Göz Atabilirsiniz

Türk Hava Yolları, İstanbul-Beyrut Uçuşlarına Yeniden Başladı

Kabin görevlileri sanıldığı gibi değil! Elektrikli uçaklar nasıl havalanacak?

A350-1000 ile THY’nin Uçuş Haritası Genişliyor

Lakin başarılarıyla övündüğümüz, fedakarlıklarıyla gurur duyduğumuz bu sistemin ne yazık ki bazı kronikleşmiş sıkıntıları da artarak devam ediyor. Bunu da her defasında çok açık biçimde ortaya koyuyoruz. Ey koltuğunu muktedir sananlar, yönetilirken yönettiğini sananlar, yöneticilik oynayanlar, liyakatsiz çapsız yalaka takımı, sizler bu başarının en utanç verici karelerisiniz. İçinizde adaletli ve başarılı vicdanları tenzih ediyorum ama maalesef gücünü makamından alan acizlerin yaptıklarının da yanlarına kar kalmasını istemiyorum.

Özellikle fişlemeciler, kendi dünyanızdaki pisliklerinizden habersizce başkalarına kusur tevdi edenler… Sessiz sedasız bir biçimde insanları kuru bir maille kapının önüne koyanlar, aldığınız ahların, onca haksızlıkların vebalinin yükünü nasıl taşıyacaksınız. Kendi ihanetlerinizi, kendi istismarlarınızı, kendi ahlaksız ve haksızlıklarınızı siz herkesten daha iyi biliyorsunuz. Adam kayırma, haksız istihdamlar, liyakatsiz terfiler ve adamına göre muamele edenler, sizin aslında ne kadar korkak olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Neredeyse sosyal medya avcılığına kadar düştünüz. Utanmasanız dijital takip sistemi kurup kimin ne yiyip ne içtiğine kadar ineceksiniz. Sevmediğiniz ve kendinize düşman bildiklerinize selam verenlere elinizde olsa nefes dahi aldırmayacaksınız. 

Bu mu büyüklüğünüz bu mu sizin idareciliğiniz. Yıllarca emek verip ömrünü mesleğine adamış insanları kendi zihninizin çelişkilerine göre mi yargılıyorsunuz. Ölçünüz nedir, kriterleriniz var mı? Kimden nerden hangi bilgi ya da belgeye dayanarak bu kararları alıyorsunuz? Hukuk bu işin neresinde? Tüm hayatını alt üst ettiğiniz insanları neyle suçlandıklarını dahi bilmeden hangi hakla kapının önüne koyuyorsunuz. Demek ki gerekçeleriniz hukuki ve ahlaki zeminle örtüşmüyor. Demek ki izahı sizi zorda bırakacak ki susuyorsunuz. O halde bu işin kanunsuz ve ahlaksız tarafları da var. İstihbarat kurumumu yönetiyorsunuz havacılık şirketi mi belli değil. İnsanlara korku, kaygı ve endişe pompalayarak, onları huzursuz etmekten bu başarıları gölgelemekten başka bir işe yaramadığınızı bilin. İnsanlar bu yüzden mutsuz ve huzursuz. Sokaktaki adaletsizliğin, işinde mesleğinde de kara bir bulut gibi üzerinde dolaşmasından bıkmış halde. Ekonomik istikrarsızlıklar, haksız ve fahiş fiyat artışları gelecek ile ilgili kaygılar yetmez gibi şimdi bir de ya bir gün benim de bir açığımı yakalarlarsa paranoyası yarattınız. Yahu açık dediğiniz nedir ya… Ya sizin açıklarınız ne olacak?

Acaba insanları haksız yere suçladıklarınız karşısında, gerçekte sizin işlediğiniz suçlar bilinse ne olurdu? Bence siz hesabını veremeyeceğiniz kararlarla işlediğiniz suçların bir gün ayyuka ya çıkmasından da korkun! İşinden soğuttuğunuz, aidiyet duygusunu yıprattığınız en önemlisi güven ve adalet duygusunu neredeyse tamamen ortadan kaldırdığınız insanların yüzlerine dikkatlice bakın… Sevgiden mi korkudan mı bu sessizlik?

Hepinize sağlıklı ve iyi bir hafta diliyorum…