Değerli okurlar, corona kabusu artarak devam ediyor. 2020 gidecek ama covidi 2021’e devredecek. Anlaşılan bir süre daha bu bela ile yaşamaya devam edeceğiz. Zaten işimiz gücümüz alışmak ! Depremle yaşamaya alışmalıyız, yoksullukla yaşamaya alışmalıyız, covidle yaşamaya alışmalıyız.. Zorunda mıyız? Sermaye ve kapitalizm, doğanın dengesini bozuyor, birileri küpünü dolduruyor, bize de onların yarattığı olumsuzluklarla yaşamaya alışmak kalıyor.
Geçmişte ilginç bir tuvalet kağıdı reklamı vardı. “Üretimde kullanılan ağaçları ormanlardan sağlamıyoruz, bu amaçla endüstriyel olarak kendimiz yetiştiriyoruz.” sloganı ile ağaç kesimini, doğa katliamını masumlaştırmaya çalışıyorlardı. Yani ağacı ileride kesmek için yetiştiriyorlar. Sonuçta ağaç kesiyorsun, “ben yetiştirdim, ister asarım ister keserim” mantığı ne kadar tutarlı? “Çocuğu ben yaptım, ister bilim adamı yaparım istersem ondan katil yaratırım.” düşüncesinden ne farkı var? Son yıllarda otoyol, köprü, havalimanı yapmak, maden aramak için milyonlarca ağaç kesildi. Bunun sonucu kuraklık, küresel ısınma, erozyon gerçeği, milyonlarca hayvanın doğal yaşam alanlarının yok edilmesi gerçeği ile karşı karşıyayız. Doğanın dengesini bu kadar bozarsan bugün covid çıkar yarın başka bir virüs… Doğanın dengesi demişken aklıma bir fıkra geldi:
Temel’i ormanda ağaç keserken yakalamış ve mahkemeye çıkarmışlar. Hakim sormuş:
– Ormanda doğanın dengesini bozarken yakalanmışsın, ne diyorsun?
Temel şaşırmış:
– Anlamadum haçim bey, ne yapmişum?
– Doğanın dengesini bozmuşsun.
Temel rahatlamış:
– Haçim bey ben Doğan diye birini tanımayrum ki, yengesini bozayım !
Bugünler iyi günlerimiz… Doğaya bu kadar saldırdıkça bakalım daha başımıza neler gelecek. Bakın sadece haftada 2 gün uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları bile doğayı nasıl rahatlattı… Adeta kendini yeniledi. Dönelim covid belasına… Bilim insanlarının öngörüleri birer birer çıkıyor, “sonbaharla birlikte vakalar artacak, kış aylarında patlayacak.” diyorlardı. Aynen böyle oldu. Vaka sayıları da açıklanmaya başlanınca felaketin boyutları daha net bir şekilde ortaya çıktı. Günlük 4000’lerde seyreden vaka=hasta sayısı 30.000’lere fırladı. Ölüm sayılarındaki kuşkular hala devam ediyor. Geçmiş 9 aya bakıldığında en yüksek ölüm sayısı Nisan ayında gerçekleşmiş. O ay 3006 kişi yaşamını yitirmiş. 1 Aralık ile 27 Aralık arasında, sadece 27 günde kaybettiklerimizin sayısı ise 5.942… Ayın son 4 gününü de dikkate alırsak Aralık ayının tamamında 7.000 vefat sayısını geçeceğiz. Korkunç bir rakam… Ocak ve Şubat aylarında tablonun daha da ağırlaşacağı anlaşılıyor. Bu gerçeklere bakılınca THY’nin evden çalışma süresini Nisan ayına kadar uzatma kararını takdir etmek lazım. Etkin ve yaygın bir aşılamanın 2021 yılının sonuna kadar uzayabileceği dikkate alındığında sıkıntının kolaylıkla aşılamayacağını söylemek kehanet olmayacak.
THY AYRIMCILIK YAPTIĞINI KABUL ETTİ…
Yaprağın kıpırdamadığı havacılığımızda geçen haftanın en önemli iki olayı, Pegasus kazasına ilişkin Bilirkişi raporu ve THY’nin yabancı pilotlarla ilgili aldığı karardı. Pegasus kazası bilirkişi raporunun tam metni ni görmediğimiz için basına yansıyan kadarı ile yorum yapmak pek mümkün değil. Hepi topu 4 kişiye ve bir kuruma(HEAŞ) sorumluluğu yıkarak sonuca bağlandı ise, bunun yetersiz olacağı açık. Herkes bilir ki, bir kazanın oluşmasında birçok faktörün biraraya gelmesi lazım. Bu noktada, Ulaşım Emniyeti İnceleme Merkezinin de nihai raporu bir an önce hazırlamasında fayda var.
Diğer konu, THY’nin yabancı pilotlara tanıdığı kira yardımı, servis, pass bilet, blok izin gibi ayrıcalıkları kaldırması… Tuhaflığın daniskası ! Koskoca THY yabancılara ayrıcalık yaptığını açıkça itiraf etti böylece. Hani yeterli pilotu olmayan, pilot yetiştirme imkanı bulunmayan, sivil havacılık kültürü gelişmemiş bir 3. Dünya ülkesi olsak anlarım. Yahu burası taa 1925-1930 arası uçak fabrikası kurmuş, bakım fabrikalarını hayata geçirmiş hatta yurtdışına uçak satmış, ilk pilot lisansını 1912 yılında vermiş, güçlü bir hava kuvvetleri kaynağını 1980’lerin sonundan itibaren sivil kaynaklarla birleştirmiş, birçok uçuş okulu olan bir ülke… Burkina Faso muyuz ki biz, yabancılara muhtaç kalalım? Bunu THY’nin son 15 yılına damga vuran yöneticileri bilmez mi? Tabii ki, bilirler. Ama dert başka. Türk pilotları terbiye etmek için yabancıları kullandılar. “Kendinizi alternatifsiz zannetmeyin, sizi atar yabancıları getiririz.” Tehdidi ile Türk pilotları baskıladılar. Bunun sonucu yüz milyonlarca dolar yurtdışına gitti. Bizimkiler de işsiz güçsüz ortada kaldı. Hani gelenler de, bizimkilerden kaliteli olsa gam yemem. % 10-15’ini çıkart, gerisi sıradan, hiçbir üstünlüğü olmayan insanlardı. Adını duymadığımız ülkelerden gelen, geçmişte Türk pilotları ile Ege’de it dalaşına giren Yunan pilotları el üstünde tuttuk. Sonrasını biliyorsunuz, pamdemi geldi cihane, kendi ülkende yatarak THY’nin gönderdiği paraları yemek şahane !
SENDİKANIN YETKİLİSİ VE ETKİLİSİ…
Neyse ki HAVASEN aylar önce bu konuda Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere resmi kurumlara başvurdu da, herkes olayın farkına vardı. SHGM de bunun üzerine istihdamda Türk pilotlara öncelik verilmesini tavsiye etti. Ardından THY’miz, ekonomik darboğazın da etkisiyle yabancı pilotları izne çıkardı. Bu hamle karşısında, yabancıların istifa ederek ayrılacağı düşünüldü. Ancak anlaşılan beklenti gerçekleşmemiş olacak ki, geçen hafta level atlayarak bu kez de tanıdığı ayrıcalıkları kaldırdı. Haa, bu işe yarar mı derseniz, yarın işler biraz normale dönsün, küresel havacılık piyasası oturana kadar o yabancılar yine gelip uçmaya çalışırlar. Çünkü zaten birçoğu kalburun üstünde kalan tipler değil. Başka ülkelerde iş bulamadığı için Türkiye’ye kapağı atanlar… Yazıyı bitirirken, iki laf da yetkili sendika Hava İş ve THY’ye edelim. Yahu birader, oturmuşsunuz Toplu Sözleşme imzalamışsınız. O Sözleşmede de “işverenin işçileri arasında ayrımcılık yapamayacağını” belirtmişsiniz. Hatta, işveren bir grup personele ilave hak tanırsa diğer işçilere de bunu uygulamak zorundadır yazmışsınız. İş Kanunu bile böyle diyor… Eee, bu ne iş Hava İş? Resmen yabancı pilotlara kıyak çekilirken Türk pilotlarına üvey evlat muamelesi yapılmış. Hava İş’ten tıss yok ! Attığı imzaya bile sahip çıkamıyor. O nedenle diyorum, THY’de iki sendika var. Biri yetkili Hava İş, diğeri etkili HAVASEN …