17 Ağustos’ta, Beechcraft Model 390 Premier 1 uçağı Malezya’nın Subang kentine inişe geçerken bir otoyola düştü ve 10 kişinin hayatını kaybettiği kazaya neden oldu. İlk söylentiler, kazanın uçuş ekibinin hatalarından veya uçağın kanatlarıyla ilgili teknik sorunlardan kaynaklandığını öne sürse de, ön soruşturma raporu bu iddiaları şüpheli hale getirdi.
Kazanın Detayları
2004 yılında üretilen ve N28JV tescil numarasına sahip Beechcraft Premier 1, özel bir sahibi için Jet Valet Sdn Bhd tarafından işletiliyordu. Uçakta iki uçuş ekibi üyesi ve aralarında kıdemli bir Malezyalı politikacı ile yardımcısının da bulunduğu altı yolcu vardı. Langkawi Uluslararası Havaalanı’ndan Sultan Abdul Aziz Shah Havaalanı’na yapılan bu kısa uçuş, planlanan inişten dakikalar önce trajediye dönüştü. Uçak, rotasından saparak bir otoyola çarptı, dev bir alev topuna dönüştü. Uçaktaki sekiz kişi ve otoyolda çarpıştığı motosiklet ve arabanın sürücüleri hayatını kaybetti.
A Beechcraft Model 390 aircraft (N28JV) crashed in Malaysia carrying 8 passengers. Video of the crashing airplane as it narrowly hit a car on the road, captured by the dashcam
Aircraft was travelling from Langkawi to Selangor and was attempting to land when it hit the highway. pic.twitter.com/29EenBZo3f
— FL360aero (@fl360aero) August 17, 2023
Ön Soruşturma: Spekülasyonlar Çürütülüyor
Malezya Hava Kazaları Soruşturma Bürosu (AAIB) tarafından sunulan ön soruşturma raporu, uçuş ekibinin performansını olumsuz etkileyen herhangi bir sakatlık veya fizyolojik faktör bulunmadığını ve ekibin geçerli lisanslara sahip olduğunu doğruladı. Uçağın uçuşa elverişli olduğu ve düzenlemelere uygun şekilde bakımının yapıldığı da raporda vurgulandı. Hava durumu da kazanın gerçekleştiği gün iyi şartlar sunuyordu.
Buna rağmen, kokpit ses kayıt cihazının (CVR) son yarım saatine dair verilerin yayınlanmaması, kazanın nedenine dair önemli ipuçlarını barındırabileceği şüphesini doğurdu. AAIB, uçuş kontrol sistemleri üzerinde yapılan incelemelerin, kazanın nedenini belirlemekte kritik olacağını belirtti. ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) ve ilgili laboratuvarlarda devam eden analizlerin sonucunda kesin bulgular elde edilmesi bekleniyor.