YENİ YILLAR YENİ UMUTLAR VE YAŞANANLAR

-Sana en güzel yıllarımı verdim!
-En güzeli onlar mıydı?
Bu cevabı bir erkek verse kıyamet kopardı.
En güzel yıllar, Türk Hava Yolları’na sadakat ve özveri ile verilen gençlik günleriydi.
Günler, geceler, mesai talimatı olmaksızın yapılan uçuşlar, hep verilen sonra unutulan emekler. Işıklı kaptanın başını çektiği, daktiloda yazılmış onbeşer günlük ekip tahsis programları ile geçen yaşam öyküleri.
Demirkaya Kaptan’a ek görev verdiler. Dispetch Ofis’in başına geçti. Gece saat 23.00, ”Meral” diye seslendi. “Ekibinle birlikte Çınar Otel’e yolluyorum, uçak hangardan çıkınca çağıracağım”.
Yılbaşı günü DC-10 ekibi öğleden beri hangardan çıkamayan uçağı bekliyordu zaten. Grev öncesi Teknik yavaşlatma harekatına geçerdi, biz de sonuca katlanmak zorundaydık.
Çınar’da bir oda verildi. İçinde dört yatak, sıklamen mini etekli üniformalarla sekiz kişi, dört yatağa ikişer ikişer ters-düz mevzilendik. Yatmadık, yatıp uyuyacak sonra da kalkıp hazırlanacak durumda değildik, fazla lüks olurdu.
Çınar’a gönderince mesaiyi kesiyor, ekibi çağırınca yeniden başlatacak, iyi mi? Mesai talimatı başladı da ne oldu?
Mesaisi dolduğu için göreve devam etmeyen ekip teftiş sonunda ceza aldı.
***
Yılbaşı öncesi boş kalmak için verilen dilekçenin kabul göreceğini sanmak fazla saflık olur. Ne yılbaşısı? Öncesinde, sonrasında uçakların full gidip geldiği, ek seferlerin alalacele planlandığı yılbaşı günü nerede olacağınıza, 16 Aralık’da çıkan program karar verir.
60’lı Yılların sonu, Agasi Şen Bey Genel Müdür, bendeniz taze dönem kabin memuru. THY’na girdik ama, özel bir tatlım-kıymatlım durumu var. Türk Hava Yolları seçimlerini kazanmama fena bozulan vali çocuğu, yakışıklı mimar her şeyi altüst etti.
Bebek Belediye Gazinosu dönemin en “in” mekanı. Hanımlarda etekler yerlere kadar, deniz kıyısında ışıl ışıl bir yer. Orada yılbaşı gecesi için yer ayırtmış. Mazeret bulacakmışım, ertesi sabahki nöbete gitmeyiverirmişim….
Mazeret bulmadık ama Bebek’e gittik. Sağa sola bakınırken, bizim yakışıklı mimar birisiyle selamlaşıyor. Başımı çevirdim ve genel müdür ile burun buruna geldim, Agasi Şen! Kalabalık bir grup masasının ortasında oturuyor.
***
Aralık 1979’de yılbaşına günler kala Fokker F28 Samsun-Ankara seferinin son yaklaşmasında radar ekranından kayboldu ve telsiz irtibatını kaybetti. Ankara Çubuk’da bir tepeye çakıldığı açıklandı. Kaza nedeni sis ve türbülans olarak tesbit edildi. Motor ve gövdenin iki ayrı parçaya bölündüğü ve ayrı ayrı yandığı gelen haberler arasındaydı. Ekipten üç kişi hayatını kaybetmişti ve içlerinde Berrin Çivi de vardı. Benim seçip havayollarına yerleştirdiğim güzel gözlü Berrin. Sık sık bana uğrardı, sıkıntıları vardı ve Şişli Koleji’nden mezundu. Benim yönetimde görevli olduğum yıllar…..
Kabin Memurluğu çok kısa sürdü. Elime Muhasebeden bir zarf verdiler. İçinde son aylığı ve uçuş primi, resmi arabayla evine gittim. Mütevazi bir evde hıçkırıklarla sarsılan bir ana boynuma sarıldı. Beni odasına götürdü. Uzun, şık bir tuvalet yatağın ayak ucuna asılmış, altına lame gece ayakkabıları konmuştu. Hiç birisini giyemedi Berrin Çivi!
***
Karaçi’de kaptana verilen oda çok geniş, mutfağı bile var. Zeki Kaptan walkmen’i prize taktı, özel bir düzenek kurmuş, iki de hoperlor, koy kaseti, işte yılbaşı. İstanbul’dan beyaz peynir, lakerda, pastırma filan getirmişler. Mutfağa geçenler tabakları hazırlarken, oda servisi geldi ve masa kuruldu. Oyman kaptanım sizi çok özledik!
***
New York yılbaşı öncesi daha şenliklidir. Ave.5’de kapağı açılınca müzik çalan yeni yıl kartları satarlardı. O zamanlar kartlaşırdık, e-mail, Facebook hastalıklarına yakalanmamıştık henüz. Ne çalacak, tabii JingleBells, bir de kar yağıyorsa tadından yenmez!
Macy’s önünde, tepemden aşağı döne döne, aheste inen kar taneleri altında, minik parkta oturup tadını çıkardım. Burnuma nefis kokular geliyordu. 31st.’e doğru ilerlerken önce hot-dog dükkanına attım kendimi, tabii soğan turşulu olmalıydı ve de hardallı.
Dükkandan çıkıp kokuyu takip ettim ve yılbaşı çamlarının satış yerlerinin önüne geldim. Koku taze çam dallarından geliyordu. Yok, alamadım tabii ama hediyelik eşya dükkanlarını keşfettim. Kapı süsleri ve altından geçerken deliler gibi çalan yılbaşı çanları. Onlar da JingleBells çalıyor.
JingleBells 18ci yy.sonlarında Noel şarkısı olarak kullanılsa da zamanla yılbaşı kutlamalarına kadar uzamış. 1942’de BingCrosby’nin plağı White Christmas tüm zamanların en beğenilen albümü olmuş, 150 milyon baskı yapmış. Ben de sonuna yetiştim.
***
FIRST EVER JINGLE BELLS EXCLUSIVELY WITH AIRCRAFT SOUNDS
 
Efes Oteli’nin yılbaşısı tam bir curcunaydı. Her yılbaşı dışarda geçirilen kutlamalara acırım. Servis felakettir, bayat yiyecek kakalarlar, hindinin göğüs eti gelir ve buz gibidir. Sohbet, muhabbet mümkün değildir. Bağırarak konuşanlardan ve gümbür gümbür çalan orkestradan sadece bakışır,birbirinize gülücükler atarsınız. Yüksel Kaptan otelde kalan iki ekip için yer ayırtmış, bize de katılmak düştü. Yüksel Özyiğit ve Vecihi Serim kaptanlar unutulmadınız!
***
En güzeli Frankfurt’dan gelip gümrükten geçip eve gidecekken, kendimi Cidde uçağında bulmaktı sanırım. Bavulumda palto ve kazakla.
Yılbaşı hikayeleri çok, yerim yok!
Hasan B.Kahraman’ın köşesinde okumuştum; “yaşlanmanın bir tanımı da anıların çoğalmasıdır” diyordu. “O anılar, yerlerine yenileri konmadığından, git gide mayalanıyor ve insan onlardan özgürleşip hareket edemiyor. Ölümler gibi, göçler gibi büyük değişimler insanı anılar denizinde boğabiliyor. Kolay değildir anılara tahammül etmek. Ne kadar hoş olurlarsa olsunlar anılar bir yüktür”.
Hadi biraz daha yüklenelim. Torunlara anlatacak şeyler de olsun. Türk Hava Yolları tarihinde nasıl birbirine sarılıp sahip çıkan, yardımlaşan bir gurubun varlığı konuşulsun. Yeni yılda yeni umutlar doğsun.
Meral Döşemeciler

Exit mobile version