3. HAVALİMANININ SAHİBİ THY Mİ?
Geçtiğimiz günlerde İstanbul havalimanına inemeyen uçaklar gündemin ilk sıralarına oturmuştu. Havalimanının kurulduğu bölge konusunda bundan 6 yıl önceki tartışmalar tekrar başladı. Kuvvetli rüzgârdan dolayı inemeyen uçaklara ilişkin tartışmalar sürerken bu kez de şiddetli yağmurun sebep olduğu aksamaları konuşmaya başladık. Böyle bir durumda açıklamaların peş peşe gelmesi ve kamuoyunun aydınlatılması gerekmez miydi? Peki, ne oldu, bir bakalım…
Bu konuda topa ilk giren THY Genel Müdürü Bilal Ekşi oldu. 17 Mayıs’ta kuvvetli rüzgârlar nedeniyle 468 seferden 7 adedinin başka meydanlara divert ettiğini açıkladı. Yeterli görmemiş olacak ki, 3 gün sonra, 2017 ve 2018 yıllarında Atatürk Havalimanına inemeyerek divert eden uçakların listesini yayınladı. Şimdi soralım, meydanın yeri yanlış değilse, kuvvetli rüzgârlar karşı konulamayacak bir doğa olayı ise, bu açıklamayı yapması gereken THY Genel Müdürü müdür? Tamam, hava trafiğini idare eden DHMİ… İyi de, yolcu bunu bilmez ki! Kaldı ki, yaşanan aksaklıkların temelinde havalimanının yeri ve konumu var. Dolayısı ile aksamalar yanlış yer seçiminden kaynaklanıyorsa buna cevap vermesi gereken kurum siz misiniz? Ayrıca sorun sadece divert değil ki… Havada tur atarak yakıt yakan uçakları ne yapacağız? Ya Gecikmeden dolayı bozulan tarifeyi, bağlantılı uçuşlarını kaçıran yolcuları, zincirleme rötar etkisini?
“BIRAKIN BU İŞLERİ…”
Olayın ertesi günü DHMİ, 468 uçaktan 8 adedinin başka meydanlara yönlendirildiğini açıklıyor. Aradan 1 hafta geçtikten sonra bir açıklama da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’dan geliyor. Bakan Turhan bakın ne diyor? “Vay efendim, Mimarlar Odası uyarmıştı da burada havalimanı yapılamazmış da, bak rüzgârdan uçaklar inemiyormuş. Bir sürü tezvirat. Bu havalimanının yapılmasına karar verenler, projelendirenler, yapım işini üstlenenlerin hepsi mimar ve mühendis. Her risk ve her ihtimalin hesapları yapılıyor. Uluslararası kuruluşlar da takip ediyor. Bu büyüklükteki yapılara kredi veren kuruluşlarda her türlü risk hesaplamalarını yaptıktan sonra kredi veriyor. Şimdi bütün bu saydıklarım kişi veya yapılar bu havalimanının burada yapılmasının uygun olmayacağını göremedi de sadece bazı muhalif gruplar mı gördü? Bırakın bu işleri.” Bakan bey doğru söylüyor bence de.. Bırakın bu işleri kardeşim… Size ne? Haa, bundan birkaç ay önce yazmıştık. Şu kış ayları geçsin de öyle açın şu meydanı demiştik. Hiç olmazsa hava şartlarından kaynaklanabilecek olayları daha az yaşarsınız… Ama doğa işte bu… Doğa kurallarına kafa tutmaya kalkarsan, rüzgârla, yağmurla senin teknolojini alt ediyor. Bunlar iyi günlerimiz. Sonbahardan itibaren bakalım neler yaşayacağız.
ÇÖKEN PİSTİ DE MÜHENDİSLER YAPMAMIŞ MIYDI?
Bakan beyin demecindeki bir noktayı da atlamayalım. Ne diyor Sayın Bakan? “Bu havalimanını yapanlar da mimar ve mühendis… ” Doğru söylüyor. Mesela, ekonomiyi şu anda yönetenler de veteriner veya kimyager değil. Hepsi ekonomi okumuş insanlar. Maliye bürokrasisi de, Merkez Bankası yöneticileri de… Eleştirenler kim? Onlar da ekonomist… Yani bir meslek grubuna dahil olan herkesin ehliyetli ve liyakatli olduğunu kabul etmek gibi bir mecburiyetimiz yok. Önemli olan sadece eğitim değil. O eğitimde kazandığın bilgi ve birikimi nasıl kullandığın, kendini geliştirip geliştirmediğin… Hastasının karnında makas unutan da cerrah, yaptığı müdahaleyle hayata bağlayan da… Takımını şampiyon yapan da teknik direktör, küme düşüren de… Mesela iki pist başı arasında çok büyük bir kot farkı olan ve sonrasında çöken Gaziantep meydanını yapanlar da mimar ve mühendisti. Bakan bey başka ne diyor? Kredi veren kuruluşlar her türlü risk hesaplamalarını yaptıktan sonra kredi vermişler.Valla bankaların ben böyle teknik hesapların içine gireceğine pek ihtimal vermiyorum.Onlar neye bakar? Hazine veya DHMİ garantisi var mı? Var. Yolcu garantisi var mı? Var… O zaman kesenin ağzını açarlar. Ben söylemiyorum, kim söylüyor? DHMİ eski Genel Müdürü Funda Ocak… Havalimanlarında yolcu garantileri konusunda bakın ne demiş? ” Garanti vermemizin nedeni yatırım maliyeti nedeniyle kreditörlerin cazibe kazanması, bu projeye kredi vermesi için bu garantiler veriliyor. Bir anlamda risk paylaşımı için veriliyor. “
Bu arada, 6 bankanın verdiği toplam 4.5 milyar euro kredinin 3,4 milyar euroluk bölümünün 3 devlet bankasınca (Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank) karşılandığını da es geçmeyelim.
TMMOB NE DEMİŞTİ?
Burada duralım ve Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği(TMMOB) İl Koordinasyon Kurulunun Aralık 2014 tarihli 3. Havalimanı Teknik Raporunun Meteorolojik Değerlendirme bölümüne bir bakalım:
“ÇED Raporunda meteorolojik değerlendirmeler ve hava kalitesi modellerinde Kumköy ve Florya Meteoroloji İstasyonu verileri kullanılmıştır. Yükseklik (ana sondaj verisi) verileri olarak da Göztepe Meteoroloji verilerinden yararlanılmıştır. Öncelikle Florya ve Göztepe istasyonları proje alanına oldukça uzaktır ve iklim olarak daha ılıman bir bölgede yer almaktadırlar. Kumköy İstasyonu ise proje alanına 20-25 km kadar uzakta olup, en yakın meteoroloji istasyonudur. Ancak konum itibarıyla Kumköy bir koyda yer almaktadır ve bu nedenle biraz daha korunaklı olduğu söylenebilir. Proje alanı ise doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgarlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgarı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca THY Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgarlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır. Yılda 150 milyon kişinin taşınacağı bir havalimanında meteorolojik parametrelerin gerçekliğe uygun olarak ölçülebilmesi için proje alanında bir meteoroloji istasyonu kurulmalı ve en az 5 yıllık bir ölçümden sonra projenin yapılıp yapılmayacağına karar verilmelidir. Raporda ayrıca iklim değişikliğinden kaynaklanan riskler (hortum, aşırı sağanak yağışlar ve fırtınalar) de değerlendirilmemiştir. İklim modelleri ile bu riskler değerlendirilebilmektedir.
ÇED Raporu’na göre yılın 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu olan bu kıyı bölgesinde hava taşımacılığı ve piste iniş ve kalkışların fiziksel çevre şartları bakımından sorun yaratabilir .”
Evet, bilim böyle diyor. Unutmadan “Statik ve zemin iyileştirme projeleri için üniversite onayı alınacağı” belirtilmişti. Alındı mı acaba?
9 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Öyle veya böyle bağımlı olan iş ve kariyer korkusu olan bu prof.da olsa,
bu şartlarda çıkan bütün raporların
inandırıcılığ olamaz.
Bağımsız,tarafsız toplum tarafından
kabul görmüş STK lar işin içinde yoksa,işin içinde mutlaka bir ben yaptım oldu egosu yatıyordur.
Ahmet Karakullukçu
Bu ülke böyleleri tarafından yönetilmeye layık mıydı, demek layıkmış. Her toplum hak ettiği gibi yönetilirmiş sözü ne kadar da doğru…
Kis gelsin de belli olsun ak goz kara goz, gonul ister ki kaza bela olmasin, kimsenin cani yanmasin, ama bilimsiz ilimsiz yapilan isler gun gelir birilerini disler, Allah’tan dilerim ki, zarar olacaksa bu ise katkisi dahili olanlara olsun, olmayacaksa hickimseye olmasin.
Neyse İGA yönetimini suçlamadan değerlendirilmiş bir makale olmuş. Başkaları hemen IGA ya vurup duruyor. İGA yönetimi emir kulu ne yapacaktı. meydan yapılırken onlara mı sordular. Laf atacaksanız siyasi otoritelere atacaksınız. Yeni İGA yönetimi geldiğinde iş bitmiş kararlar verilmişti. Onlar sadece işletiyorlar. Alt yapı yapılırken yoklardı ki
”Atı alan Üsküdarı geçmiş”, artık önümüzdeki maçlara bakalım….
Boş boş konusuyorsunuz
Oraya neden rüzgar santralleri kurulu acaba? En basitinden!
Ve o rüzgar santralleri ne zaman kaldırılacak? windshear’da uçak kontrolünün zorluğu malum, windshear bu meydanun rutini, yaklaşma paterninde altınızda veya kalkış hatında bir “rüzgar terminali tarlası” varken bu bölgede nasıl huzurla uçak uçuracaksınız?
İş işten geçtikten sonra tartışmanın kime faydası var? Memleketim her zaman olduğu gibi ben yaptım oldu mantığı ile yönetiliyor.