THY kabin amiri Selda Durmaz’ın, Nijerya’da yatı görevinde iken, sivrisinek ısırması nedeniyle sıtma virüsüne yakalandığını ve yatı dönüşünde kendini iyi hissetmeyerek, Acıbadem grubuna bağlı, Halkalı Atakent Hastanesine başvurduğunu, iki kere grip tanısı konduğunu ve sonunda ateşi düşmeyen Selda Durmaz’a; bir başka yerde sıtma tanısı konduğunu ve geç kalmış müdahaleler nedeniyle hayatını kaybettiğini, basında yer alan haberlerden okuduk. Öncelikle; Allah rahmet eylesin. Ailesine, dostlarına ve mesai arkadaşlarına başsağlığı dileyerek konumuza girelim.
Biz millet olarak gerçekten çok duygusalız. Bu güzel özelliğimizin yanı sıra; çok da unutkanız. Bir olay olduğunda ah’larımız, vah’larımız, dizlerimizi döverek ağıt yakmalarımız kadar, olaya neden olan etkenleri araştırmayı ve bundan sonra aynı bölgelerde olabilmesi kuvvetle muhtemel olayların önüne geçecek önlemlerin uygulanması için mücadele vermeyi beceremiyoruz. Bizim medyamızın ve yazarlarımızın araştırmacı yapısı, maalesef çok düşük boyutta.
Bu yapımızı bilen ve bizim içimizden çıkan medya mensupları, bu nedenle, haber yaparken ajitasyonu yüksek sözcüklerle süslü, bol resimli ve biz okurların ah, vah, nidaları ile gözlerimiz yaşlı o yazıyı okumamızı sağlıyorlar.
Havacılıkta bir kural vardır. Bir kaza durumunda görev alan kaza araştırma ve inceleme kurulları, yaptıkları incelemeyi o kazanın bir kez daha yaşanmaması için incelerler ve buldukları bulguları havayolu şirketleri ile paylaşırlar ki, bir kez daha aynı nedenlerden ötürü kaza yaşanmasın.
Uçak kazalarında bu kural ve uygulama var, ama, konu insan olunca yok. Bu eksikliği kim giderecek? Kim o havayolunu yapıcı eleştirilerle doğruya götürmeye çalışacak? Tabii ki; medyamız!
Yapan var mı? Pek yok gibi…Örneğin; geçenlerde Teknik A.Ş’de Tuna Beken kardeşimiz iş kazası sonrasında hayatını kaybetti. Medya olayı manşetlere taşıdı ve sonra olayı kapattı. Olayın neden ve niçin’lerini araştırmaya gerek bile duymadı. Çünkü; bundan sonra yapılması gereken, kazanın neden ve niçinlerinin araştırılması, hem zor hem de fazla reyting yapmaz diye düşünmüş olmalılar.
Ölen öldüğüyle kalmamalı. Bu acı olaydan ders çıkartıp bir kez daha yaşanmaması için elbirliği ile çalışılmalı. Suçlular deşifre edilmeli. Suç THY yönetiminde ise, acımadan yapıcı eleştirilerle üstüne gidilmelidir.
Şimdi, biraz hafızalarımızı geriye doğru saralım, yakın geçmişteki bazı anekdotları anımsayalım. (12 Mart 2012 de yazdığım “ŞÖVALYE THY” (tıklayın)
11 Eylül’deki İkiz Kuleler ‘e yapılan saldırıdan sonra, ABD’ye ilk kim sefer yaptı? THY.
Bağdat’ta, savaş sonrasında, daha barut kokusu genizleri yakarken, ilk seferi kim yaptı? THY .
Gürcistan’a savaştan sonra, kan kokusu daha sokaklardan silinmemişken, ilk kim uçtu? THY.
İç savaş sırasında Malta’ya kaçan Libyalı askeri pilotlar bile korkudan ülkelerine dönememişken, Libya’ya ilk seferi kim yaptı? THY.
Uçaklara füzelerin atıldığı, Taliban’ın otelleri bastığı dönemde; Afganistan/Kabil’e herkes dururken, ilk kim gitti? THY.
Son olarak, çetelerin, korsanların cirit attığı, Avrupa’nın nükleer çöplüğü Somali’ye ilk sefer kimden? THY.
THY’nin bir kaç yıl içinde açtığı uçuş noktalarına bakar mısınız?
Savaşın, ölümün, terörün, her türlü illegalitenin kol gezdiği yerler…
Irak, Uganda, Ruanda, Tanzanya, Kongo’da; Kin şaşa, Nijerya’da; Kano ve Abada, Angola’da; Lucapa, Zimbabve’de; Harare, Kamerun’da; Douala, Fildişi’nde; Abidjan…
Bu ülkelerin hepsi Avrupa ülkelerince yıllarca sömürülmüş, açlıktan, sefaletten, iç savaştan, terörden yıllarca başını kaldıramamış ülkeler… Kısacası oralara kim giderse gitsin, kelle koltukta!
Buralara gitmek kelle koltukta ise ve THY; Afrika pazarı bizim kurtarıcımız diyorsa ne yapmalı?
THY’ye şimdi buralara uçmayın demek de olmaz, uçun demekte… Ne yapmalı? Orta noktada buluşmalı.
Hiç bir pilot veya kabin memurunun uçmak istemediği bu hatlara, ticaret için devam etmeyi düşündüğünüze göre, aşağıda yazdığım önerileri de yabana atmamalısınız.
Sevgili THY; “Önce İNSAN, sonra ticaret” konusunda, sözde değil özde anlaşalım. Yukarıdaki yazdığım risklerden dolayı, hayatını kaybeden kardeşimiz Selda Durmaz’ın uğradığı talihsiz olayların bir kez daha yaşanmaması için ne yapılmalı onu tartışalım.
Birincisi; bu bölgelerin her konuda RİSK taşıdığı unutulmamalı.
İkincisi; Pakistan seferlerinde yaptığınız gibi; yedek ekip (2 pilot ve kabin ekibi) ile uçularak yatılar kaldırılmalı (Bu işlem yorucu olur, ama yatılardaki riskten iyidir.
Üçüncüsü; Ekiplerin, Afrika uçuşlarında hekim odasında bulunan farklı uygulamaları olan iki dezenfektan uygulaması için kullanılan spreyleri, mutlaka yanlarında bulundurmaları sağlanarak, kullanımı zorunlu olmalı. Seferden bir gün önce ve seferden sonra, Tonik içmeniz öneriliyor. (Tonikte bulunan kenin maddesinin, sıtma tedavisinde kullanıldığı söyleniyor.)
Dördüncüsü; uçuş dönüşü rahatsızlık hisseden ekip bireyleri varsa, acilen THY Hekimliğini aramaları ve THY Hekimliğinin, şikayet aldığı personeli derhal sıtma tanısı yapabilen tek hastane olan HASEKİ’ye sevki sağlanmalı.
Beşincisi; Uçulan meydanla ilgili yaklaşma, iniş ve emniyetli taksi, park usulleri açısından incelenmesinin sağlanması ve ekiplerin otele gidiş ve dönüşü için araçlarda ekstra güvenlik bulundurulması .
Sizler bu yazdığım beş şıkkı uygulayın, gerisini Allah’a bırakın.
Tüm uçucu ekiplere kazasız, belasız uçuşlar diliyorum.