Değerli okurlar, her ülkenin temel hedefi tam demokrasiye ulaşmak olmalıdır. Sandık, demokrasi için gereklidir ama tek başına yeterli değildir. Hak ve özgürlükler yoksa, kullandırılmıyorsa o ülkede tam demokrasiden söz edilemez. Gelin bugün işçi-işveren ilişkilerinde, çalışma hayatında demokrasi kavramına göz atalım.
Demokrasi;
– İstediğin sendikayı seçebilmek, faaliyetlerini beğenmediğin sendikayı eleştirebilmektir. Bu eyleminden dolayı patronun “Ne güzel sendikanız var, ne gerek var başka sendikaya?* diye ahkam kesmemesidir.
– Sendika seçme özgürlüğünü kullananların işverenin baskı ve tehdidi ile karşılaşmamasıdır.
– İşçinin değil, işverenin yanında saf tutan sarı sendikaya sesini yükseltebilmektir.
– İşverenin mobbingine, baskısına, yıldırma politikalarına karşı durabilmek, bu nedenle işini kaybetme riski ile karşılaşmamaktır.
– “Ekmeğini ben veriyorum” diyen işverene “emeğimin, alınterimin, bilgimin, birikimimin karşılığını alıyorum” diyebilmektir.
– İşverenin kölesi olmadığını, onun tek taraflı dayatmalarına mecbur olmadığını haykırabilmek, bunun içinde biraraya gelebilmektir.
– Fikrini açıkça, korkmadan söyleyebilmek, taleplerini yüksek sesle dile getirebilmektir.
– Sivil Toplum Kuruluşlarına, sendikalara verdiği aidatların eş-dost-akrabaya peşkeş çekilmesine, zenginleşme aracı olarak kullanılmasına karşı hesap sorabilmektir.
– Sivil Toplum Kuruluşlarının, sendikaların yönetimlerine aday olma tercihini özgürce kullanabilmek, işverenin açık veya örtülü baskısı ile karşılaşmamaktır.
– Toplu İş Sözleşmelerinde üyelerini satan sarı sendikaların yakasına yapışabilmektir.
– Liyakatsiz yöneticilerin hukuksuz, keyfi ve sadistçe uygulamalarına karşı hakkını arayabilmek, hukukunu koruyabilmektir.
– “Ölümü gösterip sıtmaya razı eden” işverene DUR diyebilmektir.
– “Böyle gelmiş, böyle gider.” Kolaycılığına ve umutsuzluğuna kaçmadan, taşın altına gövdesini koyabilmektir.
– Birleşebilmek, örgütlenmek, hak için, adalet için, çocuklarının geleceği için özgürce biraraya gelerek güçleri birleştirebilmektir.
– Çatıya çıkan işsiz, çaresiz kabin memurunun yanında durabilmek, onun sesine ses olabilmektir.
DEMOKRASİ;
Korkmamaktır,
Susmamaktır,
Konuşmaktır,
Hakkını talep etmektir.
Haksızlığa karşı durabilmektir.
İtiraz etmektir.
Hesap sormaktır.
Protesto ve boykot hakkını kullanmaktır.
Şimdi diyeceksiniz, ortalık güllük gülistanlık da, biz bunları yapmadık mı? Unutmayın demokrasi varsa bunları yapmak zaten kolaydır. Önemli olan zor şartlarda bu ilkeleri hayata geçirebilmektir.
Kasım – Aralık aylarında havacılığımızda genel kurullar var, Ocak ayında da THY’de 27. Dönem Toplu iş Sözleşmesi görüşmeleri başlayacak. Hareketli bir döneme girerken “neler yapılabiliri” hatırlatayım dedim. Umarım işe yarar !
Anamızı da alıp gidebilsek keşke… Dediğin gibi köleliğe devam.
O zaman ağlamayacaksın. Köleliğe devam.
Korkmamaktır, Kısmen tamam. Susmamaktır, Tamam Konuşmaktır, o da tamam Hakkını talep etmektir. İstesen ne değişecek vermiyorlarHaksızlığa karşı durabilmektir. Haksızlık ülkemizde tır biz de karşıdan karşıya geçen…İtiraz etmektir. Almıym canım FETOcu damgası yemek istemiyorumHesap sormaktır. Kimi kime şikayet ederek. Yargıtay kararını uygulamayan bir şirket var. Bakınız “THY” Protesto ve boykot hakkını kullanmaktır. yok öyle bi hakkımız grev hakkımızı aldılar protesto edebileceğimizi mi zannediyorsunuz. Buradan atıp tutmak kolay insanlar zaten borç batağına evlerini geçindiremiyorlar. ses çıkaracak halleri kalmadı.