Bilirsiniz, havacılık ve turizm sektörü birbirinin içine geçmiş iki sektörden oluşuyor. Çünkü günümüzde turizm havacılık sektörü ile direkt ilişkili. Deniz ve karayolları ile ülkemize gelen turist sayısı, havayolları ile gelenlerin çok gerisinde kalıyor.
Bu nedenle turizm ve havacılığı bir kefeye koyabilmemiz mümkün. Bu kefe ise direkt Türkiye’nin yabancı ülkelerle olan ilişkilerine bağlı. Türkiye’miz öksürse turizm ve havacılığımız direk yatağa düşecek kadar etkilenir. Kısaca, Türkiye’nin durumu ile turizm ve havacılığımızı birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Bildiğiniz üzere,Türkiye’miz uzun zamandır terör ile boğuşuyor. Bu duruma nasıl gelindiği, yanlışlar ve doğrular nelerdir benim konum değil. (İyi kide değil.)
Benim konum, mevcut durumun sektörleri nasıl etkilediğidir. Her zaman havacılık kırılgan bir sektördür derim. Aslında turizm ve havacılık kırılgan bir sektördür demem gerekiyor. Çünkü biri varsa diğeri var. Bir yok veya yaralı ise diğeri de aynı durumda…
Türkiye’mizde yaşananlara baktığımızda, bugün için tablo çok iç acıçı değil. Bu tablo içinde turizmden ve havacılıktan bir şeyler beklemek hayalcilik olur. Bu nedenle bugün için 2017 ye turizm ve ticari havacılığımız açısından maalesef iyi bakamıyorum. Bugün için tablo iç açıcı değil dememin sebebi, ağızdan çıkan bir kelimenin veya bir cümlenin bile çok büyük etki yarattığı bir Türkiye’de yaşadığımızdandır.
Bu nedenle yarını görebilmek için yarını beklemek gerekiyor. Her zaman söylediğim gibi umar ve dilerim ki bu kritik süreç Türkiye’mizin menfaatine sonuçlanır. Yoksa işimiz gerçekten çok zor. Unutmamak gerekir ki,hepimiz bu ülkede yaşıyoruz ve gidecek başka yerimiz yok. En azından benim yok.
THY’nin gidişatı ile ilgili bir çok yazım mevcut. THY ile ilgili yazıları en çok Airlinehaber de okuyorsunuzdur.
Çünkü THY sektörün lokomotifi ve en çok istihdam sağlayanı. Bu nedenle eleştiri okları hep THY’nin üstünde dolaşıyor. Buda son derece normal. Bu aralar, THY ufak tefek hesaplar peşinde koşuyor. Çalışanların aldıkları ücretlerden tasarruf yerine çok daha önemli giderlerden tasarruf etmelerini yaza yaza biz bile bıktık. THY yönetimin bir özelliği daha var. Bu özellik, kendilerine yeni fikirlerle yardımcı olmak isteyenlere kulak asmamaları. THY nede olsa kendi malları değil. Kendi malları olsa her fikre anında atlarlardı.
Sizi temin ederim ki, bir başka şirkette,bir işçi kalkıp patrona efendim şirket hakkında düşüncelerim var dediğinde,o patron anında kulak kesilir ve merak eder. Bunlar merak bile etmiyorlar iyi mi… Neyse Nisan ayı geliyor. THY genel kurulunda rahat rahat konuşurum. İnanın ki,İlker Beyimizin güzel sohbetini özledim.
Yazım koptu gidiyor yine…Hemen toparlıyayım.
Amerika seçimlerini Trump’ın kazanmasından sonra dolar diğer para birimlerine karşı değer kazandı. THY bilançosunu dolar üzerinden tuttuğu için,doların diğer para birimlerine göre değer kazanması, ilk 9 aydaki finansal zararı,yani kur farkından kaynaklanan zararı bitirdi. THY’nin kur farkından,tamı tamına 558 Milyon dolar zararı vardı. yatsın, kalksın Trump’a dua etsinler.
Ancak net faaliyet zararı sanırım daha derinleşecek. Bildiğiniz gibi THY bir çok uçağını çeşitli meydanlarda yatırarak operasyondaki uçak sayısını azalttı. Bu sebepten ötürü her ne kadar gelirlerinde azalma olacaksa da giderlerinde de olacağını unutmamak gerekiyor.
İlk 9 aylık verileri incelediğimizde zaten gelirler azalırken giderler de bir artış söz konusu idi.
Bu sebepten operasyonel anlamda zarar etmekteydi. Yapmış olduğu hamlelerden sonra operasyonel olarak çok bir değişim olacağını düşünmüyorum. Yüzdesel olarak giderlerdeki bu artış ve gelirlerdeki azalışı orantılarsak yıl sonu tahminimi revize etmem gerekiyor. Bu nedenle yeni tahminim THY’nin vergi öncesi 450-500 milyon dolar arasında zarar açıklayacağı şeklinde . Ancak bazı bilemediklerimi de hesaba katmak lazım. şirket satışı, sabit kıymet satışı vb yaptıysa ve bunlardan kar elde ettiyse zararını biraz daha azaltabilir. THY en geç 13.03.2017 tarihine kadar bilançosunu Borsa İstanbul’a bildirmek zorunda. Bakalım ne çıkacak? Ak mı,kara mı birlikte görüp, değerlendireceğiz.
Şimdide gelelim Borajet’e…
Borajetin SBK holding tarafından satın alınması hele ki medyada geçtiği değer üzerinden alımı söz konusu ise bu satış, havacılık adına çok ilginç bir gelişme olarak adlandırılabilir. Uçaklarını leasing kiralama sistemi ile alan BoraJet’ e verildiği iddia edilen 250 Milyon dolar bana çok uçuk bir rakam geldi.
Bir şirketi alırken sadece uçakların ve alt yapısındaki yatırımlarına göre değil asıl mevcut slot haklarına göre değerlendirilir ve karı var mı yok mu bakılır? BoraJet’in değerli bir slotu olmadığı gibi zararda olan bir şirket. Kısaca mal varlığı olmayan bir şirkete 250 Milyon dolar(!) Size inandırıcı geldi mi? Bugün o boyutta bir şirketi,kuruluş aşamasındaki giderler olarak 20 Milyon dolara kurar ve üstüne de 10 Milyon dolar işletme sermayesi koyarak 30 Milyon dolara mal edebilirsiniz.
Bu satın alım ile ne hedeflendi, iş planı ne olacak, aynı uçak tipi ile mi devam edilecek, bölgesel uçuşlar mı yapacak, kadrosuna yeni isimler eklenecek mi, bu isimler kim olacak hepsi şimdilik muamma. Kulağımıza gelen dedikodular tabi ki var ama teyit etmeden yazmayacağım için şimdilik sadece ilginç bir ismin ortalıkta dolaştığını söyleyebilirim.
O isim yönetimde olursa, bana iyi bir malzeme çıkacak demektir.
Kulağıma gelen bu isim şayet doğru ise bu isim kendi ekibini oluşturmak isteyecektir. Bu durumda da yine şahsi kanaatim olarak başarılı olacağını düşünmüyorum.
Hatırlarsınız, geçen hafta BoraJet çalışanlarından gelen bir mektup yayınlamıştım. İnanın ki ben bile şaşırdım. Ne kadar çok sorunlu olan varmış? Bu yazıyı yeni patron belki görmemiştir diye link vererek mail aracılığı ile kendisine yolladım. Umarım yeni patron öncelikle bu çalışanların sorunlarına eğilir,haklarını verir ve sonra uçmaya başlar.
HAVAYOLLARIMIZDAN KISA KISA…
Sektördeki şirketlerin hali ortada. Sektörün THY’den sonra ki en büyük oyuncusu Pegasus ise 2 uçağını Wet lease olarak Flynas’a verdi. Pegasus’un yeni sipariş uçaklarının gelişlerinde aksaklık veya erteleme söz konusu değil. Görülen o ki, teslim aldıkları yeni uçaklar aynen gelmeye devam ediyor. Şu ana kadar ertelenen uçağı yok. Böylede devam edeceğini sanıyorum. 2017 de ise, gerek iç hatlar gerekse dış hatlarda büyüme planları yapacaklardır diye düşünüyorum. Daha doğrusu büyümek zorundalar.
Atlas Global ile Onur Air in ise ne yaptıkları belli değil. Kriz her iki şirketi bayağı etkilemiş görünüyor. AFA-Atlas Global arasındaki ilişki zaten malum. Al gülüm ver gülüm misali geçinip gidiyorlar. Tabii ki bir çok mağdur bıraka bıraka…
SunExpress ise en şanslılardan biri. Çok darbe yiyeceğini düşünmüyorum. İyi gidiyorlar.
Onur Air için fazla söze gerek bile yok. Durum ortada. Krizin etkilemediği tek şirket.Çünkü kriz,Onur Air in göbek adı.
Diğer şirketlerimiz, zaten tarifeli sefer yapmıyorlar. Bu sene yine gelen turist olursa taşımaya devam edeceklerdir. Charter şirketlerimizden krizden en az etkileneceğini düşündüğüm şirketin Corendon olacağını düşünüyorum.