Pilotlar Vakfı Başkanı Kpt. Plt. Çakıter: Türk pilotlarına ayrımcılık yapılıyor!

Ticari uçakları kimler neden vuruyor! Pilotlar Vakfı Başkanı Kpt. Plt. Çakıter: Türk pilotlarına ayrımcılık yapılıyor!

Dünyanın değişik yerlerinde meydana gelen uçak kazalarının tek nedeni yok.
Uçaklar, pilotların hatalarından teknik bakım eksikliğinden veya meteorolojik nedenlerde de düşebilir. Bu kazaları dünyanın dengesinin bozulması gibi saçma bir senaryoya bağlayanlar var.

Böyle bir nedenle uçakların düşmesi söz konusu değil ama bir başka konu var ki, üzerinde önemle durulmalı.

Uçakların yerden veya havadan açılan ateşle düşürülmesi vahim bir durum.  Son olarak Azerbaycan Havayolları uçağının Rus Hava Savunma Sistemi tarafından düşürülmesi bu tür feci olayların sonuncusu olarak biliniyor.

İşte bu saldırı ve kazalarda hayatını kaybeden yolcular ve acılı aileleri için 20 Şubat Uluslararası Hava Kazası Kurbanlarını ve Ailelerini Anma Günü olarak bilinir. Bu yazıyı, böyle üzücü kahredici olaylarda can verenler ve onların yakınlarına anmak için yazdım.
Geriye doğru gittiğimizde son 80 yılda askeri kuvvetler veya terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan ticari – sivil uçakların sayısına baktığımızda hiç de küçümsenmeyecek rakamlarla karşılaşıyoruz. Euronews kaynaklı bir çizelge bu konuda şu bilgileri veriyor.

  • İran’ın başkenti Tahran’dan 8 Ocak 2020’de 176 yolcusuyla havalanan Ukrayna Havayolları’na ait yolcu uçağının İran tarafından yanlışlıkla vurulması sonucu uçaktaki yolcu ve mürettebatın tümü hayatını kaybetti.

İran, başta suçlamaları inkar etse de daha sonra açıklama yaparak uçağı “yanlışlıkla” vurduğunu kabul etti.

Ukrayna Hava Yolları’na ait 752 sefer sayılı bu uçak, tarihte hedef alınan ilk sivil yolcu uçağı değildi. Özellikle Soğuk Savaş döneminde ve sıcak savaşlarda çok sayıda yolcu uçağının çoğunlukla füzelerle vurulması sonucu çok sayıda insan hayatını kaybetti.

  • 23 Mart 2007 tarihinde Somali’nin başkenti Mogadişu yakınlarında seyir halindeyken düşen Belarus tescilli TransAVIAexport Havayolları’na ait Ilyushin II-76 tipi kargo uçağı açılan ateşle düştü, olayda 111 kişi can verdi.
  • 9 Ocak 2007’de Adana’dan kalkıp Irak’ın Beled kentindeki üsse inmeye çalışan bir uçak düştü. Düşüş sebebi olarak kötü hava şartları gösterilse de tanıklar uçağın vurulduğunu iddia etti. Kazada 34 kişi hayatını kaybetti.
  • 22 Kasım 2003 tarihinde DHL adlı şirkete ait bir kargo uçağı Bağdat’tan havalandıktan kısa bir süre sonra füze ile vuruldu. Pilotlar, bu halde Bağdat Havalimanı’na dönmeyi başardı. Üç mürettebat yara almadan kurtuldu.
  • 4 Ekim 2001 tarihinde Sibirya Hava Yolları’na ait 1812 sefer sayılı uçak Karadeniz üzerinden geçtiği sırada vuruldu. İsrail’in Tel Aviv kentinden Rusya’nın Novosibirsk şehrine doğru giden uçağın ilk önce terör saldırısına uğradığı düşünüldü. ABD, uçağın Kırım’dan atılan füzeyle vurulduğunu açıkladı. Rusya da bunu doğruladı.

Ukrayna Hükümeti, tatbikat sırasında vurulan uçak için hatasını kabul edip hayatını kaybeden 78 kişinin ailelerine 200’er bin dolar tazminat ödedi.

  • 20 Nisan 2001’de Peru’nun kuzey doğusunda uçan küçük bir yolcu uçağı, uyuşturucu madde taşıdığı düşünülerek Peru Hava Kuvvetleri tarafından vurularak düşürüldü. İstihbaratın kaynağı olan CIA hatasını kabul etti. Hayatını kaybeden iki kişi ve yaralı iki kişiye Amerikan hükümeti toplam 8 milyon dolar tazminat ödedi.

2000 yılından geriye doğru gidilince düşürülen veya düşürülmeye çalışılan yolcu uçaklarının listesi aynen şöyle:

29 Eylül 1998, Lionair 602 sefer sayılı uçuş. 24 Şubat 1996, Brother to the Rescue uçağı. 6 Nisan 1994, Ruanda Devlet Başkanı’nın uçağı. Eylül 1993, Transair Georgia Havayolları’na ait üç uçak. 27 Mart 1992, Azerbaycan sınırında düşürülen Ermenistan uçağı.

8 Aralık 1988, T&G Aviation DC-7 uçuşu. 3 Temmuz 1988, İran Air’in 655 sefer sayılı uçuşu. 6 Kasım 1987, Malawi Havayolları’nın 7Q-YMB sefer sayılı uçuşu. 14 Ekim 1987, Angola’da vurulan İsviçreli Zimex Aviation uçağı. 11 Haziran 1987 ve 4 Eylül 1985, Bakhtar Afghan Havayolları’nın Antonov An-26 uçakları. 24 Şubat 1985, Polar- 3 isimli araştırma uçağı.

1 Eylül 1983, Kore Havayolları’nın 007 sefer sayılı uçuşu. 8 Şubat 1980, Angola Havayolları’nın uçağı.

27 Haziran 1980, Itavia’nın 870 sefer sayılı uçağı. 12 Şubat 1979, Rhodesia (Zimbabve) Havayolları’nın 827 sayılı uçuşu. 3 Eylül 1978, Rhodesia (Zimbabve) Havayolları’nın 825 sayılı uçuşu. Nisan 1978, Kore Havayolları 902 sefer sayılı uçuşu. 21 Şubat 1973, Mısır’ın kuzeyinde İsrail tarafından vurulan Libya Havayolları uçağı. 30 Haziran 1962, Aeroflot’un 902 sayılı uçuşu. 27 Temmuz 1955, El Al İsrail Havayolları’nın Viyana’dan Tel Aviv’e giden İstanbul aktarmalı uçuşu. 23 Temmuz 1954, Cathay Pacific Hava Yolları uçağı. 22 Ekim 1943, İsveç’te vurulan Alman AB Aerotransport uçağı. 1 Haziran 1943, Almanya tarafından vurulan İngiliz BOAC 777 sefer sayılı uçak. 3 Mart 1942, Hollanda’nın KLM Hava Yollarına ait uçak. 29 Ekim 1940 ve 24 Ağustos 1938, Japonya tarafından vurulan Çin ve Amerikan uçağı. 14 Haziran 1940, Finlandiyalı Aero şirketi uçağı ve buna benzer yaşanmış birçok olay.  Tablo geriye doğru uzayıp gitmekte.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Dünya Sivil Havacılık Teşkilatı’nın tüm uyarı ve kararlarına rağmen sivil uçak veya diğer hava araçlarının askeri bir hedef olmasının önüne geçilemiyor. Kim veya kimler bu ticari uçakları vuruyor?
Cevap verilmesi gereken soru budur. Barıştan yana bir dünya dileğiyle.

**************************************************

Pilotlar Vakfı Başkanı Kpt. Plt. Çakıter: Türk pilotlarına ayrımcılık yapılıyor!

Türkiye’de mesleki örgütlenmenin Batı ülkelerinden çok da geri olmadığını söylemek yanlış olmaz. Derneklerin çatısı altındaki örgütlenmenin vakıf ve sendikalara göre çok daha fazla oluşu demokratik, ekonomik ve sosyal hak kazanımında etkili olup, olmadığı konusu önem taşıyan bir sorundur.

Havacılık sektöründe hemen hemen her iş kolunda derneklerin yanı sıra irili ufaklı birçok sendika da bulunuyor.

Kokpit ekiplerinin, yani pilotları ne kadar örgütlü olduğuna bir bakalım.
Havacılık iş kolunda, 1962’de kurulan, Türk Hava Yolları’nda örgütlü ve yetkili olan Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava-İş) ile 2018 yılında kurulan Havayolu Çalışanları Sendikası (Hava-Sen) adlı iki sendika vardır. Dernek olarak ise, pilotlar 1958 yılında THY Pilotlar Cemiyeti’ni kurduktan sonra, özel havayollarının kurulması ile 1996’da kendini lağvederek, 1997 yılında Türkiye Havayolu Pilotları Derneği’ni (TALPA) kurdular. Yanı sıra, Sendika ve Vakfın ilgi alanı dışındaki konularda faaliyet göstermek üzere Türkiye Havayolu Pilotları Vakfı (PİL-VAK) 2000 yılında faaliyete geçti. Üç örgütün de merkezleri İstanbul’dadır.

Hafta içinde havacılık gazetecileriyle Pilotlar Vakfı’nın üç ay önce göreve gelen genç yöneticileriyle buluştuk.

Başkan Kaptan Pilot Hakan Çakıter’in sohbetinden bazı alıntılar yapacağım.
Öncelikle, daha iyi maaş alabilmek ve çocuklarını yurt dışında okutabilmek için yabancı ülkelere giden ve oralarda pilotluk yapanların sayısını doğrusu çok merak ediyordum. Hakan Kaptan, bu sayının 200’e yakın olduğunu ve yabancı havayollarının başka ülkelerin pilotlarına gösterdiği sempatiyi bizim pilotlarımıza göstermediğini bunun da tam bir ayrımcılık olduğunu vurguladı. Ayrıca, maaşları azalan bazı pilotlar da mecburen geri dönüş yapmaktalar. Bizim ülkemizde bir dönem pilot sayısının yüzde 10’dan fazlasını farklı ülkelerden gelen pilotlar oluştururdu.

Genç pilotlarımızın işsiz gezdiğini ve onların tercih edilmesi gerektiğini dile getiren meslek örgütlerinin itirazıyla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, bir uyarı talimatı yayınlayarak bu sayıyı biraz aşağı çekmeye gayret etmişti.

Tüm bunlara rağmen başta ve en çok da THY’de olmak üzere yerli havayolu şirketlerinde yabancı pilot uçmaktadır. Bunun bir zorunluluktan kaynaklandığı konusu bence tartışmaya açıktır.

Vakıf veya lisans kaybı üyeliği gibi iki ayrı üyeliği olan Pil-Vak 6 bine yakın üyesiyle Türkiye’deki faal pilotların yarısını bünyesine katmayı başarmış. Pil-Vak lisans kaybı ve sigorta işlerinde profesyonel ekibiyle üyelerine destek oluyor. Vakıf, üyelerinin yıllık sağlık muayenelerinde yaşanan sorunlar için de bir uçuş hekimi görevlendirmiş.

Simülatör eğitimi konusunu daha da kapsamlı hale getireceklerini anlatan Pil-Vak Başkanı Kaptan Pilot Serdar Çakıter, yeni binayla birlikte halkla daha yakın ilişkiler kurabilecek bir ortamı hayata geçireceklerini söyledi.

Pilot eşlerinin birleşerek oluşturduğu Pil-Vak Kadınlar Kolu, Hülya İnanç başkanlığında kitap imza etkinlikleri ve yardım kampanyaları düzenliyor.

Özellikle, şehit asker ve polis çocukları için sessiz fakat anlamlı ve faydalı yardım kampanyaları düzenliyorlar. Vakıf kimliğiyle, yasaların el verdiği ölçüde üyelerine destek olan ve de başarılı işler yapan Türkiye Havayolu Pilotlar Vakfı, üyelerinin hak ve çıkarı için üzerine düşenden daha fazlasını yapmaya gayret gösteriyor. Tebrik
ediyor, başarılar diliyorum.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir