Değerli okurlar, salgında yeni bir evreye geçildi. Gerçek vaka (hasta) rakamlarının açıklanması ile birdenbire klasmanda(!) üst sıralara yerleştik. Vaka sayısı bakımından Avrupa’da liderliği ele geçirirken dünyada da bronz madalyayı garantiledik ! Gerçekten vahim bir tablo… Şimdi sıra gerçek vefat sayılarında. Onlar da açıklanınca coronavirüs te ne kadar başarılı olduğumuz daha net anlaşılacak ! Nisan- Mayıs aylarını hatırlayın, günde 4.000 civarında vaka açıklanırken hafta içi mesai günlerinde yollar bomboştu, toplu ulaşım araçlarında ayakta yolcu neredeyse yok gibiydi. Millet korku içinde evlerine çekilmişti.
AŞI YETECEK Mİ?
Tabii yoğunluğun azaltılmasında alınan önlemlerin de etkisi vardı. Seyahat kısıtlamaları, birçok işyerinin kapatılması etkili olmuştu. Bu süreçte yetkili-yetkisiz her konuşan, havalar ısınınca virüsün bulaşıcılığının azalacağını, 2-3 ay sabretmemiz gerektiğini söylüyordu. Sonra anlaşıldı ki, aslında bu muhteremler doğruyu değil, halkın hoşuna gidecek şeyleri dile getiriyordu. Sonuçta, erken açılmanın da etkisiyle salgının patlaması gerçeği ile yüzleştik. Uzmanlar, kış aylarında vaka ve ölümlerin artacağını tekrarlıyor. Yaygın görüş, aşı gelene kadar kendimizi korumamız gerektiği yönünde. İyi de, anlaşma sağlandığı belirtilen Çin aşısının uygulanma tarihinin en erken Ocak ortası olacağı 3 hafta sonra da ikinci doz aşıların vurulması gerektiği söyleniyor. Aşının ne kadar etkili olacağı ve ne kadar süre ile koruyacağı da belirsiz. Sağlık Bakanı, Çin’in sadece 50 milyon doz aşı verebildiğini, açığın yerli aşı ile kapatılacağını belirtiyor. ABD, Alman ve İngiliz aşıları ile ilgili bir bağlantımız yok anlaşılan.
HERŞEYİN BÜYÜĞÜ BİZDE. YA EKONOMİDE?
“Dünyanın en büyük Havalimanı bizde” diyoruz. Neresi büyük diye bakıyorsunuz, kapladığı alan deseniz değil. Bizimkinin alanı 7.650 hektar. Bizimkinden daha büyük 3 havalimanı daha var oysa… Dallas/Fort Worth havalimanı 7.800 hektar, Denver Havalimanı 13.726 hektar. Suudilerin King Fahd havalimanı ise bizimkinin neredeyse 10 katı, tam 78.000 hektar… Yolcu sayısı deseniz orada da sıkıntı var ! Yeni havalimanının açıldığı 2019 Nisan ayından 2020 Kasım sonuna kadar 20 ayda havalimanını kullanan yolcu sayısı 73.5 milyon… Pandemide geçen 8 ayı yok sayalım ve bu 20 aylık rakamı Nisan 2019-Nisan 2020 arasına ait kabul edelim. O halde bile ilk 10’a giremiyor. Atlanta 100 milyonu geçen yolcu sayısı ile uzun yıllardır birinciliği kimseye kaptırmıyor. Efendim, proje bittiğinde yıllık yolcu kapasitesi 200 milyon olacakmış. İyi de bu pandemiden sonra ne zaman ulaşacağız bu sayıya? Rakiplerin de eli armut toplamayacak ayrıca… Yine övündüğümüz bir başka başarımız, THY’nin en fazla ülkeye uçan havayolu olması. Max’ler hariç tutulmasına rağmen dünyanın en genç 14. Filosuna sahip THY’miz. Dünyanın en büyük filosuna sahip 10. Şirket de yine THY… Pandemide ne işimize yaradı acaba bu kriterler? Buna karşılık en fazla dış borcu olan 6. Ülkeyiz. Enflasyonda dünyada 14. Sıradayız. Aralık enflasyonu da eklenince 1-2 sıra daha yükselip ilk 10’u zorlarız. Geçtiğimiz günlerde IMF’ye olan borcunu ödesin diye 3.5 milyon dolar para verdiğimiz Somali’nin bile enflasyonu bizden iyi, iyi mi? Bloomberg’in 62 ülke için hesapladığı sefalet endeksinde de 4. Sıradayız. Bizim önümüzde Venezuella, Arjantin ve Güney Afrika var.
Zaten kötü olan işsizlik rakamları pandemide tam anlamı ile patladı. Asıl manzara tsunamiyi izleyen süreçte yani sular çekildikten sonra Haziran 2021’de işten çıkartma yasağı bitince ortaya çıkacak. Gerçekten sıkıntı büyük. Yaşamını kaybetme tehdidi ile işsizlik arasında sıkışmış insanlar. Geçenlerde mizansen bir caps görmüştüm. Bir siyasetçi metroda vatandaşa soruyor:
– Ne iş yapıyorsun?
– Ev eşyası satıyorum.
– Geçinebiliyor musun?
– Şimdilik idare ediyoruz.
– Niye şimdilik?
– Evdeki eşyalar bitince ne yapacağım bilmiyorum !
Gülelim mi, ağlayalım mı bilemedim. İnsanlar zor durumda. Baksanıza, insanların iş bulmak için özgeçmişlerini gönderdiği Linkedin isimli sitede bile işten çıkartmalar başlamış. Şirketlerin işe alımları neredeyse tamamen durdurmasıyla LinkedIn’e olan talep dibe vurunca site 960 kişinin işten çıkarılması kararı almış. Gerçekten şaka gibi…
THY’DE OPERASYON BİTMEZ !
O nedenle aylardır yazdık, durduk. Havayollarına insanların işlerini korumaları çağrısında bulunduk. Özel havayolları çalışanları sendikasızlığın, THY çalışanları ise sendikalı olmanın ceremesini çektiler. Bakın Onurair’de aylardır beş kuruş ödenmedi çalışanlara. Sorsan ne diyecek gariban? “Onurair’de çalışıyorum.”! THY ise Hava İş’le birlikte sahneye koyduğu Eylül kampanyasından sonuç alamayınca prim ve hizmet yılı şartlarını sağlamış olan personeli tek tek arayarak emeklilik teklif etmeye başladı. Böylece iyi-kötü şirketin hafızası olan bir avuç kıdemli personeli çıkartmakla sorunu çözebileceğini sanıyor THY’miz. Aşıda artık sona gelindiği ortada iken yaz başında toplumun en az üçte birinin aşılanacağı belirtilirken bu acele niye? Zaten maaşları kuşa çevirdiniz, bari insanların ekmeği ile oynamayın. 8-9 ay öyle ya da böyle idare eden bu insanlara 6 ay daha bakamayacak durumda mısınız?
KABAHATİN ÇOĞU SENİN CANIM KARDEŞİM…
Peki çalışanlarda hiç mi kabahat yok? Gelir gelmez Toplu Sözleşmeyi 2 yıldan 3 yıla çıkartan, 2016 sonunda “maaşlarınıza 2017 başında zam yapılmayacak, kabul etmezseniz işveren adam çıkartacak” diyerek işçinin değil işverenin sendikası gibi davranan, 2017’deki son Genel Kurulu dışarıdan getirttiği 100 civarında kamyoncu ile kazanan üstelik bu kamyoncuların oyuyla havacıların aidatlarına zam yapan, Toplu Sözleşme ile kazanılmış hakları bir bir elden giderken mahkemelere koşan, THY’nin % 66’sını oluşturan pilot ve kabin memurlarının sendika genel kurulundaki temsil oranını % 22’ye düşüren, “çalışanların onayını almadan Tadil Protokolü imzalamam” sözünü vermesine rağmen alelacele maaşları kuşa çeviren ve iş güvencesi sağlamayan protokolü imzalamakta sakınca görmeyen, dünyanın aidatını çikolata, inşaat ve makam arabalarına, korumalara, avukatlara harcayan Hava İş isimli yetkili sendikada hala üyeliğinizi sürdürüyorsanız başınıza gelen herşeye müstehaksınız demektir. Hele hele, 2019 başında Toplu Sözleşme farklarını almak için HAVASEN’den istifa edip tekrar Hava İş’e üye olan arkadaşlara ise söyleyecek söz bulamıyorum.
Aslında çok da şaşırmamak lazım. Bakın size bir Japon atasözünü yazayım:
Senin değilse alma, Doğru değilse yapma, Gerçek değilse söyleme, Bilmiyorsan sus.
Bunlar da bizim deyim ve atasözlerimiz:
Bal tutan parmağını yalar,
Devletin malı deniz, yemeyen keriz,
Komşuda pişer bize de düşer,
Üzümünü ye bağını sorma.
Gemisini kurtaran kaptan.
Her koyun kendi bacağından asılır.
Başka söze gerek var mı? Neden bu durumdayız sorusunun en net cevabı. “Adam gibi bir sendika vardı da biz mi geçmedik?” diyenlere de yaklaşık 2.5 senedir sadece doğruları söylemeye çalışan, insanları uyandıran ve yetkili sendikadan daha etkili olan HAVASEN’i hatırlatmakla yetineyim.