- Hava trafik kontrollerinin inisiyatifsizlik eylemi?
- Uluslararası rota krizi?
- Uzayan uçak taksi süreleri?
- Yönetmelikler ve uluslararası kurallarla gizli grev?
- Havalimanlarındaki rötar isyanları?
- Eurocontrol standartlarını böyle yakalayamayız?
- Sektörün büyümesine ülkenin gelişmesine ihtiyaç var?
Değerli Okurlar,
Yaz sezonunun yoğunluğunda havalimanlarındaki rötarlar artık neredeyse her yerde saatlerce beklemelere ve çok gergin sahnelere neden oluyor. Bunların belki birçok farklı nedenleri olduğu öne sürülse de yaptığımız araştırmalarda çok can sıkıcı gerekçelerin olduğunu da üzülerek öğreniyoruz. Hiç kondurmadığımız ve neredeyse her sıkıntısını ve her talebini gündeme aldığımız hava trafik kontrollerinin sözüm ona yönetmeliğe uyarak gizli bir grevde oldukları yönündeki iddiaları güçlendiren birçok bilgiye ulaşıyoruz.
Uçakların havada kullandıkları uluslararası rotalar dışında hava trafik kontrolörlerinin alternatif rotalarla da inisiyatif kullanılarak havadaki trafiği hafifletebildiği ve uçakların havada daha fazla kalmasının önüne geçilebildiği herkesçe biliniyor. Fakat yönetmeliğe sığınılarak bu rotaların uygulanması, uçakların kalkış ve iniş sürelerini etkilediği için çok ciddi aksamaların yaşandığı belirtiliyor. Üstüne uçakların piste iniş ve uçak taksi sürelerinin belirlenen park yerlerinden dolayı daha da uzamasının pistlerdeki yoğunluğu ve rötarları daha da artırdığı yönünde iddialar var. Normalde uçakların piste indikten sonra ilk taksi çıkışlarına yönlendirilerek uçak taksi ve park sürelerinin uzaması engellenebilecekken sürecin tam protokol uygulanarak tüm yolun sonuna kadar gidilmesi ve yönlendirilen park alanlarının da uzakta olması bu karmaşaların nedenlerinden biri olarak görülüyor.
Açıkçası binlerce yolcunun havalimanlarında saatlerce çektiği işkencelerin altında bu tarz nedenlerin olma ihtimali bile çok ürkütücü. Geçen haftada belirttiğim gibi her meslek dalının sorunlarını kanunsuzca işi yavaşlatarak ya da işleyişleri tıkayarak gündeme getirme çabası açıkçası adil olmaz. Biz tabii ki yaptıkları işin ne derece önemli ve değerli olduğunun farkındayız. Aldıkları sorumlulukların üstlendikleri risklerle ülkeye ve kurumlarına katma değerleri tartışılmaz. Lakin ülke ekonomisine ve turizmine hiç kimsenin zarar vermeye hakkı yok. Hele ki ülke ekonomisi bu kadar zor ve zahmetli dönemlerden geçerken içerden ayrıca bir cephe yaratmanın kime ne faydası var ki. Biz de ücret ve sosyal haklarınızın Avrupa’daki EUROCONTROL standartlarında olmasını arzu edip her açıdan destekliyoruz. Lakin insanların havalimanlarında saatlerce esir kalmasına firmaların havadaki kalış süreçleri ile uzayan rötarların hem yakıt maliyetini artırarak hem de eko sisteme verdikleri zarar düşünüldüğünde bu durumun kimse tarafından makul karşılanması beklenmemeli.
Hava işletme kurumlarının süreç yönetiminden veya uçak sayılarının yetersizliğinden kaynaklanan olaylar varsa zaten bunu onlar hızlıca çözmek zorundalar. Yoksa dünyada son döneme baktığınızda bu tarz nedenlerle batan onlarca devasa firmaları görürsünüz. Ülkeye cari açığını kapatmak için giren döviz ve turisti zora sokmak açık bir ihanet olur. Hepimiz haklarımızı makul ve yasal çerçevede savunarak sorunlarımızı da taleplerimizi de her platformda dile getirebiliriz. Ama yıkıcı yöntemlerle toplumun her kesiminden insanları mağdur ederek ya da çok büyük zararlara neden olarak bunu gündeme getirmek bence etikte değil, vicdani açıdan da doğru değil.
Umarız sektörün her çalışanının tüm haklı talepleri karşılanarak tüm sorunlar zamanla aşılır ve hizmet kalitesi artarak sektörümüz büyümeye devam eder. Bu konuda atılan çok güzel adımlar ve çok değerli projeler var. Özellikle savunma sanayiinde önemli mesafelerin katedildiği, birçok yerli projenin hayata geçerek, teknolojinin ve istihdamın yükselişi ülkemizin geleceği için çok değerli ve önemli. Resmin her zaman büyük tarafından bakmak, küçük hesaplarla büyük hasarlara neden olmamak lazım.
Büyüyen, gelişen ve ülke ekonomisine katkısı giderek artan bir sektörün bence hak ettiği yerlere ulaşması için iş birliğine ve ortak akla ihtiyaç var. Diyaloğun sağlıklı bir iletişimle sağlandığı, karşılıklı çabanın samimiyetle ortaya konduğu her platformun bence aşamayacağı veya çözemeyeceği bir sorun yok. Yeter ki derdimiz çözüm üretmek ve alternatifler yaratmak olsun…
Hepinize sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…