Bildiğiniz üzere, İstanbul Atatürk Uluslararası Hava Limanı 2015 sonu rakamları itibariyle, “en çok yolcu ağırlayan” (= gelen, giden ve transit geçen yolcular) havalimanı olarak Frankfurt’u biraz geçerek Avrupa’da 3. sıraya yerleşti.
DHMİ’nin 2015 yılı sonu itibariyle açıkladığı kesin olmayan rakamlara göre 2015 yılında AHL’den :
İç Hatlardan 19.375.402 yolcu faydalanmış, 133.429 ticari uçuş (iniş + kalkış) yapılmış. Toplam uçuş sayısı ise 144.598 olmuş. 2015’de taşınan yük ise (bagaj+kargo+posta) 222.203 metrik ton olarak yayınlandı.
Yine verilen bilgilere göre;
Dış Hatlardan 41.947.327 yolcu faydalandı, 313.730 ticari uçuş (iniş + kalkış, kargo uçuşları dahil) ve toplamda 320.237 uçuş yapıldı. 2015’de taşınan yük ise (bagaj+kargo+posta) 1.510.300 metrik ton oldu.
2014 sonu rakamlarıyla AHL’nın 2015 performansını mukayese edersek: İç Hat yolcularında yaklaşık %4,5, Dış Hat yolcularında yaklaşık %10 ve Toplam Yolcu’da yaklaşık % 8,2 artış olduğu gözleniyor
Yapılan ticari uçuş sayısında da sırayla yaklaşık % 0,3 (pratikte İç Hatlar ’da artış olmamış), % 9,2 artış var. Demek ki, İç Hatlarda 2015 yılında uçuşlarındaki doluluk oranı biraz artmış… Dış hatlarda doluluk oranı fazla değişmemiş görülmekte.
Kargo’da İç Hatlarda tam olarak sıfır artış yaşanırken Dış Hatlar’da yaklaşık %7.2 artış oluşmuş görünüyor
2015 Aralık son günlerinde hava koşulları nedeniyle yapılan çok sayıdaki iptaller olmasaydı, herhalde AHL toplamdaki yolcu sayısında 61.400.000’ü rahat görecekti. Bu performansta THY’nin agresif büyümesinin etkili olduğu bir gerçek.
Peki, ne oldu da FRANKFURT, geride kaldı?
Nedenler birden fazla: 2015 içinde Lufthansa, yaşadığı grevler nedeniyle epey sayıda uçuşu iptal etmek zorunda kaldı. Ancak Lufthansa fazla kar etmediği (zarar ettiği) FRA çıkışlı bazı hatları da kapattı 2015’de ya da bunların bazılarını yan/alt şirketlerine devrederek Köln gibi başka hava limanlarına kaydırdı.
Ancak önemli bir faktör var ve bu faktör şu anda AHL ve ISG için bugün için geçerli ve gelecekte de 3. Havalimanı için geçerli olacak.
Malumunuz olduğu üzere, Türkiye’deki (tabi İstanbul’daki) hava limanları günde 24 saat açık ya da açık tutulabiliyor. FRA dahil Avrupa’daki hemen tüm büyük ve merkezi havalimanlarına, çevrecilik koşulları kapsamında, sadece 18 saat çalışma izni (uçak iniş kalkışı) verilebiliyor
Bizim ülkemizde çevrecilik falan hikâye olduğundan, İstanbul için bu durum çok büyük avantaj ve 3. Havalimanı bunun faydasını daha da çok görebilecek (özellikle kargo taşımacılığı alanında…)
FRA, 2015 sonu itibariyle 2014 ile karşılaştırıldığında Toplam Yolcu sayısında %2.5 artış yaparken, uçak trafiği sayısı aynı kalmış (hatta çok az azalmış). kargo+posta tutarı da %2.3 azalmış… Demek ki ortalamada ticari uçak seferlerinde doluluk oranı biraz artmış.
AHL ile FRA karşılaştırmaya devam edersek ayrıca şunlar da ortaya çıkıyor:
Yukarıdaki sayılara bakıldığında, AHL’nın İç Hatlar payı %31,6 (2014’de ise %32,7 idi). Bu oran FRA için %11,3. Yani şu konumunda bile FRA çok daha “uluslararası” bir havalimanı.
Maalesef AHL için daha detaylı rakamlara ulaşılamıyor, ama FRA için bunlar var: FRA trafiğinin %50.8’i Kıta Avrupası (buna İrlanda, İngiltere ve Türkiye dahil), %13.4’ü Kuzey Amerika, %11.4’ü Uzak Doğu ve %13’ü diğer (Orta Doğu, Afrika, Yakın Doğu, Orta ve Güney Amerika) pazarlara olan uçuşlar. Buradan Kuzey Amerika ve Uzak Doğu’nun AHL/İstanbul için de ne kadar önemli olacağını çıkartabiliriz.
2015’te de Avrupa’da en çok yolcu ağırlayan havalimanı Londra Heathrow oldu: 74.959.000 yolcu ve 2014’e göre %2,2 artış ile uçak trafiğinde ciddi bir artış yok demek ki doluluk biraz artmış. Ama Heathrow’un da pazar durumuna bakarsak, İç Hatlar sadece %6.9, Kıta Avrupası %41.6, Kuzey Amerika %23, tüm Asya ve Pasifik de %14 paylarında.
Bu verilerden hareketle gerek Kuzey Amerika’nın, gerekse de Uzak Doğu’nun havayolları açısından ne kadar önemli pazarlar olduğunu görmek ve THY’nin de bu pazarları geliştirmek için neden büyük yatırımlarda bulunduğunu anlamak daha kolay anlaşılıyor.