Bazıları uçmayı sevmese de zorunluluktan uçağa binmeye razıdır, bazıları içinse bu tam bir işkenceye dönüşebilir. Uçağa binerken hissedilen bu gerçek korku nasıl yenilebilir?
Uçak kazaları az olsa da bunların haberleri yaygın yapıldığı, görüntüler her tarafa yayıldığı için çoğumuz korkuya kapılırız.
Son birkaç olaya bakalım. Malezya Havayolları’nın 370 sayılı uçuşunu yapan uçağı Hint Okyanusu’na düşmüş, başka bir uçağı ise Ukrayna üzerinde vurularak düşürülmüştü. Bu olayların üzerinden iki yıl geçmiş olsa da hala manşetleri kaplamaya devam ediyor. Germanwings’in bir uçağı ise geçen yıl pilotunun kasıtlı olarak Alp Dağlarına çarpması sonucu parçalanmıştı. Rus Metrojet uçağı ise Mısır’dan kalktıktan hemen sonra bir bombanın patlaması sonucu düşmüştü. Son olarak dün gerçekleşen 77 kişin hayatını kaybettiği Kolombiyadaki uçak kazası..
Uzmanlar uçak korkusuna karşı hemen istatistiklere başvurup bu korkunun ne kadar mantıksız olduğunu, otomobilde kaza ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu öne sürer.
Gerçekten de IATA verilerine göre 2015’te 3,5 milyardan fazla insan yolcu uçağına binmiş, 68 kaza olmuş ve bunlardan dördü 136 ölümle sonuçlanmıştı. Germanwings, Metrojet ve Kolombiya kazaları da eklendiğinde ölü sayısı 587’yi buldu.
Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre 2013’te karayollarında 1,25 milyon ölüm oldu. Genel olarak otomobil ile seyahatte ölüm riski uçaktan 100 kat daha fazla. Öte yandan kalp hastalıkları ile kanser en büyük ölüm riskini oluşturuyor.
2010’da Boeing’in ABD’de yaptığı bir araştırmaya göre Amerikalıların yüzde 17’si uçaktan korkuyor. Bazıları bu korkuyu uçağın düşmesi endişesi olarak ifade ederken bazıları da kaçacak hiçbir yer olmadan kapalı bir mekanda havada olma duygusundan rahatsız oluyor.
Bunlar arasında ünlüler de var. Örneğin David Bowie 1970’lerde fırtınalı bir günde Kıbrıs’tan uçakla döndükten sonra bir daha uçağa binmemiş, gemi ve trenle yolculuk yapmıştı. 1980’lerde yeniden uçağa binmiş, ama kalp krizi geçirdikten ve kızı doğduktan sonra yeniden binmez olmuştu. Kate Winslet’in ise çocukları iki ebeveyninden de olmasın diye kocası ile ayrı uçaklarda yolculuk yaptığı söylenir.
Vermont Üniversitesi’nden psikolog Matthew Price böylesi bir uçak fobisinin gelişmesinde birden fazla etken olabileceğini söylüyor. “Daha önceki bir uçuş deneyi, bir uçak kazası haberi alma ya da kapalı mekânda seyahat duygusu bu korkuya neden olabilir” diyor.
Örneğin ABD’de 11 Eylül’deki ikiz kulelere yönelik saldırının ardından birçok kişide böyle bir korku oluşmuştu. İnsanlar karayoluna yönelince artan kazalarda 1595 ekstra ölüm olmuştu.
Başka alanlardaki endişelerinden kaynaklı uçak korkusu yaşayanlar da var. Kontrolü kaybetme korkusu, korkma korkusu, hatta uçakla ilgisi olmayan iş stresi, evlilik sorunları vb. dış faktörlerin tetiklediği bir korku olabilir bu.
Bazılarında ise korkuyu tetikleyen şey, uçakta ya da havaalanında insanları korumak için alınan önlemler oluyor. Panikleyecek korkusuyla uçakta güvenlik videosunu izlememek ise doğru bir taktik değil. Çünkü beklemedikleri bir tehlike ile karşılaşan insanlar bazen yapmamaları gereken şeyleri yapıyor.
Fakat uçak korkusu tedavi edilebilir bir korku. Ayrıca bazıları kendine göre yöntemler de geliştiriyor: kulaklık takmak, alkollü içki içmek, gevşetici ilaç almak vb. Uzmanlar ise ağızdan nefes alıp burundan verme egzersizlerini öneriyor. Bunu yaparken ayrıca “sakin ol” ya da benzer bir kelimeyi içinizden tekrarlamak da rahatlatıcı olabilir.
Ayrıca uçakların nasıl çalıştığını öğrenmek de işe yarayabilir. Metalden yapılma ağır bir nesnenin nasıl inip kalktığı, hava kontrol kulesinin uçakların birbirine mesafesini nasıl ayarladığı, hava türbülansının nedenleri anlatılabilir.
İkinci bir yöntem olarak hipnoterapi, psikoterapi ya da bilişsel davranış terapisi uygulanabilir. Burada önemli olan endişenin nasıl geliştiğini, ne tür duygulara yol açtığını ve nasıl üstesinden gelineceğini ortaya çıkarmaktır.
Bu korkuyla kendi başına baş etme yollarını öğreten kitaplar okunabileceği gibi doktora da gidilebilir. Psikologla onlarca seans yapmak gerekmez, bir seans yeterlidir. Bu korku giderilebilir bir sorundur; ama göz ardı ederseniz ortadan kalkmaz.
Uzmanlar bu korkuyu alt etmek için kişinin kontrollü bir şekilde kendisini uçuş sürecine açmasını öneriyor. Bunun yöntemlerinden biri, ki bu pahalıya mal olabilir, psikoloğun sizinle beraber uçağa binip korkularınızı giderme amaçlı konuşmasıdır.
Bir başka yöntem ise sanal ortamda uçağa binerek korkularla yüzleşmektir. Uzmanlar bunun etkili bir adım olduğunu söylüyor. Uçuşun hangi aşamasında endişe ve korku doğuyorsa terapist ile kontrollü bir şekilde o kısım üzerinde duruluyor. Eskiden simülatörler kullanılırken artık başa takılı cihazlarla sanal uçak ortamı yaratılıyor. Korkunun derecesini anlamak için parmağa biyometrik sensörler takılıyor.
Seansların bir kısmında mantıksız korkuları tespit etme ve endişe giderme teknikleri üzerinde durulurken, bir kısmında da terapi amaçlı sanal uçuş ortamı denemeleri yapılıyor.
Bazıları ise terapiste gerek kalmadan bu süreci kendi başına aşıyor. Örneğin Amerikalı işadamı Clay Presley 2009’da Hudson nehrine çakılan uçaktan sağ kurtulmuş, sonrasında uçak korkusu gelişmişti. Peki Presley bu korkuyu nasıl yendi? Kendisi pilotluğu öğrenerek. Elbette bu herkesin yapacağı bir şey değil, ama onun yolundan gitmek isteyenler de olabilir.