THY’nin Sürpriz Tanığı Konuştu!

Rıza Sarraf’ın 10 Nisan 2013 tarihinde Halk Bankası Eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın yanından Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı aradığı ve kendisine talimat verdiğine ilişkin ifadesi ilgili olarak bilirkişi Türk Hava Yolları çalışanı Semra İbrahimi Hamza dinlendi. Hamza, Atilla’nın söz konusu tarih ve saatte eşi ve oğluyla birlikte İstanbul – Barcelona uçağında olduğunu söyledi. THY bilirkişisi Hamza’nın açıkladığı uçuş bilgileri, Sarraf’ın yalan ifade verdiğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşıyor.

New York’ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel  Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla,  kendisine yönelik suçlamaları reddetti.
Bugün ifade vermeye başlayan Atilla, Savunma avukatlarından Cathy Fleming’in sorularını cevaplandırdı. Atilla, JFK Havaalanı’nda gözaltına alınıp ilk sorgulanması sırasında FBI  ajanları tarafından kendisine sunulan şikayet dilekçesinde yer alan ses kaydı  dökümünün kendisine değil, Hakan Aydoğan’a ait olduğunu söyledi.
Avukat Fleming’in FBI tarafından sorgulanmasını hatırlatarak “şikayet  belgelerinde bir hata var mıydı?” sorusu üzerine Atilla, “Hata bana ait olmayan bir konuşmanın bana ait olarak yazılmasıydı” şeklinde konuştu. Atilla şikayet  dilekçesinde yer alan ses kaydıyla ilgili “Bu Hakan Aydoğan’a ait olan 10 Nisan  tarihli konuşmaydı.” dedi.
Atilla, sorgulama sırasında FBI’a hiç yalan söylemediğini sözlerine  ekledi.
Fleming’in, “Rıza Sarraf’la yaptırımları delmek için işbirliği  yaptınız mı?, Herhangi bir hukuk kuralının delmeye çalıştınız mı?, Herhangi bir  bankaya yönelik sahtecilik yaptınız mı?, Sarraf’a ve şirketlerine sahte evrak  hazırlamayı öğrettiniz mi?  sorularına  “asla” diye karşılık veren Atilla,  “Sarraf’ın çizdiği sahtekarlık tablosunun mimarı siz misiz?” sorusunda ise  “değilim”  şeklinde cevap verdi.
Avukatı Fleming’in “Hiç rüşvet aldınız mı? Hiç rüşvet talep ettiniz  mi? şeklindeki sorularına da Atilla, “Asla” dedi.
Fleming’in İran’a yönelik uluslararası yaptırımla ilgili sorusu  üzerine ise Atilla, bu konuyu genel hatlarıyla bildiğini ama uzmanı olmadığını ifade etti.
Halk Bankası’nda uluslararası yaptırımlar konusunda yaklaşık on  kişinin görev yaptığı bir departman bulunduğunu belirten Atilla, “Bu bölümdeki  arkadaşlar yaptırımlarla ilgili  değişiklikler olduğunda  bizim anlayacağımız şekilde bilgi notu gönderirlerdi” şeklinde konuştu.
AİLESİ KONUŞULUNCA GÖZLERİ DOLDU
İfade sırasında yaşamı, ailesi ve iş hayatıyla ilgili bilgiler de veren Atilla’nın zaman zaman duygulandığı gözlerinin dolduğu görüldü. Atilla, kendisi gibi Halk Bankası’nda çalıştığını ifade ettiği eşini  en son 269 gün önce gördüğünü söyledi.
Bu arada dünkü duruşmada Atilla’nın avukatlarından Cathy Fleming,  duruşmanın bitmesinin ardından Atilla’nın “Adını temize çıkarmak için” ifade  vermek istemesinin kendi kararı olduğunu söylemişti.
THY BİLİRKİŞİSİ DİNLENDİ
Duruşmanın öğleden önceki bölümünde savunma avukatlarının tanığı, Türk  Hava Yolları çalışanı Semra İbrahimi Hamza da bilirkişi olarak dinlendi.
Hamza’ya, savunma avukatlarından Cathy Fleming mahkemede daha önce dinletilen bir ses kaydına ilişkin işadamı Rıza Sarraf’ın ifadelerinde geçen Halk Bankası Eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın Atilla’yı yanında aradığı ve talimat verdiği ilişkin açıklamalarında yer alan 10 Nisan 2013 tarihine ilişkin sorular yöneltti.
Avukat Fleming’in tarafından o tarihe ilişkin uçuş bilgilerinin yer aldığı belgeler gösterilen Hamza, Atilla’nın söz konusu tarih ve saatte eşi ve oğluyla birlikte İstanbul – Barcelona uçağında olduğunu söyledi.
Atilla’nın iddia edilen tarihte, Türkiye saatiyle 14:04’te İstanbul’dan havalandığını, 17:48’te (TSİ) ise Barcelona’ya  iniş yaptığını  açıklayan Hamza, uçuşlar sırasında yolculara cep telefonlarının da  kapattırıldığını söyledi.
THY bilirkişisi Hamza’nın açıkladığı uçuş bilgilerinin, Sarraf’ın  yalan ifade verdiğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşıyor.
Sarraf’ın yaptığı işbirliği anlaşmasının yükümlülüklerini yerine  getirmesi halinde,  savcılığın ceza indirimi için mahkemeye “5K1.1” denilen bir  mektup sunacağı şartlarını ihlal etmesi durumunda  ise tekrar yargılanacağı ifade  edilmişti.
SAVUNMA AVUKATLARI DAVANIN HÜKÜMSÜZ KILINMASINI İSTEMİŞTİ
Savunma avukatları dün müvekkillerinin yargılandığı davada tanıklık  yapan FETÖ mensubu firari eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz’ın “çalıntı  deliller sunması” ve “yanlış ifade vermesi” nedeniyle mahkemeden “davanın  hükümsüz kılınmasını” istemişti.
Savcılık makamı ise mahkemeye gönderdikleri dilekçede Atilla’nın  avukatlarının “davanın hükümsüz kılınması” talebine itiraz etmişti.
Ayrıca  Atilla’nın avukatlarından Cathy Fleming mahkemeye verdiği  dilekçede bu davaya bakan ve Atilla’nın New York’ta JFK Havalimanında  tutuklandığında müvekkilini sorgulayan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ajanı  Jennifer McReynolds’ın ifade vermesi talebinde  bulunmuştu.
FETÖ’CÜ KORKMAZ DELİLLERİ NASIL ELDE ETTİĞİNİ ANLATTI
Dünkü oturumlarda  sorgulanmasına devam edilen FETÖ firarisi eski  Komiser Yardımcısı Korkmaz, mali şubeden atanmasının ardından 17 Aralık  soruşturmasıyla ilgili delilleri 6 farklı zamanda temin ettiğini söylemişti.
Soruşturmayla ilgili delilleri verdiği savcıyı 25 Aralık 2013  tarihinde ziyaret ettiğini belirten Korkmaz, delilleri kendisinin de muhafaza  etmek istediğini ve savcıdan CD olarak aldığı delilleri daha sonra şifreli olarak  kendi flash diskine ve hard diskine kopyaladığını ifade etti.
Korkmaz, Ocak 2014’ün sonlarına doğru söz konusu savcıyı 2 kez daha  ziyaret ettiğini bildirirken, bu görüşmelerinde delillerin taranmış hallerini ve  aramalarda elde edilen fotoğrafları aldığını ve bunları yine flash diskine  aktardığını kaydetmişti.
Şubat 2014’te eski görevinden alınan savcının yeni ofisini ve Temmuz  2014’te de evini ziyaret ettiğini söyleyen Korkmaz, bu ziyaretlerinde de daha  önce taranmamış olan belgeleri ve eksik kalan raporların dijital versiyonlarını  aldığını ifade etti.
KORKMAZ’IN AVUKATI ABD’Lİ MAKAMLARLA İLETİŞİM KURMUŞ
Haziran 2016’da da dosyada bilirkişi görevinde bulunmuş bir memurdan  da delil temin ettiğini anlatan Korkmaz, ABD’li savcılarla ilk olarak avukatı  aracılığıyla iletişim kurduğunu aktardı.
Atilla’nın avukatlarından Todd Harrison, Türkiye’de kendisine karşı  yöneltilen iddianamedeki delilleri “asılsız” olarak nitelendiren Korkmaz’a, “O  halde sizin Türkiye’de yasadışı elde ettiğiniz deliller nasıl benim müvekkilim  Atilla Bey’e karşı kullanılabilir?” sorusunu yöneltti ancak cevap alamadı.
“NE HAKİMİ NE DE FETULLAH GÜLEN’İ TANIRIM”
Atilla’nın avukatı Harrison, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in örgüt  mensubu hakimlere verdiği ‘salıverme’ talimatına ilişkin mektubunu göstererek  yönelttiği soru üzerine Korkmaz:, “Ben ne hakimi ne de Fetullah Gülen’i tanırım.”  şeklinde savunmada bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, söz konusu mektubun  Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) “medya yapılanması” davasının sanıklarından  kapatılan Zaman Gazetesi Görsel Yönetmeni Grafik Tasarım Sorumlusu Fevzi  Yazıcı’nın evinde ele geçirildiğini açıklamıştı.
Fidan  dijital dokümanın, “salıverme” kumpasına ilişkin terörist başı  Fetullah Gülen’in örgüt mensuplarına verdiği en somut talimat belge olduğunu  belirterek, “Bu talimatı alan örgüt yöneticileri Mustafa Başer ve Metin Özçelik,  aralarında Korkmaz’ın da bulunduğu tüm FETÖ üyesi şüphelileriyle (63 kişi) ilgili  25 Nisan 2015’te tahliye kararı verdiğini ifade etmişti.
Çarşamba günü yapılan oturumunda Atilla’yı ne gördüğünü ne de onunla  tanıştığını belirten Korkmaz’a, savcılıkta ve kendisinde olmayan ses kayıtlarının  içeriğine ilişkin nasıl yorum yaptığı ve dinlediğini iddia ettiği yüzlerce ses  kaydından bu ses kayıtlarını nasıl hatırladığı sorulmuştu.
Korkmaz, bu görüşmelerin kendisinin ilk dinlediği ses kayıtları  olduğunu, mahkeme salonunda da transkriptlerini görüp hatırladığını iddia  etmişti.
Firari FETÖ üyesi Korkmaz tanıklığa hazırlık sürecinde savcılıkla  40’tan fazla görüşme yaptığını, bazı günler 2, bazen 4 saat, bazen de daha uzun  süre bir araya geldiklerini anlatmıştı.
Korkmaz, elindeki telefon görüşmeleri ses kayıtları, transkriptleri,  dijital delil ve bilirkişi raporlarıdan faydalanarak Sarraf’ın altın ihracatı  konusunda bir “excel tablosu” oluşturduğunu ve bu tabloyu ekim ayında tamamladığı  bilgisini vermişti.
FBI, 50 BİN DOLAR VERMİŞ
Korkmaz, salı günkü ifadelerinde ise ABD Federal Soruşturma Bürosunun  (FBI) kendisine 50 bin dolar verdiğini ve ABD’de oturduğu evin kirasını ise  savcılığın ödediğini söylemişti.
Korkmaz, ABD’ye geldiği günden beri hiç çalışmadığını ancak çalışma  başvurusunda bulunduğunu ve iki hafta önce olumlu yanıt aldığını anlatarak ABD  hükümetinden yardım alıp almadığı sorusuna, “Savcılık 3 defa 300 dolar, toplamda  900 dolar verdi.
FBI 50 bin dolar verdi.Oturduğum apartmanı savcılık tuttu, kirasını  savcılık ödüyor.” yanıtı vermişti. Korkmaz’ın ifadelerinde yer alan bu iddialar  üzerine FBI’ın Türkiye’deki görevlisi, Emniyet Genel Müdürlüğüne davet edilmişti.
FETÖ firarisi Türkiye’den nasıl kaçtığını anlatmıştı
Firari Korkmaz, Pazartesi günü verdiği ifade de ise şubat 2016 serbest  bırakıldıktan sonra ağustos ayında Türkiye’den nasıl kaçtığı hakkında bilgiler  vermiş ve 17 Aralık operasyonuna ait belgeleri nasıl beraberinde kaçırdığını  anlatmıştı.
İfadesinin ilk gününde zaman zaman ağladığı gözlenen Korkmaz,  delillerin bir kısmını ismini açıklamadığı soruşturma savcısından bir kısmını da  soruşturmada görev almış bir polis memurundan aldığını ifade etmişti.
Kokmaz, deliller ve ailesiyle beraber Türkiye’den kaçışını “Bir  kaçakçı buldum, beni kaçırmasını istedim. Kara sınırından kaçtım.” sözleriyle  anlatmıştı.
BELGELERİ HAVALİMANINDA ABD’Lİ YETKİLİLERE VERMİŞ
İlk girdiği ülkeden pasaport temin edemediğini, başka bir ülkeye  geçtiğini ve orada da pasaport alamadığı için üçüncü bir ülkeye gittiğini ifade  eden Korkmaz, bu ülkede kendi adına düzenlenmiş bir pasaport edindiğini  anlatmıştı. Bu ülkelerden Türkiye’ye iade edileceğinden korktuğunu belirten  firari FETÖ üyesi Korkmaz, daha sonra ABD’ye kaçmaya çalıştığını anlatmıştı.
Korkmaz, Amerikan emniyet kuvvetleriyle irtibata geçtiğini, onların  “katkısıyla” ABD’ye kaçtığını ve beraberinde getirdiği delilleri havalimanında  teslim ettiğini belirtmişti. Türkiye’de yargılandığı davada Korkmaz, 17/25 Aralık  dosyalarında hiç görev almadığını ve gelişmeleri medyadan takip ettiğini  savunarak “tek parafım yok, 17 aydır neden tutukluyum?” şeklinde ifadelerde  bulunmuştu.
DAVA SÜRECİ
Geçen hafta boyunca çapraz sorgulaması yapılan Sarraf’ın, Manhattan’da  beraber kaldığı hücre arkadaşı tarafından “Sarraf’ın kendisine iki kez tecavüz  etmek ve cinsel tacizde bulunmak iddiasıyla” dava edildiği bildirilmişti.
Faouzi Jaber isimli 62 yaşındaki mahkum, geçen hafta Çarşamba akşamı  Sarraf aleyhine “tecavüz” davası için başvuruda bulunmuştu. Buna göre söz konusu  mahkum Jaber, avukatı Alexei Schacht aracılığıyla, Manhattan’da beraber aynı  hücreyi paylaştıkları sırada Sarraf’ın kendisine iki kez tecavüz etmek ve cinsel  tacizde bulunmak iddialarıyla dava açmıştı.
Duruşmalarına devam edilen dava süreci içinde Sarraf, tutuklu  bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin  dolar rüşvet verdiğini belirtmişti. Sarraf, cezaevinde uyuşturucu madde olan  sentetik marihuana içtiğini de kabul etmişti.
Sarraf’ın “hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için  işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın” dediği ortaya çıkmıştı.
Atilla’nın avukatları, Sarraf’ın hapishanedeki telefon görüşmelerinin  kayıtlarına ilişkin mahkemeye bir mektup sunmuştu. Savunmanın avukatlarının  sunduğu mektupta, 15 Eylül 2016’da Sarraf ile Ahad isimli bir kişi arasında geçen  telefon konuşmasında Sarraf’ın “ABD’de hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza  almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın” dediği belirtilmişti.
İran’a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para  aklamak gibi suçlar atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD’de  tutuklanmıştı. Atilla ise 27 Mart’ta JFK Havalimanı’ndan Türkiye’ye gitmek  üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı. (Milliyet)

Exit mobile version