Değerli Okurlar,
Geçtiğimiz hafta Ahmet Bey’in sosyal medya hesabı üzerinden jump seat koltuklarla ilgili açıklaması ve sonrasında yayınlanan duyuru Teknik A.Ş çalışanlarını derinden üzdü. Yıllar boyu çok uzun çabalar sonucunda sicil sıralamasına göre pass ve ced bilet kullanımına geçilmiş ve yıllarca tamir ve bakımını yapan personele 2. sınıf muamelesi sona erdirilmişti. Bu her ne kadar bazı kesimler tarafında rahatsızlıkla karşılansa da doğru olan yapıldı. Eskiden bir genel müdür yardımcılığına bağlı olarak çalışan personeller tüm hakları ile kurulan THY TEKNİK A.Ş.’ye geçirilmiş ve tüm haklarının korunacağı o dönemki yetkililerce teminat altına alınmıştı.
Lakin sonraki dönemlerde hem ücret ve unvan bakımından hem sosyal ve ekonomik açıdan THY A.O. ile Teknik A.Ş. arasında farklı uygulamalarla bir iştirak şuuru oturtulmaya ve 2.sınıf bir muamele kanıksatılmaya çalışıldı. Biz he ne kadar sendikaları veya personel profilleri farklı da olsa neticede aynı şirketin aynı uçağın uçması için birlikte çalışan ve aynı makamlardan yönetilen bir yapı olduğunu çok iyi biliyoruz. Her zaman adaletsizliğin ve ayrıcalıkların yarattığı zararları hep bir birlikte gördük. Bu tarz size göre küçük ve basit görünen kararlar bence çok büyük yaralara yol açıyor. Aidiyet ve işe karşı motivasyonu düşüren, değersizlik duygusu ile öfke arasına sıkıştıran bir ruh haline dönüşüyor. Bence bu konudaki hatadan mutlaka geri dönülmeli. Ya herkese eşit muamele ile aynı sistem devam etmeli yahut başka güvenlik vs. gibi kaygılarınız varsa tüm sivil yolculara jump seat koltukları kapatılmalı.
Emeklilik Yasası Kanunu
Gündemimize sürekli gelen diğer bir konuda yeni bir emeklilik yasası kanunu ile alakalı. Bu durum hemen hemen her kademe ve unvandan kişilerde derin tedirginliklere ve ciddi kafa karışıklıklarına neden olmuş. Olayın özü şöyle ki; yeni düzenlemeye göre emeklilik dilekçesini 2025’te verenlerde 2024 yılında verenlere göre %30-35 oranında eksi bir fark oluşacak. Her sene belirlenen güncellenme katsayısı ve emekli aylıklarına yapılan altı aylık zamların farklı olması, 5510 sayılı Kanunun bu durumda yetersizliğini ortaya çıkarıyor.
Emekli aylıkları bireylerin tüm çalışma yaşamları boyunca SGK’ya bildirilen prime ücrete esas olarak, kazanç tutarı ve prim gün sayısına göre aylık bağlama oranına göre belirleniyor. Bu durumda yeni uygulamaya göre 1 Ocak itibari ile emekli olacaklara geçtiğimiz Ocakta %49.25, temmuzda ise %24.73 oranında yapılan toplam kümülatif oranı %86.16 olarak belirlenmiş orandan maaş bağlanmayacak.
Yani 2024 yılında emeklilik başvurusunda bulanan bir kişiye ocak ve temmuz aylarında alınan zamlar hesaplanarak bağlanacak miktarın yansıtılmadan ocak ayında belirlenecek artış oranı eklendiğinde %30 üzeri bir kayıp ortaya çıkıyor. Uzmanlar bu kaybın da enflasyonun giderek düşmesiyle telafisinin mümkün olmayacağı yönünde görüşler beyan ediyor.
2025 yılında kıdem tazminatı tavanında yapılacak zam oranı göz önüne alındığında bu makasın açılacağı ve özellikle yüksek prim gün sayısı ve orandan sigortası yatırılmış kişilerin dezavantajına olacağı yönünde bir tablo ortaya çıkıyor. Mutlaka bu konuda emeklilik maaş tahsisinin iyice hesap edilmesi gerekiyor.
Çalışmaya devam ederek daha yüksek ücretlerde bunu absorbe edebileceğini düşünenlerde olabilir. Ama yakın zamanda emeklilik düşüncesi olanlar doğru kararı gecikmeden vermek zorundalar çünkü bu kadar yüksek ekonomik gelgitlerin olduğu ve alım gücünün zorlaştığı bir dönemde ilerleyen yıllarda olumsuz etkilenebilirler.
Yüksek ücretten SGK’ya bildirilen prime esas kazanç tutarı üzerinden primi yatanlara, uzun vadede bir kaybı olmadan daha yüksekten maaş bağlanması mümkün. Ama yakın zamanda emeklilik planı olan ve ocak ve temmuz ayında yapılan zamların aylığına yansımasını isteyenlerin bence yıl sonuna kadar başvurmaları lehlerine olacaktır.
Yüksek ücretten SGK’ya bildirilen prime esas kazanç tutarı üzerinden prim ödeyenlerin çalıştıkça hem kazancı hem de emekli aylığı artacağı için kaygılanmalarına gerek yok. Ayrıca özellikle en büyük sıkıntıların başında eskiden bir dönem uygulandığı gibi emekli olup ayrıca çalışmak isteyenlere bu imkânın sunulması gerekiyor. Özellikle havacılık sektöründe tecrübeli ve verimli çalışanların kıymeti giderek artıyor. Onlardan daha çok faydalanabilecekken bu küçük detaylar yüzünden kaybetmek bence camia açısından büyük bir zarar olur.
Hepinize sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…
Yılda 1 kez çıktığımız yaz iznimize pass bilet kestiğimiz halde 1 yıllık ao personelinin jumseat alınıp bizim uçağa alınmadığımız dakika bu şirketten istifa etmeye karar verdim. Yıllardır hat bakımda canımızı dişimize takarak aman şirketimiz zarar görmesin diye kendimizden vererek özveriyle çalıştım. Lakin en son yaşanan şey ben neden burası için çalışıyorum diye sorgulamama sebep oldu. Kaç yıllık cs im, 1 yıllık ao personeli önüme geçti. Artık dış istasyonda uçağınız kaldığı zaman o 1 yıllık ao personelini uçağınızı kurtarmak için jumpseat ile yollarsınız Ahmet Bolat Bey. Yetişmiş personelin istifasının önünü alamayacaksınız. Bu furya artarak devam edecek. Gün gelecek teknisyen ne istiyorsa verin diyeceksiniz ama iş işten çoktan geçmiş olacak. İkitelli sanayiden getireceğiniz ustalarla size uçak bakımda başarılar.
Ahmet bolatın sebep olmuş olduğu istifa furyası kısa vadede hem thyye hem de türk havacılığına darbe vuracak. uçağı release eden CSlerde aidiyet duygusu yerlerde. Jump seat senin olsun Almanya’da 5000~ euro maaş benim.
Aynı olay benim de başıma geldi. 2 kişiydik genç arkadaş AO çalışanı, ben teknik çalışanıydım. Uçak full doluydu. 2 jumpseatten 1 ine onu aldılar. Sonra kapılar kapandı, ben bakakaldım. İçimden “demek ki 20 yıllık emek boşaymış” dedim. Gerisin geri evime döndüm. Başka diyeceğim yok HAKİM Bey.