THY’NİN SARI ÖKÜZÜ- KUŞLAR VE TEKNİK A.Ş / HABOM
11 Ağustos 2014 Pazartesi
Geçen hafta Çarşamba günü, bir ulusal TV kanalından arandım. Telefondaki kişi, son günlerde uçakların kuşlar nedeniyle havadan döndüklerinden veya acil iniş yapmak zorunda kalmalarından söz ederek, benimle bu konu ile ilgili özel bir program yapmak istediğini belirtti ve beni TV ye davet etti. Ben de kendisine; İstanbul’da olmadığımı ve son günlerde kuşlar ve kuşların sebep olduğu sorunlarla ilgili haberleri izleyemediğimi, ancak başka bir havacıdan bilgi alabileceklerini söyledim.
Geçen hafta Çarşamba günü, bir ulusal TV kanalından arandım. Telefondaki kişi, son günlerde uçakların kuşlar nedeniyle havadan döndüklerinden veya acil iniş yapmak zorunda kalmalarından söz ederek, benimle bu konu ile ilgili özel bir program yapmak istediğini belirtti ve beni TV ye davet etti. Ben de kendisine; İstanbul’da olmadığımı ve son günlerde kuşlar ve kuşların sebep olduğu sorunlarla ilgili haberleri izleyemediğimi, ancak başka bir havacıdan bilgi alabileceklerini söyledim. Programcı arkadaş, kuşların uçaklara verdiği zararları ve tehlikeleri internetten araştırırken, benim 28 Mayıs 2007 tarihinde yazdığım Ahhhh KUŞLAR Ahhhh (!) (Tıklayın) başlıklı köşe yazıma rastladığını belirterek, o tarihte önerdiklerimin hepsinin şimdilerde yapılmak istenmesinden söz etti ve bu nedenle sizinle program yapmak istemiştim dedi.
Bu görüşmeden sonra, o yazımı bulup okuduğumda; o zamanki önerilerimin şimdilerde gündemde olduğunu ve Airporthaber’de okuduğunuz üzere, havalimanlarımızda kuşlarla ilgili önlemlerle ilgili önerilerime yönelik daha yeni yeni siparişler verildiğini görerek bu konuda sorumluluğu olan yöneticilerin havacılığı ne kadar geriden izlediklerini bir kez daha gözlemlemiş oldum. Sizler de linkini verdiğim eski yazımı okuduğunuzda, kuşlarla mücadele ile ilgili yeni yapılmak istenen sistemin, aynısını 2007’de bire bir önerdiğimi ve teknolojiyi ne kadar geriden takip ettiğimizi görün.
TEKNİK A.Ş/ HABOM BİRLEŞMESİ
Bir çok kez detaylı bir şekilde yazdığım ve olası gelişmeleri önceden belirterek çalışanları uyarmaya çalıştığım bu birleşme, yine farklı bir aşamaya geçmiş görünüyor. HABOM tüzel kimliği ile Teknik A.Ş tüzel kimliğinin birleşmesi beklenirken, bir anda THY Yönetimi teknisyen alımı için ilan verince, şirketler arası birleşmeden vaz geçilmiş gibi görünüyor.
Teknik A.Ş’nin verdiği ilan üzerine; HABOM çalışanlarının iş başvurusu yapmak için, çalıştıkları işyerinden istifa edip yeni başvuru yapması bekleniyor olabilir. Bu durumda; kendi isteği ile istifayı gerçekleştiren teknisyenlerin kıdem tazminatları yanacağı gibi, Teknik A.Ş’ye girmeleri de kesin olamaz. Şeytanın avukatı rolünü oynamak gerekirse; belki de, Habom çalışanlarının kendilerinin istifa etmesi ve daha sonra Teknik A.Ş’ye alınırken, tekrar mülakatlardan geçirilerek işe başlatılıp başlatılmamasına karar verileceği kurnazca bir yol deneniyor olabilir.
Bu THY yönetiminden ben, her şeyi beklerim. Bildiğiniz gibi; teknisyen yardımcılığı gibi saçma sapan unvanlar altında yapılanma, bizim zamanımızda olmadığından hala bu yeni saçma yapılanmayı ve Toplu İş Sözleşmesi dışında, ek protokoller yaparak yeni bir statü altında işe alınmaları onaylamıyorum. Bunun yanı sıra, konunun sendika bacağına geldiğimde ise; şüphesiz, uçak bakımını içeren işlemlerin iş kolunun, taşımacılık iş kolu olarak kabul edilmesi gerekir. Ayrıca 31.12.2015 tarihinde THY’nin toplu İş Sözleşmesi süresi biteceğinden, Eylül 2015’de yine sular ısınacak görünüyor. Çünkü gün itibarı ile ve resmi gazete kayıtları esas alındığında, TGS’de işverenin isteği doğrultusunda örgütlenmiş Hak-İş’e bağlı Öz Taşıma-İş Sendikası, 8400’ü aşkın üye ile barajı aşarak TÜRKİYE çapında toplu iş sözleşmesi imzalayabilecek konuma geldiği görülecektir.
Bu durumda Ocak 2016’da başlayacak olan THY Toplu İş Sözleşmesi öncesi yeni yetki prosedürü başladığında, bir de bakarsınız THY işvereni HAK-İŞ’le anlaşıp THY çalışanlarını Hava-İş’ten istifa ettirip otobüslere bindirerek Öz Taşıma-İş e üye yaptırıvermiş!!! Olur-mu olur. Yasal bir sorun yok. Bu nedenle Hava-İş’in çiçeği burnunda yönetimin ipi her zaman olduğu gibi THY işvereninin elindedir. Aman ha, Hamdi Ağanızı kızdırmayın… Akıllı-uslu ve söz dinler uysal kişiler olun. Biat kültürüne göre davranın!
THY’NİN YENİ PASS BİLET YÖNETMELİĞİ
THY yönetimi düne kadar %100 kendi ortaklığı olan şirketlerde çalışanlarına bile pass bilet vermekten kaçınırken, geçen hafta gündeme düşen yeni bir pass yönetmeliği ile, çalışanlarını şaşırttı. THY’nin yeni yönetmeliğini; “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni neden öptü.” örneği, okumaya ve THY’nin bu ani dönüşünün altında ne çıkarı olabileceğini bulmaya çalıştım.
Yeni pass yönetmeliğini okuyanlar; THY yönetiminin çalışanlarını birer MARKA Elçisi olarak gördüğünden, bu uygulamaya ailelerinin tüm fertlerini katmak istediğini okuyunca, tamam bunların kafalarına taş düştü diye düşündüm. Grev aşamasında yaşananlar ve verimsizsiniz diyerek işten çıkartmaların, HABOM ve Teknik A.Ş’ye pass bilet vermemek için yapılan uğraşların yanı sıra, HABOM’da üç kuruş fazla para vermemek için yapılanları yakından izlediğimden, bu işin içinde bir oyun vardır diye düşünmeden duramadım.
Çalışanların, şirkete girişlerinden sonra geçen 3 ayın sonunda başlayacak olan ve ailelerinin tüm fertlerini kapsayan uygun fiyatlı, sınırsız olarak verilecek iç ve dış hat pass bilet, bir avantaj mı, yoksa bir kandırmacamı ? diye birlikte düşünelim.
Genişletilmiş olarak sunulan bu pass olanağı, sözüm ona, personele altın tepside sunulmaktadır. Fakat, öte yandan, rezervasyon hakkınızın zaten olmadığı diğer yıllık pass bilet haklarınızdan hiçbir farkı olmayan bu yeni durum, THY yöneticileri tarafından, güya personeline jest yapmaya karar verilmiş gibi gösterilerek, fırsata dönüştürülmek istenmektedir. Uçakların genelde full çektiği bir ortamda, düşük ücret karşılığında bile olsa, sonuçta para ile alınan biletlere rezervasyon olanağı tanımamak, çoğu zaman uçakların full çektiği bir ortamda; şansınıza boş yer bulduğunuzda kalan boş koltukları da boş boş uçuracağına, akmasa da damlasın hesabı güya böyle bir fırsat tanınmış olduğunu düşünüyorum.
Rezervasyon yaptırmadan pass biletle yapılan seyahatleri çok iyi bilirim. İki kere ailemle birlikte Atatürk Havalimanına gelip, elimizde bavullarla geri dönmek zorunda kaldığım, hala belleğimdedir. Kimsenin bu durumda kalmasını istemem. Çünkü tam bir rezalettir.
Senede bir kere verilen %100 pass hakkını, rezervasyon rezaleti yaşamamak için kullanmayıp yakan bir dolu THY çalışanı ve emeklisi vardır.
Sevgili THY yönetimi; Sen önce çalışanlarına verdiğin %100 pass hakkını rezervasyona açarak, çalışanlarının insan gibi, aileleri ile havalimanına gelip mahcup olmadan seyahat edecekleri olanağı sunmadan, paralı rezervasyonsuz bilet vermeye kalktığında; bu “boş koltuğum varsa, hadi binin bakalım, nasıl olsa boş koltuğum var, üç beş kuruş da sizden kazanalım” demektir.
THY Yönetimi bu kararı alırken, kendilerine ve tüm aile fertlerine sınırsız rezervasyonlu ucuz bilet sağlamıştır… Yani amaç; siz değil kendileri ve ailelerinin tüm fertlerine yöneliktir…
THY yönetim kurulu başkanı ve üyeleri, genel müdür ve genel müdür yardımcıları, istediklerinde istediği hatta biletlerini rezervasyon yaptırmakla kalmayıp, bir de THY’nin upgrade yönetmeliğine göre, kendilerini Business class’ta yolculuk yapacaklar… Ne güzel değil mi?
THY’nin üst düzey yönetimi bu yeni sınırsız ucuz bilet uygulamasını; kendileri için, eşleri (imam nikahlılar dahil mi açıklama yok?) için çocukları için, ana babaları için, yaşı kaç olursa olsun öz veya üvey çocukları için yapmış olmalılar. Hem de rezervasyonlu ve Business class… İşte Marka elçisi bunlardır.
Şimdiden havalimanında neler yaşanacağını görebiliyorum.
Diyelim ki; IST-AYT uçuşu ve 3 koltuk boş. Ellerinde Antalya’ya gitmek için rezervasyonsuz bilet alan 6 kişi var. Bunlar; müdür, pilot, teknisyen, memur, işçi ve emekli. Kontuarda eşleri, çocukları ile birlikte ellerinde bavulları ile bekliyorlar. Hadi buyurun bakalım ne olacak şimdi? Kontuardaki görevli hangisini alacak?
Hadi bakalım bu sıralamayı da yapın da görelim. Kontuardaki elemana Allah kolaylık versin. Bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkartmaya çalışacak misali… Siz değerli(!) THY yönetimi, nasıl olsa işi yırttınız. Rezervasyonlu biletleriniz hazır ve upgrade’li olarak Business’ta bekleniyorsunuz. Geri kalan çalışan pek de umurunuzda olmaz nasıl olsa…
Şimdide gelelim pilotların sınırsız pass bilet haklarının kaldırılması olayı ile sınırsız ve ucuz rezervasyonsuz uçma hakları arasındaki zamanlamaya…
Bu konuda herhangi bir yönetmelik bulunduğunu sanmasam da çok eskilerden beridir yabancı havayollarında bu sistemin uçuş emniyeti açısından halen kullanıldığı, buna karşı THY yönetiminin ise uçuş emniyetine menfi yönden etki yapmakta diyerek bu hakkı kaldırdığını gözlemliyoruz. Burası çok ilginç değil mi? Bu konuda ya yabancı havayolları yada bizimkiler yanlış düşünmüş olmalı. Bu arada Yabancı pilotların, aileleri ile birlikte sınırsız olarak B/C biletle uçmaya devam ettiğini belirtmeden geçmeyeyim.
Bu yeni sınırsız rezervasyonsuz pass bilet yönetmeliği çıkar çıkmaz pilotların bu hakları ellerinden alındı. Ne tesadüf değil mi? Aslına bakacak olursanız bu sınırsız ve rezervasyonsuz pass bilet hakkı ile pilotların ücretsiz uçmalarının kaldırılmasını SARI ÖKÜZ(*) hikâyesine uygun gördüğümü belirtmeden geçemeyeceğim. Bu sefer sıra kokpit ’temi acaba?
Benim yanlış bulduğum konu, madem tüm çalışanları eşitlemek istiyorsunuz, o halde bırakın genel müdür de, genel müdür yardımcılarınız ve başkanlarınız da, sınırsız ve rezervasyonsuz ( aynı çalışanlarınız gibi) biletlerini alsınlar. İşte bunu yaptığınızda, sizi ayakta alkışlar ve gerçekten idealistsiniz derim. Sizin şimdiki yaptığınız “Millete verir talkını, kendi yutar salkımı” tarzı bir uygulamadır.
Bakalım yabancı havayolları pass bilet konusunda ne yapıyor?
Bir çok yabancı havayolunda, çalışanlara yılda iki kez %100 rezervasyonlu bilet verildiğini duymuştum. Bu %100 lük pass biletler dışında, istediğiniz kadar %90 indirimli bilet hakları var. Yerli havayollarımızdaki uygulamada örneğin Pegasus’u örnek olarak aldığımızda rezervasyonlu ve sınırsız olmak kaydıyla iç hat sınırsız 60 TL dış hat ise 50 Euro olarak tahsil ediliyor.
Görüldüğü gibi THY haricinde çalışanlar, insan gibi aileleri ile birlikte huzur içinde havalimanına gelip istediği parkurda yerleri belirlenmiş olarak seyahat edebiliyorlar. Bavullar elde, çocuklar kucakta evlerine dönmüyorlar.
(*) SARI ÖKÜZ
Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
“Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz”de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.”
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve öneriyi haklı bularak, Sarı Öküz”ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk”u istemişler:
“Gördünüz mü ne kadar barışseveriz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamayı sürdürelim.”
Boz Öküz ve kurulu, Uzun Kuyruk”u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
Bu olay sürekli yinelenmiş, her seferinde farklı bahanelerle… Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar kabalaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan karışarak, “Verin bize şunu, yoksa karışmayız” demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, “Ne oldu bize, nerede yitirdik biz bu savaşı? Oysa bir zamanlar ne kadar güçlüydük” diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz”ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli; “Biz” demiş, “Sarı Öküz”ü verdiğimiz gün yitirdik bu savaşı..”

Exit mobile version