Sevgili okuyucularım,
Wright kardeşlerden günümüze uçağın 120 Yıllık Evrimi konulu bu yazım oldukça uzun olduğu için 3 bölüm olarak yayınlamayı uygun buldum. Birinci bölümde havacılığın “Öncülerini”, İkinci Bölümde “Jet Çağı”nı, Üçüncü ve son Bölüm de “Super Sonik Uçaklar ve Etops” konumuz olacak.
2023 Aralık ayı, motorlu bir uçakla ilk insanlı uçuşunun 120. yıl dönümü olacak. Havacılık geride kalan 120 yılda kademe kademe gelişerek çok yol katetti. Amerikalı Wright kardeşlerin dünyanın ilk motorlu uçağını üretip başarıyla uçurduklarında, bununla bir toplumsal dönüşümü harekete geçirdiklerini hayal edebildiklerini söylemek zor.
Ses hızından daha hızlı uçan veya yüzlerce insanı 30.000 fitin üzerinde okyanusları geçerek taşıyan, gümrük vergisinden muaf (Duty Free) alışveriş, Internet Wi Fi imkanı ve uçak içi eğlence ile tamamlanan uçaklar olacağın hayal etmiş olabilirler mi?
ABD Kuzey Karolina eyaletine bağlı Kitty Hawk’tan 17 Aralık 2003 tarihinde havalanarak ilk uçuşu yapan Wright kardeşlerin Wright Flyer adını verdikleri uçağından Boeing 777X’e ve ötesine nasıl gelindi? Uçak yapısındaki değişiklikler uçuş tekniklerinin ve yöntemlerinin iyileştirilmesine odaklandı. Daha sonra mühendislik, kârlılığı ve verimliliği artırmak amacıyla pazardaki trendler ve havayollarının gereksinimleri doğrultusunda yönlendirilmeye devam etti. Bugün 21. Yüzyılın ortalarına doğru ilerlerken, bu gereksinimler ön planda kalmaya devam ediyor.
Bu yazımda, uçağın ilk evrimi tarihindeki bazı önemli anlara ve olaylara bir göz atalım istedim. Ele alınacak çok sayıda önemli olaylar var ama, hepsini konumuza dahil edemeyeceğiz, en önemlilerini paylaşacağız. Wright kardeşler 1903’te motorlu bir uçakla uçmayı ilk başaranlar olarak tarihe geçti ama, Wright kardeşlerden çok önceleri de uçmakla ilgili birçok denemeler yapılmıştı.
En erken kaydedilen uçma düşüncesi için, 2000 yıl önceki Yunan Mitolıjisi Ikarus’a bir göz atalım. Ikarus ve babası usta zanaatkâr Daedalus, balmumu ve tüylerden yapılmış kanatlarını kullanarak Girit adasından kaçmaya çalışırlar. Bazı Hindu metinleri ve Sanskrit destanlarında Vimana denilen uçan saraylardan ve uçan savaş arabalarından bahseder.
Tabii bir de Uçan Halı (Sihirli Halı) masalı var. Uçan Halı, üzerindeki insanları anında hızlı bir şekilde hedeflerine ulaştıran efsanevi bir halıdır.
İkarus
Yunan mitolojisinde Ikarus (Íkaros), Girit Kralı Minos’un isteği üzerine meşhur Girit Labirenti’nin mimarı Daedalus‘un oğludur. Girit Kralı Minos, Mimar Daedalus Ikarus ve Daedalus’un oğlu İkarus’u Girit adasında yapıkları labirentin sırlarını açığa çıkaracaklarından şüphelendiği için, onları denize bakan büyük bir kuleye hapseder. Ikarus ile babası Daedalus, buradan başka türlü kurtuluş olmadığına inanırlar ve kuş tüylerinden, battaniye ipliklerinden, giysilerden ve balmumundan yaptıkları kanatları ile hapsedildikleri kuleden atlayıp uçarak kaçmaya karar verirler. Daedalus oğlu Ikarus’a, “denizin nemi kanatları ıslatıp bozmasın, güneş ısısının balmumunu eritmesin diye çok alçaktan ve çok yüksekten uçmamasını” söyler. Ikarus, babasının güneşe yakın uçmama talimatını dikkate almayarak yükseldikçe yükselir ve kanatlarındaki balmumunun sıcaktan erimesine neden olur, denize düşerek boğulur. Bu efsane, havacılıkta “güneşe yakın uçma” (don’t fly close to the sun) deyimini doğurmuştur. Bu deyim; “Kişinin gözünü hırs bürüyerek eninde sonunda kendisini yıkıma sürükleyecek olan bir şeyi yapması”dır.
Ikarus adı bize bir yerden tanıdık gelebilir. Ikarus-260 ve Ikarus-280, Macar otobüs üreticisi Ikarus’un şehir içi taşımacılık için ürettiği otobüs modelleridir. Türkiye’deki birçok şehirde kullanılmış olan 260 modeli, 21 koltuk ve 86 ayakta olmak üzere 107 kişi kapasitelidir. İkarus otobüsleri yıllarca Türkiye’nin şehir içi taşımacılığına hizmet vermiştir. İlk kez 1979 yılında İstanbul Belediyesi tarafından 260 ve 280 modeller satın alınmış, 1991 yılında ise o dönemin SHP’li büyükşehir belediyesince de tercih edilerek, sayıları binlerle ifade edilen miktarlarda alım yapılmış ve yıllarca halkımıza hizmet etmiştir.
Hezârfen Ahmed Çelebi
Bir diğer uçma öznesi ise bizim Hezârfen Ahmed Çelebi’mizdir. 1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi’nden kuş kanatlarına benzer kanatları ile kendini boşluğa bırakması ve İstanbul Boğazı üzerinden süzülerek Üsküdar’da Doğancılar Meydanı’na inmesi ile bilinir. Hezârfen Ahmed Çelebi, sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde yer alan ve Osmanlı arşivleri dahilinde hiçbir kaynakta adı geçmeyen efsanevi bir karakterdir. 17. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Hezârfen Ahmed Çelebi, ilk uçan ya da bunu deneyen insan olarak kabul ediliyor.
Abbas Kasım İbn Firnas
Havacılığının öncülerinden biri olarak kabul edilen bir diğer kişi de Abbas Kasım İbn Firnas; astronom, simyacı, fizikçi, şair bir İslam bilginidir. Tarihi kaynaklar, Endülüslü İbn Firnas’ın uzun çalışmalar sonunda kumaş üzerine büyük kuş kanatları taktığını ve bu âletle havalanıp uçtuğunu kaydeder. İspanya’nın Cordoba şehrinde 810-888 yılları arasında yaşamış olan Abbas Kasım ibn Firnas, bilinen ilk uçağı icat etmesinin yanı sıra Bacon’dan 300 yıl önce dereceli gözlüğü ilk keşfeden mucit olarak tarihte yerini almıştır. Endülüslü mucit 9. Yüzyılda basit bir planör tasarlamaya başladı. O zamanki yazılar, “vücuduna akbaba tüyleri giydirdiğini ve anka kuşundan daha hızlı uçtuğundan” bahsediyor. Sonuç olarak, insanlar yüzlerce yıldan beri kuşlar gibi uçabilmek için sayısız denemeler yapmış ve bir çoğu bu yolda canlarını vermişlerdir.
Leonardo da Vinci
16. yüzyılda Leonardo da Vinci kuşların uçuşunu gözlemleyerek birkaç uçan makine tasarlayınca bunlara dayanan bazı deneyler yapıldı. İnternette “Leonardo da Vinci’nin uçan makine tasarımları diye aratırsanız muhteşem tasarımlarını görebilirsiniz. Ancak, Leonardo da Vinci’nin bu çalışmaları çok büyüleyici olsa da, bildiğimiz kadarıyla onlardan başarılı bir uçuş yapılamadı.
George Cayley
1773-1857 yılları arasında yaşamış olan İngiliz mühendis George Cayley, uçağın erken tarihlerdeki gelişimin en önemli figürlerden biridir ve modern havacılığın babası olarak kabul edilir. Uçuşa tesir eden kuvvetleri (Gravity-Ağırlık, Lift-Kaldırma, Drag-Geri Sürükleme ve Thrust-İtme ) araştıran, belgeleyen, kaldırma, itme ve kontrol sistemleri ile sabit kanatlı bir makine olarak ilk uçak konseptini geliştiren kişi oydu.
Cayley, planörler de dahil olmak üzere başarılı birçok model tasarladı ve üretti. Ancak çalışmaları, yeterli motor gücü ve hafif bileşenlerin yokluğu nedeniyle sınırlı kaldı. Bununla birlikte tasarladığı şey, ana kanatlar, kuyruk, dikey ve yatay stabilizeler dahil olmak üzere, daha sonra üretilecek motorlu uçaklarla pek çok benzerliğe sahipti.
Jean-Marie Le Bris ve Clement Ader
Cayley’in ayrıntılı çalışmalarını uygulamaya koymak için bazı girişimlerde bulunuldu. Örneğin, Fransız havacı Jean-Marie Le Bris, bir atın çektiği planörle uçmayı başardı. Bris’i 1868’de Albatros II uçağı ile çekilen fotoğrafında görebilirsiniz. Albatros II, uçan bir makinenin çekilmiş ve ilk kayıtlara girmiş fotoğrafıdır.
1886’da başka bir Fransız havacı olan Clement Ader, ‘Eole’ adın verdiği buhar gücüyle çalışan bir uçak yaptı. Bu uçak, kısmen başarılı oldu ve yerden yaklaşık 50 metre yükseklikte uçuş yaptı.
Ulmer Schneider – Ulm’lu Terzi
Almanya’nın Ulm şehrinde yaşayan bir terzi olan Albrecht Ludwig Berblinger, ince bambu çubukları ve kumaşla yaptığı kanatlarla 31 Mayıs 1811 tarihinde Tuna nehrinin kenarında Adlerbestei denilen 19 metre yüksekliğindeki şehir duvarından atlamış, ancak uçamayarak hemen altındaki Tuna nehrine düşmüş ve balıkçılar tarafından sudan çıkarılmış. Berblinger’in atladığı yere daha sonra korkuluklu spiral şeklinde bir teras yapılmış, turistlerin uçuş denemesi yapılan yeri görmeleri sağlanmıştır. Ulm’lu Terzi’nin başarısızlıkla sonuçlanan bu uçuş denemesi her yıl 31 Mayıs tarihinde aynı yerde Tuna nehri üzerinde yapılan şenliklerle kutlanıyor. Almanya’da çalıştığım 60’lı yılların ortalarında bu şenliklerine bizzat katılmıştım.
Wright kardeşlerin 1903’teki ilk uçuşları
Tekrar başa, başarılı motorlu uçuşa dönelim. Wilbur ve Orville Wright kardeşler, 17 Aralık 1903’te ABD Kuzey Karolina Kitty Hawk yakınlarında ilk motorlu uçağını uçurdu. Rekor kıran bu uçuş, Federation Aeronautique Internationale tarafından “havadan ağır ilk sürekli ve kontrollü uçuş” olarak kaydedildi.
1903’teki bu ilk girişimde uçak sadece 12 saniye havada kaldı ve 37 metre yol kat etti. Kardeşler işin peşini bırakmadılar, çalışmaya devam ettiler ve 2 yıl sonra 1905’de üçüncü uçakları Wright Flyer-3 ile daha uzun süreli kontrollü uçuş yaptılar. Daha uzun süreli uçuş için uçağa, daha büyük bir yakıt deposu ve motor soğutma sıvısı eklenerek 1905’te yapılan en uzun test uçuşu 39 dakika sürdü ve 38 kilometreden fazla yol kat etti.
Bu başarılı uçuşların ardından kardeşler, rakiplerin kopyalamasını önlemek için uçağı parçalara ayırdı. Kardeşler, Amerika ve Fransa ile yaptıkları sözleşmelerle 1908 yılına kadar tekrar tekrar uçtular. Bir seferinde Mayıs 1908’de pilotun yanında bir yolcu taşımak için uçtular ve böylece teknisyenleri Charles Furnas tarihteki ilk uçak yolcusu oldu.
Bu arada diğer havacılar da boş durmuyor, benzer tasarımlar üzerinde çalışıyorlardı. Bunların en önemlisi Fransız Louis Bleriot oldu. 1908’de uçan Bleriot VIII uçağı, dümen için ayakla çalıştırılan bir pedal ve hem yalpayı hem de yunuslamayı kontrol etmek için tek bir çubuk (Lövye) konseptini ilk kez kullandı. Bu konsept bugün modern uçaklarda Lövye veya Side Stick olarak kullanılmaya devam ediyor.
1914 – Askeri Uçaklar
1914’te I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, birçok şirketin ve hükümetlerin askeri amaçlar için uçak tasarım ve üretiminin hızlandırmasına yol açtı. Önceki uçaklar için geliştirilen pervane tabanlı teknoloji daha da ileriye götürüldü, daha fazla hız ve menzile sahip daha büyük uçaklar üretildi.
Uçak teknolojisi açısından en önemli gelişmelerden biri Alman mühendis Hugo Junkers‘ten geldi. İlk olarak 1915’te uçan Junkers-J1 uçağı, tamamen metal gövdeye sahip ilk uçaktı. Bu metal gövde, daha sonra büyük yolcu uçaklarının geliştirilmesi için önemli bir adım oldu.
Askeri kullanıma yönelik gelişmelerin yanı sıra şirketler, gelir getirecek yolcu uçuşları için de olasılıkları araştırmaya başladılar.
İlk yolcu uçuşu 1914 yılı Ocak ayında, ABD’de Florida’daki Tampa Körfezi boyunca St. Petersburg ile Tampa arasında yapılan 20 dakikalık uçuş, ticari havacılığın başlangıcını olarak kabul ediliyor.
Birinci Dünya Savaşının bitiminden sonra, sivil pazara pervaneli uçaklar hücum etti. Bu, yeni bir eğlence ve gezi uçuşları endüstrisinin yanı sıra heyecanlı hava gösterilerine de yol açtı.
İlk transatlantik uçuş ise, 1919’da İngiliz havacılar John Alcock ve Arthur Whitten-Brown‘ın modifiye edilmiş bir Vickers askeri uçağı uçurmasıyla gerçekleşti. Bunu, Londra’daki Daily Mail gazetesinin “ABD, Kanada veya Newfoundland’daki herhangi bir noktadan Büyük Britanya veya İrlanda’daki herhangi bir noktaya kesintisiz ilk başarılı uçuş için 10.000 Sterlin gibi oldukça büyük bir ödül verileceğinin duyurulması takip etti.
Charles Lindbergh, 25 yaşında iken 20 Mayıs 1927’de New York Long Island’dan Spirit of St. Louis adını verdiği tek motorlu uçağı ile havalandı ve 33,5 saat durmadan uçarak Atlantik’i ilk defa tek başına ve kesintisiz uçuşu yaparak 21 Mayıs 1927 de Paris’e inerek 25.000 $’lık ödülü kazandı. 1957 yılında zamanın ünlü aktörü James Stewart’ın başrol oynadığı Spirit of St. Louis-Atlantik Fatihi adı ile bir sinema filmi çevrildi. İnternet ortamında bulursanz izlemenizi öneririm.
Avustralyalı Charles Kingsford Smith ve ekibi 1928’de Pasifik Okyanusunu geçen ve 1929’da dünyanın çevresini dolaşan ilk kişi oldu.
Bu yıllarda pek çok deney ve geliştirme görüldü. Örneğin, 1929’da piyasaya sürülen Alman yapımı Dornier Do X (Giant Flying Boat), zamanın en büyük uçağıydı. 169 yolcuya kadar taşıyabiliyordu. Bu 12 motorlu uçak, 1.700 kilometre menzile sahipti ve büyük bir potansiyel sunuyordu. Ne yazık ki, 1930’ların Büyük Ekonomik Buhran’ı (Great Depression) nedeniyle, yalnızca 3 adet üretildi.
Douglas’ın DC3 ile ticari başarı
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllar birçok uçağın geliştirmesine tanık oldu. Amaç her zaman başarılı ve kârlı ticari uçuşların yapılmasıydı ve bunu en ıyı başaran ilk uçak Douglas DC-3 oldu. DC-3, Douglas’ın şef mühendisi Arthur E. Raymond tarafından tasarlanmış ve ilk uçuşunu 17 Aralık 1935’te yapmıştır. İlk DC-3, 28-32 yolcu koltuğu veya yataklı 14 yolcu kapasiteli idi.
DC-3, menzil, hız ve güvenilirlik açısından sürekli geliştirildi. Sadece üç durakla kıtalararası hizmet sunuyordu. Herhangi bir kargo veya posta sübvansiyonu olmadan yolcu hizmetleri yapabilen dünyanın ilk kârlı yolcu uçağı olmuştu.
THY-Türk Hava Yolları (o zamanki adıyla Devlet Hava Yolları), Genel Müdür Rıza Çerçel tarafından İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD tarafından savaşta kullanılmış ve Mısır çöllerine terk edilmiş 30 adet DC-3 yolcu ve 2 adet C-47 kargo uçağını 20.000 Dolar gibi oldukça ucuz bir fiyata satın alınarak yıllarca uçurdu. THY hangarında bu uçakların büyük-küçük tüm bakımları, motorlarının büyük bakımları, komponentlerinin bakım ve onarımları Türk teknisyen ve mühendisleri tarafından yapılıyordu.
Rahmetli Hüseyin Yeğin’in (1957-1960) THY Teknik Müdür, Zafer Orbay’ın (Necmüzzefer Orbay) Teknik Müdür Yardımcısı oldukları zamanda ((1957-1960 yılları arasında) DC-3 uçaklarında teknisyen olarak bizzat çalıştım. Türk Hv. Kvv’leri de çok sayıda bu uçaklardan edinmiş, nakliye uçuşları ve uçaklarımıza File Manş çekerek jet savaş uçaklarımızın makineli tüfeklerle hedefi vurma eğitimlerinde ve 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında paraşütçü komandolarımızın havadan indirme hizmetinde kullanılmıştır.
Eylül 2022 itibariye dünyada halâ, nostalji uçuşları ve kargo taşımacılığı kullanımında olan tahmini 164 DC-3 var ve yedek parça temin edilebiliyor. Bunların bazılarına mod uygulanarak turbo prop motor takılmış ve kokpitleri modernleştirilmiştir.
Bölüm II, Jet Çağı önümüzdeki hafta sonra yayınlanacaktır.
Erhan İnanç (Ağustos 2023)
Kapta Baha’nın videosundan geldik, elinize sağlık.