2020 Yılı Şubat ayının başından itibaren Dünyamızı giderek artan bir şekilde etkileyen ve halen etkisini devam ettiren Corona Virüs salgını, kargo uçuşları dışında hemen hemen tüm uçuşların durdurulmasına, birçok havacılık çalışanının, işten çıkarılmasına veya ücretsiz izne gönderilmesine neden oldu.
Ocak 2020 içerisinde, böyle bir salgının tüm havacılık dünyasını bu şekilde etkileyebileceğini tahmin etmek zordu. Kimsenin aklına bile gelmezdi. Tek tahmin edebilenler, Astrologlar ve Cumhurbaşkanlığı oldu. Astrolog 2019 yılı içinde, 2020 başında bir ciddi krizin veya salgının olabileceğini öngördüler.
13 Nisan 2019 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/5 sayılı Genelge’de, Küresel Grip Salgını (Pandemi) konusunu ortaya konmuş, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına, gerekli tedbirlerin alınması ve hazırlıkların yapılması yönünde talimat vermiştir. Genelge ile ilgili linki burada paylaşmak istiyorum. https://www.resmigazete.gov.
Ülkemizde kontrol altında tutulmaya çalışılan, Corona Virüs salgını, umarım, Nisan 2020 içerisinde aşağı yönlü bir eğilim ile giderek azalır ve hayatımızdan uzun bir süre çıkar gider diye ümit ediyorum.
Bu salgın ile birlikte, çok sık duymaya başladığımız yeni dünya düzeni tabiri, arkasında bazı yeni oluşumları da getiriyor olabilir. Bu kapsamda, işyerleri, çalışma şekilleri, uzaktan çalışma yöntemleri, performans bazlı ve iyi çalışanların daha çok kazandığı, hakkını elde edeceği, torpil yerine liyakatın, tecrübenin, yeteneklerin ön plana çıktığı bir insan kaynakları yaklaşımı, iyi bir liderlik olgusunun yerleşeceği, insanları insan yerine koyacak, adil, tarafsız ve dengeli bir tutum ve davranışların hakim olacağı, iyi ve açık bir iletişimin olacağı, çalışanların fikirlerine saygı duyulacağı, dedikoduların olmayacağı yeni bir düzenin ve sistemin tasarlanması, kuralların iyi belirlenmesi ve uygulanması çok çok önem arz etmektedir.
Belkide Corona virüs salgını, bizlere bir mesaj vermek istiyor olabilir. Arkasında ne var şimdilik tam olarak bilemiyoruz. Ancak, herşeyden bir hayır çıktığına inanıyorsak, biz bunu iyi görmeli ve iyi okumalıyız. İyi insan olabilmek, etrafındaki insanlara saygı duymak, yüksekten bakmamak, elde edilen bilgi ve tecrübeleri paylaşmak, çevreye ve doğaya zarar vermemek, dünyamızda bizimle birlikte yaşamaya çalışan diğer canlılara kötü davranmamak, onları korumak ve gerekiyorsa beslemek, gibi birçok açıdan değerlendirmeli ve Corona Virüsün mesajını iyi okumalıyız.
Özet olarak bize, (olmayanlara), Adam gibi Adam olun diyor olabilir.
Sivil Havacılığa dönecek ve bakacak olursak, 2020 yılının ikinci yarısında, sivil havacılık nasıl bir yol izleyecek? Yol haritası nasıl şekillenecek? Tüm uçuşların ve işlerin durduğu bu zaman içerisinde, reorganizasyon konusunda detaylı çalışmalar yapılmalıdır. Şirketlerin büyüme stratejilerini bir daha gözden geçirmeli, çok büyümek yerine, göreceli bir şekilde, adım adım ve finansal yapısını daha da güçlü tutmak suretiyle, daha emin adımlarla geleceğe yürümelidir diye düşünüyorum.
Sivil Havacılık, bu tür riskler ve krizlere karşı çok kırılgan bir yapıya sahip görünüyor. Son 10 yılda, İflas eden şirketlerin listesini yapsak, çok şaşıracağımıza eminim. Kimlerin ortadan kaybolduğunu görmüş oluruz ve listede gördüğümüz bir şirket için, bu şirkette vardı dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Bu kapsamda, sivil havacılığın daha sağlam temellere oturtulması, önümüzdeki yıllarda bu tür salgınların tekrarlanma olasılığı dikkate alınarak daha gerçekçi ve sağlam adımların atılması, devletin de kural koyucu olarak, şirketlerin finansal yapılarını daha iyi inceleme, ayrılan karşılıkların risklerle orantılı bir şekilde olmasını sağlama, yetkin yöneticilerin başarılarını, performansını izleyebilecek şekilde bir kontrol sistemleri ortaya konulmalıdır.
Son olarak, bu global pandemiden en az zarar gören şirket, Atlasglobal olmuştur demeden geçemeyeceğim. Çalışanlara vaatler verilerek, yalan söylenerek, çok mağdur edilmiştir. Corona virüsün ilk vakaları, Kasım ayının sonunda Çin’de tespit edilmiştir. Zamanlamayı dikkate alarak, Atlasglobal’in Patronu, çok iyi zamanlama ile, uçuşlarını, 25 Kasım 2019 da durdurmuş, niye bilemiyorum ama, 21 Aralık 2019’da tekrar uçuşa başlamış, sonra 7 Ocak 2020’de tekrar birçok uçuşunu tekrar sonlandırmış veya sonlandırmak zorunda kalmıştır.
Tüm bu süreçte, maaşların ödeneceği, borçların ödeneceği, parasal bir sıkıntının olmadığı şeklinde sözler verilmiş ve açıklamalar yapılmıştır. Kulağımıza gelen ve yaklaşık 100 Milyon Dolar borç söylentilerini duyduğumda, ilk söylediğim şey: “Hiçbir akıllı iş adamı (vefakar olmayan), bu kadar borcu ödemez, Atlasglobal bu kadar parayı 10 yılda kazanamaz, kazanamayacaksa bu borcu neden ödesin” dedim ve maalesef iflas ile sonuçlandı. Yani, bu salgın krizinden en karlı çıkan şirket, bilin bakalım kim oldu. Atlasglobal.
Daha sonrasında, Bakırköy Adliyesi’ne sunulan iflas başvurusunda, beyan edilen borcun, 220 Milyon Dolar olduğunu duyduğumda, maalesef düşündüklerim doğru çıktı ve gün geçtikçe, bu iflas olayının çok iyi bir planlama ile yapıldığı ve çok iyi yönetildiğini görüyorum. Ben yine de, Atlasglobal’in patronu Murat Ersoy’un, yaklaşık 7 Milyon Dolar civarındaki personele olan borçlarını, ödeyeceğini ve bunu bir vefa borcu olarak yapacağını, hiç kimseye borçlu kalmak istemeyeceğini düşünüyorum. İnşallah yanılmam.
Önümüzdeki dönemde, bu ve benzer salgın krizlerine karşı, öncelikle devletin güçlü olması, şirketlerin de güçlü ve dayanıklı olması, yöneticilerin, sadece şirkete ve patronuna değil, aynı zamanda, çalışanlara, çalışanların çocuk ve ailelerine, birlikte çalıştığı firmalara, diğer firma çalışanları ve onların ailelerine karşı sorumlu olduğunu bilerek ve hiçbir zaman unutmadan çalışmalı, ilkeli, etik, saygın, büyük düşünen, çalışanları çözümün ve ilerlemenin bir parçası olarak gören, iyi bir liderlik sergileyen yönetimlerin olmasını çok isterim.
Biz çalışanlarda aynı şekilde, şirketi ve kendi geleceğimiz için, verimli çalışan, öz saygısı olan, işini en iyi şekilde yapan, ailesine bağlı, işini sürekli geliştiren, önerilerle iyileştiren, yapıcı eleştirilere açık, daha iyi nasıl yapabilirim diye düşünen, kendini eğiten, teknolojiyi takip eden ve işine uygulayan, maliyetlerin azaltılması imkanlarını gören ve uygulayan, öneride bulunan, emeğinin karşılığını alan, kendine iyi bakan, çalışmak kadar kendine zaman ayıran, ailesi ile birlikte iyi zaman geçiren bir kişi olmalıyız. Önce iş değil, önce insan diyebilen, insana yatırım yapabilen bir birliktelik çok daha önemsenmelidir. Şirket yönetimleri, Personel, Servis, Profit (PSP) Felsefesini benimsemeli ve bunu her alanda uygulamalıdır. Yani önce çalışana iyi bakmalıdır. Sonrası kendiliğinden gelir.
İş hayatında çalışma saatleri daha dengeli olmalı, haftada dört gün çalışıp 3 gün izin yapan bir iş modeli benimsenmelidir. İşte iken, çok çalışmak değil, akıllı çalışmak, yorucu değil keyifli çalışmak, üretici olmak, sorunun değil çözümün bir parçası olmak, iş ve yaşam kalitesini artıracaktır. Bu kapsamda, şirketler kendi yapılarını reorganize etmeli, düşünme toplantıları yapmalı, çalışanların belli bir sayısı, yapılan üst düzey toplantılara davet edilmeli, onların aidiyet duygusu daha da geliştirilmelidir.
Dileğim, ara vermiş olduğumuz havacılık faaliyetlerinin, yeniden ve kısa bir süre sonra, yeniden başlamasıdır.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyor, Koronasız günler diliyorum.
Yazar: İdris Elmas – Sivil Havacılık Emniyet ve Güvenlik Uzmanı
Bir kere havacılığın tüm kuralları yeniden yazılacak.
1- Arz, talep dengeleri tümü ile değişecek, havacılık sektöründe çalışan hiçbir kişi, pilot ve teknik ekip başta olmak üzere (ben de pilotum) asla eskiden olduğu gibi yüksek ücretler alamayacak. Tüm çalışanların at gözlükleri çıkarıp bu gerçeği kabullenmesi lazım.
2- Sektördeki oyuncu sayısı azalacak. Zaten küçük kar marjları ile yürüyen bu sektörde sadece finansal yapıları güçlü şirketler ayakta kalacak. Eskiden olduğu gibi 5-10 uçaklık şirketler seri olarak piyasadan silinecek.
3- Low Cost operatör sayısı artacak (ben Pegasus da çalışmıyorum ama itiraf etmeliyim ki Low Cost işini en iyi bu şirket götürüyor). Pegasus low Cost mantığı ile operasyonlarına başladığında uçan hemen herkes bu kadar dar koltuk aralığı olur mu, veya su bile parayla satılır mı diye ağladı ama dönüp dolaşıp yine onlardan bilet aldı.BugünAmerika’nın doğu yakası ile batı yakası yaklaşık 5 saatlik uçuştur ve istisnasız uçan şirketlerin tamamı Low Cost’tur.
4- Charter uçuşları büyük oranda tarihe karışacak. Daha doğrusu minimum seviyelere düşecek. Zira tur operatörleri tüm uçağın riskini almak yerine tarifeli uçuşlardan blok bilet satın almayı tercih edecek.
5- Riski dağıtmak ve piyasada rekabet edebilmek adına Point to Point uçuşlar yerine transit uçuşlar daha büyük öneme sahip olacak. Onun için piyasada ki oyuncular minimum 100 uçaklık büyüklüğe çıkacak. Hal böyle olunca küçük oyuncular doğal olarak piyasadan silinecek,
6- Uzakdoğu merkezli oyuncularla transit yolcu taşıma anlaşması yapabilen Türk şirketleri piyasada ki rekabet gücünü artıracak.
7- İleride oluşabilecek Corona türü felaketlerde daha az hasar görme adına Havayolu taşımacılığı yapan şirketler uçakları finansal kiralama yerine satın almayı tercih edecek.
8- Türkiye gibi işçi haklarının daha sıkı korunduğu ülkelerde bu kurallar işveren adına daha çok yumuşatılacak (tüm batı aleminde ne ihbar süresi, ne de kıdem tazminatı var).
Hacim şimdi bende 320 737 tiplerim var ben özelde boşta kalır mıyım sen onu söyle
Allah bilir. İşsiz kalırmısın bilmem de aç kalmazsın.
Murat ERSOY Allah seni bildigi gibi yapsin,bu halde binlerce insani ortada biraktin yalanci;iki yuzlu bir adam olmanin gurursuzlugunu omrun boyunca tasiyacaksin;carptigin paranin sana hayirmi getirecegini zannediyorsun,en kotu seyler seni bulacak cunku hak denen sey baska bir sey,bak sana bir sey soyleyeyim “Alma mazlumun ahini cikar aheste aheste ” demisler senden de cikacak emin ol.Allahim sana havale ettik arkadasi tabiki yancilarini unutmadik onlarinda belasini verirsen minnettar oluruz.
bir charter firması neden,nasıl ve ne amaçla 220 milyon dolar borç yapar,tüm varlığı leasing olan bir firmaya bu kadar borcu yaptırtan şey nedir..