THY'NİN KARA SEVDASI…

Değerli okurlar, THY geçen hafta açtığı Banjul hattı ile uçtuğu nokta sayısını 305’e çıkardı.Böylece uçtuğu ülke sayısı 123’e çıkarken sadece Afrika’da sefer yaptığı ülke sayısı 37 ‘ye, nokta sayısı 54’e ulaştı. Zambiya’dan 2 ay sonra Gambiya da uçuş ağına eklenmiş oldu. Afrika kıtasında toplam 54 ülke var.
Neredeyse % 70’ine uçuyor THY’miz. Air France-KLM ortaklığı ile yarışıyor. Hadi bu ortaklığı anladık, gariban Afrikayı yüzyıllar boyu sömürge olarak kullanan ve doğal kaynaklarını sömüren ülkeler. Hatta 14 Afrika ülkesinin 1950’li yılların sonunda bağımsızlıklarını kazandıktan sonra da koloni vergisi adı altında Fransa’ya her yıl para ödediği iddia ediliyor.
Anlaşma gereği, bu ülkeler topladıkları gelirlerin % 85’ini Fransa Merkez Bankasına yatırıyor. Paraya sıkışınca kendi paralarını borç(!) olarak alıyorlar. Ancak bu borç da kendi paralarının % 20’sini geçemiyor ! Söylentiye bakılırsa, bu çarpık sisteme karşı çıkan bir devlet başkanı çıkarsa da darbe ile indiriliyor…
Son 50 yılda 26 Afrika ülkesinde darbe olmuş. Bu ülkelerden 16’sı eski Fransız sömürgesi.
2018 Dünya Şampiyonu Fransa Milli Takımının 22 futbolcusundan 16’sı göçmen ve bunlardan da 14’ü Afrika kökenli. İstatistiklere göre, Fransa’daki göçmen nüfus % 11’e dayanmış. Bu göçmenlerin % 80’i Fransa dışında doğmuş. Çoğunluğu da Afrika kökenli.
Demem o ki, adamlar Afrika’da 50 küsur noktaya uçuyorlar ama o ülkelerle, kentlerle bağlantıları var. Sadece Afrika kökenli futbolcular değil, dünyaca ünlü sanatçılar, hatta bakanlar bile var Fransa’da… Air France-KLM’in Afrika operasyonları bana 1970’lerin 80’lerin THY tarifesini hatırlattı. O yıllarda THY’nin yükünü Avrupa’daki Türkler çekiyordu. Gurbetçiler hazır müşteri pozisyonunda idi. Her gurbetçi yılda bir kere gelse ciddi bir potansiyeldi. Türkiye’den Avrupa’ya onları ziyarete gidenleri de ekleyince THY’nin yolcu sayısının büyük bölümünü gurbetçiler oluşturuyordu. İşte Fransa’nın Afrika ile bağlantısını böyle okumak ve bu kıtaya yoğunlaşmasını normal karşılamak gerekir.
Peki THY’nin Afrika sevdasının sebebi ne?
Turizm deseniz değil… Siz hiç kıyılardaki bir tatil köyünde Gambiyalı, Kongolu turist gördünüz mü? İstanbul’da gördüğünüz Afrikalılar da kol saati satıyor bizimkilere… Ticaret deseniz tatmin edici değil. Tüm kıtanın 2017 yılı ithalatı 550 milyar dolar. Bu rakamın sadece 11 milyar dolarlık kısmını Türkiye Satıyor. Yani her 100 dolarlık ithalatın 2 dolarını biz karşılıyoruz.
Tüm bu gerçeklere karşın THY Afrika’da ısrar ediyor. Güvenlik sorunu olan, aydınlatması, işaretlemesi yetersiz meydanlara her geçen gün yenilerini ekliyor.
Bakın 2018 yılının ilk 9 ayında arz edilen koltuk kilometrenin % 10’unu Afrika uçuşları oluşturmuş. Ücretli yolcu kilometrede ise ancak % 9’luk bir orana ulaşılabilmiş. Doluluk oranında ise % 77.7 oranı yakalanabilmiş. Bu oran şirket ortalama doluluk oranı olan % 82.3 rakamının 4.5 puan altında. Bölgelere göre yapılan sıralamada Afrika, 7 bölge arasında 6. Sırada… Yolcu sayısında ise durum daha da kötü. 2018 yılının ilk üç çeyreğinde toplam 62 milyon yolcunun ancak 2.9 milyonu yani % 5’i Afrika hatlarında taşınmış. Banjul hattı ile uçtuğu nokta sayısını 305’e çıkaran THY’de, bu noktaların 54’ü Afrika’da bulunuyor. Oran yaklaşık % 18… Afrika’ya ciddi bir kaynak aktarılıyor. Ülkede daralma olasılığının güçlenmesinin yanı sıra 2020 yılında küresel bir krizin güçlü sinyallerinin görüldüğü bir süreçte kaynak kullanımında daha dikkatli davranılması gerekiyor.
Geçen hafta yazdığımız yazıdaki alıntılar TALPA’yı kızdırmış herhalde. Derneğin meslektaşlarına sahip çıkması güzel. Ama keşke hasta olan, ölen, işsiz kalan “meslektaşlarına “da sahip çıksaydı. Keşke, “meslektaşlarının” seçme ve seçilme haklarına da sahip çıksaydı. Yangından mal kaçırır gibi Genel Kurul tarihi belirlemeseydi. Daha çok grubun seçime girmesine imkan tanısaydı. Daha çok üyenin oy kullanmasına fırsat verecek şekilde Genel Kurulu daha mantıklı bir tarihe alsaydı. Bizimkilerin demokratlığı bu kadar ne yazık ki. Böyle başa böyle tıraş. Hayırlı tıraşlar.

Exit mobile version