Değerli okurlar, kapitalizmin acımasız yüzünü gösterdiği sektörlerden biri de havacılık. Kar maksimizasyonu için personelini insanlık dışı koşullarda çalıştırmak artık sıradanlaştı. İnsanların hayatı artık “iş”ten ibaret neredeyse…
Nefes almadan uçan pilotlar yorgun. Kümülatif yorgunluk daha büyük bir sorun. Her sorunu para ile çözeceğini düşünen anlayış ise “ikinci pilot bile milletvekilinden fazla maaş alıyor” hesabı ile insanları tepe tepe kullanabileceklerini düşünüyorlar. “Çok para verirsek az dinlendirir, çok uçururuz, para da iyi olduğu için ses çıkaramazlar.” yaklaşımı uçuş emniyetini ciddi biçimde tehdit ediyor. Sevgili yöneticiler, bu insanlar etten kemikten, sinirden ibaret. Robot değil. Bir milyon lira da versen, yeteri kadar dinlenme imkanı tanımazsan, sosyal hayatına, ailesine ayıracağı zamanı bırakmazsan soruna, sıkıntıya davetiye çıkartırsın. 80 model arabaya istediğin kadar Ferrari için üretilmiş özel yakıt koy sürat yaptıramazsın. Kadranındaki azami hızı 260 km gösteren son model araban bile olsa, sürekli 260 ile gitmeye kalkarsan araban seni yarı yolda bırakır.
YA ÇALIŞMA KOŞULLARINDAN DOLAYI SAĞLIĞI BOZULANLAR…
Bakın, sadece son 11 ayda 3 kaptan pilot görevde iken yaşamını yitirdi. Nedim Baykara Pekin’de, Kayhan Alakoç Gana!da kalp krizinden vefat etmişti. Geçen hafta ise, İlçehin Pehlivan Seattle-İstanbul seferinin hemen başında ilk gelen bilgilere göre beyin kanaması geçirerek aramızdan ayrıldı. Pehlivan kaptan diğer iki kaptan gibi iş kazasında vefat etti. Ama yetkili sendikanın sitesinde yayınladığı başsağlığı mesajına bakıyorsunuz, “iş kazası” tabiri kullanılmıyor. Sanki kaptan, yazlıkta tavla oynarken yaşamını yitirmiş. Ya diğer iki kaptan için ne yazmışlar diye baktım. Başsağlığı bile dilememişler. Buradan anladığım, Baykara ve Alakoç laptan Hava İş üyesi değil demek ki… iyi de birader bu insanlar dayanışma aidatı ödemiyor muydu? Onu geçtim, geçmişte belli bir süre de olsa sizin üyeniz olmamışlar mıydı? Hani niye çelenk göndermedin desem, “üyemiz değil ki, sen bir çelenk kaç para biliyor musun?” diyeceksiniz de, alt tarafı sitende beş kuruş maliyeti olmayan bir başsağlığı mesajı yayınlamak da mı zor? Ayıp denilen bir şey var…
Bu kayıplar bildiklerimiz… İş başında ölen iş kazasına kurban giden kabinden, yer personelinden, teknikten kimbilir kaç kişi var? Ya ağır çalışma koşulları nedeniyle sağlığını kaybeden, Anadolu tabiri ile “dert sahibi olan” ve bu nedenle işyeri dışında yaşamını yitirenler?
Daha fazla para kazanmak için “Kar odaklı işletmecilik anlayışı” kazalara, ölümlere davetiye çıkarıyor. Havacılık sektöründe de “kaptanım çok zor durumdayız, uçuş tebliğ edebilir miyiz* repliğini duymayan pilot var mı? Ya da ekip eksikliğinden iptal edilen seferleri? İstirahat aldığı için parası kesilmesin diye hasta hasta uçuşa giden ekipleri bilmeyen var mı?
Çok uzağa gitmeye gerek yok. Pandemi döneminde Eurocontrol verilerine göre THY ilk sırayı kimseye kaptırmadı ! Pegasus’un da maaşallahı vardı, hep ilk 10’un içindeydi. Diğer havayolları korkudan uçamazken veya sınırlı sayıda uçuş yaparken kasaları doldurmaktı amaç… Çalışanlarının hastalanmasına, hatta ölmesi pahasına… Dahası, coronayı atlatanların ileride ne gibi yan etkilere maruz kalacağı da bugün bile bilinmiyor.
HAVA İŞ’E GÖRE KAZALAR ÇOĞUNLUKLA “KİŞİSEL KAYNAKLI ” İMİŞ !
Peki bizim Hava iş ne yapıyor? Üyeleri otobüslere doldurup Abant’a götürüyor, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği eğitimi verdiriyorlardı. Parasal açıdan bakıldığında de bayağı bir rakam tutuyordu bu geziler. Araya pandemi girince ara verilen eğitimler tekrar başladı. Haklarını yemeyelim, 3 ayda bir işverenle toplanıp işçi sağlığı ve güvenliği konularını da görüşüyorlar. 2022 yılında sendikanın ISG duyurusundaki şu cümleye takılmıştım: “2019 ile 2022 yılları kıyaslandığında özellikle ‘Kişisel Kaynaklı’ kazaların ciddi oranda arttığı tespit edilirken, ilgili kazaların değerlendirilmesi adına ayrıca bir toplantı yapılmasına karar verilmiştir. “ Cümlede “kişisel kaynaklı” ibaresinin tırnak içine alınması gösteriyor ki, iş kazalarının artışı personelin hatalarından kaynaklanıyormuş. Sendikamızın ve işverenimizin kabahati yokmuş !
Peki bundan yaklaşık 6 yıl önce Hava iş’in yayınladığı bildirideki “2017-18 yıllarında uçak içinde 55 kabin memurunun bayıldığı” ifadesini nereye koyacağız? Ağır çalışma koşullarından dolayı insanların sağlığı bozuluyor. Biz o zaman “uçakta sinir krizi geçiren, üstünü başını parçalayan kabin memurları var.” diye yazdığımızda, ciddiye alan olmamıştı … Sayın sendikamız “Ayılana gazoz veren, bayılana kapıyı gösteren” THY uygulamasına karşı ne yaptı bugüne kadar? Hasta olduğu için rapor almak zorunda kalan yüzlerce kabin memuru kapıya konulurken niye sesi soluğu çıkmadı?
Hava iş aynı bildiride bakın başka neler demişti:
“Bulaşıcı hastalıklar açısından dünyanın birçok riskli bölgelerine gönderilmemize rağmen; uçuş planı üzerine not düşerek, sıtma kartı ve kiti vererek kanun önünde kendini aklamaya çalışıyor ama bu riski alan personele aldığı riskin karşılığını bile vermeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Birçok arkadaşımız sıtma oldu, hatta tifo olan bile oldu. Tifo olan arkadaşımızın kaldığı otelden alınan su numunesi de Tifo çıktı. Herşey tüm açıklığı ile ortaya çıktığı halde sırf arkadaşımızın parasını kesebilmek adına bu durumu iş kazası olarak bile değerlendirmediler
Özellikle sağlık sorunları söz konusu olunca uçuş parası kesmek için şirket elinden geleni yapıyor.”
BUNLARI YAPMIYORSAN, İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ HİKAYE…
Tespitler güzel de, yıllardır bir arpa boyu yol alınamadığı da ortada. Oysa havacılık sektöründe, işçi sağlığı ve İş Güvenliği denilince akla;
– Dinlenme sürelerinin makul ve kaliteli olması,
– Çalışma sürelerinin insan limitlerini zorlamayacak şekilde planlanması,
– Sosyal hayata zaman ayrılması,
– Kullanılan malzeme, ekipman ve kıyafetlerin sağlık ve güvenliğe uygun olması,
– Ofislerde çalışanların fiziki koşullarının insanca bir çalışma düzenini ile bağdaşır olması,
– Çalışanların işe gidiş-gelişlerinde her türlü tedbirin alınması,
– Çalışanların özellikle uçucuların sağlıklarının sürekli takip edilmesi gelmelidir. Bir düşünün bakalım, bu sayılan majör önlemlerin kaçı uygulanıyor?
TEKNİSYEN TUNA BEKEN’İN ÖLÜMÜNDEKİ SORUMLULAR 9 YILDIR BULUNAMADI (MI ?)…
Hava İş demişken uçak bakımında görevli iken apronda geçirdiği iş kazasında yaşamını kaybeden Teknisyen Tuğrul Tuna Beken ile ilgili Hava İş Başkanı bundan 9 sene önce bakın neler söylemişti:
“Hava-İş’in avukatı teknisyen kardeşimizin hakkını aramaya devam edecek. Bu konuda davamızı ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Tuğrul Tuna Beken’in ölümünde bir sorumlu varsa, bir ihmal olmuşsa bunu mutlaka ortaya çıkaracağız. Bunu bir daha Tuğrul Tuna Bekenler ölmesin diye yapacağız. “
Dönemin Hava İş Genel Teşkilatlanma Sekreteri Mustafa Akgün de Tatlıbal’dan geri kalmamıştı:
“Sebebi ne olursa olsun Hava-İş Genel Başkanımız Sayın Ali Kemal Tatlıbal’ın da destekleriyle komisyon olarak bu soruşturmayı neticelendirip, eğer sorumlu varsa gereken cezayı almasını sağlayacağız. Çünkü bizim için önce çalışanlarımızın iş güvenliği gelir.”
Sahi ne oldu rahmetli teknisyenin davası? UTED, TALTA ve Hava İş’in kurduğu komisyon ne gibi sonuçlara vardı? Sorumlular bulundu mu, cezalandırılmaları için gereken adımlar atıldı mı? Atlamış olabilirim, sayılan Sivil Toplum Kuruluşları bizi aydınlatırsa seviniriz…
AL PARAYI, BOŞVER SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ…
Bugün THY açısından baktığınızda, Toplu Sözleşme ile teminat altına alınması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği maddeleri Toplu İş Sözleşmesindeki diğer idari maddeler gibi tartışılmadan bir gecede imzalanıyor. % 64 zammı alan yetkili sendika memnun, maalesef çalışanlar da bu konuyu sorgulamadan alacakları zamlı maaşları hesaplıyor.
Sonrasında THY’den gelen prim müjdesi ile sağlık ve güvenlik bir tarafa bırakılıyor. İşveren de “O kadar para veriyoruz, itiraz etmeden fedakarlık yapın“ yaklaşımını açıkça söylemese bile hissettiriyor.
İşte işin asıl üzücü yanı da bu… Parlak bir bilanço ve yüksek bir kar için plan-proje yapan, işçi sağlığı ve güvenliğini çok da dikkate almayan işveren ile çalışma şartlarını, sağlık ve güvenliği aklına bile getirmeyen alacakları maaş zammına, prime, kar payı gibi ekstra gelirlere odaklanan çalışanların aynı ortak paydada buluşması ne kadar acı… Maddiyat ve para her olumsuzluğu kapatan bir şal gibi adeta…
Oysa İşverenin, işçisinin sağlığını gözetme borcu var. İnsanları çalıştırıyorsan önce kendi sorumluluğunu yerine getirecek, her türlü önlemi alacaksın.Bir selam da SHGM’ye yollayalım. Pilotların 60 yaşına kadar her yıl, 60 yaşından sonra girdiği periyodik muayeneleri gözden geçirmekte fayda var. Bu konuları , havayolları , dernekler, sendikalar ve yetkili hastanelerle biraraya glerek masaya yatırmak da SHGM’nin görevi.
Ama temel sorun, hiç kuşkusuz insan limitlerini zorlayan deyim uygunsa “adamı hasta eden” çalışma koşulları. Havacılık işletmeleri sorunun çözümüne buradan başlamalı bence…Biraz az kazanın ama özellikle uçucu personelin sağlığını koruyun. Daha az uçurun, daha fazla dinlendirin…
Sayın THY yönetimi, İş Kazasında ölen işçiye verdiğiniz 280.000 TL’ye 25 yaşında onikinci el bir araba alınabiliyor, onu da hatırlatmış olayım.
Hava İş’in Ağustos 2022 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği toplantısına ilişkin bildirinin son cümlesi ile bitirelim yazıyı:.
“Maymun Çiçeği Virüsü” hastalığının seyri hakkında bilgilendirme yapılmıştır.”
Hava iş’in ileri görüşlülüğüne hayran olmamak mümkün değil ! Daha 2 sene öncesinden Maymun Çiçeğini gündeme getirmiş sayın sendikamız. Vallahi maymunu falan bilmem ama şu havacılık sektöründe çok sayıda şebek olduğu muhakkak…
Yaşamını yitiren Pehlivan kaptana Allah’tan rahmet, ailesine ve havacılık camiasına başsağlığı diliyorum. Bu acı kayıp nedeniyle, New York belediye Başkanına verilen “beleşten biraz pahalı” biletler konusunu önümüzdeki yazımızda işleyeceğiz.
Güzel yazmışsınız da hakkını aramayan,
tepki vermeyen,umursamayan,şark kurnazı,haklarını başkalarının aramasını bekleyen,birlik olmayan çalışanların hiç mi suçu yok?
Tk da herkeste bir wdebody bekleme merakı var…Bu olanları gördüklerinde(artık 60 yaşını bile göremiyor kaptanlar) belki vazgeçer sağlıklarına önem veren bir planlama olacak şekilde kariyerlerine yön verirler…