Eski Başbakan Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz’ın 38 yaşındaki oğlu Yavuz Yılmaz’ın hayatını kaybetmiş, o saatlerde Amerika’dan Türkiye’ye uçmakta olan anne ve babası acı kayıptan haberdar edimemişti. Çiftin acı haberi hayli uzun sürecek uçuş esnasında almaması için, Türk Hava Yolları uçağı internet erişime kapatma kararı almıştı.
Hürriyet yazarı Uğur Cebeci, bugünkü köşesinde kaleme aldığı ‘THY’nin özür borcu var’ başlıklı yazısında, Türk Hava Yolları‘nın bu konuda diğer yolculardan özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Yılmaz ailesi dışında o uçağın business sınıfında 47 yolcu daha olduğunu ifade eden yazar “Onların da alacakları iyi-kötü haberleri ya da uçaktaki çalışmalarını gönderecekleri yerler vardı. Hiç birini yapamadılar. Özgürlükleri kısıtlandı, haberleşme hakları ellerinden alındı. Bence müşteri hizmetleri yerli-yabancı 47 yolcuya yaşanan sorunu anlatan zarif bir mektup yazarak özür dilemeli” ifadelerini kullandı.
Uğur Cebeci’nin yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Çok büyük acı yaşadılar. Uçakta öğrenmesinler diye business sınıfının Wi-Fi yani kablosuz internet sistemi kapatıldı. Yılmaz ailesi dışında 47 business yolcu daha vardı. Ve elbette THY’nin büyük sorumluluğu da vardı…
ESKİ Başbakan Mesut Yılmaz ve zarif eşi Berna hanım, insanoğlunun en zor dayanacağı acıyı yaşadılar. Gencecik oğulları, bu dünyadan ayrıldığında Yılmaz çifti Türk Hava Yolları’nın (THY) Los Angeles uçağına binmişlerdi. İstanbul’a dönüyorlardı. Oğulları hayatını kaybedince, internetten haberi görüp elbette dayanamayacaklardı.
Uçakta, dar bir mekânda o haberi alıp daha saatlerce uçmak gerçek bir işkence olacaktı. Aileden THY’ye başvurdular. THY en uygun olanı yaptı ve business sıfında kablosuz internet yani Wi-Fi sistemini kapattı. Çok insani bir uygulamaydı. Eğer internetten haberi alsalar, zaten rahatsız olan Berna hanım ve Mesut bey uçakta doktor olsa bile çok zor anlar yaşayacaktı. Uçak, belki de divert edip başka bir havalimanına inmek zorunda kalacaktı. Böyle bir durumda yolcular bağlantıları kaçıracaklar ve sorunlar daha da büyüyecekti. THY doğru olanı yaptı. Yolcusuna yalan söylemek zorunda kaldı. Ama en önemlisi ailenin kan bağı olmayan bir yakını üstüne vazifeymiş gibi televizyonlara çıkıp aynen şöyle söyledi: “Uçağın internet sistemini kapattırdık.” Bunu söyleyerek sanırım kendi gücünün bir gösterisini sundu. Ve bu tip olaylarda bir yol açıldı. THY umarım açılan yolla başa çıkabilir.
MUTLAKA ANLATMALI
Şimdi sorun şu: THY’nin müşteri hizmetlerinin hızla harekete geçmesi lazım. Yılmaz ailesi dışında o uçağın business sınıfında 47 yolcu daha vardı. Onların da alacakları iyi-kötü haberleri ya da uçaktaki çalışmalarını gönderecekleri yerler vardı. Hiç birini yapamadılar. Özgürlükleri kısıtlandı, haberleşme hakları ellerinden alındı. Bence müşteri hizmetleri yerli-yabancı 47 yolcuya yaşanan sorunu anlatan zarif bir mektup yazarak özür dilemeli. Bu insani davranışı anlatmalı. Bu da yetmez, tek yön için 7 bin TL civarında bir para ödeyen yolculara belki de 10 bin mil gibi ekstra ödül mil vermek gerekir.
Sorun şurada; THY artık sadece Türkiye’nin bir havayolu şirketi değil. Taşıdığı transit ve yabancı yolcu rakamlarına bakıldığında bu mektubun hızla yollaması gerekiyor. Çünkü o yolculara o biletleri satarken bu hizmetler için uluslararası bir anlaşma yapmış oluyorlar. Ne hizmet verecekler? Hepsi tarifi yapılmış sesiz bir kontratın maddeleri.”
(Hürriyet)
zaten o 47 yolcunun çoğu mil hediyesi biletli yolculardır 7 bin tl basıp bilet alan yoktur uğur bey
Senelerce bedavadan uçup hala thy yi kötülüyorsunua inanılmazsın!! Sen karışma thy nin işine eminim een güzel açıklamayı ve gerkirse jesti yapar, sen kendi işine bak thy iş öğretmeye çalışma beleşci!!
Bos mu bos, beles mi beles bir yazi. Butun renkleri boyadin da fistigin yesili kaldi Ugur.