Değerli Okurlar,
Yıl sonu yaklaştıkça tüm çalışanların gözü kulağı yaklaşan toplu sözleşmelere ve sendikalara yöneldi. Artan enflasyon ve yükselen yaşam maliyetleri özellikle düşük ücretli çalışanları geçim sıkıntısına ve yaşam zorluğuna soktu. Biliyoruz ki coğrafyamızdaki tüm gelişmeler ve ülkemize yönelik ekonomik baskıların yanı sıra uygulanan hatalı ekonomik politikalar ile krizin izleri daha da derin bir hal aldı. Yaşanan acı deprem ve seçimlerin de maalesef ülke ekonomisine maliyeti çok ağır oldu. Tüm bunlar fırsatçıların tezgahlarına yağ sürdü. Maalesef kiradan gıdaya kadar birçok kalemde inanılmaz artışlar yaşandı. Önce belli başlı ürünlerde kara borsa, stok ve tedarik krizi senaryosu devreye sokuldu. Ardından sosyal ve görsel medyadan ısmarlama haberlerle tepkili kesimler kullanılarak fırsatçıların dümenine su taşındı.
Maalesef tüm bu olumsuzlukların yine en acı faturasını geçim sıkıntısı yaşayan düşük gelirli kesim ödemek zorunda kaldı. Bu dönemde kaostan ve krizden beslenenler zenginleşip büyüdükçe, düşük gelirli insanların yükü artıp ekmeği küçülerek bir o kadar yoksullaştırıldı. Tüm bu sistem karşısında savunmasız çalışanların gözü her dönemde olduğu gibi yine işverenlerine ve sendikalarına yöneldi. Asgari ücretlere yapılan müdahaleler kimi kesimlerce iyi niyetli ve olumlu karşılansa da bu artışların kat be katının marketlere çarşı pazarlara ekstra zam olarak yansıması da ayrı bir sorun yaşattı.
Bazı okurlarımız artık THY’de çalıştığımızı söylemeye bile çekiniyoruz, aldığımız zamları duyan ev sahipleri canımıza okuyor diyor. Çok yüksek kira artışları sonucunda evi boşaltmamız teklif ediliyor diye dert yananlarla karşılaşır olduk. Yani son dönemdeki tüm ekonomik gidişat ve yaşanan bu tuhaf gelişmelerle süreç garip bir kısır döngüye dönüştü. Şimdi çalışanlar açısından baktığınızda havacılık sektörü döviz kuru ile para kazandıran bir sektör. Bu nedenle hızlı büyümeleri ve artan kar oranları ortadayken illaki bunların ücretlere de yansımasını herkes büyük bir umutla bekliyor.
Hadi tüm naz ve şikayetlere hatta hepimizin zaman zaman ağır eleştirilerine rağmen sendikasız olan THY iştiraklerinin haline bakınca manzara daha da kötüleşiyor. Çünkü taleplerini anlatıp savunacak yahut işverenle mevcut şartlarını müzakere edecek kimseleri de yok. Ne çıkarsa yönetim kurulu toplantılarından ona razı olmaktan başka seçenekleri yok. Böylesi dönemlerde tüm eleştiri ve beklentilere rağmen çalışanların örgütlü olmasının, en azından sorunları iletecekleri bir kurumlarının olmasının çok önemli olduğu inkâr edilemez bir gerçek. Geçtiğimiz ay Teknik tarafında toplu sözleşmeye aykırı bir uygulamanın sendikanın müdahalesi ile askıya alındığını öğrendim. Sendikalar en başta imzalanmış toplu sözleşmelerine sahip çıkarak elde edilmiş kazanımları korumakla yükümlüdür. Oradaki arkadaşların bu hak mağduriyetine kulak verip, keyfi ya da hatalı kararlar alan idarecilerce sözleşmenin çiğnenmesine engel olunması çalışanlar açısından çok önemli bir adımdır.
Bizler eleştirilerimiz ve sitemlerimizle bu sistemlerin işlevsel olarak harekete geçirme görevini hakkıyla yapmaya davet ediyoruz. Keza kokpitle ilgili daha önce alınan yine benzer bir kararın Anonim Ortaklığı tarafında sendika tarafından yapılan üst düzeyde görüşmelerle durdurulduğunu da biliyoruz. Bu yüzden her ne kadar kızıp eleştirsek de çalışan kesimin örgütlü ve sendikalı olmalarını çok önemsediğimizde bilinmeli.
Bana yeni kurulan şirketlerden yüzlerce mesaj ve e-postalar geliyor. Ne olur Ahmet Bey’e sizde iletin, ne olur bu konudaki sorunlarımızı yazılarınızda dile getirin diye ciddi bir kesimden mesajlar alıyorum. Kendilerinin taşeron çetelerinden kurtarıldığı için çok minnettar olduklarını belirtiyorlar. Artık bizim de sendikalı olmamızın önü açılsın, sorunlarımızı ve taleplerimizi kendi irademizle onlara biz aktaralım diyorlar. Kafasına göre kural koyan, bizi anlamayan yöneticilerin aracılığı ile sıkıntılarının size aktarıldığına veya çözüm arandığına açıkçası pek inanmıyorlar. Yapılan iyileştirmeler ve dağıtılan kar payları onları çok onore ve motive etmiş fakat bu yıl sonunda ücret zamlarının onların adına bir sendika ile belirlenmesi yönünde çok ciddi talepleri var. Bende bunu sizler adına buradan dile getirme sorumluluğu duyuyorum. Kargodan yer hizmetlerine yeni hizmet alanında kurulan tüm şirketlere kadar her alanda çok ciddi bir istek ve beklenti var. İşlerini kaybetmekten ve şirketi ile karşı karşıya gelmekten çekindikleri için belki bunu sesli dile getirmeseler de inanın bize bunu her fırsatta dile getiriyorlar.
TGS, TSS, TSI ve diğer birçok iştirakteki çalışanlarınızın sizden böyle bir beklentisi var. Ortak kanılar; Ahmet Bey’in gösterdiği cesaret ve vizyon neredeyse hepsinde çok büyük takdir ve mutluluk yaratmış… Hatta çoğu dua ederek övgüyle belirtip bunu dile getiriyor. Bu iyi niyetin aynı cesaret ve kararlılıkla ücretlerine yansıyacağına da inanıyorlar. Lakin demokratik bir toplumun en önemli unsurlarından birinin onlara örgütlü olma, sorunlarını ve taleplerini direkt muhataplarına iletme haklarının sunulması olduğunu da düşünüyorum.
THY gibi büyüyen bir ailenin kurumsal hafızasının alınan karar ve yönetmeliklerle korunmaya çalışılması kadar, çalışanların sizlerle olan hukukunu pekiştirecek ve teminat altına alacak hafızalarla istikrarlı bir ilişkiye ihtiyacı var. Çalışanlarınızın kendini güvende hissederek sizlere sorun ve sıkıntılarını dile getireceği sendika ve dernek gibi sivil toplum araçlarına kapılarınızı açmanız, bence sizin büyümenize ve daha güçlü bir bağ kurmanıza da vesile olacaktır.
Hepinize sağlıklı ve başarılı haftalar diliyorum…