Toplu Sözleşme Süreci ve Çalışan Hakları. İstihdam Krizi: Havacılık Sektöründe Yetişmiş İş Gücü Meselesi. Türkiye’nin Havacılıkta Geleceği Nerede?

Toplu Sözleşme Süreci ve Çalışan Hakları. İstihdam Krizi: Havacılık Sektöründe Yetişmiş İş Gücü Meselesi. Türkiye'nin Havacılıkta Geleceği Nerede?

Değerli Okurlar, 

Terminal İstanbul projesi Atatürk Havalimanına kurulacak 5G altyapıları için kritik öneme sahip. 5G çekirdek şebeke, 5G baz istasyonu, 5G’ye özel yönetim, servis ve yazılım ürünlerinin geliştirileceği, akıllı fabrika uygulamaları, özel endüstriyel mobil şebekeler, 5G destekli çevrim içi uzaktan ameliyat gibi çok sayıda yenilikçi projelerin artık ülkemizde yapılmasının önü açılacak. 

Milli haberleşme uydusu ve uzay alt yapısı ile yapılan projelerle Avrupa girişimcilik ekosistemi istatistiklerinde Türkiye’nin 1,6 milyar dolar ile Avrupa ülkeleri arasında ilk 10 ülke arasına girmesi büyük bir gurur. Umarız havalimanının tüm alanı bu tarz ülkemize yararlı projelerle değerlendirilmeye devam eder.

Geçtiğimiz hafta Dubai’de gerçekleşen MRO Middle East fuarı pandemi sonrasının en kalabalık katılımı ile tamamlanmıştı. Özellikle fuar esnasında yapılan büyük iş birlikleri ve anlaşmalar arasında en çok Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bakım konusunda 100’lerce yeni hangar ve büyük HUB’lar kurmak için yaptıkları projeler dikkat çekti. Fuarın ardından yapılan büyük ve bu önemli anlaşmalar Orta Doğuda büyük bir bakım üssü için kolların sıvandığını gösterdi.

Uçak bakım alanında oluşacak yeni personel istihdamı için artık sadece Avrupa’nın değil Orta Doğu’nun da gözünü Türkiye’ye dikerek buradaki yetişmiş elamanları bölgelerine çekmek için yeni istihdam politikası niyetleri artık açıkça ortaya çıkıyor. Asya’da nüfusu büyük ülkelerin yurtdışında çalışan yetkili personelleri için özel ilanların açıldığını ve onları da kendi topraklarında çalışmaları için yeni projelerin geliştirildiğini öğrendim.

Ülkemizdeki mevcut ücret politikaları ve yüksek enflasyon alınan tüm zamları ve verilen tüm ekonomik destekleri hızlıca erittiği için bu tarz açılımların ülkemizdeki genç tecrübeleri hızlıca cezbettiği aşikâr. O yüzden bugünün yönetim anlayışının Orta Doğudaki bu gelişmeleri ve bizim eleman pazarına göz dikerek büyüme planları yapan ülkeleri yakından takip etmeleri gerekiyor. 

Bir yandan yeni tesisler ve yeni anlaşmalarla bakım alanında çok önemli işler başarılıyorken bir yandan stratejik hatalar veya yönetim zaaflarıyla yetişmiş iş gücünün kaybına neden olunmamalı. Yıllardır iki ana unsurun personelin tercihlerini belirlediğini görüyorum. Birincisi çalışılan ortam ve iş huzuru, ikincisi ücret ve sosyal haklardır. Yani kişisel gözlemim personel mutlu ve aidiyet duygusu güçlü ise yine ücret ve sosyal politikaları yetersiz bulsa bile katlanmaya çalışıyor ama eğer adaletsiz yönetim ve fırsat eşitsizliği varsa şayet ücreti de bahane ederek ilk fırsatta dışarı kaçmaya çalışıyor. Yarın 3-5 bin dolara ya da egosu vahşi bir ara yönetim anlayışına kurban ederek dışarıya vermek ne kadar vicdanlara sığar.

Her meslek ve sektörde benzer sorunlar yaşansa da özellikle sağlık ve teknoloji alanında çok fazla beyin göçünün olması beni son derece üzüyor. Kaan uçağı ilk piste inerken ona büyük bir coşku ile koşan mühendislerimizi, teknisyenlerimizi görünce gurur duymamak duygulanmamak elde değil. 

Ülkemizdeki pilotun, kabin memurunun, teknisyenin önemini ve değerini iyi bilmeliyiz. Onlar sayesinde çok şükür büyüyen filolarla rekor üstüne kırılan rekorlarla hızla ilerliyoruz. Dünya ile bağımızı hatta en çok bilinen markalarımızı ayakta tutan çalışanların kıymetini bilmeliyiz. Sonra umarız geçmişte pilotlar gitmesin diye uçuş kayıtlarını vermekte geciktiren SHGM’nin düştüğü trajikomik durumlar yaşanmaz.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yatırım gücü çok yüksek ve dünyada çok şatafatlı üsleri yapmak için iştah kabartan bu ülkelerin geliştirdiği projeleri mutlaka göz önünde bulundurarak istihdam ve büyüme politikalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.

Aksi halde yarın yurt dışına teknisyen göçünü engellemek için sadece SHGM üzerinden benzer yaptırımlar uygulayarak kendimizi küçük düşürerek mevcut tecrübeli iş gücünü korumak zorunda kalırız. Bu tip süreçleri engellemek yerine artık Türkiye’de havacılık alanında çok kaliteli uçak mühendisleri ve uçak bakım teknisyenleri ile kaptan pilot ve kabin memurları yetiştirerek hizmet ihracatçısı haline getirmeliyiz. Yüzbinlerce işsiz ve yetişmeye hazır gençlerimizi bu alanlara yönlendirip yetiştiren eğitim kurumları için gerekli alt yapıları güçlendirilerek sayılarının hızla artırılması ve gerekli denetim ile yetkilendirilmelerin bir an evvel yapılması lazım. 

Dünyada havacılık alanında elini çabuk tutarak okullarıyla, teknoloji ve yasal altyapılarıyla sağlam bir yapı kuranlar, yarın ipi göğüsleyerek hem ekonomilerine hem istihdam ve nitelikli iş gücüne büyük ivme kazandıracaklar. Bugün dünyada çok gelişmiş ülkelere baktığınızda özellikle Avrupa’da bizden daha gelişmiş tarım, hayvancılık ve özel teknolojik bir geçmiş görürsünüz. Ya dünyada marka olmuş bir silah ya en iyi otomobil ya da en gelişmiş ilaç ve endüstriyel alanlarda birer liderlik hikayesi vardır.

Neden ülkemiz yarın dünyaya en fazla uçak bakım ve hizmeti sunan bir ülke markası olmasın. Neden Ortadoğu’nun ve Afrika’nın en güçlü tesisleri olan ve en büyük hizmetlerini sunan bir marka haline gelmesin. Halen toplu sözleşme masalarında pazar mesaisi yok resmî tatil ücreti yok 6 aylık enflasyon zammı için bir iki puanların kavgasını verirken, seviyesiz veya samimiyetsiz polemiklerle farklı tribünlere oynarken sizce asıl büyük resimden uzaklaşmıyor muyuz?

Bizim üstümüzdeki külleri atıp artık büyüyen ülkelere ve ekonomilere bakıp hangi alanlarda nasıl atılımlar yaparız bunun derdine düşmeliyiz. Madem filolarımız büyüyor madem elin Orta Doğulusu bizim pilotumuza, kabin memurumuza ya da bakım teknisyenimize ihtiyaç duyuyor o halde gelin binlerce adı ve gayesi belirsiz okullar yerine havacılık alanında büyük bir devrim yapalım. On binlerce insanı yetiştirip tüm dünyaya salalım. Hem ülkemizdeki tesislerimiz büyüsün hem dünyadaki hizmet veren eleman sayımız artsın. Hizmet ihracatı yaparak sektörün en kalifiyeli elemanlarını yetiştirmek ve ülkemizi bu konuda bir marka haline getirmek bu ülkeye en büyük borcumuz. 

Savunma sanayisinden bugün hava kargo ve yolcu taşımacılığının yanı sıra artık milli muharip uçaklarımızla dünyada hakkettiğimiz yeri almalıyız. Artık yeni yılın ilk 3 ayını geride bıraktık ama hala aynı masada bir toplu sözleşme sürecini tamamlayamadık. Bu kadar sert ve keskin çıkışlara ne gerek var. Ortada toplu sözleşmeye de aykırı bir fazla mesai hesaplaması var. Bunu sağır sultan bile duydu. Önce bunu düzeltin ardından hak ettikleri ve onları mutsuz etmeyecek bir oranda sözleşmeyi tamamlayın.

Sektörün önünü kısır döngülerle tıkamanız ve bu gündemlerle yormanız bu ülkeye de bu sektöre de çok büyük bir haksızlık. Dünyada bizi büyük bir yarış karşısında çok daha güçlü adımlar ve atılımlar beklerken, bizim ruhu uğradığı haksızlıklara ve adaletsizliklere sıkışmış on binler yaratıp sektördeki gücümüzü zayıflatmaya hakkımız yok. 

Ramazan’ın bereketi ve hoşgörüsü ile mevcut toplu sözleşmenin bir an evvel hayırlı bir neticeyle tamamlanmasını ve çalışanların pazar ve bayram mesaileri ile ilgili haksız uygulamanın sona erdirilmesini diliyorum. Sendikasız ve savunmasız bırakılan diğer iştiraklerinde bir an evvel önünün açılarak sendikalaşmalarına fırsat verilerek adaletsizliğin giderilmesini umuyoruz.

Sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…

Exit mobile version