“YENİ” THY’YE HOŞGELDİNİZ..!13 Ekim 2014 Pazartesi
Yazıma başlamadan önce, THY’nin Pekin’de görevli iken trafik kazası geçiren uçak teknisyeni Ziya Güler’e acil şifalar diliyor ve teknisyen arkadaşımızla ilgilenilmemesinin baş sorumlusu olarak, THY Teknik’te bu arkadaşımızın bağlı müdürlüğünü görüyorum. Bu tür durumlarda, o meydanda tek yetkili teknisyen olarak bu arkadaşımız bulunduğundan, kaza olduğunda, ilk gelecek uçakta aksama olmasın diye, İstanbul’a bu kaza bildirilmiş ve teknik hizmetin nereden alınacağı sorulmuş olmalıdır.
Bu aşamada; her ne kadar vize sorunu nedeniyle hemen teknisyen yollanamayacaksa da, İstanbul’daki Teknik Müdürlük, en fazla bir veya iki gün içinde vize sorununu halledip başka teknisyen arkadaşı, derhal Pekine yollamalıydı. Bu şekilde organize olunsaydı, hem THY 20 gün süre için Pekin’de teknik hizmet alınan firmaya para ödenmeyecek, hem de Ziya kardeşimizin yerine geçici görevli giden arkadaş, Ziya ile ilgilenebilecekti. Ayrıca, yabancı ülkelerde hizmet verildiğinde, çalışanın gidiş gelişi bir şekilde sağlanmalıdır. Defalarca yurt dışı görevlerinde bulundum ve her seferinde otelimden alınıp, tekrar otelime bırakıldım. Koskoca THY, kendi personelini gece yarısı biten bir görevin ardından; “işin bitti, bak başının çaresine” dercesine evine yollamıştır. Böylesi durumlarda, THY, personeli için araç veya servis tahsis edemiyorsa, yazıklar olsun. Bu nedenle hem Pekin Müdürlüğünü hem de İstanbul’da bu arkadaşımızın bağlı olduğu Teknik Müdürü, bilgisizlik ve beceriksizlikle suçlamadan geçemeyeceğim.
Gün geçmiyor ki, sivil havacılığımızın en büyük şirketi olan THY ile ilgili haber çıkmasın. THY’nin tüccar mantıklı yöneticisi Hamdi Topçu, Türkiye’mizi “Yeni Türkiye” yapanların; ben yaptım oldu mantığı ile THY’yi de şimdiye kadar alışık olmadığımız tarzda yöneterek adeta Yeni THY yapıverdi. Her ne kadar hala hükümetin açılım politikasının tam olarak neler içerdiğini ve 91 Yıllık “T.C.’ nin bu kadar sene sonra neden isminin başına “yeni” getirilmek istendiğini ve bu “yeni” eki ile nelerin değişmesinin öngörüldüğünü tam olarak anlayamasam da, THY’nin ve Türk sivil havacılığının açılım politikasının nelere gebe olduğunu anlayabilmek için müneccim olmaya gerek yok.
Bu “Yeni THY”, özel şirket kimliğinde ama tam bir devlet şirketi gibi çalışıyor. Hatta bu Yeni THY’miz; istediği zaman havacılık otoritesine söyleyerek, istediği mevzuat ve yönetmelikleri çıkarabiliyor. Slotlar, ikili anlaşmalar vb… tümü elinde. Kısaca, özel havayollarımızın hepsinin kaderi THY’nin elinde görünüyor. Devletin gücünü tam olarak arkasına almış olan THY’miz; bir gecede bile yasa değiştirtebilecek (grev yasağı), sendikaları sarıya(!) boyatacak veya tümüyle kaldırabilecek güçte.
Bu Yeni THY’yi yönetmek gerçekten çok zevkli ve kolay olmalı. Eskileri hatırlıyorum da, inanılmaz zorluklarla baş başa idiler. İhale yasasına tabi olmanın ve TBMM denetimine her an açık olmanın zorluklarını bir düşünün ne alırsan al ihale şart vardı. Şimdi, Yeni THY’de, ne TBMM denetimi, ne ihale yasasına göre işlem yapmak yok. Hatta Yeni THY’nin Denetim Kurulu bile ilgili yasa gereği kaldırıldı. Sadece yönetim kurulu var..
Bunların yanı sıra; THY’nin %49’u devletin, ama %51’i özel olmasına ve THY yönetiminde hissedarların hatırladığım kadarı ile 3 üyeliği olması gerekirken, “Biz varken onlar ne anlar yönetimden” diye düşünmüş olmalılar ki, hissedarların yönetime girme kontenjanının hepsini %49 ‘la azınlık olan hükümet kullanıyor. Yeni THY’nin demokratik yaklaşımı bu işte…
Hal böyleyken, Yeni THY bir çok konuda yönetimsel beceriksizlikler nedeni ile deneme-yanılma metodunu kullanıp, şirketi yap-boz tahtasına çevirdi.
Yeni THY bir çok ortaklıklar kurdu ve buralara bir dolu yönetim kurulu üyelikleri dağıttı. Gerekli gereksiz bir çok ortaklıklara girdi ve şimdilik bu ortaklılıklar da zararda.(bkz: son altı aylık veriler) Yolcusu bol, uçağı bol, slotlar hep onda… Uçuyor, uçuyor, uçuyor ve tabii ki kazanıyor, ama yandaş ortaklıkları THY’nin bu kazandıklarını yok ediyor. Aynı baba parası yiyen hovarda gibi bizim Yeni THY!!! Yani; deniyor-yanılıyor. Sonra bir başka alanda yine deniyor, yine yanılıyor. Bundan sonra da yaptığını bozuyor, yeni bir başka sisteme geçirmeye çalışıyor. Bu rahatlık hangi yönetim kurulunda olur? Bu yanlışları özel şirkette yapsan… Patron değil kovmak, tekme sille kapıya koyar.
Yeni THY’miz, bildiğiniz üzere eski Hava-İş ile çatışıp yeni bir şirket kurmuştu. Bunun adı HABOM oldu. Bunun yanı sıra, Teknik A.Ş’den THY Hat Bakımı ayırarak, THY ye bağladı. Buradaki amaç, THY ve Teknik A.Ş’nin toplu iş sözleşmeleri, farklı tarihlerde yapıldığından, Teknik A.Ş ile Hat Bakımın organik bağını kesmek idi. Bunda da başarılı oldular. Şimdilerde ise Teknik A.Ş ile Hat Bakımı yeniden birleştirdi ve HABOM’u da Teknik A.Ş’nin kanatları arasına soktu.
TEC (Turkish Engine Center) ortaklığını, Pratt Whitney ile yaptı şimdi yürümedi. Şimdi, “ya sen hepsini al, ya da ben alayım” diyor. Kısaca; denedi, yanıldı ve şimdi ne yapacağını bilemiyor…
Koltuk ve Galley yaptı ama henüz kendi uçaklarına uygulayabiliyor. Müşterisi yok. Neden mi? Üçlü koltuklarda rakiplerine göre 10 Kg daha ağır olduğu söyleniyor. Neyse, Hamdi Bey için fark etmez. Baktı ki olmuyor; ya kapatır veya biz anlamıyoruz der, yabancıları davet eder olur biter. Nasıl olsa işin kolayını bulmuş. Önemli olan abilere iyi görünmek.
Konunun sendika bacağından ise, eski Hava-İş’i kovdu ve yenisini sarıya boyayarak elinde tutuyor. Hatta bu yetmedi, yanına bir de yedek sendika kurayım ne olur ne olmaz, birisi bana biat etmekten vazgeçerse, çalışanların hepsini diğer sendikaya üye yaptırtırım diyerek, Çelik İş’i de işyerlerinde örgütledi. Son durumda; THY Hava-İş’te, Teknik A.Ş ve Habom; Metal İş’te. Şimdilerde ise mahkeme kararına göre şekil değiştirecek.
Aydın’da pilot okulu açtı, bir dolu atama yaptı… Uçaklar aldı, alt yapıyı kurdu, ama yürütemiyorum diye şimdi bu okulu Florida’ki bir uçuş okuluna “işlet-devret” modeli ile vermeye çalışıyor. “Yap-İşlet-Devret”i anlarım da, bu” İşlet-Devret” benim pek aklıma yatmıyor. Yani, ben tüm alt yapıyı hazırlayacağım, uçakları alacağım ve bol miktarda pilot öğrencisi olan hazır bir potansiyeli FITA’yı arayıp,” gelin, burayı en az iki sene(o da şimdilik) yönetin” diyeceğim. Yabancı pilot, öğretmen, teknisyen ve danışmanların yanı sıra şimdide yabancı yönetici ve öğretmen transferimi başladı?
Bu işin bir çok bacağı var.
Bir kere, baştan yanlış yaptınız. Bence ilk önceleri okul kurulurken; bu işin Türkiye’de en iyisi ve en deneyimlisi olan Anadolu Üniversitesi ile dirsek temasında olmanız gerekirdi. Bunun yanı sıra Türkiye’de çok az da olsa bir iki tane kendini kanıtlamış ve 200 civarında öğrencisi THY’de uçan şirketler var. THY istese tüm özel uçuş ekiplerinin öğretmen pilotlarını anında transfer edebilecek kudrette ama amaç başka görünüyor. THY’nin uçuş okuluna Amerikalı ve Avrupalı gelecek değil ya… Türk, Arap ve Afrikalılar hedeflenmiş olmalı. Bunlarda da ICAO lisans şimdilik yeterli.
Hadi diyelim ki bizim bilmediğimiz bir durum söz konusu ve yabancı bir okulun himayesinde bu iş götürülmek isteniyor.
THY’nin alt yapısı hazır ve hazır öğrencilerinin yanı sıra potansiyeli yüksek bir uçuş okulu var. Bu okula büyük masraflar yapılmış ve çift motorlu(8 adet diye biliyorum) ve tek motorlu (15 adet civarı) glass cockpit li uçaklar alınmış. O halde, illa da “yabancı olsun, çamurdan olsun” diyorsanız, işin olması gerekeni: tüm yabancı okullara davet mektubu götürmeli ve sizin ve onların koşullarını not alıp, yeniden değerlendirmek için süre istemeliydiniz. Ancak, Hamdi Bey bu aşamaları yapmadan THY uçuş okulu, sanki kendi şahsi malı gibi, okul ismi zikrederek; ” onlarla işbirliği kuracağım” diyor.
Madem pilot okulu için yabancı yönetiminde ısrarcısın;
Her şeyde olduğu gibi, bu okullardan da daha iyileri bulunabilir. Alt yapısı hazır tesisi işletmek, tüm okullar için caziptir. Bu nedenle; tüm EASA’lı okullara açık olmalı ve teklifler almalıydınız. Benim yurt içi ve dışında halen görev yapan pilot arkadaşlarımdan öğrendiğime göre; CAE Oxford Aviation Academy, CTCWings, Flight Safety, Embry Riddle isimli okullar var. Bunlar pilot eğitiminde dünyanın en iyileri iken ve sizler; “en iyileri ile çalışacağız” derken, Neden illaki FITA…
Bu işin arkasında; şüphesiz dostluk, hatır işi falan olmamalıdır. Bu tür konular çok hassas olduğundan şeffaflık içermelidir. Her türlü söylemlere ve şaibelere açıktırlar. THY gibi büyük boyutta bir şirketin en üst makamındaki kişiler diğer uçuş okulları ile de görüşmeden ve onların da tekliflerini alınmadan, “şu okul veya bu okul ile çalışacağız” gibi söylemlerde bulunmamaları gerekir. Tabii ki ben bu sözleri eski THY alışkanlığımla söylüyorum. Yeni THY için normal olanlar bana her nedense ters geliyor.
Bilemiyorum. Sizce de öylemi? Ben yaptım oldu mantığı doğrumu? THY uçuş işletme pilot okulunu yönetemeyecek kadar aciz mi? Ne oluyor oralarda? Bunlara siz değerli okurlarım cevap versin…