Yüksek sezonda hemen hemen her alanda yaşanan pas kavgasına açıklık getirmek ve hava yolu şirketlerini uyarmak istedim. Öncelikle Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün duyurusunu bir hatırlayalım Uçuş ekipleri tüm uçuş boyunca “Güvenli Kokpit” kurallarına uygun hareket etmelidir. Uçuş ekibi dışında hiç kimse kokpite alınmamalıdır” Ancak bu uyarıyı dikkate almayan havayolu şirketleri ateşle oynuyor.
Sicil sırası her şeyden önce gelir! Evet pas bilet uygulamalarında sicil sırasına bakılarak uçağa kabul işlemleri yapılır. Ancak bütün koltuklar ve kokpit dolu iken bile yer personeli ile birbirine giren çalışanlar mevcut. Bir de bu kavgalar iki kardeş firmanın personeli arasında yaşanınca işlerin ne kadar çarpık olduğu yolcuların gözüne sergileniyor. Halbuki havayolu şirketlerinin kazanç kapısı yolculardır. Pass yolcular şirkete zarar ettirdiği gibi nahoş bir durumlar da yaratmaktadır. Uçakta 8 tane pas yolcu olduğu için uçağa kabul edilmeyen birçok yolcu var! Örneğin THY’nin en son ki genel kurulunda hissedarlardan Sefa İnan’ın konu ile ilgili çözüm önerisi çok yerindeydi. Kendisi sembolikte olsa personelden sicile bakılmaksızın düşük bir rezervasyon ücret alınmasından yanaydı. Bu şekilde havalimanlarında pass yolcuların rezil oluşu önlenecekti.
Pas yolcuların kavgaları yüzünden birçok kaptan da arada kalarak “kötü insan” olarak sıfatlandırılıyor. Ve bu kavgalar yüzünden uçaklar rötara giriyor. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Zaten havayolu şirketlerinden THY’nin duyurusunda da yer aldığı gibi ;Kokpit gözlemci koltuğu/koltukları kullanıcısı, mümkün olduğunca uçağa diğer yolculardan önce binmesi ve uçağı, yolcu uçaktan indikten sonra terkedilmesi istenmiştir. Ancak kavgalar yüzünden bu da uygulama dışı kalıyor.
Tamamen sorumlu kaptana bırakılan inisiyatifi mümkün olduğunca zorlayan pas yolcular, “kokpitte seyahat eden yolcu, uçuş boyunca mümkün olduğunca kokpiti terk etmez” maddesini de umursamadan istedikleri gibi içeri dışarı girip çıkıyorlar. Bunu gören yolcularda sivil kıyafetli kişilerin devamlı kokpite girip çıkmasından rahatsızlık duyuyor ve akıllarına türlü türlü senaryolar getiriyorlar. Allah korusun birisi bir gün uçak kaçırılıyor diye zannedip kalp krizi geçirecek diye korkuyorum.
Personel İzmir’de Ankara’da, Antalya’da yaşıyor ancak uçuşları için İstanbul’a geliyor. Hem uçuş emniyetini ihlal ediyor hem de şirketini zarara sokuyor. Bir kaptanın İzmir’den kalkıp uçuşa katılması uçuş saatlerini de hesaba kattığımızda 10 saati bulabiliyor. Üzerine bir de 11 saatlik uçuş süresi. Bu kaptan ne kadar dinç olabilir? Zaman zaman şirket yetkilileri bu konu üzerine gitse de çözümü ne yazık ki henüz bulunamadı. Çünkü kıvrak zekâların önüne geçilmiyor. Bu tipteki personeller, İstanbul’dan kiraladıkları ya da satın aldıkları evleri, ikametgâh adresleri olarak gösteriyor. Ve çözüme kavuşturmuş oluyorlar.
Tekrar kokpit içerisindeki yolculara gelelim. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu “Güvenli Kokpit kurallarını ihlal eden pilotlara SHY-İPC, Ek1-39.maddeye göre 1.000TL para cezası uygulanmaktadır” kuralı ne yazık ki ihlal ediliyor. Kaldı ki uçucu personel dışında hiçbir kimsenin kokpite alınmaması gerekiyor. Bu konuda FAA ve EASA ‘da güvenliği arttırıcı tedbirler arasında bu maddenin üzerinde çok duruyor.
Konuk Yazar: Serdar BAŞAĞAOĞLU