ZURNANIN "ZART" DEDİĞİ YER..

Sevgili okurlarım; Bu hafta sizlere benim çok önem verdiğim konulardan biri olan ve gün geçtikçe beşeri değerlerin azaldığı bir sistemin getirdiği sancılardan bahsetmek istiyorum.
Toplumlar, değerler sistemiyle kurulur ve yaşarlar.  Toplumu, toplum haline getirip ayakta tutan bilime, kültüre, sanata, felsefeye, yani genel insani birikimlere, yani insanlığın ortak emeğine yaptıkları katkılardır. Bunların yanı sıra bence en önemlisi de ahlak yapısının düzgünlüğüdür. Son zamanlarda bu değerlerde büyük bir erozyon yaşanıyor.
Anadolu insanı muhteşem bir zenginliğin yanında mükemmel özellikleri de bünyesinde barındırır. Alçak gönüllüdür., derindir, hüzünlüdür, yiğittir, nazik ve cömerttir. Kısaca, sözde değil özde insanlardır.
Bunları sizlere tekrar hatırlatma nerden aklıma geldi derseniz buyurun açıklıyayım;
Van da yaşanan büyük depremde ülkemiz insani bir anda eski Anadolu insanının özellikleri olan değerler nedeniyle bir anda özüne dönerek tüm siyasi düşünceler kenara itildi, kavga ve gürültüler durup herkes bir anda yardıma ve oradaki insanların acılarını dindirmeye odaklandı.
Ancak; aramızdan yine bir takım densizler çıkarak bu insani yardımı farklı mecralarda değerlendirme ve insan hayatı üzerinden PR yapmaya çalıştı. Bende anında sosyal paylaşım sitelerinde bu tarz yardım ve bağış yapan kişi-kurum ve kuruluşlara ver yansın ettim.
Bizim zamanınızda büyüklerimiz “Evladım yardım edeceğin kişi seni bilmemeli, alınır, kendini borçlu sanar diyerek yardımın kimden ve kime yapıldığını afişe etmezlerdi. Şimdiki yardımlarda değişti. Anadolu insanının yardımsever özelliği sanırım her konuda olduğu gibi bozularak adeta erozyona uğradı.
İzlediğim kadarı ile;  yardım kamyonlarının üstünde parti isimleri-belediye isimleri veya günlük sohbetlerde, Ben şu kadar yardım ettim, bu kadar yardım ettim sözcükleri gırla gidiyor. Hatta sosyal paylaşım sitelerinde yapılan bağışın reklamını yaparak caka satılır hale gelindi.  Bu tür davranışların bizim zamanımızdaki yardım kültürü ile taban tabana ters olduğunu düşünüyorum.  “Bir elin verdiğini diğer el bilmemeli” sözcüğü şimdilerde “”Bir elin verdiğini cümle alem bilmeli” şekline mi değişti de ben bilmiyorum.
Benim bildiğim yardımın Allah rızası için yapıldığıdır. Dini bilgilerim, okurlarımın çoğu kadar olmasa da, yapılan yardımın riya, gösteriş, ya da çıkar düşüncesinden ırak olması gerektiğini biliyorum. Peki, Van depreminde yaşanan yardım ve bağış toplamalara ne demeli? TV’ lerde isim okunarak, şu kadar veya bu kadar bağış yapıyorum demenin anlamı nedir? Bu kişiler bağışını, kendi başına sessizce yapsa ve bu yardım sadece Allah’la kendi arasında kalsa ne kaybederler ki.  Sektör el yazılar yazdığımdan bu komediyi sektörün en güçlü ve paralı derneklerinden olan TOSHİD in başkanının bağış yapılmasına getirdiği bakışı değerlendirerek yapalım ve birlikte değerlendirelim;
Bu zat-ı muhterem, sektördeki maddi olarak en güçlü derneğin başı. Diyor ki;   Ben şu kadar bu kadar maddi yardımda bulundum ve üyelerimde bulunsun diye üyelerine yönelik bir yazı yazıyor. Bu yazıda medyada yerini buluyor. Airporthaber de bizzat okumuş olmalısınız.
Zat-ı muhterem devam ediyor; “Siz değerli üyelerimizin yaptıkları yardım ile ilgili başbakanlığa sağlıklı bilgi verebilmek amacıyla Perşembe akşamına kadar yapacağınızı bağışların makbuzlarını bizlerle paylaşmanızı rica ederim” Diyor. Düşündüm de, yardım illa ki bağış şekli ile olmaz ki. Bir başkası da daha farklı bir şekilde yardım edebilir. Yok, olmaz illa da makbuz istiyor bu zat-ı muhterem.  Ayrıca, Perşembe son gün diyor:)  Kusura bakmayın gülme işareti bu satırı yazarken gerçekten güldüğüm için samimi olmak adına konmuştur.
Ya çok değerli Zat-ı Muhterem başkan; Sen kendi yaptığın yardımın, Allah’la senin aranda kalması gerekirken, kamuoyuna deklere etmekle kalmayıp diğerlerini de bağışın illa ki maddi olması gerektiğini ve makbuzunun tarafına gelmesini istiyorsun. Neden ki?
Başbakanlık sadece siyasi bir makam olup yardımın miktarı ile ilgilenecek ve bağış yapanları, yaptıkları bağış miktarına göre kategorize edecek değil ya. Başbakanın medyada Perşembe gününe kadar tüm bağışlar bitsin sözcüğünü ben duymadım. Sen neden Perşembe akşamı son diyorsun ki. Cuma günü, başbakanlıkla toplantı falan mı var? Sayın başbakanım bakın ne kadar duyarlıyız diyerek kişisel beklentilerine sıcak zemin mi arıyorsun?   Bundan başka aklıma bir şey gelmedi.
Zat-ı Muhterem bununla da kalmıyor ve devam ediyor. Aşağıdaki hesap numaralarına ileteceğiniz tutarlar, resmi olarak şirketlerinizde “Gider “ olarak gösterilebilmektedir. Diyor. İşte zurnanın zart dediği yer burası.
Malumunuz olduğu üzere, şirketler devlete verecekleri vergi miktarından giderlerini düşer ve geriye kalanı öderler. Bu rakam o yıla ait kurum kazancının %5 inden fazla olamıyor.  Bu bağış kamu yararına çalışan dernek veya kuruluşlara yapılabiliyorken (Örneğin, Kızılay) neden, hangi derneklere yardım yapılması gerektiğini üyelere bizzat hatırlatma gereği duyulmuş ve depremde en önemli görev yapan Kızılay yerine “Kimse yok mu derneği” özel olarak belirtilmiş. Buda İlginç değil mi? Burada bağışı yönlendirme var.
Japonlar VAN depremi için Türkiye Büyükelçiliğinin posta kutusuna isimsiz ve zarfla para yatırıp bağış yapıyorlar. Bizim dinimiz bağışın sessizce kimse duymadan yapılmasını şart koşuyorken, bu Japonlardan bazılarımızın mutlaka ahlak ve görgü dersi alması gerekir diye düşünüyorum.
Kısaca; Vergi devletimizin en önemli gelir kalemidir. Bu vergileri her vatandaş, kurum ve kuruluş ödemek zorunda. Bu vergilerle toplanan paralar bize, yol-su, elektrik olarak geri dönüyor. Şirketler bu bağışı, ceplerinden değil, devlete vermek zorunda oldukları paradan yapmakta.  Bu şekilde düşündüğünüzde, bu bağışı şirketler değil biz Türk halkının yaptığı bir gerçek.  Bağış yapan biz reklam yapan onlar. Ayrıca; Bu vergi açığını devlet nereden çıkartacak? Tabii ki bizlerden. Benzine, mazota, sigaraya, içkiye vb.. Bunlara yapılan her zam vergi açığını kapatabilmek için değil mi?
Burada sorgulanması gereken bir başka husus;  Onur Air in facebook sayfasında beğen şıkkını işaretleyen herkes için 50 kuruş bağış yapacağım demesi nedeniyle Onur Air i taşa tutan okurların, Atlas şirketinin ve sahibinin yine Airporthaber de yaptığı bu reklamlı bağış olayına neden sessiz kaldığıdır.

Exit mobile version