Türbülans Nedenli Uçak Düşer mi? Türbülanslar Artacak

Geçen hafta kısa bir aradan sonra sizlerden gelen bir soru üzerine halk arasında ”hava boşluğu” olarak adlandırılan türbülansların  yolcu uçakları için tehlikeli olup olmadığını ele almak istiyorum.
Çoğu zaman gerek havacılık sitelerinde, gerekse gazetelerde ”hava boşluklarının” daha doğrusu türbülansların uçaklar için hiç bir tehlikesi olmadığını okurum. Ben bu açıklamalara tamamiyle katılamayacağım. Çünki halk arasında ”hava boşluğu” olarak adlandırılan türbülanslar aslında atmosferimizde oluşan boşluklar değil, ortaya çıkan bozukluklardır. Bu bozuklukların çok farklı nedenleri olduğu gibi çok farklı şiddetleri de olabiliyor.
”Hava boşluğu” dediğimiz türbülansların kısaca ne olduğuna göz atalım. Fiziksel anlamda Atmosfer içerisinde ”Hava boşluğu” yani havanın olmadığı bir bakıma vakumlu bölgeler mevcut değildir. Bu sebeple yazıma ”hava boşluğu” yerine ”türbülans” kelimesini kullanarak devam etmek istiyorum. türbülanslar ise, Atmosfer içerisinde doğal yada suni faktörler nedeniyle ortaya çıkan hava akımlarından başka bir şey değildir.

Doğal olarak ortaya çıkan türbülansların başlıca sebepleri;
Atmosfer içerisinde iki farklı hava akımının karşılaşması, çarpışması veya sürtünmesi
Sıcak ve soğuk havanın karşılaşması
Bir bulutun içerisinden geçerken oluşan basınç farklılıkları

Suni yoldan ortaya çıkan türbülanslar ise genelde ”Wake Türbülansı” olarak adlandırdığımız uçakların kanatlarından kaynaklanan türbülanslardır. Wake türbülanslar uçakların ağırlık ve kanat yapılarına/büyüklüklerine göre farklı şiddetlerde ortaya çıkar ve arkasında uçan uçakları yine ağırlığına ve büyüklüğüne göre farklı şiddetlerde etkileyebilir. Bunun olmaması için uçakların aralarında belli bir mesafe bırakılır.

Peki türbülanslar uçaklar için tehlike yaratır mı?
Bu soruyu kısaca ”evet” yada ”hayır” ile yanıtlamak doğru olmaz. Türbülansların uçakların kanatları yada gövdelerine yük olması yanı sıra, Atmosferde yarattığı bozulan hava akımının uçağın, uçuş kabiliyetini kısıtlaması da söz konusudur. Fakat bu iki unsurun uçağı tehlikeli bir duruma sokması hatta düşmesine sebep olması kolay değildir, imkansızda değildir. Ne demek istediğimi kısaca türbülansların şiddetlerini inceleyerek anlatmaya çalışacağım.
NASA’nın yapmış olduğu bir sınıflandırmada, türbülansların şiddetleri şu şekilde sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmaları detaylı olarak incelemeden önce, sıkça kullanacağım ”g-kuvveti” ve faktörünü, bilmeyen okurlarım için kolay bir örnekle açıklamak istiyorum ki, yazımın devamında türbülansların şiddetleri arasındaki kıyaslama kolaylaşsın. Teoride g-kuvvetini förmüllerle açıklamak zoruna kalsamda, bir makale içinde g-kuvveti geçiyorsa onu kafanızda şu şekilde canlandırabilirsiniz. Örnek; 50 ton ağırlığında bir uçağa türbülansa girmesi sonucu 0,2 faktöründe g-kuvvetleri etki ediyorsa, o uçağa ağırlığının 0,2 katı yani 10 tonluk ek yük/ağırlık etki eder. Yada 70 kg ağırlığında bir yolcu 0,2g ile (g-kuvveti faktörü) koltuğuna doğru bastırılıyorsa, koltuk üzerine 70kg’nin 0,2’si yani 14 kg ek yük etki eder.

Light
Ortaya çıkan g-kuvveti 0,2 faktörünü geçmez. Uçak hafif sarsılır fakat uçuş dengesinde değişiklik olmaz. İkram servisi yapılabilir.

Moderate
Ortaya çıkan g-kuvveti 0,2 ile 0,3 faktörleri arasındadır. Uçuş yüksekliğinde küçük değişimler yaratabilir yada güçlü sarsıntılar olabilir fakat pilotun uçağı kontrol etmesi sorun olmaz. Uçağın sarsıntısı ikram servisini yapmayı zorlaştırabilir.

Severe
Ortaya çıkan g-kuvveti 0,3 ile 0,6 arasında değişir. Uçuş yüksekliğinde ve dengesinde ciddi anlamda sapmalar yaratabilir, kısa süreli kontrol kayıpları olsada pilotun uçağı kontrol altında tutması mümkündür. Uçak içinde sabitleştirilmemiş el bagajları vb. uçuşabilir, ikram servisi yapmak imkansızdır çünki ayakta durmak ve yürümek imkansız hale gelebilir.

Extreme
Ortaya çıkan g-kuvveti 0,6’nın üzerindedir. Uçuş dengesi büyük anlamda bozulurken, pilotların uçak üzerinde hakimiyetleri zorlaşabilir hatta tamamiyle kontrol kaybı olabilir. Uçak pilotlar tarafından kontrol edilebildiği sürece havada kalabilir fakat kemerleri bağlı olmayan yolcular uçak kabini içerisinde yerlerinden fırlayıp uçuşabilir, ölümcül yaralar alabilirler.

Peki bir yolcu uçağının yapısı ortaya çıkan bu g-kuvvetlerine dayanıklı mıdır? Teknik bakımları yapılan uçakların gövdeleri 2,5 faktöründe g-kuvvetine hatta 3 saniyelik bir zaman dilimi içerisinde ise 3,75 faktöründe g-kuvvetine dayanabilir. Rakamlara baktığımızda aslında teknik açıdan oldukça yüksek toleranslara sahibiz. Buna rağmen türbülansdan dolayı hiç bir zaman uçak düşmemiştir demek olmaz. 1966 yılında BOAC Havayolları’nın 911 uçuş numaralı Boeing 707 uçağı türbülans sonucu düşmüştü. Daha sonra yapılan ölçümlerde uçağın girmiş olduğu türbülansların şiddetinin yukarıya doğru 9g aşağıya doğru ise 4g ye kadar çıktığı tespit edilmiş. Böyle bir türbülans günümüzdeki modern yolcu uçaklarının gövdelerinde de hasar açabilir, hatta uzmanlara göre 8g üzerindeki g-kuvvetleri insanlarda bilinç kaybına yol açabilir. BOAC 911’in girdiği tahmin edilen türbülans ise ” CAT-Clear Air Turbulence” olarak adlandırılan açık hava türbülanslarıdır.

Havacılık için tehlike yaratan Clear Air Turbulence’ler genelde 7000 metre ve üzeri yükseklikte olur. Çıplak gözle veya radarlar ile tespit edilemez,  ortaya çıkma ihtimalleri tespit edilemez. Son zamanlarda Doppler-Lidar (Laser) teknolojileri ile kısmende tespit edilebilseler dahi, halen uçaklar için beklenmedik anda ortaya çıkan türbülans çeşitidir. Bu sebeple uçuş esnasında ”kemer ikaz” ışıkları sönse de, mecbur olmadıkça kemerlerinizi tüm uçuş boyunca çözmemenizi ısrarla öneririm. Fakat bunları yazarken yazdıklarımın felaket tellallığı gibi algılanmasını istemem. Çünkü Clear Air Turbulence’ler yani açık hava türbülansları çok ender rastlanılan bir türbülans çeşidi olmasının yanı sıra, uçaklara zarar verecek kadar şiddetli olmaları ihtimali 50 yıl içerisinde sadece 1 kere kayıtlara geçmiştir.

Kısacası, türbülansların bir uçağın düşmesine tek başına sebep olacak kadar şiddetli olmaları ihtimali çok düşüktür. Ayrıca uçakların teknolojik olarak zamanla gelişmeleri, uçuş esnasında mümkün olduğunca kötü hava şartlarının olduğu bölgelerin etrafını dolaşarak rotanın takip edilmesi, uçak bakımlarının otoriteler tarafından daha sık denetlenmesi gibi faktörler bir uçağın sadece hava şartları sebebiyle kaza yapmasını neredeyse imkansız kılıyor. Fakat yazımda, türbülansların tehlikeli olabileceğine değinirken özellikle şiddetini ön plana çıkarmaya çalıştım, çünki tekrar yazmak istiyorum, türbülansdan korunmanın en iyi yolu uçuş boyunca kemerlerimizi mecburiyet olmadıkça çözmemektir.

İngiliz bilim adamlarının yapmış olduğu açıklamalara göre, önümüzdeki 40 yıl içinde açık hava türbülanslarıda dahil olmak üzere tüm türbülanslarda %40 ile %170 artış olacağı ve türbülansların %10 ile %40 daha şiddetleneceğinden yola çıkılıyor. Bu artışın en büyük sebebi ise dünyanın içinde bulunduğu iklimlerdeki değişimlerin olduğu öne sürülüyor.

Exit mobile version