Uçak firmaları sık sık lezzetsiz yiyecek ve içecekler ikram etmekle suçlanır. Diyetisyen Emre Uzun’a göre, bu konuda uçak firmalarının bir suçu yok; Uzun, “30 bin feet yüksekliği aştıktan sonra, damak tadı ve koku duygusu bozulur. Yediklerinizdeki lezzetsizlik uçak firmasının suçu değil, insan metabolizmasının gereğidir” diyor.
Diyetisyen Emre Uzun, uçak yolculuklarında sıkça karşılaşılan yemeklerin lezzetsiz olması ile ilgili konuya açıklık getirdi. Uzun, özellikle 30 bin fit yükseklikten sonra damak tatlarının farklılaştığına dikkat çekerek bu durumun yıllar içinde, uçak yolcularından gelen yoğun şikayetler sonucunda masaya yatırıldığını ve asıl nedenin bu sayede tespit edildiğini söyledi.
Kişilerde lezzet algısını oluşturan iki öğe olduğunu belirten Uzun, “Lezzet, damak tadı ve kokunun bileşimiyle beynimizde oluşan ve tat alma duyumuzla şekillenen bir duygudur. Ancak uçak yolculuklarında ortama basınç hakimdir. Bu basınç da tatlı ve tuzlu algımızın düşmesine yol açar. Uçak yolculuklarında yenen yemeğin, içilen meyve suyunun hatta suyun bile tadı size bir tuhaf geliyorsa sebebi budur. Havayolu firmaları size kalitesiz şeyler ikram etmiyor. Yada yiyecek ve içeceklerin tadı havadayken farklılaşmıyor. Siz basınç altında bulunduğunuz için size öyle geliyor. İkram edilen yiyeceği yemeyip, iniş sonrası yerseniz, durum sizin açınızdan da netleşecektir” dedi.
Diyetisyen Uzun lezzetteki farklılaşmanın tek sebebinin basınç olmadığını kaydederek, “Nem eksikliği ve arka plandaki tekdüze gürültü de damak tadını olumsuz etkiliyor. Uçağa binersiniz ve içine girdiğiniz atmosfer, ilk olarak koku alma duyunuzu etkiler. Daha sonra uçak havalanır. Yükselirken bu kez hava basıncı ve buna bağlı olarak uçağın içindeki nem seviyesi düşer. Örneğin ortalama 30 bin fitteki nem oranı, bir çölden bile düşüktür çünkü o yükseklikte uçaktaki nem oranı yüzde 12’den azdır” ifadelerini kullandı.
Bazı havayollarının da ’spence’ yöntemini uyguladığını bildiren Emre Uzun; yolculara gürültü önleyici kulaklıklar dağıttığını yolculara da yemek servisi sırasında gıdanın tadına uyacak ses kayıtları dinlettiklerini ifade ederek, “Bazı havayolları da çatal bıçağı değiştirmenin lezzet algısı üzerinde bir etkisi olup olmayacağını araştırıyor. Çünkü hafif ve plastik çatal, bıçak kullanıldığında, yiyeceklerin tadının daha da kötüleştiği kanıtlandı” ifadelerini kullandı.
Diyetisyen Emre Uzun’un açıklamalarıyla uçuş sırasında değişen tat alma duyusuna dair örnekleri şu şekilde sıralandı:
Bir uçak firması tarafından 2010 yılında yaptırılan bir araştırmaya göre, uçaklardaki nem eksikliği ve düşük basınç kombinasyonu, dilimizdeki tat tomurcuklarının tatlı ve tuzlu gıdalara duyarlılığını yaklaşık yüzde 30 oranında azaltıyor. Buna karşılık ekşi, acı ve baharatlı tatlara karşı duyarlılığımız hemen hemen hiç etkilenmiyor.
Havayolu şirketleri yemeklerinin lezzeti için, yer yüzeyindeki bir restorana kıyasla daha fazla tuz ve baharat kullanabilir ancak bu da farklı sağlık sorunlarına yol açabilir.
Yürütülen bir çalışmanın sonuçlarına göre, gürültülü arka planda yemek yiyenler, yiyecekleri daha tuzsuz ve daha şekersiz buluyor. Aynı şekilde gürültülü ortamda yemek yiyenlere, gıdalar şaşırtıcı biçimde daha gevrek geliyor.
Uçuş sırasında kakule gibi çeşniler, limon otu ve köri gibi baharatlar ise tuz veya şekerden daha yoğun hissediliyor.