Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası, 12-13 Aralık’ta Haliç Kongre Merkezi’nde “İnovasyonun Yeni Yüzyılı” temasıyla gerçekleştirilecek.
Türkiye İnovasyon Haftası, global şirketlerin üst düzey yöneticilerinden fikir liderlerine, akademisyenlerden öğrencilere, Türkiye’nin önde gelen şirket yöneticilerinden kamunun üst düzey temsilcilerine kadar inovasyona yön veren tüm paydaşları bir araya getirecek.
Etkinlikte konuşmacı olarak yer alması beklenen Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil ile NASA’da derin uzay iletişimi ve astrofizik alanlarında araştırmacı olarak çalışan Dr. Umut Yıldız, etkinlik öncesi açıklamalarda bulundu.
Baykar Genel Müdürü Bayraktar, Türkiye’de inovasyon algısının pozitif bir dönüşüm geçirdiğini belirterek, “Bunda en önemli unsur somut başarılar. 20 yıl öncesinde biri, yenilikçi bir fikir ile ortaya çıksa da gerek çevresel olumsuz telkin, gerek siyaset kurumunun, destek vermeyi bırakın, yer yer köstek olmasıyla inovatif fikir gerçeğe dönüşemiyordu.” dedi.
Kendilerinin de insansız hava araçları geliştirme yolculuğunda benzer engellerle karşılaştıklarını ancak pes etmediklerini ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti:
“Siyaset kurumunun yenilikçi teknolojilere bakışındaki pozitif yönlü değişimi, başardıkça önce çevremizin sonra da kamuoyunun desteğini almak bizi AR-GE’ye ve inovasyona yatırım yapmaya teşvik etti. Düşünün 20 yıl önce bir grup genç, zirai ilaçlama gibi spesifik bir sektörde kullanmak için bir İHA tasarımı olduğunu söylese ne kadar destek bulurdu?
Bir de bugünü düşünün. Toplum ve kurumlar ekseriyetle böyle inovatif bir fikrin gerçeğe dönüşeceğine inanır ve destek verir bir noktaya geldi. Hatta şu anda birçok küçük yatırımcı düşük miktarlarda kitlesel fonlamalarla yenilikçi oluşumlara, projelere ve firmalara destek veriyor. Böyle bir şey birkaç yıl öncesine kadar hayal dahi edilemezdi. İşte son 20 yılda Türkiye’deki inovasyon algısı böyle değişti.”
Türkiye’nin inovasyon algısının gelişmekte olan ülkelere göre pozitif ayrıştığını kaydeden Bayraktar, “Türkiye, özellikle savunma sanayisi olmak üzere üretimde önemli bir aşamaya geldi. Milli ve özgün teknolojileri geliştiren, üreten ve hatta ihraç eden bir konumdayız. Baykar’dan örnek vermek gerekirse; 2014 yılında envantere giren Bayraktar TB2 için bugün 25 ülkeyle ihracat sözleşmesi imzaladı. Gelişmekte olan diğer ülkelere yüksek teknolojiye sahip ürünleri ihraç ediyoruz ve bu bizi onların önüne geçiriyor.” diye konuştu.
Bayraktar, Türkiye’deki gelişimi AR-GE ve Tasarım Merkezleri’ndeki artış ile de görmenin mümkün olduğunu belirterek, “Milli Teknoloji Hamlesi çok sayıda AR-GE merkezinin açılmasını destekledi. Son verilere göre, 1.248 AR-GE merkezi mevcut. 2001 yılında 1,3 milyar lira AR-GE harcaması yapılmışken, 2020’de 55 milyar lira harcama yapıldı. 2001 yılında sadece 2 Teknopark varken, bugün 94 tane var. Teknopark firma sayısı ise 2001’de 94 iken, bugün 8 bin 114’e ulaştı. Çalışan sayısı ise 630’dan 84 bine çıktı. Bu rakamlar bile değişimin en büyük göstergesi.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, savunma sanayisi ihracatında ilk 10 ülke arasına girme hedefine ulaşacaktır”
Haluk Bayraktar, savunma sanayisinde inovatif girişimlerle özgün ve milli teknolojiler geliştirildiğini belirterek, yazılımdan kara araçlarına, insanlı insansız hava ve deniz araçlarına kadar çeşitli ürünlerin geliştirip ihraç edildiğini vurguladı.
Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir ihracatçı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Türkiye, 2021 yılında 3,2 milyar dolarlık savunma sanayisi ihracatı gerçekleştirmişti. Bu sene hedefimiz 4 milyar doları geçmek ve bunun olacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Çünkü kasım ayı itibarıyla 11 aylık ihracatımız 3 milyar 770 milyon dolar seviyesine ulaştı. Yani geçen seneye göre yaklaşık yüzde 30’luk bir artış olacak. Baykar özelinde de ihracatımız önemli oranda arttı. Geçen sene yaklaşık 650 milyon dolar olan ihracatımız, bu yıl 1 milyar doları geçerek yüzde 50’den fazla artmış olacak.
Unutmamak gerekir ki savunma sanayi lokomotif gibidir. Geliştikçe, büyüdükçe diğer sektörleri de ileri çeker. Tarihe bakıldığında dünyada bunun birçok örneğini görmek mümkün. Çeşitli sivil teknolojiler, savunma sanayisinden türetilmiştir. Kısacası savunma sanayindeki inovatif gelişmeler Türkiye’nin bir bütün halde kalkınmasına katkı sağlayacaktır. Yine vurgulamak isterim, daha da gelişmek için ihracatın önemi çok büyük. Türkiye’nin uluslararası pazarda güçlü bir şekilde rekabet edebilmesi için güçlü bir ekosistem oluşması da elzemdir. Bu şartlarda büyüyecek Türkiye, savunma sanayi ihracatında ilk 10 ülke arasına girme hedefine ulaşacaktır.”
“Yıllık ciromuzun yüzde 30-40’lık kısmını AR-GE yatırımlarına harcıyoruz”
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil de, inovasyonun fikir veya ürüne değer katan bir yeniliği ifade etse de aslında inovasyonu teknoloji ile bütünleştirmenin yanlış olmayacağını söyledi.
Teknoloji geliştirmenin uzun soluklu bir süreç olduğunu ifade eden Kotil, “Türkiye teknolojinin AR-GE’sine yönelik önemli çalışmalara imza atıyor. Devletimizin yüksek vizyonu ile son 20 yılda otomotivden savunma sanayisine, havacılıktan yenilenebilir enerjiye sürdürülebilir nitelikteki teknolojileri ülkemize kazandırdı.” ifadelerini kullandı.
Kotil, Türkiye’nin AR-Ge yatırımlarına hız verdiğini belirterek, “Ülkemiz son yıllarda üniversite-sanayi iş birliklerini önceleyen çalışmalara ağırlık verdi. Nitelikli araştırmalar ve gelişmiş test kabiliyetleri inovasyonu beraberinde getirdi. Böylece ülkemiz teknolojiyi talep eden değil, teknolojiyi geliştiren ve ihraç eden bir ülke konumuna geldi. Bu durum ülkelerin peşinde koştuğu ‘büyük veri’nin ülkemize de kazandırılması konusunda önemli aşamalar kat etmemizi sağladı.” diye konuştu.
TUSAŞ’ın özellikle son 20 yılda, silahlı kuvvetlerine değer katacak önemli havacılık teknolojilerini ülkeye kazandırdığını belirten Kotil, şunları kaydetti:
“Türkiye’de yüzde 20’lerde olan yerlilik oranı özellikle son 20 yılda savunma teknolojilerine yapılan yatırımlar sayesinde ve özel sektörün de gelişimi ile yüzde 80’leri buldu. Yerlilik oranının artması elbette inovasyonun bir tezahürüdür. Savunma sanayisi özelinde geliştirilen insanlı ve insansız hava araçları, silah teknolojileri, askeri ve zırhlı araçlar, denizcilik teknolojileri ve dahası yeni teknolojilerin ülkemize kazandırılması için birer basamak olmakta.
Teknolojilerin kazandırılmasının yanında test kabiliyetlerinin de gelişmesine imkan sağladı. Bu sayede hem zaman ve maliyet avantajı sağlarken diğer taraftan verilerin ülkemizde kalması ile birlikte yeni fikirlerin ortaya konulması ve analiz edilmesinin önü açıldı.”
Türkiye’nin kendi uydusunu geliştirebilen, kendi özgün hava araçlarını tasarlayan birkaç ülkeden biri olduğuna dikkati çeken Kotil, Türkiye’nin bu pozisyonunu her geçen gün sağlamlaştırmaya ve hedef yükseltmeye de devam ettiğini vurguladı.
Kotil, yıllık cirolarının yüzde 30-40’lık kısmını AR-GE yatırımlarına harcadıklarını belirterek, “Biz gençlerimize güveniyoruz. 3000’i aşkın AR-GE çalışanımız yüksek oranda gençlerimizden oluşuyor. Yeniliğin geleceğini onlara teslim etmekten çekinmiyoruz. Kurum içi girişimciliği destekleyen inovasyon stratejimiz ile yeni fikirleri ürünlerimizle buluşturuyoruz.” dedi.
“Uzay çalışmaları inovasyon açısından önemli bir öncü”
NASA’da derin uzay iletişimi ve astrofizik alanlarında araştırmacı olarak çalışan Dr. Umut Yıldız ise Türkiye İnovasyon Haftası’nın inovasyon alanında çalışan girişimciler, akademisyenler ve işletmeler arasındaki iş birliğini artırması açısından çok önemli bir etkinlik olduğunu vurguladı.
Etkinliğin ülkede inovasyon kültürünün artırmasına ve gelişmesine önemli katkı sağladığını belirten Yıldız, bu kadar geniş çapta yapılan etkinliğin AR-GE ve teknolojik gelişmelerin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu söyledi.
Uzay çalışmalarının inovasyon açısından öncü olduğunu vurgulayan Yıldız, “Türkiye’deki uzay çalışmaları, ülkede inovasyon, AR-GE ve teknolojik gelişme alanlarındaki atılımların önemini vurgulamaktadır. Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) uzay çalışmalarının inovasyona etkisine ve katkısına örnek olarak, uydu teknolojilerinin geliştirilmesi, havacılık sektöründe yeniliklerin geliştirilmesi, uzay fiziğinin ve uzay ürünlerinin üretilmesi gibi faaliyetleri başlatılması ve destek verilmesi sürecinde önemli katkılar sağlayacaktır. Türkiye Uzay Ajansı, inovasyon ve AR-GE alanlarında çalışan girişimciler, akademisyenler ve işletmelerle iş birliği yaparak, inovasyon ve AR-GE alanlarında ciddi derecede önayak olabilir.” değerlendirmesini yaptı.