Değerli okurlar, “işbilir” THY yönetimi yaklaşık 9 aydır devam eden sendikal krizi bir gecede çözüverdi ! Meğer bütün suç Levent Yılmaz Kaptan ve ekibindeymiş. Biz yanlış biliyormuşuz. Meğer kabin ve kokpit toplantılarında “Havasen” denilince havaya zıplayıp ağzına geleni saydıran Kadaifçiler kaptan imiş. “Sen misin Hava-İş’e muhalefet eden, sen misin Havasen için çalışan?” deyip 16 sendikacıyı işten atan Levent Yılmaz imiş. Yav beyler siz bizi enayi mi zannediyorsunuz? Kimin ne yaptığını biz çok iyi biliyoruz. Bu işte en az günahı olan İşletme yönetimi idi. Adamlar resmen tost gibiydiler. Alttan pilotlar , üstten İlker bey ve fikirdaşları bastırınca adamlar arada kalıp ezildiler. Bilal Ekşi mi dediniz? O da tostun yapılışını kenardan izledi.
LEVENT KAPTAN GİTTİ, HAVASEN SEVİNDİ !
Peki Uçuş işletmedeki operasyonu duyunca Havasen’ciler ne yaptı? Çok beğendiler bu operasyonu, neredeyse zil takıp oynayacaklar ! Şimdi diyeceksiniz ki “Ne yapıyorsun sen hoca, bugüne kadar Havasen’e tek söz söyletmezdin. Hayrola?”. Valla benim olaylara bakışım bu. Sendikal değişim taleplerini başından beri destekledim, Havasen’e hep sahip çıkmaya çalıştım. Ama aramızda katolik nikahı yok. Yanlış gördüğümde de eleştiri ve uyarma hakkımı kullanırım. Şu mesaj ne anlama geliyor Allah aşkına? “Birlik olunca nelerin değişebileceğini gördük mü? ” Ne yani siz istediniz diye mi İlker Bey İşletme yönetimini değiştirdi? Size karşı herhangi bir olumsuzluğun içinde olmayan bir ekibin görevden alınmasından memnun olmanız nasıl bir ruh halini yansıtıyor? Demek ki siz de İlker beyin oyununa geldiniz. O, bu süreçteki tarafgir tutumunu, krizi tırmandıran, gerginliği artıran ve pilotları karşısına alan tavrının sonucu bozulan iş barışının faturasını Levent Kaptan ve ekibine kesip “alnının akıyla” bu işten sıyrılmayı planladı. Siz de bu oyuna geldiniz. Balıklama daldınız. Cümle alem de bunu “Havasen’e karşı husumetin sorumluları İşletme yöneticileri imiş. İlker beyin kabahati yokmuş. Baksanıza nasıl da sevindi Havasenciler.” diye okur. Benden söylemesi.
Bakın beyler, ne zaman Nevin Çolak görevden alınır, o zaman bu mesajı çekersiniz. Çok da haklı olursunuz. Gariban kabin memurlarını azarlayan, savunmalarını alıp kapıya koyduran Nevin Çolak hala yerli yerinde duruyor. Demek ki İlker Bey, Nevin hanım ve ekibinin performansından çok memnun. Yakında Çolak hanımı Genel Müdür Kabin Yardımcısı yaparsa vallahi şaşırmam!
İLKER BEYİN OYUN PLANI
Bitti mi? Bitmedi. Havasen’den bir mesaj daha geldi. Ne diyor sendikamız? “Uçuş İşletme Başkanlığı’nda yapılan yeni atamalarla göreve başlayanlara hayırlı olsun der, yeni görevlerinde daha adil olmaları ve iş barışını sağlamaları konusunda her zaman yanlarında olduğumuzu bildirmek isteriz.” Nasıl güzel değil mi? Yeni yöneticilere “daha adil olmaları” çağrısında bulunuluyor. Demek ki, eski yöneticilerin adilliği kesmemiş “daha adil olmaları” isteniyor yeni arkadaşlardan. Başka? İş barışını sağlamaları bekleniyor. Yahu arkadaş, iş barışını bozan işletme yönetimi değil THY üst yönetimi idi. Bunu anlamadınız mı hala? İlker Bey kendince bir oyun planı kurgulamış anlaşılan. Üç bine yakın pilotun geçtiği Havasen’in uçuş emniyeti konusunu gündeme getirmesi karşısında yeni oluşumu ve değişim taleplerini şiddet ve hiddetle bastıramayacağını görünce 24 Haziran seçimlerini de düşünerek mücadeleyi(!) rölantiye almıştı. Sıkıntı Ankara’dan da görülünce, THY’ye bir kaptan Yönetim Kurulu üyesi gönderilmiş ve pilotlara bir mesaj verilmişti. Görkem Aksoy’un atanmasıyla, işlerin yoluna girebileceği, en azından sorunların THY yönetim kademesinde gündeme gelebileceği beklentisi doğmuştu. Pilotları hedef tahtasına oturtarak kendisini bağlayan İlker Bey de bu fırsatı kaçırmadı. Günah keçisi olarak İşletme yönetimi kurban seçildi ve düğmeye basıldı. Böylece İlker Bey geri adım atmamış olacak, operasyonu Görkem kaptana ihale edecek, aynı zamanda da hem tepelere hem de Havasencilere “asıl suçlu” olarak İşletme yönetimini hedef gösterecekti.
YENİ YÖNETİMİN ELİNE TUTUŞTURULAN ÇÖZÜM PAKETİ
Gelenlerin topluma kabul ettirilmesi için de bir hediye paketi(!) hazırlanmıştı. Son birkaç aydır dillendirilen % 15 zam kesinleştirildi. Yönetimden sızanlar doğru ise Ekip Planlama Başkanlığı eskiden olduğu gibi Uçuş işletmeye bağlandı. Yahu beyler, bari şu işi profesyonelce yapsaydınız. Bu yeni yönetim işbaşı yapıp 1 hafta sonra bu önlemleri size teklif(!) etseydi ve siz de kabul etmiş olsaydınız! O zaman büyük çoğunluk “helal olsun Alpa ve ekibine, 1 hafta içinde işi çözüp yönetime isteklerini kabul ettirdiler.” der, bu arkadaşlar da prim kazanırlardı. Arkanızdan atlı mı kovalıyordu? Daha önemlisi, madem bu tavizleri verme imkânınız vardı, giden işletme yönetimine niçin bunu kullandırmadınız?
THY YÖNETİMİ SORUNU ANLAMAMAKTA ISRARLI
Şimdi gelelim çözüm paketine… Kokpite zam verilmesi, Havasen’in kuruluş sebeplerini THY yönetiminin hala anlamadığını gösteriyor. “Çok para verirsek susar bu kaptanlar, yorgunluk falan demeden tıpış tıpış uçarlar. Zaten hepsi paragöz bunların…” mantığı demek ki iyice yerleşmiş THY yönetiminde. Niye zam veriyorsunuz kokpite? Son 2 yılda Euro ve dolar % 50 değer kazandı, aldıkları paranın değeri düştü. O nedenle zam yaptınız. Öyle mi? Peki yer personeli ve kabin TL almıyor mu? Onların aldığı ücretler de erimedi mi? Onların başı kel mi? Niçin diğer personele de zam yapmıyorsunuz? Çalışanların bir kısmına zam verip diğerlerine “idare edin, size zam mam yok.” demek doğru mu? TİS’e uyar mı? TİS’e uydursanız bile, adalete, eşitlik ilkesine sığar mı?
Ekip Planlamanın İşletme ’ye bağlanması ise bana göre tam bir aldatmaca. Uçuş ekiplerinin gazını almak için yapılmış amatörce bir hamle. 327 uçağın var, tarifen belli, her ay dünya kadar borç ödüyorsun, pilot bulamıyorsun, o uçaklar uçacak. Ticari üniten bir yandan bastıracak, Mali üniten diğer yandan. Eee, Uçuş İşletme üniten “benim pilotlarım yorgun, fazla uçuramam.” diyecek öyle mi? Hadi canım siz de… Bakın Planlamanın İşletmeye bağlanmasının tek faydası ne olur biliyor musunuz? Günlük, boş gün talepleri gibi ufak tefek kaydırmaları ve ricaları yerine getirmeye yarar. Yoksa şirketin hedefleri ve ticari politikalarına uygun “her uçucudan azami fayda” ilkesine uygun şekilde hareketten vazgeçemez.
ŞENER ŞEN REPLİĞİ GİBİ: “AMAN TATSIZLIK ÇIKMASIN”
Sizi bilmem ama benim gördüğüm, seçim öncesi “aman bir tatsızlık çıkmasın, bu sendikacılar bir atraksiyon yapmasın. Şunları bir beklentiye sokalım da hayırlısı ile şu 24 Haziran’ı ve 8 Temmuz’u atlatalım.”
Düşüncesinden başka bir şey değil bu yapılan operasyon. Peki sonra? Seçimlerden sonra genel siyasi tablo değişmez ise, giden Uçuş İşletme Yönetimine yaptıramadıklarını, doğrudan İnsan Kaynakları ünitesi eliyle uygulamak zorunda kaldıkları her türlü operasyonu (savunma alma, işten atma vs.) bu yeni arkadaşlara yaptırmak. Umarım yanılırım.
Gelen arkadaşlara şöyle bir baktım. 80’li yılların sonunda iç kaynaktan temin edilen ve YUGO tabir edilen ilk sivil pilotların köşe başlarına yerleştirildiği bir kadro. Aykut Alpa’nın ise ABD’de eğitim gördüğü ve çalıştığı biliniyor. Meslek hayatının başında teknisyenlik, loadmaster’lık yaptığı söyleniyor. 2011-2012 yıllarında Uçuş işletme Başkanlığı da yapmıştı. Şimdi Alpa’ya düşen, THY’de çalışma koşullarından rahatsız olan uçucuları ve onların temsilcisi olan Havasen’i çağırıp dinlemek. Çözüm önerilerini ortaya koymak. Uygulama için takvim vermek. En önemlisi “sendika seçme özgürlüğüne saygı duyduğunu” açıklamak.
Çok uçuk gelecek ama anayasal haklarını kullandıkları için işten atılan 16 sendikacıyı THY’ye geri aldırmak için bir girişimde bulunur mu Alpa kaptan? 305’i alan THY, 16’yı da haydihay diye alır. Yeter ki istesin.
Neyse çok şey istedik Aykut Alpa’dan… Bekleyelim bakalım 24 Hazirana kadar ne yapacak?
Bu arada Levent Yılmaz ve ekibine kendi adıma teşekkür ediyorum. Zaman geçtikçe değerleri daha iyi anlaşılacak. İnanıyorum ki, doğrudan İlker Aycı’nın yönettiği ve katı biçimde sürdürdüğü sendikal sürece müdahil olamadıkları zamanla görülecek ve “haksızlık etmişiz, günahlarını almışız” diyenlerin sayısı artacak.
Son söz:
Gelen gideni aratır(mı?).