THY'NİN EN ŞANSSIZ YÖNETİCİSİ KİM? MURAT ERSOY NE YAPMAK İSTİYOR?

 
Sevgili okurlarım; Airlinehaber deki sorun benim Avşa adasında olduğum zamana denk gelmesi nedeniyle hızlı hareket edemiyorum. Wordpress kaynaklı bu haber sitesini  farklı bir sisteme geçirmek için biraz zamana ihtiyacım olacak. Elimde olmayan nedenlerle yaşanan aksaklık mutlaka giderilecektir. Bu nedenle haber akışımızı durdurmadan yeni site çalışmalarına devam edeceğiz.
Yine dolu dolu bir hafta geçirdik. Sektörde bilinmezlikler hâkim. Bu şartlarda yazı yazmak görüş belirtmekte zorlanıyoruz. Gelişmeler o kadar hızlı ki, arada kaçırdıklarımız oluyor.
Sektördeki malum haber sitesi herhangi bir haber yakaladığında teyit ettirmeye bile gerek duymadan yayınlıyor. Geçen hafta da böyle bir amatör haberle karşılaştık. Bir internet sitesinin tam araştırmadan yazdığı yanlış haberi sizlere servis ettiler.
Neydi bu haber;
Cumhurbaşkanımızın acil olarak İlker Aycı’yı çağırmasını istifa edecek olarak yorumlamışlar. Tabii bu balon haberi yazınca, teyit etmeye gerek duymadan hemen üstüne atladılar ve birde baktım her taraf yazmış. Sabah 09:00 civarında bizde aynı haberi okumuş ve teyit edilmeden yazılmaması gerekli olan bu haberi biz ve ciddi havacılık haberi yapan portallar yayınlamamıştı.
Bilirsiniz, dere geçilirken at değiştirilmez derler. Bu çok doğru bir yaklaşımdır. Cumhurbaşkanımız böyle bir hataya nasıl düşerdi ki? Ne yapılması istendi de yapılmadı… Şirket varlık fonunda, patron ise kendisi iken, günah keçisi neden İlker Aycı olsun ki? Hadi diyelim ki İlker Aycı görevden alındı ve yerine başka biri kondu. Patron aynı iken ne değişir ki? Hangi kurumun başkanına inisiyatif verilmiş ki İlker Aycı’ya verilsin.
Bir başka bakış açısı ile de Para var mı ki verilmiyor? de diyebilmek mümkün. Mevcut kadrolaşmayı sadece İlker Aycı mı yaptı, yoksa bu yanlış yapılanmayı kucağında mı buldu? Torpilli girişler THY’de ilk defa mı yapılıyor? Torpilli girişlere hayır dendiğinde (ki kimse diyemez) ve görev değişikliği yapıldığında gelen kişi farklı bir strateji mi uygulayacak?
Haber bize bakıyor biz habere. Bir türlü kafamıza yatmadığından haberi yapmadık.
THY’deki şirket teamüllerini bilmeyen bazı kişiler için bu bakış belki doğru olabilir ama bizim bu kadar önemli bir haberi teyit etmeden yazmamız sadece tribüne oynamak olurdu. Bildiğiniz üzere, teyit ettirmemize rağmen yalan olduğu ispat edilen bir haberi (Aykut Alpa haberi ) yayınladığımızda bile özür dileyen bir habercilik anlayışı içinde yayın yapan bir haber sitesi olarak ikide bir okurlardan özür mü dileyelim?  İlker Aycı görevden alınacak dendiğinde borsadaki dalgalanmalardan haberiniz var mı?
THY’de hiçbir zaman Yönetim Kurulu başkanı makama çağrılarak istifası istenmedi. Bay Hamdi örneğinde yaşandığı gibi bir faks veya mail veya bir alo ile görevden alınma mümkünken neden makama çağrılsın ki… Başarısız insan makama çağrılır mı?
Sonuçta yine haklı çıktık.  Yapılan yalan haberin doğrusu, yine özür dilenmeden yayınlandı. Haber yanlışmış diyerek işin içinden çıktılar. İlgili ziyaret, Cumhurbaşkanını bilgilendirilme amaçlıymış.  İlker Aycı tarafından bilgilendirme yapılmış ve ziyaret sona ermiş.
Bu nedenle bir yerde abuk subuk ve sürpriz bir haber gördüğünüzde diğer haber sitelerinin neden yayınlamadıklarına bir göz atmak lazım. Bu aralar okunurlukları yüksek olsun diye yapılan kandırmaca haberlere dikkat etmek ve sadece güvendiğiniz haber sitelerine girmenizi tavsiye ederim.
Geçen hafta THY’nin IT Departmanından istifalar olmuştu. Ben hiç şaşırmadım diyebilirim. İş hayatı arz-talep dengesi altında sürer gider. Mevcut durumda THY’de ve piyasada en çok ihtiyaç duyulan iş IT uzmanı olmak.  Pandemi nedeniyle evden çalışma sürecinde en çok çalışan ünitelerden biri IT departmanı oldu.
Pilotlar ve teknisyenler gibi yetiştirilmeleri zor ve günümüzde en çok aranan meslek gruplarından biri olan IT departmanı çalışanların istifasında hatalar var
Bu arkadaşlar, her dönemde çok rahat iş bulacak pozisyondalar. Bu çalışanları kaçırmamak için farklı bir statüde değerlendirilmeliydiler. İlker Bey değil onları farklı bir statüde değerlendirileceğine, aksine kapıyı açtı ve giden gitsin demiş oldu. Onlar da büyük bir keyifle gittiler ve arzu ettikleri yerlerde çalışacaklardır.
Peki diğer personel için ne yapılabilir; Benim tahminim (ki daha önce de yazmıştım) Sendika ile THY anlaşamazsa, kısa çalışma ve ücretsiz izinler artarak devam edebilir. Tabii ki bu arada Hava-İş ile protokol yapılmazsa…
Havacılık sektörünün en popüler mesleklerinden biri olan pilotlar çok zor günler geçiriyor. Bu bir gerçek. Umar ve dilerim ki eski günlere çok çabuk dönülsün. Toplu iş sözleşmeleri ne olursa olsun çalışan lehine veya aleyhine bozulmasın.  İmzalanan sözleşmeler yarının ne getireceğine göre planlansın ve durduk yere çalışanların lehinde veya aleyhinde değişikliğe gerek kalmasın. Çünkü toplu iş sözleşmesini çalışanın lehine bozulduğunda sendika ses çıkartmazsa, yarın öbür gün çalışanın aleyhine bozulmak istendiğinde de ses çıkartamaz. Önemli olan delik deşik olmuş bir sözleşme değil bugünü ve yarının neler getirip götüreceği düşünülerek yapılmış bir sözleşme olmalıdır.  Kira kontratına imza atmış bir kiracı durduk yere benim kiramı azalt diyemeyeceği gibi ev sahibi de kontrat bitene kadar artırma isteği yapamaz. Her iki tarafta kontratın bitiş tarihini beklemek zorundadır. THY’de maalesef bu sistem çalışmıyor. THY’de pilotlar kaçıyor diye ekstra iyileştirme yapıyorsun ses yok. Tam tersi pilotlar kaçmıyor hatta fazlası var diye maaş indirmeye çalışınca kıyamet kopuyor. Her ikiside yanlış. Bunlar günübirlik uygulamalar.
Sevgili Okurlarım;
THY’nin son bilançosunu yayınladık. THY bayağı zararda. Bu zararlı gidişat, dış yardım gelmezse bir müddet daha devam edecek gibi görünüyor. Şimdiye kadarki en şanssız yönetim budur diyebilirim.   Bu kadar uzun süren ve  devam edeceğini düşündüğüm bir kriz THY tarihinde hiç olmadı. Bu krizi ne ikiz kulelere yapılan saldırı nede B737Max krizi ile ile mukayese bile edemezsiniz.
Birlikte çalıştığım ve hepsi ile iyi veya kötü anılarım olan, Atilla Çelebi, Cem Kozlu, Erman Yerdelen, Tezcan Yaramancı, Abdurrahman Gündoğdu, Candan Karlıtekin ve Bay Hamdi’nin zamanında lale devri yaşayan THY, havalimanı taşınmaları, hangar yapımları, B737 Max krizinin yanı sıra corona virüs pandemi sürecinde bayağı bocaladı ve hala bocalamaya devam ediyor.
Tabii ki bu bocalamayı sadece İlker Aycı beye fatura etmek haksızlık olur. Nede olsa oda bir çalışan… Patron değil. Devamlı olarak varlık fonunun nefesini ensesinde hisseden bir yönetim var.
İlker Aycı şimdilerde bayağı zorda. Arşivime şimdiden en şanssız THY yönetim kurulu başkanı olarak İlker Aycı’yı yazdım. Yarının ne getireceğini ise kimse bilemez.
Ancak, bu gidişatın faturasını sadece yönetim kurulu başkanına çıkarmanın pek de adil olmadığını düşünüyorum. Pandemi dönemi olmasaydı bu durum oluşur muydu? Bence Hayır.
Bazı havacılığı bilmeyenler gibi “bu uçak bu yönetimi taşımıyor” tarzı kendi bilgi ve deneyim düzeylerinin düşüklüğüne bakmaksızın ahkâm kesmek haddini bilmemektir. Unutmasınlar ki o uçak,bu yönetim sayesinde onları bedava seyahatlere de götürmüştü. AtlasGlobal’in iflası öncesi ve sonrasında hiç görüş belirtme, hakları verilmeden dışarıya atılan çalışanların sorunlarına hiç değinme, sonrada vay efendim THY şöyle böyle… Bu yaklaşım mama eksikliğinden mi kaynaklandı acaba? Bu tek taraflılık omurgasızlık değil mi? THY’de eskiden olduğu gibi THY-Teknik A.Ş-TEC- TCI Gibi firmalarının reklamlarını vermeye devam etseydi, malum site aynı Atlas Global’de yaptığı gibi ses çıkartabilirmiydi?
Hani derler ya, “ bana kâfir diyenin kendinde iman olsa”  İşte aynı böyle bir durum söz konusu olup bu haddini bilmezler için söylenmiş olmalı. Tenkit edebilmek için önce havacı olacaksın sonra THY genel kurullarından kaçmayacaksın. Elimde belge var dedikten sonra o belgeyi ilk genel kurulda ortaklara sunacaksın ki bizde o belgeyi görelim. Elinizde belge olmadan, çamur at izi kalsın mantığında suçlama yapıp er meydanına gelmemek olmaz.
THY’nin Bay Hamdi döneminden itibaren çok fazla büyüme eğilimine girdiğini ve gereksiz personel alımı yapılmış olduğu kesin.  Bu torpilli ve gereksiz işe alımlar, her şey normal gidişatında olduğunda göze çarpmayabilirdi. Ancak şimdi bas bas bağırıyor. Evet, şişirilmiş bir dolu kadro var. Yurt içi ve yurt dışı yönetici ve alt kadroları çok fazla. Ancak, Bay Hamdi zamanında ilgili yayın organına bolca arpa verdiğinden ondan söz edilmiyor. Nasıl etsinler ki, Koskoca THY baldırı çıplak bir gazeteci bozuntusuna komisyon ödetmiş. ( Bildiğiniz üzere bu belgeli bir suçlama) Şimdilerde bu komisyoncu AKP olmayınca İyi Parti ile flört ediyor :) Kısaca para neredeyse onlar her zaman orada olacaktır. Kısaca, Gazetecilik bahane para şahane…
MURAT ERSOY NE YAPMAK İSTİYOR?
Çalışanların sesi olan Airlinehaber olarak Atlas Global şirketinin bocalamaya başladığından itibaren hep çalışanlardan yana taraf olduğumuzu biliyorsunuz. Bazen “acaba Atlas Global’den nemalansaydık, bazıları gibi susar mıydık” diye aklımdan geçmiyor da değil hani :)    Allahı var yalan söylemek olmaz reklam da teklif ettiler. Atlas Kurumsal iletişim başkanı Ece Güngördü Hanım bizzat beni arayarak (tanıyanlarınız vardır teyit ettirebilirsiniz)  bürosuna davet etmiş ve bu davete icabet etmemiştim. Onların vereceği ayda 5-10 bin arası bir meblağa çalışanları satmam. Bu davete Atlas Global genel müdürü Murat Bey’de şahittir.
Neyse konumuza dönelim.
Atlasglobal iflas davasının 2 Temmuz 2020 tarihinde ilk duruşması yapıldı. Mahkeme 15 Ağustos 2020 tarihine bilirkişi incelemesi kararı verdi. İkinci Duruşma Kasım ayında yapılacak.
Murat Ersoy, ikinci duruşma ve bilirkişi öncesi beklenmedik bir adım attı ve alacaklı olan personele mesaj göndererek, alacakları konusunda mahsuplaşma talep etti. İlginç biri Murat Ersoy. Şaşırtıcı hareketlerde bulunuyor.
Neyse uzatmayayım; Herkes Murat beyi en az benim kadar tanıyordur.
Murat Bey, 10-14 Ağustos 2020 tarihleri arasında Atlasglobal Genel Müdürlükte personel ile randevulu olarak birebir görüşmeler yaparak alacakların teyidi ve mutabakat yapılması durumunda 31 Ağustos 2020 tarihine kadar alacakların ödeneceği taahhüt etmiş. Herhangi bir nakit veya elden ödeme söz konusu değil
Eyyy Murat Ersoy milleti ne uğraştırıyorsun. Borcun belli. İnsanların hayatını altüst ettin. Bilgisayar isimli bir alet var. Orada herkesin alacağı bellidir. Çalışanların isimlerinin önünde borcunuz olan rakam yazılıdır. Geç bilgisayarın başına, bas bir tuşa ve tüm çalışanlarına olan borcunu öde bitsin yahu… Ne yapmak istiyorsun anlayan beri gele…
……………………………….
Bu görüşmeler sırasında ortaya çıkan önemli noktalar nelerdi?
– Borçlar Kanuna tabi uçuş ekiplerine sadece maaş alacakları ödeme taahhüdünde bulunuyor.
– Uçuş Ekiplerine İhbar, Kıdem ve izin alacakları ödenmiyor.
– Uçuş Ekibinde olup, Genel Müdürlükte ofis görevi yapan personel ve yöneticilere Kıdem Tazminatı ödenmiyor.
– AFA Uçuş Okulunda eğitimlerini tamamladıktan sonra Atlasglobal’de uçuşa başlayan yeni pilotların eğitim ücretleri ödenmiyor. Bu pilotların ciddi borçları var ve durumları tazmin edilmiyor.
– Genel Müdürlükte çalışan personele maaş ve kıdem tazminat alacakları ödeme taahhüdünde bulunuyor.
– İhbar Tazminatları ödenmiyor.
– Varsa kullanılmayan izinlerin karşılığı ücretler ödenmiyor.
– Çalışanların SGK Primlerinin ödenip ödenmediği ayrı bir sorun olarak duruyor.
– Personelin ödenmeyen alacakları için her türlü dava açma hakkından feragat edilmesi isteniyor.
– Sözleşmenin medyada yayınlanması durumunda, 100.000 TL cezai şart konmuş durumda.             (çok saçma bir şart. Siz elinizdeki belgeyi yollayın ben basayım. Nerden bilecek kimin yolladığını?) Yoksa bana mı ödetecek J
– Ödemenin yapılması durumunda, ödeme tarihinden sonraki 3 gün içinde personel açmış olduğu davasından vazgeçmesi gerekiyor. Aksi takdirde, davayı açan personel, geçen her gün için 1.000 TL cezai şart ödemeyi kabul etmiş sayılacak
Peki, bu mutabakata rağmen, 31 Ağustos 2020 tarihine kadar ödemeler yapılmazsa ne olacak? Yapılan bu mutabakat geçersiz olacak ve dava süreci devam edecek. Ancak, zor zamanlar geçiren personelin hayalleri yıkılmış ve bir kez daha parasız ve pulsuz bırakılmış olacaklar. Aşağıdaki sorular hala cevaplarını arıyor. Bunları önümüzdeki dönemde öğrenmiş olacağız.
Murat Ersoy bu hamleyi niye yaptı? Eylül ayında yeni bir şirket kuracağı söylentileri dolaşıyor. Artık herkesin yakından tanıdığı Murat Ersoy havacılık sektöründe kaybettiği imajı yerine mi koymak istiyor? Euro’nun değer artışı ile personele olan borcunu %20 civarında daha az ödemiş olacak.
Acaba; Bakan Kardeşinden gelen baskılar olabilir (mi?)
Tüm bu gelişmelerin nasıl sonuçlanacağını önümüzdeki günlerde daha net görmüş olacağız. Ancak, özellikle havacılık sektöründeki farklı kanunlara tabi olarak çalışmanın getirdiği olumsuzlukları söylemeden geçemeyeceğim. Çalışarak hayatını kazanan herkesin iş kanununa tabi olması ve eşit şartlarda haklarını alması en iyisi olacaktır. Herkesin, vasıfsız bile olsa mutlaka bir sendikaya üye olması ve haklarının sendika tarafından aranması önem taşıyor. Sendikanın, işverenlerin kendi bildiklerini yapmasının karşısında yasaların işler ve çalışanı koruyan bir şekilde olması gerekiyor. (ki günümüzün sözde sendikacılığında zor görünüyor)
Bana soracak olursanız hiçbir anlaşmaya girmeyin derim. Düne kadar bağırıp hakaret ettiğiniz insana şimdi nasıl Murat Bey diyeceksiniz ki? Murat bey, Davayı kaybedeceği kesin olmasa bu uygulamaya adım bile atmazdı.
Bence verin dersini çekip gitsin. Mahkemenin vereceği kararı bekleyin.
————————————

Exit mobile version